YSK geçici sonuçları açıkladı: Seçim ikinci tura kaldı

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Ahmet Yener, Cumhurbaşkanı Seçimi'nde adayların seçilme yeterliliğini kazanamadığını, 28 Mayıs Pazar günü ikinci tur seçimin yapılmasına karar verildiğini bildirdi.

CHP'liler Pazar akşamı seçim sonuçlarını takip ediyor (AFP)
CHP'liler Pazar akşamı seçim sonuçlarını takip ediyor (AFP)
TT

YSK geçici sonuçları açıkladı: Seçim ikinci tura kaldı

CHP'liler Pazar akşamı seçim sonuçlarını takip ediyor (AFP)
CHP'liler Pazar akşamı seçim sonuçlarını takip ediyor (AFP)

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Ahmet Yener, dün yapılan Cumhurbaşkanı Seçimi'nde, hiçbir adayın seçilme yeterliliğini kazanamadığını, daha önceden ilan edilen Seçim Takvimi'ne göre, 28 Mayıs 2023 Pazar günü ikinci tur seçimlerinin yapılmasına karar verildiğini bildirdi.

Yener, Kurul üyeleriyle düzenlediği basın toplantısında, dünkü Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'ne ilişkin açıklama yaptı.

Başkan Yener, oy verme sırasında sağlık sorunları nedeniyle hayatını kaybeden sandık görevlisi ile 2 seçmen için başsağlığı dileğinde bulundu.

Seçim sürecinde zorlu bir çalışma dönemi geçiren tüm personel ve sandıklarda görev alan kamu görevlilerine teşekkür eden Yener, süreçte olgunlukla sonuçları bekleyen seçmenlere, çalışmalarına destek sağlayan tüm kamu kurumları ve çalışanlarına teşekkürlerini iletti.

YSK'ya gelen verileri açıklayan Yener, saat 15.15 itibarıyla yurt içi sandıklarının yüzde 100 oranında açıldığını, yurt içi katılım oranının 88,92 olduğunu bildirdi.

Yurt dışında ise 52,69 oranında bir katılım gerçekleştiğini aktaran Yener, yurt dışında veri girişi devam eden 35 bin 874 oy bulunduğunu söyledi.

Ahmet Yener, seçimin kesin olmayan sonuçlarına ilişkin şu bilgileri verdi:

"Şu anda kesin olmayan geçici sonuçlara göre, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yüzde 49,51, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun yüzde 44,88, Sayın Sinan Oğan'ın yüzde 5,17 ve Sayın Muharrem İnce'nin yüzde 0,44 oy aldığı görülmüştür.

Saat 15.15 itibarıyla sisteme girilmesi devam eden 35 bin 874 oyun tamamının ilk iki sırada yer alan adaylarımızdan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a verilmiş olduğunu kabul etmemiz halinde, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın oy oranının yüzde 49,54 olduğu görülmüş, aynı şekilde 35 bin 874 oyun tamamının Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na verildiğini kabul etmemiz halinde de yüzde 44,85 oranında oy aldığı görülmüş.

Böylece 6271 sayılı Yasa'nın 4. maddesinde öngörülen seçilme yeterliliğini hiçbir adayın kazanamadığı görülmüş ve daha önceden ilan edilen Seçim Takvimi'ne göre, 28 Mayıs 2023 Pazar günü ikinci tur seçimlerinin yapılmasına Kurulumuzca karar verilmiştir."

Başkan Yener, ikinci tur oylamanın Türk milletine, cumhurbaşkanı adaylarına ve siyasi partilere hayırlı olmasını diledi.

"Kesin sonuçlar 19 Mayıs'ta ilan edilecek"

Türkiye'de ilk defa gerçekleşecek ikinci tur seçimleri hakkında bilgi veren Yener, geçici aday listesinin ilan edilmesinden sonra 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu uyarınca geçici aday ikamesine ilişkin sürecin belirleneceğini kaydetti.

Yener, YSK'nın, son ikiye kalan adaylardan herhangi birisinin adaylıktan çekilmesi halinde, yerine gelecek adayın müracaat etmesi için daha önce ilan edilen seçim takvimindeki sürenin saat 17.00'den 20.00'ye çekilmesine karar verdiğini belirtti.

Oy pusulalarında sıralamada herhangi bir değişikliğin olmayacağını ifade eden Yener, pusulada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın birinci, Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ise ikinci sırada yer alacağını söyledi.

Yener, 6271 sayılı Kanun gereğince propaganda döneminin başladığını dile getirerek, 298 sayılı yasa uyarınca il ve ilçe seçim kurullarına yapılan itirazların, YSK'ca kesin karara bağlanma tarihinin ise 18 Mayıs olduğunu, bunun ardından 19 Mayıs'ta kesin sonuçların ilan edileceğini bildirdi.

Kesin sonuçların ilanından sonra yurt dışında oy verme işlemlerinin 20 Mayıs'ta başlayacağını kaydeden Yener, "Yurt içinde ise 28 Mayıs Pazar günü gerçekleşecek. Bu dönemde de birinci tur oylamada olduğu gibi cumhurbaşkanı adaylarının radyo ve televizyondaki konuşmaları için kura çekimi ve konuşmaları gerçekleştirilecektir. 28 Mayıs'ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ikinci oylamasının Türk milletine, Türk demokrasisine, cumhurbaşkanı adaylarımıza ve siyasi partilerimize hayırlı olmasını dileriz." diye konuştu.



Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi
TT

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

İmralı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan, 19 Haziran 2025 tarihli mektubunda PKK’nin Fesih Kongresi’ne atıfla “varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketinin sona erdiğini” belirtti. Demokratik siyaset ve toplumsal barış vurgusu yapan Öcalan, “silahların gönüllüce bırakılmasını” talep etti. TBMM çatısı altında kurulacak komisyonun önemine dikkat çeken Öcalan, “Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmelidir” dedi.

İşte Öcalan’ın çağrısından öne çıkan bölümler:

“27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim”

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim. Tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘Kürdistan Devriminin Yolu’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir.

“Varlık tanındı, ana amaç gerçekleşti”

Öcalan, mektubunda PKK’nin kuruluş amacına işaret ederek bu amacın gerçekleştiğini belirtti:

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

“Silahları bırakın, mekanizmaları kurun”

Barış sürecinin somutlaşması için atılması gereken adımlara dikkat çeken Öcalan, mektubunda şunları kaydetti:

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır.

“Kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim”

Abdullah Öcalan, bireysel özgürlüğü kolektif özgürlük bağlamında ele alarak şu değerlendirmeyi yaptı:

Ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir.

“Demokratik Modernite Güçleri yeni evreye hazırlanmalı”

Öcalan, mektubunun son bölümünde yeni bir stratejik döneme işaret ederek şu çağrıyı yaptı:

Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim. Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Mektubun tamamı şöyle:

Değerli yoldaşlar

Komünalist yoldaşlık hareketimizin geldiği aşamayı, yaşadıkları somut durumu, sorun ve çözüm yollarına ilişkin kapsamlı bir mektupla tekraren de olsa açıklayıcı ve yaratıcı yanıtlar vermeyi, sizlere karşı etik bir görev saymaktayım.

27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim.

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim.

Gelinen nokta oldukça değerli ve tarihi nitelikte sayılmak durumundadır. Bu arada köprü ilişkide bulunan yoldaşların çabası aynı değerde ve takdire şayandır.

Tüm yaşanan gelişmeler sonunda tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘’Kürdistan Devriminin Yolu’’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir. Sadece Kürt tarihsel toplumu için değil, bölgesel ve küresel toplum için de tarihsel toplumsal bir içerik taşıdığına inanmaktayım. Tarihi manifesto geleneğinin başarılı bir örneğini teşkil ettiğinden kuşku duymamaktayım.

Tüm bu gelişmelerin İmralı’da gerçekleştirdiğim görüşmeler neticesinde yaşandığını açıkça belirtmek durumundayım. Görüşmelerin özgür irade temelinde yürütülmesine azami dikkat gösterilmiştir.

Varılan aşama, yeni adımlarla pratiğe geçmeyi gerekli kılmaktadır. Bu aşamanın ve gerekli adımların da tarihi nitelikte olduğunun önemle belirtilmesi, anlaşılması ve gereklerine bağlı kalınması, yol alınması açısından kaçınılmazdır.

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Miadını doldurma bu anlamdadır. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

Siyaset boşluk tanımayacağına göre, boşluk, Barış ve Demokratik Toplum başlıklı program, ‘’demokratik siyaset’’ stratejisi ve temel taktik olarak bütüncül hukukla doldurulmak durumundadır. Tarihsel nitelikte ve kader belirleyici bir süreçten bahsediyoruz.

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Kısır mantıklı, önce sen-ben kısırlığına düşmeden, adımların atılmasında dikkat ve hassasiyetin gösterilmesi şarttır. Atılan adımların boşa çıkmayacağını biliyorum. Samimiyeti görüyor ve güveniyorum.

Dolayısıyla daha da pratik ve somut kilit açıcı adımlara geçilmeye çalışılmaktadır. Benim tarafımdan ileri sürülen tezlerin belli başlı olanları şunlardır:

Herkesin üzerine düşeni yapması, Barış ve Demokratik Toplum hedefine ulaşılması, pozitif entegrasyonalist bir perspektifle mümkündür. Tüm anlatılanlardan çıkarılan sonuç: PKK ulus devletçi bir amaçtan vazgeçmiş, bu temel amaçtan vazgeçişle birlikte temel savaş stratejisinden de vazgeçmiş, varlığını sona erdirmiştir. Gelinen tarihi noktanın daha da ileriye götürülmesi beklenmektedir.

Gerek TBMM ve komisyon için anlam ifade edecek, gerek kamuoyundaki şüpheleri giderecek ve sözümüzün gereğini karşılayacak şekilde silahların bırakılmasını, ilgili çevre ve kamuoyuna açık olarak temin etmeniz doğal karşılanmalıdır. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır. Silah bırakmaya ilişkin detaylar belirlenecek ve hızlıca hayata geçirilecektir.

Meclisin çatısı altında bulunan DEM, diğer partilerle birlikte bu sürecin başarıya ulaşması için üzerine düşeni yapacaktır.

Bu arada tüm karar metinlerinde vazgeçilmez bir şart olarak benim özgür kalma durumuma gelince; biliyorsunuz ki ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir. Bu eğilimin gereğine bağlı kalınacağı tabidir. 

Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum. Ve sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum.

Son günlerde bölgede yaşanan gelişmeler, attığımız bu tarihi adımın önemini ve aciliyetini açıkça teyit ediyor.

Sürece yönelik her türlü eleştiri ve önerilerinizi, katkılarınızı dört gözle beklediğimi belirtmeliyim. Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim.

Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Daimi yoldaşça selam ve sevgiyle kalın.

19 Haziran 2025 / Abdullah Öcalan

Independent Türkçe