Galaksimizin merkezindeki dev kara deliğin kenarında bir bebek yıldız keşfedildi

Sagittarius A*'nın varlığı 1974'te keşfedilmişti (Temsili görsel / Pixabay)
Sagittarius A*'nın varlığı 1974'te keşfedilmişti (Temsili görsel / Pixabay)
TT

Galaksimizin merkezindeki dev kara deliğin kenarında bir bebek yıldız keşfedildi

Sagittarius A*'nın varlığı 1974'te keşfedilmişti (Temsili görsel / Pixabay)
Sagittarius A*'nın varlığı 1974'te keşfedilmişti (Temsili görsel / Pixabay)

Bilim insanları, Samanyolu Galaksisi'nin merkezinde yer alan kara deliğin yakın çevresinde bir yıldızın doğum sancılarını tespit etti.
Galaksi merkezlerindeki süper kütleli kara delikler ve bunların çevresi galaksilerin en ekstrem koşullara sahip bölgeleri.
Ayrıca karadelikler, yıldızların yok oluş riskiyle karşı karşıya kaldıkları noktalar. Bir karadeliğe çok yaklaşan yıldızlar, kara deliğin ekstrem çekim kuvveti nedeniyle gaz ve toz akıntılarına dönüşerek yutuluyor.
Samanyolu Galaksisi'nin de merkezinde Sagittarius A* adı verilen süper kütleli bir kara delik mevcut.
Almanya'daki Köln Üniversitesi'nden astrofizikçi Florian Peissker ve meslektaşları, yeni araştırmada Sagittarius A*'nın yakınında bir yıldızın doğduğunu tespit etti.
X3a adı verilen yıldızın yaşı sadece binlerle ölçülüyor. Araştırmacılara göre bu, kozmik zaman ölçeğinde göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir süre.
Yine de X3a, Güneş'in yarıçapının 10, kütlesinin 15 ve parlaklığının da 24 bin katına sahip.
Ekibe göre bunun nedeni nispeten basit: X3a'nın aslında kara delikten daha uzakta oluştuğu ve zamanla ona yaklaştığı düşünülüyor.
Peissker, "Kara delikten birkaç ışık yılı uzaklıkta, yıldız oluşum koşullarını karşılayan bir bölge olduğunu ortaya çıkardık" diyor:
"Bir gaz ve toz halkası olan bu bölge, yeterince soğuk. Ayrıca yıkıcı radyasyona karşı korumaya sahip."
Yıldızın halen büyüme aşamasında olduğu ifade ediliyor. Etrafı gaz ve tozla çevrili olan X3a, bu malzemeleri kendi bünyesine katarak genişlemeyi sürdürüyor.
Ancak yıldız kara deliğe o kadar yakın ki araştırmacılar bu gök cisminin varlığının yıldız oluşumuyla ilgili görüşlere meydan okuduğunu söylüyor.
Independent Türkçe, Science Alert, Business Insider
 



Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
TT

Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)

Harriette Boucher 

Yeni bir araştırma, yakınını kaybedip yoğun ve uzun süreli yas semptomlarından muzdarip olan kişilerin, sevdiklerinin ölümünden sonraki 10 yıl içinde ölme ihtimalinin, neredeyse iki kata ulaştığını ortaya koydu.

Danimarka'daki araştırmacılar, yakınını kaybedip sürekli yüksek düzeylerde yas tutanların, yasını daha düşük seviyelerde yaşayanlarla kıyasla, sağlık hizmetlerini daha fazla kullandığını ve ölme olasılığının yüzde 88 daha fazla olduğunu buldu.

Araştırmacılar, sevdiklerini kaybedenlerin yaşadığı 5 yas güzergahını tanımladı ve en ciddi şekilde etkilenenlerin daha erken ölme olasılığının daha yüksek olduğunu tespit etti.

Araştırma makalesinin yazarlarından Dr. Mette Kjærgaard Nielsen şu ifadeleri kullandı:

Yüksek yas semptomu seviyeleriyle; kalp damar hastalıkları, akıl sağlığı sorunları ve hatta intiharda görülen daha yüksek oranlar arasında bir bağlantı olduğunu daha önce bulmuştuk. Ancak ölümle ilişkisi daha fazla araştırılmalı.

Bilim insanı, "yüksek" bir yas güzergahına dair risk altında olan kişilerin erken fark edilebileceğini de söyledi:

Bir pratisyen hekim akıl sağlığına dair diğer ciddi rahatsızlıklar ve depresyonun eski belirtilerini arayabilir. Daha sonra bu hastalara kendileri özel takip sunabilir veya onları psikologların özel muayenehanelerine ya da ikinci basamak sağlık kuruluşlarına yönlendirebilirler.

Dr. Nielsen, "Pratisyen hekimler ayrıca yakınını kaybedenlerin ruh sağlığına odaklanılacak bir takip randevusu da önerebilir" dedi.

Bilim insanları, 2012'den bu yana yakınlarını kaybetmiş, yaş ortalaması 62 olan 1735 adet kadın ve erkeği 10 yıl boyunca Danimarka'da izledi. Bu süre zarfında bu kişilere, semptomlarını ve deneyimlerini değerlendiren bir dizi anket gönderildi ve araştırmacılar bunlarla katılımcıların sürekli olarak hangi düzeyde keder yaşadığını belirledi.

Grubun yüzde 66'sı yakın zamanda partnerini, yüzde 27'si bir ebeveynini ve yüzde 7'si de çok sevdiği bir başka kişiyi kaybetmişti.

Sürekli olarak yüksek düzeylerde yas belirtileri yaşayan yüzde 6'lık kesimin 10 yıl içinde ölme olasılığı, sürekli olarak düşük yas belirtileri gösterdiğini bildiren yüzde 38'e kıyasla yüzde 88 daha yüksekti.

Yüksek güzergahta olanların, yakınlarını kaybetmesinin üzerinden üç yıl geçtikten sonra sağlık hizmeti alma olasılıkları da daha yüksek çıktı.

Bu grubun konuşma terapisi veya diğer akıl sağlığı hizmetlerini alma ihtimalleri yüzde 186, antidepresan reçetesi yazılma olasılıkları yüzde 463, yatıştırıcı ya da kaygı giderici ilaç reçetesi alma ihtimalleri de yüzde 160 daha fazla.

 Independent Türkçe,independent.co.uk/news