Abdullahiyan, ‘nükleer’ müzakereleri sürdürmeye yönelik ‘girişimlerden’ bahsediyor

Abdullahiyan Umman'ın İran-Suudi Arabistan anlaşmasındaki rolüne övgüde bulundu

El-Busaidi, dün Maskat'ta Abdullahiyan ve beraberindeki heyeti kabul etti (Umman Haber Ajansı)
El-Busaidi, dün Maskat'ta Abdullahiyan ve beraberindeki heyeti kabul etti (Umman Haber Ajansı)
TT

Abdullahiyan, ‘nükleer’ müzakereleri sürdürmeye yönelik ‘girişimlerden’ bahsediyor

El-Busaidi, dün Maskat'ta Abdullahiyan ve beraberindeki heyeti kabul etti (Umman Haber Ajansı)
El-Busaidi, dün Maskat'ta Abdullahiyan ve beraberindeki heyeti kabul etti (Umman Haber Ajansı)

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan yaptığı açıklamada, ülkesinin 2015 nükleer anlaşmasını yeniden canlandırma müzakerelerine ilişkin fikirler aldığını duyurarak, Umman Sultanı'nın yapıcı rolünden ve bu konudaki samimi niyetinden ötürü şükranlarını dile getirdi.
Abdullahiyan bölge seyahatinin devamı olarak Beyrut’a geçmeden önce dün (Çarşamba), Umman ziyaretinin ikinci gününde Ummanlı mevkidaşı ile görüştü. Görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, Maskat'ın nükleer müzakerelerde ‘her zaman yapıcı bir rol oynadığını’ söyleyerek, ‘bu konuda gerekli istişareleri yaptıklarını’ kaydetti.
Umman Haber Ajansı'nın aktardığına göre Abdullahiyan, Umman Sultanlığı'nın İran'ın nükleer dosyası hakkında müzakerelerin canlanmasına ‘katkı sağlayacak’ ‘ciddi girişimleri’ olduğunu söyledi.
Umman Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Umman ve İran dışişleri bakanlarının görüşmelerinde, ortak çıkarlara yönelik bir dizi bölgesel ve uluslararası gelişmeyi ele aldıkları ve ‘bölgede güvenlik ve istikrarı pekiştirmeyi ve ihtilafları çözmeye yönelik diyaloğu ve barışçıl yolları teşvik etmeyi amaçlayan tüm çabalar için istişare ve desteğin’ devam ettiğini vurguladıkları belirtildi.
ABD'nin 2018 yılında çekildiğini açıklamasının ardından, taraflar arasında 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmayı eski haline getirmek için İran ve dünya güçleri arasında yapılan bir dizi müzakerede anlaşmaya varılamamıştı.
Abdullahiyan dün Maskat'ta Sultanlık Ofisi Bakanı Sultan bin Muhammed en-Numani ile bir araya geldi. İki bakan, ikili ilişkiler, bölgedeki son gelişmeler ve uluslararası düzeyde ortak çıkarları ilgilendiren konuları ele alıp görüş alışverişinde bulundular.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin Umman Sultanlığı ziyaretine ve Umman Sultanı'nın yakında İran'a yapacağı ziyarete dikkat çeken Abdullahiyan, ‘üst düzey heyetlerin karşılıklı ziyaretinin, daha fazla hareket sağlamak, ilişkileri canlandırmak ve iş birliğini güçlendirme adına iki ülkede var olan enerjilerden yararlanmak için zemin hazırladığını’ vurgulayarak bunun devam edeceğini söyledi.
Abdullahiyan, Umman Sultanlığı'nın İran-Suudi Arabistan diyaloğunun yanı sıra bölgesel ve uluslararası diyalogları kolaylaştırmadaki rolüne değinerek, bu konudaki çabalarına övgüde bulundu.
Abdullahiyan ülkesinin, Umman'ın Yemen konusunda gösterdiği yapıcı çabalardan memnun olduğunu ifade ederek, bu yapıcı çabaların bölgede barışın güçlenmesine vesile olmasını umduğunu dile getirdi.
Abdullahiyan “İran İslam Cumhuriyeti, komşuluk politikası ve iyi komşuluk ilkesine saygı çerçevesinde, Suudi Arabistan ile ilişkilerin yeniden tesis edilmesini memnuniyetle karşılamakta ve bunun bölgenin çıkarlarına hizmet ettiğini düşünmektedir” dedi.
Abdullahiyan, bölgede ekonomik ilişkilerin ve karşılıklı yatırımların gelişmesinin, ülkeleri birbirine yakınlaştıran ve bölgede barış ve istikrarın sağlanmasına zemin hazırlayan bir unsur olduğunu söyledi.
Fars Haber Ajansı’na göre söz konusu görüşmede Sultanlık Ofisi Bakanı, iki ülke arasındaki mevcut ilişkilerden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, iki ülkedeki üst düzey yetkililerin iradesi doğrultusunda iş birliğinin çeşitli düzeylerde artırılması gereğini vurguladı.
İran ile Suudi Arabistan arasındaki son anlaşmayı bölge için güven verici bir anlaşma olarak nitelendiren bakan, bölge ülkelerinin yakınlaşması doğrultusunda tüm insani yeteneklerin, kaynakların ve bilimsel ve teknik enerjilerin bölgenin kalkınması için kullanılmasını umduğunu dile getirdi.
İki taraf, görüşmelerde bölgedeki güvenlik gelişmelerini de ele aldı.
Umman Sultanlığı'na yaptığı ziyaretin sonunda gazetecilere açıklamalarda bulunan Abdullahiyan, “Bu ziyarette üzerinde mutabık kaldığımız konulardan biri de İran İslam Cumhuriyeti'nin transit geçiş açısından jeopolitik konumu göz önüne alındığında Umman'dan başlayıp İran üzerinden Orta Asya'ya geçen Aşkabat Transit Anlaşması'nı hızlı bir şekilde imzalayabilecek olmamızdır” dedi.
Abdullahiyan “Enerji alanında büyük ilerlemeler kaydettik. İş birliği artıyor. Ayrıca ticaret, ekonomi ve yatırım alanında çok güzel şeyler oldu. Bunları Umman Sultanı'nın yakında Tahran'a yapacağı ziyarette tamamlayabileceğimizi umuyoruz” şeklinde konuştu.
Şarku’l Avsat’ın İran kaynaklarından ulaştığı bilgilere göre İran Cumhurbaşkanı’ndan davet alan Sultan Heysem bin Tarık'ın önümüzdeki mayıs ayında Tahran'a gitmesini bekliyor. Reisi, Haziran 2022'de Maskat'a bir günlük bir ziyarette bulunmuştu.



Hizbullah'ın askeri cephaneliği, Güney Lübnan'dan çekilmesiyle birlikte azalıyor

Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)
Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)
TT

Hizbullah'ın askeri cephaneliği, Güney Lübnan'dan çekilmesiyle birlikte azalıyor

Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)
Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)

Lübnan hükümetinin önümüzdeki salı günü ‘silahların devletin elinde toplanmasını’ onaylamak için yaptığı çağrı, uzmanların, Ekim 2023 ile Kasım 2024 arasında İsrail ile yaşanan savaşın yanı sıra İsrail'in sürekli saldırıları ve Güney Litani bölgesindeki Hizbullah tesislerinin yıkılması nedeniyle aşındığını söylediği Hizbullah’a ait askeri cephanelik hakkında sorular gündeme getirdi.

Lübnan hükümeti, Hizbullah'ın Litani Nehri'nin güneyindeki askeri mevzilerinin çoğundan çekildiğini, tesislerinin ve fırlatma merkezlerinin yüzde 90'ından fazlasının yoğun İsrail saldırılarına maruz kaldığını ve Lübnan ordusunun diğer tesisleri de yıktığını söylüyor. Bu arada Hizbullah, askeri yeteneklerini tanıtmaya ve gerektiğinde savaşı genişletme tehdidinde bulunmaya devam ediyor.

Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında roketatarların önünde duran Hizbullah mensupları (AP)Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında roketatarların önünde duran Hizbullah mensupları (AP)

Şarku’l Avsat’a konuşan askeri uzmanlar, bu söylemin arkasında ‘Hizbullah’ın muharebe yapısındaki derin boşlukların ortaya çıktığına’ inanıyor. Uzmanlar, ‘Hizbullah'ın lojistik avantajlarını kaybettiği ve stratejik derinliğinin zedelendiği, İsrail'in gözetleme kabiliyetlerinin ise eşi benzeri görülmemiş seviyelere ulaştığı’ konusunda hemfikir.

Saha gerilemesine rağmen Hizbullah, İsrail'in derinlerine ulaşabilecek orta ve uzun menzilli füzelere sahip olduğunu vurgulamaya devam ediyor. Ancak saha gelişmeleri ciddi şüpheler uyandırıyor: Bu cephanelik halen etkili mi? Hava kontrolünün sıkı olduğu bir ortamda kullanılabilir mi?

Açıkta bulunan ve etkisiz hale getirilebilen füzeler

Uzmanların değerlendirmesine göre, bu füzeler fiilen hizmet dışı kalmış durumda. Emekli Tuğgeneral Halil el-Halu, ‘Hizbullah’ın kışkırtıcı söyleminin operasyonel kapasitesindeki büyük gerilemeyi gösterdiğini’ düşünüyor. Şarku’l Avsat’a konuşan el-Halu, “Bu tür füzeler, zaman ayarlı ekipmanlar ve sabit veya yarı sabit platformlar gerektirir; bu da onları İsrail hava gözetleme sistemleri için kolay hedefler haline getirir” dedi.

İsrail teknolojisinin üstünlüğü

El-Halu sözlerini şöyle sürdürdü: “Güney Lübnan artık fırlatma için güvenli bir ortam değil ve Bekaa Vadisi’nin kuzeyi de hassas vuruşlar aldı. Dolayısıyla, bu silahın ciddi bir saldırı görevi yerine getiremeyeceği kesinleşmiştir. Bu füzelerin bir kısmı kalmış olsa bile, yoğun hava gözetimi altında çalıştırılması, anında tespit edilmeden veya önleyici bir saldırıya maruz kalmadan ateşlenmesi imkânsız.”

İsrail hava savunma sistemi, Ağustos 2024'te İsrail'in kuzeyinde Hizbullah'a ait bir insansız hava aracını (İHA) etkisiz hale getirdi. (AFP)İsrail hava savunma sistemi, Ağustos 2024'te İsrail'in kuzeyinde Hizbullah'a ait bir insansız hava aracını (İHA) etkisiz hale getirdi. (AFP)

‘Tel Aviv'in insansız hava araçları (İHA), uydular ve biyometrik sensörlere dayanan, görsel ve termal sinyalleri analiz edebilen yapay zekâ sistemleriyle desteklenen üstün bir gözetim ağı geliştirdiğini’ belirten el-Halu, “Bu ağ, herhangi bir füze hareketi, fırlatıcıların nakliyesi veya platformların donatılması gibi adımları riskli hale getiriyor” dedi.

El-Halu, “İsrail, Demir Kubbe ile birlikte lazerle önleme teknolojilerini kullanmaya başladı. Bu da Hizbullah'ın kalan füze kapasitesinin etkinliğini azaltıyor ve silahlarını caydırıcı olmaktan çok bir yük haline getiriyor” ifadelerini kullandı.

Suriye artık güvenli bir geçit değil

Emekli Tuğgeneral Nizar Abdulkadir, Hizbullah'ın askeri gerçekliğini inkâr ettiğini ve uzun menzilli füze fırlatma tehditlerinin sahadaki gerçekliği yansıtmadığını vurguladı.

Abdulkadir, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte şunları söyledi: “Hizbullah’ın füzelerini fırlatmak için Litani'nin güneyinde konuşlanmasına gerek olmadığını düşünüyordum. Bekaa'ya yönelik İsrail saldırıları bu yeteneğin ciddi şekilde kısıtlı olduğunu kanıtladı. Artık füzelerini açığa çıkmadan veya hedef alınmadan fırlatma esnekliği kalmadı.”

İsrail ordusu, kasım ayında Lübnan'ın güneyinde Hizbullah'a ait tanksavar füzeler de dahil olmak üzere pek çok mühimmat ele geçirdi. (AP)İsrail ordusu, kasım ayında Lübnan'ın güneyinde Hizbullah'a ait tanksavar füzeler de dahil olmak üzere pek çok mühimmat ele geçirdi. (AP)

Abdulkadir, “Suriye üzerinden kaçakçılık yolları felç oldu, kara geçişleri ve deniz limanları sıkı denetim altına alındı. Bu da füzelerin veya bunların üretim ekipmanlarının İsrail saldırılarına maruz kalmadan ülkeye sokulmasını neredeyse imkânsız hale getiriyor” şeklinde konuştu.

Abdulkadir, Hizbullah'ın bugün ağır silahlarına sarılmasının ‘askeri yararından değil, siyasi sembolizminden kaynaklandığını’ düşünüyor ve “Cephaneliğin geri kalanı askeri amaçlarla kullanılmıyor, iç ve dış baskı aracı olarak kullanılıyor” diyor.

Cephanelikten geriye ne kaldı?

Birkaç gün önce İsrail Kuzey Komutanlığı'ndan gelen bir açıklama da dahil olmak üzere, birbiriyle kesişen askeri tahminler, füze cephaneliğinden geriye kalanların son savaşın patlak vermesinden önceki boyutunun yüzde 30'unu geçmediğini gösteriyor.

El-Halu, “Hizbullah artık herhangi bir saldırıyı püskürtmeyi amaçlayan yerel bir strateji kapsamında, önleyici saldırılar gerçekleştirmek yerine, hafif taşınabilir silahlar ve savunma zırhlarına karşı silahlar kullanıyor” dedi.

Caydırıcılıktan yük haline

Hizbullah’ın medyadaki söylemi değişmemiş olsa da güç dengeleri değişti. El-Halu ve Abdulkadir’e göre ‘on yıl önce Tel Aviv'i tehdit eden füze, bugün yapay zekanın merceği altında.’

Bu bağlamda el-Halu şu ifadeleri kullandı: “Hizbullah’ın Litani Nehri'nin güneyinden çekilme ve Lübnan'ın iç kesimlerinde askerî açıdan açık hale gelmesiyle birlikte saldırı başlatma kabiliyeti azaldı. Uzun menzilli füzeleri, artık bir enkaz gibidir. Ağır caydırıcı silahlara duyulan güven ise eskisi gibi bir güç kartı olmaktan çıkıp siyasi ve askeri bir yük haline geldi.”