Bilim insanları 3D yazıcıda cheesecake üretti

Araştırmacılar yazıcıda üretilen gıdaların yapısında halihazırda atılımlar yapmış durumda.

(Columbia Üniversitesi)
(Columbia Üniversitesi)
TT

Bilim insanları 3D yazıcıda cheesecake üretti

(Columbia Üniversitesi)
(Columbia Üniversitesi)

Bilim insanları bir cheesecake'i 3D yazıcıda basmayı başardı ve geleceğin bu olabileceğini öne sürüyorlar.
Araştırmacılar cheesecake'i fıstık ezmesi, Nutella ve çilek gibi yenilebilir gıda mürekkepleri kullanarak üretti. Bu yiyeceklerin nasıl yapılacağına dair halihazırda atılımlar gerçekleştirmişlerdi: Onları krakerlere koyup reçel gibi diğer malzemeleri desteklemek için gıda mürekkepleri kullanıyorlardı.
Bilim insanları yıllardır 3D baskı yapıyor: 3D baskı ilk kez 2005'te tanıtıldı fakat şimdiye dek iştah açıcı olmayan yemeklerle sonuçlanan, sadece az sayıda pişmemiş malzemeyle sınırlı kalmıştı. Yeni araştırmada bilim insanları yiyecekleri basıldıkları sırada bir lazer aracılığıyla pişirdi ve bu, daha farklı seçeneklere olanak sağladı.
Çalışma, Columbia Üniversitesi'ndeki araştırmacılar tarafından Creative Machines Lab'deki araştırmanın bir parçası olarak yürütüldü. Bilim insanları, bu tür çalışmaların gıdanın geleceğini yaratabileceğini (örneğin belirli tatlara ve kişiselleştirilmiş beslenmeye olanak sağlayacağını) ancak gerçekten yararlı olması için daha fazla çalışma yapılması gerektiğini öne sürüyor.
Çalışmanın baş yazarı doktora sonrası araştırmacı Jonathan Blutinger şunları söylüyor:
"3D gıda baskısı hâlâ yeni gelişen bir teknoloji, dolayısıyla gıda kartuşu üreticileri, indirilebilir tarif dosyaları ve bu tarifleri oluşturup paylaşmak için bir ortam gibi destekleyici endüstrilerin bir ekosistemine ihtiyaç duyuyor. 3D gıda baskısının özelleştirilebilirliği, gerçek etleri taklit etmek amacıyla doku ve lezzetin dikkatlice formülleştirilmesi gereken bitki bazlı et pazarı için onu özellikle kullanışlı hale getiriyor."
Nihayetinde çok katmanlı gıdaların basılması, insanların gıdaları özelleştirmesini mümkün kılabilir, gıda güvenliğini artırabilir ve bir gıdanın besin verileri üzerinde daha iyi kontrol sağlayabilir.
Şefler tatları hassas bir şekilde değiştirebilir veya örneğin yemeklerin yerelleştirilmiş versiyonlarını piyasaya sürebilir. Alerjiden mustarip kişilerden sporculara kadar belirli diyetler sürdürenler, özellikle ihtiyaçlarına yönelik yiyecekler basabilir.
"Yeni makalede çalışan bir başka isim, Pace Üniversitesi'nden Christen Cooper "İşlenmiş gıdaların düşük besin değeriyle ilgili çok büyük bir sorunumuz var" diyor:
3D yiyecek baskısı yine işlenmiş gıda olacak fakat belki de işin iyi kısmı, bazı kişiler için daha iyi kontrol ve besin uyarlaması, kişiselleştirilmiş besin anlamına gelecek.
Ayrıca, yutma bozukluğu olan hastaların (sadece ABD'de milyonlarca kişi) ihtiyaç duyduğu püre haline getirilmiş yapıdaki gıdalarla gerçek gıdaların şekillerini taklit ederek, bu hastalar için yiyecekleri daha çekici hale getirmede de yararlı olabilir."
Hâlâ aşılması gereken birçok engel var. Araştırmacılar örneğin basılı yemeklerin bir araya getirilme şekilleri nedeniyle muhtemelen yeni içerik türlerine ihtiyaç duyacaklarını belirtiyor.
Cheesecake'i ve içerdiği sorunları inceleyen "The future of software-controlled cooking" (Yazılım kontrollü yemek pişirmenin geleceği) makalesi npj Science of Food adlı bilimsel dergide yayımlandı.



"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
TT

"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)

Son derece nadir rastlanan "Asya tek boynuzlu atı" saolanın ilk defa genom haritası çıkarıldı. Yeni çalışma nesli kritik tehlike altındaki türün yaşamasını sağlayabilir. 

İlk kez 1992'de tanımlanan saola (Pseudoryx nghetinhensis), en yakın zamanda keşfedilen büyük memeli türü. Vietnam ve Laos'un dağlık ormanlarında yaşayan bu sığır türü, boynuzlarının yanı sıra çok nadir görülmesi nedeniyle "Asya tek boynuzlu atı" diye biliniyor.

Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'ne (IUCN) göre nesli kritik tehlike altındaki bu türün 100'den daha az üyesi kaldığı tahmin ediliyor. Üstelik en son 2013'te görülmesi, soyunun çoktan tükenmiş olabileceği ihtimalini de gündeme getiriyor. 

Uluslararası bir araştırma ekibi, avcıların evlerinden toplanan saola kalıntılarından alınan parçaları analiz ederek 26 saolanın tam genomunu çıkardı. Türünün ilk örneği olan bu çalışma, saolanın geçmişini anlama ve geleceğini güvence altına alma yolunda kritik bilgiler sundu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de 5 Mayıs Pazartesi günü yayımlanan çalışmaya göre saolalar 5 bin ila 20 bin yıl önce iki ayrı popülasyona ayrılmış. 

Makalenin başyazarı Genís Garcia Erill "Saolanın önemli genetik farklılıklara sahip iki popülasyona ayrıldığını görmek bizi epey şaşırttı" diyerek ekliyor: 

Bu daha önce hiç bilinmiyordu ve genetik veriler olmadan bilmemizin yolu yoktu. Bu önemli bir sonuç çünkü türün genetik varyasyonunun nasıl dağıldığını etkiliyor.

Bilim insanları ayrıca iki popülasyonun da Son Buzul Çağı'ndan itibaren azaldığını saptadı. Ekip, toplam saola nüfusunun 10 bin yıldır hiçbir zaman 5 binin üstüne çıkmadığını tahmin ediyor.

Bu durum, iki grubun da genetik çeşitliliğini kaybettiği anlamına geliyor. Ancak her biri genetik kodlarının farklı kısımlarını kaybetmiş. Araştırmacılara göre bu, nesillerinin tükenmesini önlemede kritik bir rol oynayabilir. 

Garcia Erill "Bir popülasyonda kaybolan genetik varyasyon diğerini tamamlıyor. Yani eğer bunları karıştırırsak, diğerindeki eksiklik giderilebilir" diye açıklıyor.

Bilim insanları saolaların hayatta kalması için esaret altında çiftleşmelerini sağlayacak bir program geliştirmeye çalışıyor. Yeni çalışmayı yürüten ekibin hesaplamalarına göre böyle bir program, tükenme riski karşısında en etkili çözümü sunuyor. 

Çalışmanın bir diğer yazarı Rasmus Heller şöyle diyor:

Gelecekteki bir popülasyonun temelini oluşturmak için en az bir düzine saolayı (ideal olarak her iki popülasyonun karışımı) bir araya getirebilirsek, modellerimiz türlerin uzun vadede hayatta kalma şansının yüksek olacağını gösteriyor.

En son 2013'te görülen bir türün 12 üyesini bulmak zorlu bir iş. Ancak araştırmacılar, yeni çalışmanın bu sorunu çözebileceğine inanıyor. Saolanın genetik haritasının çıkarılması, daha kapsamlı arama çalışmalarının önünü açabilir. 

Makalenin yazarlarından Minh Duc Le, "Birçok araştırmacı, suda ve hatta aynı habitatta yaşayan kan emiciler olan sülüklerde, saola DNA'sının izlerini bulmayı deneyip başaramadı" diyerek ekliyor:

Bu tekniklerin hepsi küçük DNA parçalarını tespit etmeye dayanıyor ama artık saola genomunun tamamını bildiğimize göre, bu parçaları bulmak için çok daha geniş bir el kitabımız var.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Cell