Biz Sudan’ı tanımıyoruz

Hartum'daki çatışmalardan (AP)
Hartum'daki çatışmalardan (AP)
TT

Biz Sudan’ı tanımıyoruz

Hartum'daki çatışmalardan (AP)
Hartum'daki çatışmalardan (AP)

Samir Ebu Hevaş
Çoğu Arap gibi ben de Sudan’ı tanımıyorum. Belki Sudanlıları az çok tanıyoruzdur ama o da Allah’ın geniş arzında bizim gibi onurlu bir yaşam arayanlarıyla doğrudan temasa geçtiğimiz için. 
Sudanlıların iyiliğini, nezaketini, kültürünü, girişkenliğini, sevecenliğini, cömertliğini, insaniliğini ve hayat sevincini biliyoruz. Ancak Sudan’ı gerçek anlamda bilmiyoruz.
Sudan, Arapların zihnini hiç meşgul etmedi. Bu ülke, onların en sefil ve en trajik olanlar için rekabet eder hale gelene kadar birikip katlanan meseleleri arasında ‘merkezî’ bir konuma sahip değildi. Kimimiz Sudan’ı, barındırdığı din ve inanç çeşitliliğine rağmen Müslüman bir ülke kabul eder. Kimimiz, Afrika’da derin köklere ve Arap olmayan kayda değer azınlıklara sahip olmasına rağmen bir Arap ülkesi olarak görür. Bazıları Arap tarihi ve coğrafyasındaki derin köklerine rağmen onu bir Afrika ülkesi olarak tanımlar. Bazısı buranın yoksulluk, siyasi ve ekonomik krizler, askerî darbeler diyarı olduğunu düşünür. Bazısına göre sıkıntıları ve trajedileri, izleri duran ve yaraları açık olan sömürge mirasından kaynaklanıyordur. Ve herkes Sudan’ın ‘Arap dünyasının gıda ambarı’ olduğunu söyleyip durur. Halbuki bunun gerçeklik boyutunda bir karşılığı yoktur. Bu bir rüya ya da slogandı. Halen de öyle.
Yukarıdakiler doğru. Bunların hepsi Sudan. Ancak manşetler ve orada burada söylenenler dışında biz Sudan’ı aslında pek tanımıyoruz.
Sudan, Arapların zihnini hiç meşgul etmedi. Bu ülke onların en sefil ve en trajik olanlar için rekabet eder hale gelene kadar birikip katlanan meseleleri arasında merkezî bir konuma sahip değildi.
Bu yüzden 2018’de gençleri, erkekleri ve kadınları bir devrim yaptığında hepimiz şaşırdık. ‘Kandakaların’ (Sudan’daki savaşçı kraliçelerin) sahnenin başını çektiğini görünce hayret ettik. Sudanlıların yakınlık, incelik ve neşe saçan seslerinin arkasında demir bir irade ve kararlılık gizlemesi bizi afallattı. Sudan gençliğinin somutlaştırdığı ve kan ile kanın dilini reddeden inanılmaz medeni model bizi şaşırttı. Barış, demokrasi ve kalkınmanın savaş, yolsuzluk ve tiranlık araçlarıyla temin edilemeyeceğini, geçmiş ve onun ağır mirasından kurtuluşun onun miadı dolmuş unsurlarını yeniden üretmekle gerçekleşmeyeceğini açık bir şekilde anlatan Sudan dersi karşısında saygıyla durduk.
Sudan’ın şairlerinden, romancılarından, düşünürlerinden, ressam ve şarkıcılarından bazısını biliyoruz. Bazı harika müzikleri, eşsiz sanat ve zanaatları, dinî grupları, mutasavvıfları ve dünyadaki başarılı modelleri hakkında da bilgimiz var. Ama her şeyden anlık görüntüler var, öyle de kalıyor. Çünkü gerçek anlamda Sudan’ı tanımıyoruz.
İhtiyaç duyulduğunda ‘bizimle’ ve bizim bir parçamız ve uzantımız olmasını istiyoruz ve onu çoğu zaman unuttuğumuzu unutuyoruz. Çoğunlukla halkının acılarına, gençlerinin beklentilerine, muazzam enerjisine, büyük kültür çeşitliliğiyle derin medeni köklerine aldırış etmiyoruz. Bir defasında cahil bir askerî cunta, öbür defa yakın ve uzak hırslar, başka bir sefer yolsuzluk ve yolsuzların vahşeti yüzünden bazen de körü körüne dinî ve kabilevi çekişmeler adına, ama sürekli yenilenen sıkıntıları umurumuzda değil. Bu sıkıntılar sanki onun kaderi gibi, ama değil. 
Tüm bunları gözardı edip Sudan’ın daima bizimle ve bizim kalmasını istiyoruz. Bizimle ve bizim, ama arka koltuklarda ya da yedek kulübesinde. Onun hakkında kendi kendimize oluşturduğumuz kalıplar ve hazır görüntüler beni rahatsız ediyor. Herhangi bir Arap’a (elbette hepsine değil, çoğunluğuna) Sudan’ı sorun, gözlerinde tam veya neredeyse tam bir cahilliğe delalet eden o boş bakışları görürsünüz.
Biz Sudan’ı tanımıyoruz, Sudan’a yayılan 50 milyon kişinin gerçek özelliklerini bilmiyoruz. Sudan’ın şehirleri, köyleri, dağları, nehirleri, mirası ve tarihi hakkında malumatımız yok. Onu, Sudan’ın trajedisi çizili sınırlardan taşıp da bu şehirlerin, köylerin, dağların ve nehirlerin içine alabileceğinden daha geniş çıkarları tehdit etiğinde ve savaşın dumanı ile füzelerin ve bombaların gürültüsü görmezden gelmesi zor sınırlar üzerinde yükseldiğinde hakkında yapılan haber yayınını kısmen anlamamıza yetecek kadar tanıyoruz ancak.
30 yıl önce Tayyib Salih, Sudan’ı hilafete dönüştürmek isteyen İslamcıları kastederek “Nereden geldi bu insanlar” sorusunu yöneltti. Bu insanlarla aynı zamanda, Sudan’ı yalnızca namlunun arkasından gören orduyu da kastediyordu belki.
Onun bu sorusu, Gassan Kenefani’ye ait Güneşteki Adamlar’ın sonundaki şu soru gibi ebedileşti:
“Neden deponun duvarlarına vurmadınız?”
Bu iki sorunun, insanların varoluşsal sorularınkiyle aynı olan cevabı, belki de dışarıdan değil de tek kaynağından, yani içeriden gelmeli.
Bugün sadece Sudanlının bu insanların nereden geldiğini sorma hakkı var. Onu başka bir bilinmeze, tarihin başka bir labirentine ve duvarlarına vurmak bile aklına gelmezken içeride boğuldukları bir su deposuna götürmeyen cevapları verme hakkı yalnızca ona ait.

Majalla internet sitesinde yer alan bu makalenin çevirisi Şarku’l Avsat tarafından yapılmıştır.



İdlip’te Cevlani'nin düşmesi ve İdlib’teki Genel Güvenlik Servisi’nin lağvedilmesi talebiyle protesto gösterileri düzenlendi

İdlib'in Binniş beldesinde göstericilerin yolunu kesen HTŞ üyeleri, 17 Mayıs Cuma (AP)
İdlib'in Binniş beldesinde göstericilerin yolunu kesen HTŞ üyeleri, 17 Mayıs Cuma (AP)
TT

İdlip’te Cevlani'nin düşmesi ve İdlib’teki Genel Güvenlik Servisi’nin lağvedilmesi talebiyle protesto gösterileri düzenlendi

İdlib'in Binniş beldesinde göstericilerin yolunu kesen HTŞ üyeleri, 17 Mayıs Cuma (AP)
İdlib'in Binniş beldesinde göstericilerin yolunu kesen HTŞ üyeleri, 17 Mayıs Cuma (AP)

Mustafa Rüstem

Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib ilinde düzenlenen protesto gösterilerinde cuma günü göstericilerin Heyetu Tahrir’uş-Şam (HTŞ) lideri Ebu Muhammed el-Cevlani'nin gitmesini talep eden sloganlar atmaları ve ardından HTŞ’nin gösterileri dağıtmak için aşırı güç kullanmasıyla İdlib’teki halk hareketi yeni bir sürece girdi.

Halk hareketi yeniden başladı

İdlib’in kentsel kesiminin yanı sıra Taftanaz, Hazano, Binniş, Cisr es-Şuğur, Kefer Takharim ve diğer bazı kırsal bölgelerde HTŞ'nin İdlib’i kontrolüne karşı protesto gösterileri düzenlendi.

HTŞ lideri Cevlani, 2017 yılından bu yana yönetimine karşı ayaklananların taleplerinin raydan çıktığını söyleyerek protesto gösterilerinin ‘kurtarılmış bölgede genel bir kargaşaya dönüştüğünü’ belirtti. Cevlani, kullandığı ‘kurtarılmış’ ifadesi, Şam'ın müttefikleri olan Rusya ve İran’ın durumu rejimin lehine çevirdiği ve Humus, Halep, Hama ve Dera’daki sailahlı muhalifleri püskürterek otobüslerle İdlib’e gönderdiği 2013 yılından bu yana yaşanan şiddetli çatışmaların ardından rejim güçlerinin çekilmesiyle ele geçirilen bölgeleri ifade ediyor.

Şarku’l Avsat’ın  Independent Arabia'dan aktardığı habere göre protestoları bastırmakla görevli askeri ve güvenlik güçlerinin geri çekildiğini ve mevzilerini boşalttıklarını belirten yerel kaynaklar HTŞ’nin askeri kanadında da huzursuzluklar yaşandığını ifade ettiler. söylediler. Gözlemciler ise meydanların güvenlik güçlerinden boşaltılmasının, şehirde fırtınalı ve öfkeli bir günün ardından normal hayata dönülmesine izin verdiği belirttiler.

dfvrgth
Binniş'teki bir gösteri sırasında Suriye Devlet Başkanı Esed, DEAŞ’ın eski lideri Bağdadi ve HTŞ lideri Cevlani'yi kınayan bir pankartı tutan bir protestocu, 17 Mayıs 2024 (AP)

İnsan hakları savunucusu Rıfat es-Seyyid Ömer, güvenlik güçlerinin, onların yorulmaları ve halk gösterilerinde alışılageldiği üzere önümüzdeki cuma günü daha büyük gösteriler yapılması beklentisi çerçevesinde geri çekildiklerini ya da sayılarının azaltıldığını düşündüğünü söyledi.

Ömer, protesto gösterilerinin mart ayında önde gelen isimlerin de aralarında olduğu bin kadar kişinin tutuklanmasının ardından olduğu gibi, bugün Genel Güvenlik Servisi'nin (GSS) feshedilmesi ve HTŞ’nin kontrolündeki cezaevlerinde tutulanların serbest bırakılması talebiyle yeniden başladığını belirtti.

Öte yandan Sugur eş-Şam ve HTŞ gruplarından bazı liderlerin yanı sıra HTŞ'nin askeri kanadının komutanlarından Ebu Hasan Halfaya, bir video kaydıyla ‘kurtarılmış’ bölgenin halkını savunmada askeri yeteneklerini geliştirdikten sonra devrimin kurumlarından ödün verilmesine karşı uyardılar. Videoda, “Bir sonraki savaşa hizmet edecek gücü geliştirmeye ve büyütmeye devam ediyoruz. Böyle bir kaos bu gücün gelişimini büyük ölçüde engelleyecek ve askeri yeteneklerinin güçlendirilmesini büyük ölçüde sekteye uğratacaktır” ifadelerini kullandılar.

Yeşil Şehir

Suriyelilerin ünlü zeytin ağaçları nedeniyle ‘Yeşil Şehir’ diye anılan İdlib’te devam eden olaylar, 2011 yılında HTŞ’nin eski adı olan Nusra Cephesi’nin lideri Cevlani'nin gölge adamı ve Nusra Cephesi’nin kurucularından Ebu Mariya el-Kahtani'nin hapse atılmasının ardından yaşanan gerilimi yeniden gündeme getirdi. Alınan bilgilere göre Cevlani’yi devirmeye çalışmak ve dış güçler için çalışmak gibi suçlamalarla tutuklanan Kahtani, altı ay hapiste kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Ancak Kahtani’nin serbest bırakıldıktan sonra İdlib kırsalındaki Sarmada beldesindeki misafirhanesinde bir bombanın patlaması sonucu ölmesi şaşkınlık yarattı.

Cevlani, siyasi söyleminde modern bir imaj çizmesine ve Batılı ülkelere yaklaşmaya çalışmasına rağmen HTŞ'yi terör örgütleri listelerinden çıkarmayı başaramadı. Birkaç katı görüşlü silahlı grubun yer aldığı Fethu'l Mubin adlı bir operasyon odası oluşturan ve İdlib’i askeri operasyonları için bir kale olarak kullanan HTŞ, rejime bağlı Suriye ordusunun yanı sıra Rus kuvvetleri ve İran güçleriyle savaşmaya devam ediyor.

Nusra Cephesi adıyla 28 Ocak 2017 tarihinde kurulan HTŞ, başta Fetihu’ş-Şam Cephesi olmak üzere Ensaruddin Cephesi, Ceyşu’l-Sünne, Liva el-Hak ve Nureddin el-Zengi Hareketi gibi silahlı grupları bira raya getiren katı Selefi bir gruptur.

Öte yandan Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), HTŞ’ye ait zırhlı araçların İdlib kırsalındaki Binniş beldesinde protestoculara sert müdahalesini belgeledi. SOHR’un belgelediği görüntülerde söz konusu araçlar, göstericileri ezmeye ve Cevlani’nin ve rejimin düşmesi için sloganlar atan protestocuları dağıtmaya çalıştılar. İdlib'in batı kırsalındaki Cisr es-Şuğur ilçesinde ise göstericilere sert müdahalede bulunan GSS üyeleri, göstericileri dağıtmak için ateş açarken bazılarını darp ettiler.

İdlib'deki gelişmelerle ilgili olarak gözlemciler, durumun son derece karmaşık olduğunu ve protestocuların taleplerinde ısrar etmeleri ve bu taleplerin karşılanmaması halinde gerilimin daha da tırmanabileceğini düşünüyorlar. Cevlani'nin görevinden ayrılmasının mümkün olmadığına inanan gözlemciler, gerilimin artacağını tahmin ediyorlar. Gözlemcilere göre Cevlani, muhaliflerini susturmak için düzenli ordu ile temas hatlarında yan çatışmalar başlatabilir. Tüm bunlar olurken Suriye düzenli ordusunun İdlib'i geri almak için ne zaman başlatılacağı belli olmayan bir askeri harekât hazırlığında olduğuna dair haberler dolaşıyor.


Gazze Sağlık Bakanlığı: İsrail bombardımanında ölenlerin sayısı 35,386'ya yükseldi

İsrail'in Gazze şehrine yönelik baskınları sonucu oluşan yıkım (AFP)
İsrail'in Gazze şehrine yönelik baskınları sonucu oluşan yıkım (AFP)
TT

Gazze Sağlık Bakanlığı: İsrail bombardımanında ölenlerin sayısı 35,386'ya yükseldi

İsrail'in Gazze şehrine yönelik baskınları sonucu oluşan yıkım (AFP)
İsrail'in Gazze şehrine yönelik baskınları sonucu oluşan yıkım (AFP)

Gazze Şeridi'ndeki Filistin Sağlık Bakanlığı dün (Cumartesi) yaptığı açıklamada, 7 Ekim'den bu yana İsrail bombardımanında ölenlerin sayısının 35.386'ya, yaralananların sayısının ise 79.366 kişiye yükseldiğini duyurdu.

Bakanlık basın açıklamasında, "İsrail işgalinin Gazze Şeridi'nde son 24 saatte 83'ü şehit, 105'i yaralı olmak üzere ailelere yönelik 9 katliam gerçekleştirdiği" belirtildi.

Açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'nde devam eden saldırısının 225'inci gününde, çok sayıda kurbanın hâlâ enkaz altında ve yollarda olduğu, ambulans ve sivil savunma ekiplerinin ise onlara ulaşamadığı ifade edildi.


Libya'daki BM misyonu kaçırılan parlamenterin bulunması için yetkililere çağrıda bulundu

Libya Temsilciler Meclisi üyeleri bir oturumda (Reuters)
Libya Temsilciler Meclisi üyeleri bir oturumda (Reuters)
TT

Libya'daki BM misyonu kaçırılan parlamenterin bulunması için yetkililere çağrıda bulundu

Libya Temsilciler Meclisi üyeleri bir oturumda (Reuters)
Libya Temsilciler Meclisi üyeleri bir oturumda (Reuters)

Libya'daki Birleşmiş Milletler Destek Misyonu (UNSMIL) dün (Cumartesi) yetkili makamlara kaçırılan Milletvekili İbrahim ed-Dırisi'nin yerinin tespit edilmesi ve derhal serbest bırakılmasını sağlamaları çağrısında bulundu.

X platformunda yayınlanan bir açıklamada UNSMIL, yetkilileri "Al- Dırisi'nin kaybolma koşullarına ilişkin kapsamlı bir soruşturma yürütmeye ve sorumluları yasalar çerçevesinde hesap vermeye" çağırdı.

Libya İçişleri Bakanlığı cuma günü, Temsilciler Meclisi üyesi İbrahim el-Dırisi'nin "kaçırılması" olayını soruşturduğunu açıkladı.

Bakanlığın Emniyet Enformasyon Dairesi'nden yapılan açıklamada, Bingazi Emniyet Müdürlüğü'nün "gece geç saatlerde evine girilip soyulduktan sonra" milletvekilinin kaybolduğuna dair bir ihbar aldığı belirtildi. "Bingazi Güvenlik Müdürü, İç Güvenlik Servisi ve Kriminal Soruşturma Servisi, el- Dırisi'nin ortadan kayboluş koşullarını belirlemek için kapsamlı ve acil bir soruşturma açmakla görevlendirildi" denildi.


Husi saldırısında bir petrol tankeri vuruldu

Husiler Tarafından 6 Aydır alıkonulan "Galaxy Leader" gemisinin personeli (AP)
Husiler Tarafından 6 Aydır alıkonulan "Galaxy Leader" gemisinin personeli (AP)
TT

Husi saldırısında bir petrol tankeri vuruldu

Husiler Tarafından 6 Aydır alıkonulan "Galaxy Leader" gemisinin personeli (AP)
Husiler Tarafından 6 Aydır alıkonulan "Galaxy Leader" gemisinin personeli (AP)

Panama bandıralı bir petrol tankeri Kızıldeniz'in güneyinde füze saldırısına uğradı. Yangın çıkan gemide mürettebattan ölen ya da yaralanan olmadı.

ABD Merkez Komutanlığı (CENTKOM), Husilerin Kızıldeniz'de bir petrol tankerini gemisavar füzeyle hedef aldığını doğruladı. Panama bayrağı taşıyan ve Yunanistan'ın sahibi olduğu ve işlettiği MT Wind tankerinin geçtiğimiz günlerde Rusya'ya yanaştığı ve Çin'e doğru yola çıktığını açıkladı.


El Kassam Tugayları: Refah'ta pusuya düşürdüğümüz 5 İsrail askerini öldürdük

Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları'ndan savaşçılar (arşiv - Reuters)
Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları'ndan savaşçılar (arşiv - Reuters)
TT

El Kassam Tugayları: Refah'ta pusuya düşürdüğümüz 5 İsrail askerini öldürdük

Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları'ndan savaşçılar (arşiv - Reuters)
Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları'ndan savaşçılar (arşiv - Reuters)

Hamas'ın askeri kolu Kassam Tugayları dün (Cumartesi) yaptığı açıklamada Refah'ta beş İsrail askerini öldürdüğünü ve birçok askeri de yaraladığını duyurdu.

El Kassam’ın Telegram üzerinden yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ın doğusunda yer alan El Tabain Camii yakınlarında tuzaklanan bir anti-personel patlayıcının, İsrail ordu gücünün tuzağa çekilerek patlatılması sonucu beş askerin öldüğü ve birçok askeri de yaraladığı belirtildi.

Açıklamada ayrıca dün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ın doğusunda devam eden çatışmalar sırasında çok sayıda İsrail askeri aracının top mermileri ve patlayıcılarla hedef alındığı duyuruldu.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant ise perşembe günü yaptığı açıklamada, ilave kuvvetlerin "Refah'a gireceğini" duyurarak operasyonları "yoğunlaştırma" sözü verdi.

Refah'taki askeri operasyonun "ek güçler (bölgeye) girdikçe devam edeceğini" ifade eden Galant, "Güçlerimiz bölgedeki birçok tüneli imha etti... Bu faaliyet yoğunlaştırılacaktır" ifadelerini kullandı.


Sudan’da çatışmaları sona erdirmek amacıyla yürütülen Kebbaşi-Hilu müzakereleri çıkmaza girdi

Şemseddin Kebbaşi (sağda), Abdulaziz el-Hilu (solda) ve Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit’in danışmanı Tut Kulvak’ın (ortada) arabuluculuğunda bir araya geldiler (SUNA)
Şemseddin Kebbaşi (sağda), Abdulaziz el-Hilu (solda) ve Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit’in danışmanı Tut Kulvak’ın (ortada) arabuluculuğunda bir araya geldiler (SUNA)
TT

Sudan’da çatışmaları sona erdirmek amacıyla yürütülen Kebbaşi-Hilu müzakereleri çıkmaza girdi

Şemseddin Kebbaşi (sağda), Abdulaziz el-Hilu (solda) ve Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit’in danışmanı Tut Kulvak’ın (ortada) arabuluculuğunda bir araya geldiler (SUNA)
Şemseddin Kebbaşi (sağda), Abdulaziz el-Hilu (solda) ve Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit’in danışmanı Tut Kulvak’ın (ortada) arabuluculuğunda bir araya geldiler (SUNA)

Sudan ordusu ile Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) arasında Güney Sudan'ın başkenti Juba’da Sudan’daki çatışmaları sona erdirmek amacıyla yürütülen müzakereler çıkmaza girdi. Müzakerelerin daha fazla istişare yapılması için ertelendiği ve gelecek müzakere görüşmesinin tarihinin daha sonraki bir tarihte arabulucu Güney Sudan tarafından belirleneceği açıklandı.

Sudan'ın güney eyaletleri Mavi Nil ve Güney Kordofan'da SPLM-N tarafından kontrol edilen bölgelerde çatışmaların durdurulmasını amaçlayan müzakereler, ordunun müzakereleri SPLM-N kontrolündeki iki bölgeyle sınırlamak istemesi nedeniyle taraflar arasında anlaşmazlık olduğunu gösterdi.

Sudan Ordusu Başkomutan Vekili Orgeneral Şemseddin Kebbaşi başkanlığındaki ordu heyeti, Abdulaziz el-Hilu liderliğindeki SPLM-N heyetine sadece söz konusu iki bölgeyi kapsayan bir anlaşmaya dair belge sundu. SPLM-N ise buna anlaşmanın ülkedeki savaştan etkilenen tüm bölgeleri kapsaması ve bu bölgelere insani yardımların ulaştırılmasının ve bu meselelerin bir sonraki müzakere görüşmelerinin gündeminde yer alması gerektiğinin vurgulayarak beklenen bir yanıt verdi.

dvfb
Kebbaşi, teminatlar verildiği takdirde hükümetinin diğer devletlere yardım ulaştırmaya itirazı olmadığını söyledi (SUNA)

Sudan Egemenlik Konseyi’nin resmi internet sitesinde bildirilene göre Egemenlik Konseyi Üyesi ve Ordu Başkomutan Vekili Orgeneral Şemseddin Kebbaşi, SPLM-N ile iki tarafın kontrolündeki bölgelerde halkın savaş nedeniyle çektikleri sıkıntılara son vermek üzere anlaşmaya varılmasını sağlamak amacıyla düşmanlıkların durdurulması ve insani yardımların ulaştırılması için taraflar arasındaki müzakerelere ilişkin başkanlığını yaptığı heyet tarafından sunulan belgenin ‘esnek ve tartışılabilir’ olduğunu söyledi. Kebbaşi, insani yardım çalışanlarının can güvenlikleri için teminatlar verildiği ve gerekli güvenlik önlemleri alındığı takdirde hükümetinin ülkenin geriye kalan eyaletlerine yardım ulaştırmaya itirazı olmadığını vurguladı.

Delman: Sudan'ın tamamını kapsayan bir anlaşmaya varılmasında kararlıyız

SPLM-N Müzakere Heyeti Sözcüsü Jatika Amoja Delman, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, dün yapılan müzakere toplantısında SPLM-N'nin ordu heyeti tarafından cuma günü sunulan ve anlaşmanın Güney Kordofan ve Mavi Nil olmak üzere iki bölgeyle sınırlandırılmasını öngören belgeye verdiği yanıtın görüşüldüğünü söyledi.

SPLM-N’nin anlaşmanın Sudan'ın savaştan etkilenen tüm bölgelerini kapsaması ve savaş nedeniyle insani bir felaket yaşayan tüm bölgelerdeki Sudanlılara insani yardımların ulaştırılması konusunda kararlı olduğunu açıklayan Delman, Nuba Dağları bölgesi, Yeni Fung bölgesi ve Darfur, Kordofan, el-Cezira ve Hartum eyaletlerinde milyonlarca kişinin hayatının kurtarılması için acil insani yardıma ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.

fdvb
Abdulaziz el-Hilu, SPLM-N’nin Sudan'ın savaştan etkilenen tüm bölgelerinin anlaşmaya dahil edilmesi konusunda kararlı olduğunu söyledi (SPLM-N’nin internet sitesi)

Ordunun Güney Sudan’ın arabuluculuğunda SPLM-N’ye, Güney Kordofan, Batı Kordofan ve Mavi Nil olmak üzere üç eyaletteki hükümet ve SPLM-N tarafından kontrol edilen bölgelere insani yardımların ulaştırılması için ‘çatışmaların durdurulmasını’ öngören bir belge sunduğunu söyleyen Delman, “Ordunun önerisini reddettik ve onlara insani yardımın Sudan'ın tüm bölgelerine, herhangi bir etnik ya da coğrafi kayırma olmaksızın ve aynı anda ulaşması gerektiğini söyledik” ifadelerini kullandı.

Ordunun Güney Kordofan ve Mavi Nil eyaletlerindeki vatandaşların durumuyla birdenbire ilgilenmeye başlaması karşısında şaşkınlığını dile getiren Delman, " SPLM-N olarak bizler ordunun bu ani insancıllığının nereden geldiğini merak ediyoruz. Aynı ordu, 1989 yılındaki ‘Yaşam Hattı Operasyonu'ndan bu yana iki eyaletin vatandaşlarına yardım göndermeyi reddetmiş ve hatta savaş yılları boyunca, insani bir felaket yaşayan ülkenin geri kalanına karşı onları kayırarak açlığı onlara karşı bir silah olarak kullanmıştı” dedi.

Orduya Güney Kordofan ve Mavi Nil eyaletleri sakinlerinin Sudan'ın dört bir yanına dağıldığını, Hartum ve el-Cezira sakinleri olduklarını söylediklerini ifade eden Delman, diğerleri güvenli bölgelere kaçarken, ordu ve Hzlı Destek Güçleri’nin (HDK) çatıştığı bölgelerde kalanlara atıfla ordunun ‘insani görevini’ yerine getirmek istiyorsa ülkenin dört bir yanına insani yardımların ulaştırılmasına izin vermesi gerektiğini belirttiklerini açıkladı.

Delman: Sudan'ın tüm eyaletlerinde insani yardıma ihtiyaç var

SLPM-N’nin müzakere heyetinin başkanlığını da yapan SPLM-N Müzakere Heyeti Sözcüsü Delman, Sudan Savunma Bakanı Korgeneral Yasin İbrahim Yasin başkanlığındaki ordu heyetinin katıldığı müzakerelerin başında yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Müzakereler, ordunun talebine göre Güney Kordofan, Mavi Nil ve Batı Kordofan eyaletlerinde savaştan etkilenenlere insani yardımların ulaştırılması için çatışmaların durdurulmasına yönelik bir belgenin imzalanmasını amaçlıyor.

Ancak Delman, SLPM-N’nin Nuba Dağları bölgesi, Yeni Fung bölgesi ve Darfur, Güney Kordofan, el-Cezira ve Hartum eyaletleri sakinlerinin hayatlarını kurtarmak ve insanlık onurlarını korumak için acil insani yardıma ihtiyaç duyduklarına inandığını söyledi.

Delman, arabuluculara Sudan’ın tüm eyaletlerinin yardıma ihtiyacı olduğunu ve 6 milyon yerinden edilmiş insan, 2 milyon mülteci ve yetersiz beslenen 3 milyon çocuk dahil olmak üzere 18 milyon insanın açlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ifade ettiklerini söyledi. Sağlık tesislerinin yüzde 80'inin hizmet dışı olduğu ve askeri bir çözümün mümkün olmadığını belirten Delman, “Ordu meseleyi askeri olarak çözmek istiyor, ancak bunu başaramayacak" dedi.

Sudan’da 15 Nisan’da başlayan savaşı ‘siyasal İslamcıların Sudan halkına karşı savaşı’ olarak nitelendiren Delman, “Bizim için bu ordu milli ordu değil. HDK'yı kuran, finanse eden ve anayasal statüsünü yasallaştıran İslamcı bir milis grubu ve bu utancın sorumluluğunu üstlenmeli. Bizim için ordu ve HDK gerçek düşmanlar, aynı madalyonun iki yüzü ve iki İslamcı hareket” diye konuştu.

Güney Sudan Cumhuriyeti'ni insani bir trajedi içindeki milyonlarca Sudanlıya yardım etmede önemli bir rol üstlenmeye çağıran Delman, “Şu an devletin olmadığı bir dönemdeyiz. Onlar (ordu) hala kısmi çözümler ararken biz devletin kuruluşundan öncesine geri döndük” ifadelerini kullandı.

Sudan Ordusu Başkomutan Vekili Orgeneral Şemseddin Kebbaşi’nin Güney Sudan'a ‘tutunacak bir dal’ bulmak için geldiğini söyleyen Delman, çünkü Kebbaşi’nin komutasındaki ‘22 Babanusa’, ‘14 Kadugli’ ve ‘10 Abuja’ adlı üç askeri tümenin lojistik destek almadıkları takdirde düşüşün eşiğine geleceklerini belirtti. Delman, “Eğer bu tümenler düşerse el- Ubeyd'deki 5’inci Tümen de düşecek” dedi.


İsrail SİHA’ları Şam kırsalında bir Hizbullah komutanı ve arkadaşının bulunduğu aracı hedef aldı

Suikasta uğrayan araba
Suikasta uğrayan araba
TT

İsrail SİHA’ları Şam kırsalında bir Hizbullah komutanı ve arkadaşının bulunduğu aracı hedef aldı

Suikasta uğrayan araba
Suikasta uğrayan araba

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), İsrail'e ait bir insansız hava aracının bugün Şam kırsalında, Şam-Beyrut yolu üzerindeki 4. Tümen'e ait kontrol noktası yakınlarında bir aracı hedef aldığını duyurdu.

SOHR yaptığı açıklamada, araçta Lübnan Hizbullah grubunun lideri ve arkadaşı olmak üzere iki kişinin seyahat ettiğini ve akıbetlerinin hala bilinmediğini, ancak Merkezi Haber Ajansı'ndan gelen bilgilerin hedefin hayatta kaldığını gösterdiğini belirtti.

Gözlemevi, 2024 yılının başından bu yana İsrail'in Suriye topraklarını 27’si hava ve 12’si kara saldırısı olmak üzere 39 saldırı düzenlediğini ve bu saldırıların silah ve mühimmat depoları, karargâh merkezleri ve araçlar da dahil olmak üzere yaklaşık 79 hedefin yaralanması ve imha edilmesiyle sonuçlandığını belirtti.

SOHR’un açıklamasına göre bu saldırılarda 131 asker öldü, 57 asker de yaralandı.


İsrail Cibaliye'de evlerine gitmeye çalışan sivillere saldırdı: 15 ölü ve 30 yaralı

İsrail askerleri bugün Gazze Şeridi'nde (İsrail Ordusu- AFP)
İsrail askerleri bugün Gazze Şeridi'nde (İsrail Ordusu- AFP)
TT

İsrail Cibaliye'de evlerine gitmeye çalışan sivillere saldırdı: 15 ölü ve 30 yaralı

İsrail askerleri bugün Gazze Şeridi'nde (İsrail Ordusu- AFP)
İsrail askerleri bugün Gazze Şeridi'nde (İsrail Ordusu- AFP)

Filistin Televizyonu bugün (Cumartesi), İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampında evlerine dönmeye çalışan sivillere saldırması sonucu 15 kişinin öldüğünü ve 30 kişinin yaralandığını bildirdi.

Konuyla ilgili olarak Filistin Haber ve Enformasyon Ajansı (WAFA) bugün "işgal ordusunun Cibaliye kampındaki bir sığınağın girişini bombaladığını ve kamp içinde evlerine dönmeye çalışan vatandaşları hedef aldığını, bunun sonucunda çoğu Kamal Adwan Hastanesi’ne nakledilen onlarca şehit ve yaralı olduğunu" bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın aktardığına göre WAFA haberinde: "Günlerdir sürekli bombardıman altında olan kamptaki insani durum felaket boyutunda; kampta kalan aileler kuşatma altında, gıda, su ve ilaç gibi temel yaşam ihtiyaçlardan yoksun, ambulans ve sivil savunma ekipleri kampa ulaşamıyor ve içerideki ceset ve yaralıları alamıyor, bu ise gerçek bir felaketin habercisi" ifadelerini kullandı.

Yedioth Ahronoth gazetesi dünkü haberinde, Cibaliye mülteci kampındaki İsrail güçlerinin buradaki çatışmaları, 7 Ekim 2023'te savaşın başlamasından bu yana ordunun karşılaştığı en şiddetli çatışmalar olarak nitelendirdiğini bildirdi.

Gazete, İsrail güçlerinin Cibaliye 'deki çatışmaların çok yoğun olduğunu ve Hamas'ın "büyük bir direniş" gösterdiğini söylediklerini aktardı.


Gazze Şehrinin güneybatısında bu sabah şiddetli silah sesleri ve patlamalar duyuldu

Gazze Şeridi'nde operasyon yapan İsrail askerleri (AFP)
Gazze Şeridi'nde operasyon yapan İsrail askerleri (AFP)
TT

Gazze Şehrinin güneybatısında bu sabah şiddetli silah sesleri ve patlamalar duyuldu

Gazze Şeridi'nde operasyon yapan İsrail askerleri (AFP)
Gazze Şeridi'nde operasyon yapan İsrail askerleri (AFP)

Filistin Enformasyon Merkezi (PIC), bu sabah Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Gazze Şehri'nin güneybatısında şiddetli silah ve patlama seslerinin yankılandığını duyurdu.

Merkez, İsrail güçlerinin birkaç gündür askeri operasyon yürüttüğü Gazze'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampında da gruplar ve İsrail güçleri arasında şiddetli çatışmalar yaşandığını belirtti.

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta, Refah şehrinin güneyi ve doğusu yoğun topçu bombardımanına ve helikopter saldırılarına maruz kaldı.

İsrail saldırısında Han Yunus'un doğusundaki Abasan el-Kabira bölgesinde El Farahin kasabası da hedef alındı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre El Aksa TV, İsrail uçaklarının Refah'ın merkezindeki bir evi hedef alması sonucu dün akşam iki kişinin öldüğünü bildirmişti.

İsrail uçakları ayrıca Cibaliye Kampı'nın batısındaki Faysal bin Fahd Okulu'na çok sayıda füze atarak, bir vatandaşı ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına neden oldu.


El-Kassam Tugayları Refah'ın doğusunda 15 İsrail askerinin öldürüldüğünü duyurdu

Gazze Şeridi'ndeki Cibaliye Mülteci Kampı yakınlarında bir İsrail tankı (AP)
Gazze Şeridi'ndeki Cibaliye Mülteci Kampı yakınlarında bir İsrail tankı (AP)
TT

El-Kassam Tugayları Refah'ın doğusunda 15 İsrail askerinin öldürüldüğünü duyurdu

Gazze Şeridi'ndeki Cibaliye Mülteci Kampı yakınlarında bir İsrail tankı (AP)
Gazze Şeridi'ndeki Cibaliye Mülteci Kampı yakınlarında bir İsrail tankı (AP)

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları bugün (Cumartesi) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ın doğusunda 15 İsrail askerini öldürdüğünü duyurdu.

Şarku'l Avsat'ın Filistin merkezli Safa haber ajansından aktardığına göre, el-Kassam Tugayları tarafından X platformunda yayınlanan paylaşımda, “Mücahitlerimiz, bir Kassam grubunun çok sayıda askerin barikat kurduğu eve baskın düzenleyerek askerlerle sıfır mesafeden çatışmaya girmesi ve ardından Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ın doğusunda yer alan et-Tanur mahallesi bölgesinde bir anti-personel düzeneğini patlatmasının ardından 15 Siyonist askeri ortadan kaldırmayı başardı” ifadesi yer aldı.

Almsn Haber Ajansı DPA'ya göre açıklamanın devamında, “Aynı bölgede bir Siyonist Merkava 4 tankı Yasin 105 füzesiyle hedef alındı” denildi.

İsrail ordusu, İsrail'in askeri operasyonları sonucunda Gazze Şeridi'nin dört bir yanından yerinden edilen yaklaşık 1,5 milyon Filistinliye ev sahipliği yapan kentte askeri operasyon başlatmanın yansımaları konusunda bölgesel ve uluslararası uyarıların ortasında, pazartesi günü Refah'ın doğusunda bir operasyon başlattı.

İlgili bağlamda Safa haber ajansı, İsrail ordusunun Cibaliye Mülteci Kampı’na yönelik işgalini yedinci gününde de sürdürdüğünü ve bu sabah yerel saatle 9:30'da kampın batı bölgelerine yeniden topçu ateşi açtığını bildirdi. Ajans ayrıca, İsrail işgal güçlerinin günlerdir sağlık ekiplerinin sokaklardaki ölülere ulaşmasını engellediğini de belirtti.