Özerk Yönetim: Suriye’nin doğusunda yer alan kamplardaki yabancıları ülkelerine geri gönderme çalışmaları yavaş ilerliyor

Nüfusunun çoğunluğunu DEAŞ ailelerinin oluşturduğu bir kampta doğan çocuklar (Şarku’l Avsat)
Nüfusunun çoğunluğunu DEAŞ ailelerinin oluşturduğu bir kampta doğan çocuklar (Şarku’l Avsat)
TT

Özerk Yönetim: Suriye’nin doğusunda yer alan kamplardaki yabancıları ülkelerine geri gönderme çalışmaları yavaş ilerliyor

Nüfusunun çoğunluğunu DEAŞ ailelerinin oluşturduğu bir kampta doğan çocuklar (Şarku’l Avsat)
Nüfusunun çoğunluğunu DEAŞ ailelerinin oluşturduğu bir kampta doğan çocuklar (Şarku’l Avsat)

Kuzeydoğu Suriye Özerk Yönetimi’nden üst düzey bir yetkili, Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin (ICRC) Suriye’nin kuzeydoğusundaki kamplarda vatandaşları bulunan tüm ülkelere onları geri almak üzere işlem başlatma çağrısı hakkında, Hol ve Roj kamplarında ikamet eden yabancı uyruklu kişileri ülkelerine geri gönderme çalışmalarının çok yavaş ilerlediğini söyledi.
Özerk Yönetim Dış İlişkiler Dairesinde insani yardım dosyasından sorumlu Avukat Halid İbrahim, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, ‘bu kampların ve gözaltı merkezlerinin aşırılık yanlısı DEAŞ ideolojisine sahip insanlarla dolu olmasının, bölge ve dünya için büyük tehlike arz ettiğini’ belirtti.
Dış İlişkiler Dairesi istatistiklerine göre, 2018’den bu aya (Nisan) kadar, yaklaşık 30 ülke 400 kadını ve bin çocuğu geri aldı. Geri alınanlar, Suriye’nin kuzeydoğusundaki Haseke kırsalındaki Hol ve Roj kamplarında yaşıyorlardı. İbrahim, bu kampların farklı ülkelerden 54’ten fazla uyruktan insanı barındırdığını ve tahmini 60 bin civarında geri alınmayı bekleyen kişi olduğunu ve bunların çoğunun kadın ve çocuklardan oluştuğunu belirtti. 
Özerk Yönetim’in uluslararası topluma ve ABD liderliğindeki DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyon ülkelerine yaptığı çağrılara rağmen, çok az sayıda ülke güvenlik ve toplumsal nedenlerle insani durumlara yanıt vererek, çocukları ve annelerini geri aldı. Özerk Yönetim kamplarında etkili bir isim olan ve Batılı yetkililer ve yabancı diplomatik misyonlarla yapılan toplantıların çoğuna katılan İbrahim, bazı hükümetlerin, kendi toplumlarında radikal aşırılık yanlısı fikirleri yaymalarından çekinerek vatandaşlarını geri almayı reddettiğini açıkladı. İbrahim, “Bu kişilerin arasında insanları terör örgütlerine katılmaya zorlayanlar olabilir. Ülkelerine geri gittiklerinde güvenlik tehdidi oluşturabilirler ve bizim bilmediğimiz başka durumlara da yol açabilirler” dedi.
Özerk Yönetim Dış İlişkiler Dairesi yetkilisi, birçok Batılı ve Arap hükümetinin bu kamplarda mahsur kalan vatandaşlarının akıbetini öğrenmek için inisiyatif almadığını açıkladı. Ayrıca “Bu ülkelerden ve hükümetlerden bazıları henüz onların akıbeti hakkında soru sormadı ve bazıları da, insani vakaların çok ürkütücü sayılara yükselmesine rağmen, tüm vatandaşlarının geri dönmesinden kaçınıyor” ifadelerini kullandı. Ayrıca “Özerk Yönetim yetkilileri ile askeri ve güvenlik güçlerinin komutanları, Uluslararası Koalisyon yetkilileriyle yaptıkları görüşmelerde, DEAŞ destekçilerinin yanında bu kadar çok insanın olmasının ve Hol ve Roj kamplarının güvenliğinin sorumluluğu üstlenmenin yönetimin omuzlarında büyük bir yük olduğunu vurguladı” dedi.
İbrahim, başta sivillere karşı suç işleyenler olmak üzere kamplarda suç işleyen DEAŞ’lı tutuklular ve eşlerinin cezaevlerinde yargılanması için özel bir uluslararası mahkeme kurulması gerektiğini vurguladı. Örgüt üyeleri ve militanlarına atfedilen suçların çoğu ‘savaş suçları’ ve ‘insanlığa karşı suçlar’ olmasına rağmen öneri ilgili ülkeler tarafından kabul edilmedi. İbrahim “Bu kişiler, kişilikleri ve yasal tanımları ile uluslararası suçlulardır. Bu nedenle, toplumsal ve uluslararası adaletin sağlanması ve bölgelerimizdeki Suriyeli mağdurların haklarının tazmin edilmesi için Özerk Yönetim'in katılımıyla uluslararası bir mahkeme oluşturulmalıdır” ifadelerini kullandı.
Kamp yöneticileri ve Özerk Yönetim yetkilileri, kamplardaki çocukların çoğu hakkında “Hayatlarında çatışma ve kapalı kamplar dışında hiçbir şey bilmiyorlar. Bazıları kampta doğdu ve şu anda 5-6 yaşında. Bazıları da daha büyük ve 12 yaşına geldikten sonra rehabilitasyon merkezlerine gönderiliyor. 12 yaş itibariyle ailelerin çocuklarını yanlarında yani aynı çadırda tutmalarına izin verilmiyor” dedi.
Avukat Halid İbrahim “Bu kamplar çocukların yaşaması için uygun yerler değil zira tıbbi tedavi, sağlık hizmetleri, gıda, su ve eğitim gibi en temel ihtiyaçlara ulaşamıyorlar” dedi. Avukat, bu yabancıların bu şartlar altında kendi ülkelerine geri gönderilmelerinin yıllar alacağını tahmin ederken, bunun da çocukların geleceği için bir tehdit oluşturduğunu belirtti. Çocukların radikal ortamlarda büyüdüklerini ve sayılarının çok olduğunu belirtti.
Kanada hükümeti geçen hafta, Roj kampından 10 çocuk ve 4 kadını geri aldı. Böylece bu yıl Suriye kamplarından vatandaşlarını geri alan ülke sayısı 10’a yükseldi. Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) Müdürü Robert Mardini, kuzeydoğu Suriye’de vatandaşları bulunan tüm ülkelere vatandaşlarını kamplardaki zorlu koşullardan kurtarama çağrısını yineledi. Mardini yaptığı basın açıklamalarında ‘tereddüt halinin daha fazla devam edemeyeceğini’ belirtti. Ayrıca ‘insani bir bakış açısıyla, bu duruma tahammül edilemeyeceğini’ de vurguladı.



Yardım adı altında katliam mı yapılıyor? GHF kapatılsın çağrısı

Çelik tellerle örülü yardım dağıtım noktaları İsrail ordusunun denetiminde (AFP)
Çelik tellerle örülü yardım dağıtım noktaları İsrail ordusunun denetiminde (AFP)
TT

Yardım adı altında katliam mı yapılıyor? GHF kapatılsın çağrısı

Çelik tellerle örülü yardım dağıtım noktaları İsrail ordusunun denetiminde (AFP)
Çelik tellerle örülü yardım dağıtım noktaları İsrail ordusunun denetiminde (AFP)

130'dan fazla yardım ve sivil toplum kuruluşu (STK), faaliyetleri kaosa yol açan ABD ve İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın (GHF) kapatılması için çağrı yaptı.

Oxfam, Save the Children ve Af Örgütü'nün de aralarında bulunduğu kuruluşların bugün yayımladığı ortak açıklamada, GHF'nin faaliyetlerini başlattığı 27 Mayıs'tan bu yana 500'den fazla Filistinlinin yardım bölgelerinde öldürüldüğüne dikkat çekiliyor.

Kuruluşlar, sivillere yönelik saldırılarda çoğunlukla çocukların öldürüldüğünü vurgulayarak, GHF'nin insani yardım çalışmalarının tüm normlarını ihlal ettiğini belirtiyor:

Gazze'deki Filistinliler imkansız bir seçimle karşı karşıya: Ya açlıktan ölecekler ya da ailelerini doyurmak için çaresizce yiyeceğe ulaşmaya çalışırken vurulacaklar.

İsrail askerlerinin erzak dağıtım bölgelerindeki Filistinli sivillere "rutin olarak" ateş açtığı, Washington ve Tel Aviv destekli vakfın Gazze'deki durumu daha da kötüleştirdiği ve faaliyetlerinin sonlandırılması gerektiği ifade ediliyor.

Filistinli yetkililer, Netzarim ve Refah bölgelerindeki GHF'ye ait erzak dağıtım noktalarının "insani yardım" kisvesi altındaki ölüm tuzaklarına dönüştüğünü ve İsrail'in sivilleri kasıtlı olarak hedef aldığını savunuyor. İsrail ordusuysa iddiaları reddederek kurallara uymayan kişilere "uyarı ateşi" açıldığını öne sürüyor.

İsrail gazetesi Haaretz'in cuma günkü haberinde, kimliklerinin gizli tutulmasını isteyen İsrailli askerler, erzak dağıtım noktalarında Filistinlilere ateş açma talimatı aldıklarını söylemişti. Askerler, Filistinlilerin orduya ait mevzilerden uzak tutulması için böyle bir emir verildiğini ancak "gereksiz yere ölümcül güç kullanmaktan endişe duyduklarını" belirtmişti.

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) ise iddiaları yalanlayarak "dağıtım merkezlerindekiler de dahil hiçbir sivile kasten ateş etme emri verilmediğini" savunmuştu. Başbakan Binyamin Netanyahu da gazeteyi orduya karşı dezenformasyonla suçlamıştı.

Diğer yandan İsrail ordusu, erzak dağıtım noktalarında Filistinlilerin öldürülmesine dair soruşturma başlatıldığını da duyurmuştu. Ordudan dün yapılan açıklamada, GHF'nin yardım merkezlerine giden yollara yön ve uyarı levhaları yerleştirileceğini, sahalara erişimin iyileştirileceğini bildirmişti.

Independent Türkçe, BBC, Haaretz