Belçika'da yıllardır yasal belgesi olmadan yaşayan "kağıtsızlar" hükümeti protesto etti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Belçika'da yıllardır yasal belgesi olmadan yaşayan "kağıtsızlar" hükümeti protesto etti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Belçika'da yıllardır oturum ve çalışma izni olmaksızın yaşayan ve "kağıtsız" diye adlandırılan kişiler ile onlara destek veren Belçikalı avukatlardan oluşan grup, hükümeti protesto etmek için eylem yaptı.

Başkent Brüksel'deki Yabancılar Ofisi'nin önünde bir araya gelen göstericiler, "Tek çözüm: yasal statü vermek" , "Hiçbir insan yasa dışı değildir", "Kağıtsızlarla dayanışma içindeyiz" yazılı pankartlar açtı.

Göstericilerden gönüllü avukat Pierre Robert, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ülkede yasal belgesi bulunmayan 110 binin üzerinde kişinin yaşadığını söyledi.

Robert, "Durumlarının yasallaştırılması için net kriterler getirilmesini istiyoruz. Halihazırda Belçika'da bunu yapmak için gerçek bir siyasi irade yok." dedi.

Bu kişilerden bazılarının sığınma başvurularının reddedildiğini, bazılarının turist olarak gelip yıllardır burada kaldığını ifade eden Robert, "Almanya'da, Fransa'da, İspanya'da çözüm varsa Belçika'da da olmalı. Bu insanlar geri dönmeyecek. Yıllardır burada yaşıyor ve çalışıyor. O halde neden statülerini yasallaştırmıyoruz?" diye konuştu.

- Düzenli hayat kuramıyorlar

Kongo'dan gelerek 8 yıldır Brüksel'de yaşayan Ernestine Biby Kabila da "Beni öldürmek isteyen eşimden kaçarak burada yaşayan akrabalarım sayesinde Belçika'ya geldim. Sığınma başvurum reddedildi. Evlere temizliğe gidiyorum. Çocuk bakıyorum. Sigortasız ve çok düşük ücretlerle çalışıyorum." diye konuştu.

Angele Ngandu da 12 yıldır Belçika'da yaşadığını ve hayatını çocuk bakarak idame ettirdiğini, herhangi bir yasal belge olmaksızın yaşamanın hayatın her alanında zorluk çıkardığını söyledi.

Ngandu, kendisiyle aynı durumdaki kişilerle beraber sivil toplum kuruluşlarının (STK) tahsis ettiği toplu bir binada kaldığını, 12 yıldır düzenli hayat kuramadığını kaydetti.

- Yıllardır ülkenin tartışma konularından biri

Belçika'da "kağıtsız" olarak adlandırılan kişiler, ülkeye yıllar önce Cezayir, Tunus, Afganistan, Pakistan ve birçok Afrika ülkesinden çeşitli yollarla gelen ancak yasal statüye alınmayanlardan oluşuyor.

Oturum veya çalışma belgeleri olmadan ülkede yaşan bu kişilerin çoğunun oturum talepleri reddediliyor.

"Kağıtsızlar", adlarını ara ara yaptıkları açlık grevleriyle duyuruyor ancak Belçika, katı tutumundan taviz vermiyor, duruma kalıcı çözüm de getirmiyor.

Brüksel Özgür Üniversitesi (VUB) araştırmacıları Pieter-Paul Verhaeghe ve Sylvie Gadeyne, yakın zamanda yaptıkları araştırmada ülkedeki "kağıtsızlar"ın sayısının 112 bin olduğu sonucuna vardıklarını, bunlardan 52 bininin başkent Brüksel'de yaşadığını açıklamıştı.



Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
TT

Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman bin Abdulaziz ile Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer arasında dün yapılan telefon görüşmesinde, bölgedeki anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi gerektiği vurgulandı.

Görüşmede, bölgedeki son gelişmeler ve İsrail'in İran'a yönelik askeri operasyonlarının yansımaları ele alınırken, tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi ve gerilimin azaltılması için her türlü çabanın sarf edilmesinin önemine değinildi.

Diğer yandan İsrail'in İran'a yönelik saldırısı bağlamında Suudi Arabistan ve Türkiye, gerilimin düşürülmesi ve itidalli davranılması için her türlü çabanın sarf edilmesi gerektiğini ve diyaloğa dönülerek tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesinin önemini vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA’dan aktardığına göre, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki telefon görüşmesinde, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının ardından bölgede yaşanan gelişmeler gözden geçirildi ve söz konusu gelişmelerin krizin çözümüne yönelik mevcut diyaloğun kesintiye uğramasına yol açtığı ifade edildi.

Türk devlet televizyonu TRT, iki tarafın bölgesel ve küresel konuları ele aldığını belirtti. Erdoğan'ın, Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail'in ‘bölgenin istikrar ve güvenliğine en büyük tehdidi oluşturduğunu’ söylediği ve bu tehdidin İran'a yönelik saldırıyla bir kez daha ortaya çıktığını belirttiği aktarıldı.

Erdoğan, ABD ile İran arasında nükleer müzakereler yoluyla uzlaşma arayışlarının sürdüğü bir dönemde İsrail'in İran'a yönelik saldırısının barış çabalarını baltalamayı amaçladığını ve İsrail saldırılarının İsrail'in ‘bölgesel ve küresel güvenliği sorumsuzca tehdit ettiğini’ bir kez daha ortaya koyduğunu belirtti.

Görüşme sırasında Erdoğan, ‘bölgenin yeni bir krizi kaldıramayacağı ve yıkıcı bir savaşın bölgedeki tüm ülkelere düzensiz göç dalgaları yaratabileceği’ uyarısında bulunarak, ‘nükleer anlaşmazlığın ancak devam eden müzakereler yoluyla çözülebileceğini’ vurguladı.


Starmer ve Macron Gazze ve Ukrayna'daki durumu görüştü

Filistinliler dün Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'taki bir yardım mutfağından yiyecek almakta zorlanıyor (AP)
Filistinliler dün Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'taki bir yardım mutfağından yiyecek almakta zorlanıyor (AP)
TT

Starmer ve Macron Gazze ve Ukrayna'daki durumu görüştü

Filistinliler dün Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'taki bir yardım mutfağından yiyecek almakta zorlanıyor (AP)
Filistinliler dün Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'taki bir yardım mutfağından yiyecek almakta zorlanıyor (AP)

Downing Street sözcüsü dün akşam yaptığı açıklamada, İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüştüğünü söyledi.

Açıklamada, “Gazze'deki durumu değerlendiren iki lider, son gelişmelerden duydukları derin endişeyi dile getirdiler ve barış sürecinin yeniden başlatılması gerektiği konusunda mutabık kaldılar” ifadeleri yer aldı.

İki lider, Ukrayna'daki durumla ilgili olarak anlamlı barış görüşmelerinin sağlanması için Rusya'nın 30 günlük ateşkese uyması gerektiğini vurguladı.

df
Ukrayna'nın Sumi bölgesinde Rusya sınırında askeri bir aracın yanında duran Ukraynalı askerler,  16 Ağustos 2024 (Reuters)

 


Polonya Başbakanı: Avrupa “savaş öncesi döneme” girdi

Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
TT

Polonya Başbakanı: Avrupa “savaş öncesi döneme” girdi

Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)

Polonya Başbakanı Donald Tusk, Ukrayna'daki çatışmanın Avrupa için oluşturduğu tehdit konusunda uyarıda bulunarak, kıtanın İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana ilk kez "savaş öncesi döneme" girdiğini söyledi.

Tusk, Avrupa gazetelerinin en büyük ittifakını içeren “LENA” medya ağına verdiği röportajda şunları söyledi:

 “Savaş artık geçmişte kalan bir kavram değil. Bu gerçek ve iki yıldan fazla bir süre önce başladı. Şu anda en endişe verici olan şey, herhangi bir senaryonun mümkün olmasıdır. 1945'ten beri böyle bir durum görmedik."

Tusk sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun özellikle genç nesil için kulağa yıkıcı geldiğini biliyorum, ancak yeni bir dönemin başladığı gerçeğine alışmamız gerekiyor: savaş öncesi dönem. Abartmıyorum, bu, her geçen gün daha da netleşiyor."

Rusya'nın iki yıldan fazla bir süre önce Ukrayna'yı işgal etmesi Avrupalı ​​liderlerin savaş sonrasındaki istikrarlı barış duygusunu sarstı ve birçok Avrupa ülkesini Kiev'e ve güçleri için ihtiyaç duyduğu silahları sağlamak için üretimlerini hızlandırmaya yöneltti.

Ülkesi komşu Ukrayna'nın en önde gelen destekçilerinden biri olan eski Avrupa Konseyi başkanı Cuma günü, Kiev'in savaşı kaybetmesi halinde Avrupa'da kimsenin kendini güvende hissetmeyeceğini belirtti.

Kıtanın endişelerinin başında, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın, özellikle NATO'ya yönelik bilinen şüpheci duruşunun ardından Beyaz Saray'a dönme olasılığı da etkili oluyor.

Tusk verdiği röportajda, "Misyonumuz, Amerikan başkanının kim olduğuna bakılmaksızın transatlantik ilişkilerini güçlendirmektir" ifadelerini kullandı.