Ürdün Kralı 2. Abdullah Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan'ın zirve hazırlıkları, zirvenin başarılı olacağını garanti ediyor

Cidde zirvesinin başarısına olan güvenini dile getiren Ürdün Kralı, bağımsız bir Filistin devletinin kurulması gerektiğini vurguladı.

Ürdün Kralı 2. Abdullah, Şarku’l Avsat Genel Yayın Yönetmeni Gassan Şerbil ile bir araya geldi.
Ürdün Kralı 2. Abdullah, Şarku’l Avsat Genel Yayın Yönetmeni Gassan Şerbil ile bir araya geldi.
TT

Ürdün Kralı 2. Abdullah Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan'ın zirve hazırlıkları, zirvenin başarılı olacağını garanti ediyor

Ürdün Kralı 2. Abdullah, Şarku’l Avsat Genel Yayın Yönetmeni Gassan Şerbil ile bir araya geldi.
Ürdün Kralı 2. Abdullah, Şarku’l Avsat Genel Yayın Yönetmeni Gassan Şerbil ile bir araya geldi.

Ürdün Kralı 2. Abdullah, Cidde'de yapılması planlanan Arap zirvesinin başarılı olcağına duyduğu güveni dile getirerek “Tüm tarafların yararına olacak şekilde sağlam bir ekonomik iş birliği temeline dayalı yeni bir Arap eylemi aşamasının başlatılmasını” umduğunu ifade etti.

Ürdün Kralı, Başkenti Doğu Kudüs olan 4 Haziran 1967 sınırlarında bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını sağlamak için başta Filistin halkının davası olmak üzere ümmetin karşı karşıya olduğu siyasi zorlukları ele alma önceliğine dikkat çekti.

Zirve hazırlıkları, zirvenin başarılı olacağını garanti ediyor

Ürdün Kralı, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamalarda şu ifadeleri kullandı: “Kardeşim Prens Muhammed bin Selman'ın çabalarının, herkesin yapmaya istekli olduğu bu zirvenin başarısını garanti eden iyi bir hazırlık sağladığından eminim.”

Kral 2. Abdullah, geçtiğimiz yıl Amman'a gelen Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman'ı Ürdün Veliaht Prensi ile birlikte karşıladı. (SPA)
Kral 2. Abdullah, geçtiğimiz yıl Amman'a gelen Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman'ı Ürdün Veliaht Prensi ile birlikte karşıladı. (SPA)

Ürdün Kralı 2. Abdullah, “Başarıya olan güvenimi ikiye katlayan şey, halklarımızın sonuçları görebilmesi için karşılıklı Arap ilişkilerinin ekonomik iş birliğinin sağlam temelleri üzerine kurulması gerektiğine son aylarda duyduğumuz inançtır. Bu, zaman zaman ortaya çıkabilecek siyasi farklılıklara karşı iş birliğini güçlendiriyor” ifadelerini kullandı.

Ürdün Kralı sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkelerimiz, karşılıklı yarar temelinde yakın ve derin bir iş birliği ile ele alınması gereken bir dizi zorlukla karşı karşıya. Yeni nesillere iş fırsatları sağlamak için ekonomiyi canlandırma ve geliştirme sorunu var. Genel olarak idare, reform geliştirme ve yolsuzlukla mücadele sorunu var. Ayrıca mülteciler, su, uyuşturucu, eğitim ve sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi ve çevre sorunları da mevcut.”

Ürdün Kralı, “Ekonomik iş birliğinin derinleştirilmesi, genç nesiller için umut kapıları aralıyor. Aynı zamanda istikrar ve refah için ciddi bir temel oluşturuyor. Pek çok nedenden ötürü çatışma ve gerilimlerin bedelini ağır ödeyen bu bölgenin yaşam koşullarında, iş birliği iradesi ve iyi bir planlama ile değişikliğin meydana gelmesinin mümkün olduğuna inanıyorum” ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan ile stratejik ilişkiler

Ürdün-Suudi Arabistan ilişkileriyle ilgili bir soruya Ürdün Kralı şu cevabı verdi: “Kardeş Suudi Arabistan ile ilişkilerimiz stratejik ve tarihidir. Bölge ve dünya meselelerine ilişkin sorumlu politikaların uygulanması yoluyla iş birliği, istişare ve istikrar arayışının sürekliliğine dayanmaktadır. İki kutsal caminin hizmetkârı (Hâdimü'l-haremeyni'ş-şerîfeyn) Kral Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile mükemmel ilişkilerim var.”

Ürdün Kralı 2. Abdullah (Haşimi Divanı)
Ürdün Kralı 2. Abdullah (Haşimi Divanı)

Ürdün Kralı, “Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın himayesinde düzenlenen bir reform ve kalkınma çalıştayında Suudi Arabistan'ın yıllardır tanık olduğu şeyi gören her Arap gurur duyuyor. Mevcut Suudi Arabistan rönesansının bölge ülkeleri için ilham verici bir deneyim olduğunu söylemek abartı olmaz. Ekonomiyi modernleştirme arzusu, teknoloji kullanımı, gençlerin modernizasyon atölyelerine katılımı, kültür, sanat ve turizme olan ilgisi, ilgili ülke ve çevresini de olumlu etkiliyor” dedi.

Ürdün Kralı 2. Abdullah, Şarku’l Avsat Genel Yayın Yönetmeni Gassan Şerbil ile bir araya geldi.
Ürdün Kralı 2. Abdullah, Şarku’l Avsat Genel Yayın Yönetmeni Gassan Şerbil ile bir araya geldi.

Prens Muhammed ile Ürdün Veliaht Prensi Hüseyin’in arasında var olan dostluk ve iş birliği ilişkisinden duyduğu mutluluğu dile getiren Kral 2. Abdullah, “Bu nesil Arap gençliği, ülkelerimiz için daha iyi bir gelecek vaat eden umutlara, arzulara ve yeteneklere sahip” dedi.

Ürdün Kralı 2. Abdullah sözlerini şu cümleyle tamamladı: “Ülkelerimiz ve bölgemiz için yeni bir fırsatla karşı karşıya kalacağımızı umuyorum. Böylece enerjiler kalkınma projesine hizmet etmek için seferber edilebilir ve halklarımızın yararına refah ve istikrar için umutlar açılabilir.”

Batı'nın Arap zirvesinden beklentileri

Öte yandan Batılı diplomatik kaynaklar, Cidde'de yapılacak Arap zirvesinin bir dizi hassas uluslararası ve bölgesel gelişmeyi doğru bir şekilde ele almak için düzenlendiğine inanıyor.

Uluslararası düzeyde, geçtiğimiz aylarda Rusya Ukrayna savaşında büyük bir tırmanış kaydedildi. Bu durum Batı-Rusya ilişkilerinde, ekonomik ve siyasi dosyaların yanı sıra özellikle bu savaşı yakında durdurma olasılığına dair herhangi bir göstergenin yokluğunda benzeri görülmemiş bir bozulmaya yol açtı.

Bölgesel düzeyde kaynaklar, Çin'in uluslararası krizlere ilişkin türünün ilk örneği olarak aylar önce Pekin'de gerçekleşen Suudi Arabistan-İran-Çin zirvesine atıfta bulundu. Bu süreçte Çin’in oynadığı garantör ve sponsor rolü açık. Zirvenin Riyad ile Tahran arasındaki ilişkilerin yeniden kurulmasına yol açması halinde İran'ın doğrudan ilgilendiği diğer dosyaların soğutulmasına kapı açabileceğine inananlar da var.

Diğer bir gelişme ise, Suriye'nin Arap Birliği'ndeki koltuğuna yeniden oturması. Bu gelişme on yılı aşkın bir süredir açık olan bir sayfanın çevrilmesine yardımcı oluyor. Kaynaklar, Batılı ülkelerin Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşü sonrası süreci ve Şam'ın siyasi çözüm, mültecilerin dönüşü, uyuşturucu kaçakçılığının kontrolü, Suriye ile ilgili uluslararası kararlara saygı konularında olumlu adımlar atıp atmayacağına dikkat çekeceğini vurguluyor.

Kaynaklar ABD'nin, etkili Batılı ülkelerle birlikte, geride kalan meseleleri olumlu bir şekilde ele almadan Arap ailesinin yanına dönmekle yetinmesi halinde Suriye rejimine karşı sert bir tavır alacağına işaret etti. Arap ülkelerinin de talebi bu yönde. Uluslararası ve bölgesel gelişmelerin zirvede yayınlanacak bazı maddelerin formülasyonunu etkileyeceği  de göz ardı edilmiyor.



NEOM, 2027'de ilk ticari yeşil hidrojen üretimini başlatmaya hazırlanıyor

TT

NEOM, 2027'de ilk ticari yeşil hidrojen üretimini başlatmaya hazırlanıyor

NEOM, 2027'de ilk ticari yeşil hidrojen üretimini başlatmaya hazırlanıyor

Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu'nun (PIF) sahibi olduğu NEOM'daki gelişme hızı, Oxagon ve NEOM Yeşil Hidrojen projelerinin üretim ve işletmeye yaklaşmasıyla birlikte hızlanıyor. Söz konusu projeler, Suudi Arabistan’ın temiz enerji ve ileri endüstrilere geçişinde önemli bir rol oynuyor. Bu adım, karbon emisyonlarının azaltılması ve ulusal ekonominin çeşitlendirilmesini hedefleyen Vizyon 2030 çerçevesindeki çalışmalar kapsamında atılıyor. Yenilenebilir enerji ve teknolojik yenilik temelli entegre sanayi ve teknoloji ekosistemlerinin inşası yoluyla, NEOM’un sürdürülebilir sanayiler ve geleceğin teknolojileri alanında küresel bir merkez olarak konumunu güçlendirmesi amaçlanıyor.

İşletme ve bakım

NEOM Yeşil Hidrojen Şirketi CEO'su Visam el-Gamidi, şirketin 2026'da test ve devreye alma aşamalarını tamamladıktan sonra 2027'de ticari üretime başlamaya hazırlandığını duyurdu. Bu projenin, Suudi Arabistan’ın temiz enerjiye geçişinin en önemli dayanaklarından biri olduğunu ve karbonsuzlaşma ve net sıfır emisyon hedefleri olan Vizyon 2030 hedefleriyle uyumlu olduğunu açıkladı.

Şirketin ACWA Power, Air Products ve NEOM arasında bir ortak girişim olduğunu ve NEOM projesi kapsamındaki sanayi şehri Oxagon'da bulunduğunu belirtti. Proje üç ana tesisten oluşuyor: Oxagon'daki hidrojen üretim tesisi, yaklaşık 80 kilometre doğuda bulunan güneş enerjisi sahası ve yaklaşık 120 kilometre kuzeydeki rüzgâr türbini sahası.

El-Gamidi, Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda, projenin toplam üretim kapasitesinin 2026 yılı sonuna kadar hidrojen tesisine güç sağlamak için 4 gigawatt olacağını ve ticari üretimin ertesi yıl 2027'de başlayacağını açıkladı. Tesis, günde 600 ton hidrojen üretebilecek; bu hidrojen, yılda 1,2 milyon ton amonyağa dönüştürülecek ve projenin bir parçası olarak inşa edilen deniz rıhtımı da dahil olmak üzere tesise ait özel bir liman üzerinden sevk edilecek. El-Gamidi, şirketin yaklaşık iki yıl önce inşaat aşamasına girdiğini ve şu anda inşaat aşamasının yüzde 80'inden fazlasını tamamladığını, güneş ve rüzgâr enerjisi santrallerinin ise ileri aşamalarda olduğunu ve 2026 yılında hidrojen tesisine test ve işletme için enerji sağlamaya hazır olduğunu bildirdi.

El-Gamidi, şirketin sadece fabrikayı inşa etmekle kalmayıp, aynı zamanda kurumsal yapısını da kurduğunu, bugüne kadar yaklaşık 350 çalışanı istihdam ettiğini, operasyonlar, bakım ve tüm destek fonksiyonları için gerekli yetenekleri çektiğini açıkladı. Şirket ayrıca, bu gelecek vaat eden sektöre katılmak üzere yeni mezunları eğitmek ve nitelik kazandırmak için özel eğitim programları başlattı.

El-Gamidi, şirketin Oxagon bölgesinde bulunmasının ve limanın hidrojen tesisine yakın olmasının projenin başarısında belirleyici bir rol oynadığını belirtti. El-Gamidi’ye göre, tüm rüzgâr türbinleri Neom Limanı ve Oxagon hizmetleri üzerinden ithal edildi. Ayrıca hidrojen tesisinin ana ekipmanları ve birçok diğer ekipman da Neom Limanı ve Oxagon üzerinden getirildi.

Oxagon'un sanayi bölgesindeki yatırımcılara NEOM'da lisans ve izinler, liman hizmetleri, mühendislik ve lojistik hizmetlerini içeren entegre bir sistem sağladığını ve bunun da projenin uygulama aşamalarında önemli ilerlemeler kaydetmesini sağladığını belirtti.

El-Gamidi, bugün inşa edilenin sadece bir istasyon değil, küresel bir model haline gelecek yeni bir endüstrinin başlangıcı olduğunu vurgulayarak, büyük ölçekli bir hidrojen endüstrisi kurmanın ve onu geleceğe taşımanın mümkün olduğunu dünyaya kanıtladığını ifade etti.

Projenin ekonomik ve sosyal etkisi hakkında konuşan el-Gamidi, şirketin NEOM Yeşil Hidrojen Projesi kapsamında 300 ila 350 arasında doğrudan istihdam sağlayacağını ve bunların çoğunun halihazırda doldurulduğunu, ayrıca destekleyici sektörlerde bu sayının 6 ila 7 katı arasında dolaylı istihdam yaratacağını açıkladı.

Projenin NEOM'da yer almasının, tesisin bakımını ve uzun vadeli sürdürülebilirliğini desteklemek için sürekli endüstriyel hizmetlere ihtiyaç duyulacağı anlamına gelen, yukarı ve aşağı akış hizmetlerinin geliştirilmesine kapı açacağını belirtti. Suudi Arabistan'daki hidrojen endüstrisinin yapay zekâ, dijitalleşme ve mühendislik çözümleri gibi alanlarda uzmanlaşmış birçok şirketi çekeceğini ve Suudi ekonomisinin çeşitlendirilmesi için yeni bir dayanak noktası olacağını vurguladı.

Gelecekteki fırsatlar

Oxagon CEO'su Vishal Wanchoo ise projenin NEOM'da ileri ve temiz endüstrilere ev sahipliği yaptığını ve bölgenin ana ekonomik itici güçlerinden biri olduğunu vurguladı. Oxagon'daki çalışmaların 2021'de planın başlatılmasından bu yana önemli ilerleme kaydettiğini açıkladı. Şehrin, Neom limanı çevresindeki Kızıldeniz'de, özellikle Avrupa ve Afrika olmak üzere birçok coğrafi bölgeye mükemmel erişim sağlayan stratejik bir konumda bulunduğunu ve bu nedenle ürün ihracatı ve Suudi Arabistan'a hizmet vermek için ideal bir yer olduğunu belirtti.

Wanchoo, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, Neom Limanı’nın halihazırda faaliyete geçtiğini ve endüstriyel şirketleri Oxagon'da iş kurmaya çekmek için çabaların sürdüğünü, Neom Yeşil Hidrojen Projesi’nin ise yeşil hidrojenin büyük ölçekli üretimi için ilk büyük proje olduğunu bildirdi. Ayrıca, Oxagon'un endüstriyel şehir için odaklandığı temel alanlar olan yapay zekâ veri merkezlerini genişletmenin ve genel olarak yapay zekâ sistemini geliştirmenin yanı sıra entegre bir yenilenebilir enerji sistemi kurmak için çalıştığını da doğruladı.

Wanchoo, Neom Limanı’nın şu anda Yeşil Hidrojen Projesi’ne malzeme tedarik ederek ve karmaşık sevkiyatlar gerçekleştirerek hizmet verdiğini açıkladı ve projenin gelecekteki fırsatlarına yönelik büyük heyecanı vurguladı. Ayrıca, Oxagon'un önceliklerinden birinin kapsamlı bir yenilenebilir enerji sistemi kurmak olduğunu belirterek, yeşil hidrojen alanındaki çalışmaların yaklaşık dört yıl önce başladığını ve geleneksel enerjiden temiz enerjiye geçişin devam ettiği göz önüne alındığında, Krallığa hizmet etmek ve ihracat kapasitesini artırmak için yenilenebilir enerji sisteminin tüm unsurlarının geliştirilmesinin önemini vurguladı.

Wanchoo, Oxagon’un odaklandığı ilk üç temel sütunun, rüzgâr enerjisi teknolojisinin geniş ölçekte yerli üretimi, güneş enerjisi teknolojisinin orta ve nihai aşamalarda yerli olarak üretilmesi ve yüksek üretim kapasitesine sahip bu tesislerin hem Suudi Arabistan’ın yenilenebilir enerji ihtiyacını karşılaması hem de ihracat pazarlarına hizmet etmesi olduğunu belirtti. Ayrıca, yenilenebilir enerji ekosisteminin kilit unsurlarından biri olarak batarya teknolojilerinin geliştirilmesi yönünde çalışmaların sürdüğünü ifade eden Wanchoo, bu alanda projenin önemli bir ilerleme kaydettiğini vurguladı.

Temiz ve teknik endüstrilerle ilgili olarak, Oxagon'un tüm faaliyetlerinin doğası gereği temiz enerji olan yenilenebilir enerji etrafında döndüğünü açıkladı. Hedefin yenilenebilir enerji bileşenlerinin üretimi ile sınırlı olmadığını, Oxagon'daki tüm endüstrilerin tamamen yenilenebilir enerji kullanarak çalıştırılmasına kadar uzandığını vurguladı. NEOM Yeşil Hidrojen Projesi'nin en büyük yenilenebilir enerji üretim projelerinden biri olduğunu ve tamamen temiz enerjiyle çalıştığını, bu sayede Oxagon'daki diğer endüstrilere de aynı enerjiyi sağladığını belirtti.

Wanchoo, teknik alandaki odak noktalarının yapay zekâ olduğunu belirterek, yapay zekâ ile yenilenebilir enerji arasında yakın bir bağlantı bulunduğunu vurguladı. Günümüzde yapay zekânın karşılaştığı en büyük zorluklardan birinin sürdürülebilirlik olduğunu, zira bu alanın soğutma amaçlı büyük miktarda enerji ve su tükettiğini söyledi. Bu nedenle, Oxagon, sürdürülebilir çözümler benimsemeye özen gösteriyor. Şehirde kurulacak dev yapay zekâ veri merkezi, yenilenebilir enerji ile çalışacak ve soğutma için deniz suyu kullanılacak; böylece operasyonların ve kullanılan teknolojilerin sürdürülebilirliği sağlanmış olacak.

Wanchoo ana hedefin bu görüşmeleri ilerletmek ve şirketlerin faaliyetlerine başlayabilmeleri için anlaşmaları sonuçlandırmak olduğunu vurguladı. Yenilenebilir enerji ve yapay zekâ projelerinin hızlı büyümesi göz önüne alındığında, planın 2026 yılı sonundan önce endüstriyel üretime başlamak ve 2027 yılına kadar tam üretime ulaşmak olduğunu belirtti.


Savaş hazırlığını artırmaya yönelik Suudi Arabistan- Amerika tatbikatları

Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)
Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)
TT

Savaş hazırlığını artırmaya yönelik Suudi Arabistan- Amerika tatbikatları

Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)
Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)

Suudi Arabistan ve ABD kara kuvvetleri arasındaki ortak askeri tatbikat "Quincy-1" dün Fort Irwin askeri üssünde başladı.

Tatbikat, operasyonel hazırlığı artırmayı, uzmanlık alışverişinde bulunmayı ve çeşitli muharebe ortamlarında ortak operasyonların entegrasyonunu amaçlıyor.

Resim   Ortak tatbikat manevraları “Quincy-1” Fort Irwin askeri üssünde başladı, (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)

Yaklaşık bin 200 mil karelik bir alanı kaplayan dev Fort Irwin askeri üssü, Kaliforniya ve Nevada eyaletleri arasında, Mojave Çölü'nün kalbinde yer almaktadır.


Suudi Arabistan’a F-35 satışı masada: İsrail’in askeri hakimiyeti zayıflayabilir

Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)
Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)
TT

Suudi Arabistan’a F-35 satışı masada: İsrail’in askeri hakimiyeti zayıflayabilir

Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)
Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)

ABD, Suudi Arabistan'ın 48 adet F-35 savaş jeti satın alma teklifini değerlendiriyor. 

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla Reuters'a konuşan ABD'li yetkililer, Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) teklif üzerinde aylardır çalıştığını belirtiyor. 

Pentagon'daki politika departmanından geçen teklifin, bakanlıktaki üst düzey yetkililer tarafından değerlendirmeye alındığı ifade ediliyor. 

Diğer yandan nihai satış kararı için kabine düzeyinde ilave onaylar, Kongre'ye bildirim ve Donald Trump'ın imzası gerekecek.

Haberde, Suudi Arabistan yönetiminin, uçakları satın almak için doğrudan Trump'la iletişime geçtiği aktarılıyor. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, 18 Kasım'da Beyaz Saray'ı ziyaret edecek. Sürecin bu görüşmeden önce hızlandırıldığı ifade ediliyor. 

Analizde, hava kuvvetlerini modernize etmek ve özellikle İran'dan gelebilecek muhtemel tehditlere karşı koymak amacıyla Riyad yönetiminin yıllardır bu savaş uçaklarını istediğine işaret ediliyor. 

Washington'ın Riyad'la savunma işbirliğini geliştirmeye açık olduğunu göstermesi üzerine Suudi Arabistan'ın jetler için tekrar teklifte bulunduğu belirtiliyor. Suudi Arabistan Hava Kuvvetleri'nde Boeing yapımı F-15'ler ve Avrupa menşeli Tornado ve Typhoon savaş jetleri yer alıyor. 

Trump, mayıstaki Ortadoğu turunda Suudi Arabistan'ı ziyaret etmiş, iki ülke arasında 142 milyar dolarlık silah anlaşması imzalanmıştı. Beyaz Saray'ın "tarihin en büyük savunma satış anlaşması" diye nitelediği anlaşma hava ve füze sistemlerinden iletişim teknolojilerinin 

geliştirilmesine kadar birçok kalemi içeriyordu. 

Öte yandan satışın gerçekleşmesinin, ABD'nin Ortadoğu'daki politikasında önemli bir değişime işaret edeceği belirtiliyor. 

Ortadoğu'da filosunda F-35 bulunan tek ülke İsrail. Washington silah satışlarıyla İsrail'in "niteliksel askeri üstünlüğünü" sağlama politikası yürütüyor ancak bu jetlerin Suudi Arabistan'a da satılmasının, bölgedeki "askeri dengeleri değiştirebileceğine" dikkat çekiliyor. 

Israel Hayom'daki analizde de bu hamlenin "İsrail'in bölgedeki askeri hakimiyetine meydan okuma" anlamına geleceği yazılıyor. 

Riyad yönetimi, F-35'leri satın almak için eski ABD Başkanı Joe Biden'la da görüşmüştü. Suudi Arabistan-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi çerçevesinde bu satışların gerçekleştirilebileceği bildirilmişti. Ancak iki ülke arasında ABD arabuluculuğunda yürütülen normalleşme görüşmeleri, Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki Aksa Tufanı operasyonuyla patlak veren Gazze savaşı nedeniyle askıya alınmıştı. 

Independent Türkçe, Reuters, Israel Hayom