40 altı erkekler için önemli  5 sağlık testi

Yapılan açıklamalarda özellikle tansiyonun kontrol altında tutulmasının önemi vurgulanıyor.
Yapılan açıklamalarda özellikle tansiyonun kontrol altında tutulmasının önemi vurgulanıyor.
TT

40 altı erkekler için önemli  5 sağlık testi

Yapılan açıklamalarda özellikle tansiyonun kontrol altında tutulmasının önemi vurgulanıyor.
Yapılan açıklamalarda özellikle tansiyonun kontrol altında tutulmasının önemi vurgulanıyor.

Tüm hastalıklar semptomatik değildir. Yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, kalp krizi ve hatta bazı kanserler herhangi bir belirti göstermeyebilir. Bu nedenle genellikle ‘sessiz katil’ olarak adlandırılırlar. Neuberg Diagnostics Chembur laboratuvarı başkanı Dr. Rajesh Binder’e göre hastalıkların üstesinden gelmenin tek yolu düzenli muayenelerden ve sağlık testlerinden geçmek. Uzman, tıbbi internet sitesi onmyhealth’in yayınına göre, 40 yaş altındaki erkeklerde sağlık testlerinin önemini vurgulayarak yapmaları gereken önemli testler olduğunu vurguladı.

Sağlık testlerinin önemi

Dr. Binder açıklamasında şunları söyledi:

Rutin kontrolleri planlamak, kendinizi daha iyi hissetseniz bile sağlıklı bir yaşamı sürdürmenin önemli bir parçasıdır. Bu kontroller, gelecekte sağlık sorunlarını önlemenin en etkili yollarından biridir. Bu rutin muayenelerin nedeni mevcut herhangi bir tıbbi durumu erkenden tespit etmek ve gerekli tedavileri değerlendirmektir.

40 yaş altındaki erkekler için sağlık testleri

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere gre gençler arasında artan sayıda kalp krizi vakası büyük bir endişe kaynağı haline geldi. Bu, herkesin hayatı tehdit eden koşullara nasıl maruz kaldığını gösteriyor. Bununla birlikte 40 yaş altındaki erkeklerin yaptırması gereken bazı sağlık testleri şunlar:

- Kan Basıncı (BP)

Kan basıncı, kanın arterleri ittiği ve içinden geçtiği kuvvet miktarıdır. Normal kan basıncı 120/80 mmhg’nin altındadır. Dr. Binder, “Normal tansiyonunuz varsa, 3-5 yılda bir kontrol ettirmelisiniz. Ancak kan basıncınız sık sık dalgalanıyorsa, doktorunuzun yönlendirdiği süreci takip edin” uyarısında bulundu.

Kolesterol

Dr. Binder, kolesterol seviyelerinin vücudunuzdaki kardiyovasküler hastalık riskini belirlediğini söyledi. Yüksek kolesterol seviyeleri, kanda plak olarak da bilinen çok miktarda yağlı madde birikerek kan akışını engellediğinde ortaya çıkardı. Bu nedenle, 30 yaş üstü erkeklerin her beş yılda bir kolesterol seviyelerini kontrol ettirmeleri gerekiyor.

Diyabet

Diyabet, pankreas yeterli insülin üretemediğinde veya vücut insülini vücutta verimli kullanılmadığında ortaya çıkar. Bu, kan şekerinde bir artışa neden olabilir. Dr. Binder’e göre, risk altında değilseniz, 35 yaşında her üç yılda bir kan şekeri seviyenizi değerlendirmeye başlayabilirsiniz. Dr. Binder konuya ilişkin “Kişi sık sık testlerden geçmelidir. Özellikle ailede diyabet hastası, obez veya yüksek tansiyon ve kardiyovasküler hastalık gibi başka tıbbi rahatsızlıkları varsa” açıklamasında bulundu.

Cilt

Dr. Binder, cilt konusunda şunları söyledi:

30 yaşındaki hemen hemen her erkeğin cildini çeşitli cilt kanseri türleri açısından muayene ettirmesi gerekir. Cilt, hücrelerin kontrolsüz büyüdüğü yerdir. Bazal hücreli karsinom, skuamöz hücreli karsinom ve melanom dahil olmak üzere üç ana cilt kanseri türü vardır.

Cinsel yolla bulaşan hastalıkların taranması

Dr. Binder, 40 yaş ve üstü herkes için cinsel yolla bulaşan hastalık testleri yapılmasını önerdi.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’ne (CDC) göre cinsel olarak aktif erkekler yılda en az bir kez cinsel yolla bulaşan hastalıklar açısından tarama yaptırmalı. Düzenli testler ve zamanında tedavi,e hayatta kalma şansının artması için önemli olarak görülüyor.



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature