Moskova: Nükleer gerilimi tırmandırmayı planlamıyoruz, ama sabrımızı da test etmeyin

Londra, Rusya’nın Ukrayna’nın taarruz olasılığına hazırlık olarak mevzilerini güçlendirdiğini açıkladı

Bahmut, Rus kuvvetlerinin şu anda peşinden koştuğu büyük ödül olmaya devam ediyor (AP)
Bahmut, Rus kuvvetlerinin şu anda peşinden koştuğu büyük ödül olmaya devam ediyor (AP)
TT

Moskova: Nükleer gerilimi tırmandırmayı planlamıyoruz, ama sabrımızı da test etmeyin

Bahmut, Rus kuvvetlerinin şu anda peşinden koştuğu büyük ödül olmaya devam ediyor (AP)
Bahmut, Rus kuvvetlerinin şu anda peşinden koştuğu büyük ödül olmaya devam ediyor (AP)

Rusya, özellikle NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in 27 Nisan’da Ukrayna’ya taahhüt edilen araçların yüzde 98’inden fazlasının teslim edildiğini duyurmasının ardından Batı’nın Ukrayna’ya silah tedarik etmesini ve NATO’nun Rusya sınırlarına yakın genişlemesini sert bir şekilde eleştirdi. Bazı ülkeler karşı çıksa da Ukrayna’nın kendisi de NATO’ya katılmak isterken Rusya ile bir sınır paylaşan Finlandiya ise bu ay NATO’nun 31. üyesi oldu.
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, 27 Nisan’da yaptığı açıklamada ülkesinin Ukrayna’ya ilişkin olarak Batı ile yaşadığı kriz çerçevesinde nükleer tırmanış yolunu izleme niyetinde olmadığını söyledi. Ancak Zaharova ayrıca, Moskova’nın sabrını sınamamaları tavsiyesinde de bulundu. Zaharova’nın açıklamasının yanı sıra aralarında Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de bulunduğu üst düzey Rus yetkililer, Batı’nın Ukrayna’ya askeri desteğinin feci bir nükleer çatışma riskini artırdığına dair uyarılarda bulundu. Zaharova, düzenlediği bir basın toplantısında, “Olayların en kötü durum senaryosuna göre gelişmesini önlemek için elimizden gelen her şeyi yapacağız, ancak hayati çıkarlarımızı ihlal etme pahasına değil” dedi. “Kimsenin kararlılığımızı sorgulamasını ve test etmesini önermiyorum” diyen Zaharova, “ABD, bilerek riskler yaratarak ve Rusya ile karşı karşıya gelme fırsatlarını artırarak temel çıkarlarımızı kasten ihlal etmeye devam ediyor” açıklamasında bulundu.
Putin’in siyasette yakın bir müttefiki olan eski Devlet Başkanı Dmitry Medvedev, bu hafta başlarında dünyanın yeni bir dünya savaşının eşiğinde olabileceğini söyledi. Putin, ‘özel askeri operasyon’ olarak adlandırdığı Ukrayna’daki 14 aylık savaşı, düşman ve kibirli bir Batı ile varoluşsal bir savaş olarak görüyor. Bu çerçevede Medvedev, Rusya’nın kendisini herhangi bir saldırgandan korumak için mevcut tüm araçları kullanacağını söylerken, ABD ve müttefikleri de Rusya’nın Ukrayna’daki savaşını sömürgeci bir toprak gaspı olarak nitelendirerek kınadı. Ukrayna ise tüm Rus kuvvetleri topraklarından çekilene kadar savaşma sözü verdi ve Rusya’nın nükleer savaş konuşmasının Batı’nın gözünü korkutmayı ve kendisine askeri yardım sağlamasını engellemeyi amaçladığını vurguladı.
Öte yandan kış sona ererken ve sınırlı sonuçlar getiren bir Rus saldırısının ardından çatışmanın, yakın zamanda Kiev’in yeniden inisiyatif alacağı bir aşamaya girmesi bekleniyor. Ancak Moksova, geçmişin başarısızlıklarından dersler çıkarırken, bir kez daha kesinlikle kazanacağına dair uzun süreli bir savaş için meydan okuyor.
Rus tesisleri, güneydeki Herson’dan Ukrayna’nın kuzeydoğusuna kadar 800 ila 900 km arasında uzanıyor. ABD merkezli düşünce kuruluşu Amerikan Girişimcilik Enstitüsü’nden Brady Africk, Fransız haber ajansı AFP’ye yaptığı açıklamada siper ve hendeklerin hazırlandığını söyledi. Africk, “Bu hazırlıklara, anti-tank siperleri, barikatlar ve ejderha dişleri ve erkek siperleri gibi prefabrike savunma hatları da dahildir” dedi. Akdeniz Stratejik Araştırmalar Vakfı’nın akademik direktörü Pierre Razoux, ‘Rusların amacı başarıya ulaşmaktır’ dedi.
İngiliz istihbarat uzmanları da Ukrayna’daki Rus işgal güçlerinin Zaporijya Nükleer Santrali için savaşmaya hazırlandıklarını söyledi. İngiltere Savunma Bakanlığı ise dün yaptığı günlük istihbarat açıklamasında, uydu görüntülerinin bazı reaktörlerin çatılarına kum torbalarıyla savunma bölgeleri kurulduğunu gösterdiğine dikkati çekti. Bakanlık, “Rusya, büyük olasılıkla büyük bir Ukrayna saldırısı olasılığı konusunda aşırı endişe duyduğu için bu mevziileri inşa etti” dedi. Bu adımsa bölgede bir çatışma çıkması durumunda nükleer santraldeki güvenlik sisteminin zarar görme riskini artırıyor. Savunma Bakanlığı, çoğu senaryoda reaktörlerde feci bir hasarın olası olmadığını, çünkü binaların hepsinin çok iyi tahkim edildiğini söyledi.
Bahmut, Rus işgal kuvvetlerinin şu anda peşinden koştuğu büyük ödül olmaya devam ediyor. Yaklaşık 9 ay boyunca bu güçler, şu anda on beşinci ayına giren uzun süreli bir çatışmada büyük ölçüde tahrip olmuş olan şehre zorla girmeye çalıştı ve bazı bölgeleri ele geçirdi. Ukrayna ordusu, bir zamanlar 70 bin kişinin yaşadığı şehri savunma sözü verdi, ancak Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy bu ay, kuşatılma tehlikesiyle karşı karşıya kalırlarsa geri çekilebileceklerini belirtti.
Askeri analist Denis Popovic, Ukrayna merkezli ‘NV’ radyosuna yaptığı açıklamada, Bahmut’ta işlerin yakın zamanda yönünü değiştirmesinin pek olası olmadığını söyledi. Popovic, “Bahmut düşerse Rusya, kuvvetlerini başka bir yere gönderecek kaynaklara sahip olacaktı. Bahmut, Rus kuvvetlerini yok etmek ve başka bir yerde çarpışmalarını önlemek için bir fırsattır” dedi.
Şarku’l Avsat’ın AFPP’den aktardığı habere göre Rus işgal güçleri, Rusya’nın aylardır Ukrayna’nın doğusundaki Donbas bölgesini kontrol etme çabalarının odak noktası haline gelen Bahmut kentini bombaladı. Rusya'nın özel askeri grubunun başkanı Wagner, Ukrayna kuvvetlerinin ‘kaçınılmaz’ bir karşı saldırı öncesinde şehre akın ettiğini söyledi. Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığı, Facebook üzerinden yaptığı açıklamada Bahmut ve yakın bölgelerde çatışmaların şiddetlendiğini duyurdu. Genelkurmay Başkanlığı ayrıca, Rus güçlerinin kuzeybatıdaki iki köye doğru ilerlemekte başarısız olduğunu, en az 12 bölgenin Rus güçlerinin ateşine maruz kaldığını ifade etti.
Wagner Başkanı Yevgeniy Prigojin, 27 Nisan’da yaptığı açıklamada adamlarının, cephe hattının diğer tarafındaki Ukrayna kuvvetlerinin ziyarete gelen Amerikalı gazetecilere şehri gezdirmesine izin vermek için Bahmut’a yönelik topçu bombardımanını askıya alacaklarını söyleyerek şaka yaptığını belirtti. Wagner, savaşın en uzun ve en kanlı döneminde geçen yazdan bu yana Bahmut’a yapılan Rus saldırısına liderlik etti. Ancak Ukrayna kuvvetleri, Rusların bugüne kadar ki şehri kontrol etme girişimlerini geri püskürttü.
Prigojin, basın servisi tarafından perşembe günü yayınlanan bir sesli mesajda, “ABD’li gazetecilerin, Bahmut’ta güvenli bir şekilde çekim yapıp evlerine dönebilmeleri için topçu bombardımanının durdurulması kararı alındı” dedi. Ancak daha sonra, farklı bir sesli mesajda da “Beyler, bu bir askeri şaka. Şaka. Başka bir şey değil. Bir şakaydı” şeklinde konuştu. Rus askeri teşkilatını Ukrayna’daki savaşı yönetimi dolayısıyla alenen eleştiren Prigojin, alaycı mizah anlayışının yanı sıra kavgacı, ayakları yere basan tarzıyla tanınıyor.
Prigojin, geçen ay savaşçılar için erzak eksikliğine dair uzun süredir devam eden şikayetlerin ardından kendisinin ve adamlarının nihayet cephane sevkiyatı almaya başladıkları söyledi.
Yeni Rus saldırılarında en az 6 kişi öldü ve 20 kişi yaralandı. Yetkililer, dört Kalibr füzesinin güneydeki Mıkolayiv kentini vurarak bir kişiyi öldürdüğünü ve 23 kişiyi yaraladığını söyledi.
Yetkililer, bunun dört ayın en yoğun saldırısı olduğunu açıklarken, Ukrayna Cumhurbaşkanı da dün Rusya’yı terörizmle suçladı. Zaporijya ve Donetsk bölgelerinde ise yetkililer, geçen çarşamba günü Rus saldırılarında beş kişinin öldüğünü ve dört kişinin yaralandığını açıkladı. Zelenskiy, “İşgalci ülke, bu savaşın asıl amacının terörizm, Ukraynalıları ve Ukraynalı olan her şeyi yok etmek olduğunu kanıtlamaktan vazgeçmiyor” şeklinde konuştu. Ukrayna Cumhurbaşkanı ayrıca, Mıkolayiv’i vuran füzelerin Karadeniz’den fırlatıldığını, özel evleri, tarihi bir binayı ve çok katlı bir binayı hedef aldığını belirtti. Şehir yönetimi ise füze saldırılarının olduğu yerde askeri hedef bulunmadığını ve etkilenen mahallelerde elektrik ve gaz arzının geçici olarak kesildiğini söylerken, vatandaşların diğer barınma alanlarındaki güvenli alanlara nakledildiğini ifade etti. Yetkililere göre dün erken saatlerde Ukrayna’nın güneyindeki Mıkolayiv şehrini hedef alan bir Rus füze saldırısında 1 kişi öldü, 10’dan fazla kişi yaralandı. Belediye Başkanı Oleksandr Sienkevych, Telegram üzerinden yaptığı açıklamada sabah saat bir civarında, Mıkolayiv sakinlerinin dört güçlü patlama sesi duyduğunu belirtirken, “Bir füzenin yüksek bir binayı, başka bir füzenin ise özel bir evi vurduğu artık biliniyor” diyerek, şehirde bazı evlerin elektriğinin kesildiğine dikkat çekti.
Karadeniz’e uzanan Mıkolayiv, Moskova tarafından ilhak edilen Kırım yarımadasına yaklaşık 170 km uzaklıkta yer alıyor. Rus güçler, Şubat 2022’den bu yana sık sık Mıkolayiv’i hedef aldı. Mıkolayiv saldırısından bir gün önce ülkenin kuzeydoğusundaki ön cepheye yakın Kupyansk şehrinde bir müzeye düzenlenen başka bir füze saldırısında da 2 kişi öldü ve 10 kişi yaralandı.
Doğu Ukrayna’da konuşlanmış güçler grubunun sözcüsü Serhiy Cherevaty, geçen çarşamba günü ulusal televizyona verdiği röportajda, Rus kuvvetlerinin son 24 saat içinde topçu ve çok sayıda roketatar kullanarak 324 saldırı düzenlediğini açıkladı. Cherevaty, “Ruslar, askerlerimizin onları kale olarak kullanmasını önlemek için Bahmut’taki binaları yıkıyor” ifadelerini kullandı.



Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
TT

Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)

Mustafa Rüstem

Sonunda ilk kez, birbiri ile savaşan eller tokalaştı. Rusya'nın siyasi karar alma süreçlerinin mutfağı olan Moskova Dışişleri Bakanlığı'nın lüks salonundaki beyaz masanın etrafında, on yıldır birbirine hasım olan gözler buluştu. Bu, Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani’nin, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mahir eş-Şara'nın da aralarında bulunduğu üst düzey bir heyetin eşlik ettiği ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya geldiği bu türden ilk ziyaretiydi.

Bu ziyaret, on yıllardır ittifak dilinin baskın olduğu iki ülke arasındaki diplomatik kartların yeniden karılması açısından son derece önemli görünüyor. İttifak, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin akabinde Moskova'ya kaçmasının ardından değişti. Ancak Kremlin’in kapıları, Esed iktidarını devirme hareketinin başlamasıyla birlikte katıldığı Suriyeli muhalif güçlerin saflarındaki siyasi ve askeri mücadelesinin başlangıcından bu yana, “Ebu Ayşe” lakaplı Bakan Şeybani'ye açıldı.

Yeni bir beyaz sayfa

Siyaset dünyasının en meşhur sözü olan “bugünün düşmanı yarının dostu olabilir” doğrudur. Mutlak anlamda ne düşmanlık ne de dostluk vardır. Ancak görüşmelerdeki beden dili söyleyeceğini söyledi ve Rus diplomasisinin, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı 15 Ekim'de Moskova'da yapılması planlanan Rus-Arap zirvesine davet ederek de olsa, Suriye topraklarına ve Akdeniz'e erişimini koruma konusundaki “aceleci” tavrını özetledi.

 Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)

Suriyeliler, Lavrov ve Şeybani arasındaki görüşmede genel bir diplomatik denklik tablosuna ulaşmadan önce, Esed Suriyesi döneminde alışılan itaatkarlıktan uzak olduklarını açıklayan bir beden dili benimsemeye çalıştılar. Suriye Dışişleri Bakanı, ülkesinin Moskova'nın Esed rejimiyle ekonomik, güvenlik ve askeri alanlarda imzaladığı tüm önceki anlaşmaları kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirmeye çalıştığını gizlemedi. Bu yeniden değerlendirme, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini şekillendirmeyi amaçlıyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise ülkesinin, Suriye halkının tercihlerine saygı duyduğunu ve Moskova'nın Şam'daki yeni yönetimle iş birliği yapma isteğini dile getirdi. Hatta yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu.

Şantaj mı yoksa oyunun kuralları mı?

GSM Merkezi Direktörü Dr. Asıf Melhem, The Independent Arabia'ya verdiği röportajda, “sözlü destek” sınırları içinde kalan Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması ve benzeri konularla ilgili özel görüşmelere rağmen, mevcut Suriye hükümetinin ABD ve Batılı ülkelere her zaman kesin olarak güvenmenin imkânsız olduğunu anladığını söyledi.

Melhem, iki yönetim arasındaki gergin tutumlarda gözle görülür bir değişim olduğunu ve Şam'ın Esed rejimine verdiği destek sebebiyle Moskova'ya şantaj yapmaya çalışırken, Rusların bir miktar esneklik gösterdiğini belirtiyor. Melhem, “Yeni hükümet, ‘sizin yardımınız olmasaydı Esed çoktan devrilmişti’ demek istedi ve bu nedenle Rus yönetiminden tazminat ödemesini ve Esed'i teslim etmesini talep etmeye başladı” diye devam etti.

Ciddi Suriyeli yetkililer, Suriye'deki askeri üslerin Rusya için acil bir ihtiyaç ve Moskova tarihinde bir dönüm noktası olduğuna inanıyor. Ama durum böyle değil. Rusya'nın ihtiyacı olduğu doğru, ancak beklendiği kadar acil ve kaçınılmaz değil.

Rus GSM Merkezi’nin Direktörü, siyasette her pozisyonun bir bedeli olduğuna inanıyor. Rusya, Suriye'deki üslerini elinde tutmakla ilgileniyor ve bunları korumanın yanı sıra, Esed iktidarından önce bile Suriye ile iyi olan ilişkilerini sürdürmek istiyor.

Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)

Direktör şu açıklamada da bulundu: “Her halükarda, üsler Moskova için bir ölüm kalım meselesi değil. Örneğin Suriye kıyılarını ele alırsak, Ruslar açısından Akdeniz'e erişimin tek yolu Karadeniz, Cebelitarık Boğazı veya Süveyş Kanalı’dır. Bu koridorlar ise belirli anlaşmalara tabi. Bu nedenle, özellikle Rusya, herhangi bir bölgede yaşanabilecek beklenmedik gelişme korkusuyla askeri varlığını çeşitlendirmeye başladı. Sudan, Libya ve Eritre'de askeri üsler kurma girişiminde bulundu. Zira üslerinin bulunduğu ülkelerde bazı siyasi değişiklikler yaşanabileceğinin ve bu durumda üslerini korumanın zorlaşabileceğinin farkında.”

Ekim 2011'de Moskova, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olarak, eski Suriye devlet başkanı Beşşar Esed'in istifasını isteyen Batı destekli kararlara karşı veto yetkisini kullanmaya başladı. Bu veto, 8 Aralık 2024'e kadar süren Suriye savaşı boyunca tekraren devam etti. Eylül 2015’te de askeri müdahalede bulundu. O dönemde Rus güçleri, DEAŞ ve terör örgütü olarak tanımladığı el-Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi de dahil olmak üzere muhalif grupları hedef aldıklarını kabul ettiler.

Bununla birlikte haberler, özellikle Kuzey Suriye'de Rus bombardımanları sebebiyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koydu. Bu durum, milyonlarca insanın Türkiye yakınlarındaki veya sınırındaki kamplara göç etmesine yol açtı. Bu arada, Ekim 2016'da Moskova, BM İnsan Hakları Konseyi'ndeki koltuğunu kaybetti.

Rusya-Suriye ilişkileri, Suriye'nin bağımsızlığını tanıyan ilk rejim olan eski Sovyetler Birliği dönemine kadar uzanıyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre iki ülke arasında kurulan diplomatik ilişkiler ve stratejik ittifak, Hafız Esed'in Suriye'de iktidara gelmesiyle (1970'ten 2000'e) zirveye ulaştı.

Ekonomik ilişkiler

Tüm bunların bir uzantısı olarak Moskova, Şam ile ilişkilerini korumaya çalışıyor. Son görüşme de yeni bir koordinasyon aşamasının başlangıcı sayıldı. Rusya yalnızca siyasi ve askeri düzeylerde değil, ayrıca Suriye'nin yeniden inşası ve istikrarının sağlanması konusunda da kapsamlı yardım sunma isteğini dile getirdi.

Gözlemciler, bu görüşmenin kanlı bir dönemin ardından açık oynamaya ve yeni bir sayfa açmaya yönelik daha geniş bir çabanın parçası olduğuna inanıyor. Bu adımlar, sivillerin ölümüne ve geniş bir bölgede köy ve kasabalarda hâlâ görülebilen yıkıma yol açan bombardımanlar sebebiyle Rusya'nın kendileriyle karanlık bir geçmişe sahip olduğunu düşünen Suriyelilerin kızgınlığına rağmen atılıyor. Rusya'nın yeniden inşaya katılması yakıp yıktıklarını telafi etmenin, diğer yandan da yatırım ve çok sayıda anlaşmanın değerlendirilmesi yoluyla sıcak sulara dönüşün bir yolu olabilir.

 Dr. Asıf Melhem ise, Suriye ile Rusya arasında fosfat, petrol, doğalgaz ve Tartus Limanı alanındaki yatırımlar için imzalanan sözleşmelerin rejimin devrilmesinden çok önce iptal edildiğini vurguluyor. Bu sözleşmeler kapsamında Suriyeli şirketler ile ortak olan Rus şirketlerinin, hisselerini ortaklarına devrettiklerinin, dolayısıyla ziyaretin, bu anlaşma ve sözleşmelerin yeniden değerlendirilmesi bağlamında yapıldığının altını çiziyor.

Buna ilave olarak Rusya, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi ve uluslararası alanda önemli bir varlığa sahip. Dünyanın en büyük ikinci gücü. Melhem bunun önemli olduğuna inanıyor, zira bu sebeple Rusya’nın görüşleri dikkate alınıyor. Dolayısıyla Rusya ile ilişkiler sürdürülmeli, bu durum şüphesiz Suriye'ye fayda sağlayacaktır.

Öte yandan Şam, Rusya'nın Suriye'ye ihtiyacı olduğunu iddia ederek durumu abartmaya çalışıyor. Melhem’e göre bu doğru değil, çünkü Suriye'nin toplam yüzölçümü Moskova ve kırsalının yüzölçümünü aşmıyor ve Rusya, eğer zorunda kalırsa ve bölgede kalmasının bedelinin elde edeceği faydadan daha büyük olduğunu görürse, sonunda bu üslerden vazgeçebilir.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.