İran yargısı, yabancı diplomatların kadın hapishanesini ziyaret ettiklerini duyurdu

Washington, Mahsa Amini'nin ölümünü haber yapan iki gazetecinin yargılanmasıa tepki gösterdi.

İran yargısının Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Kazım Garib Abadi, Tahran'da çocukların tutulduğu bir hapishaneyi ziyaret etti.  (Mizan)
İran yargısının Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Kazım Garib Abadi, Tahran'da çocukların tutulduğu bir hapishaneyi ziyaret etti. (Mizan)
TT

İran yargısı, yabancı diplomatların kadın hapishanesini ziyaret ettiklerini duyurdu

İran yargısının Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Kazım Garib Abadi, Tahran'da çocukların tutulduğu bir hapishaneyi ziyaret etti.  (Mizan)
İran yargısının Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Kazım Garib Abadi, Tahran'da çocukların tutulduğu bir hapishaneyi ziyaret etti. (Mizan)

28 ülke ve uluslararası kuruluştan 36 büyükelçi, diplomat ve temsilciden oluşan bir heyet, başkent Tahran'ın güneyindeki Karçak Kadın Cezaevi’ni ziyaret etti. Şarku’l Avsat’ın İran yargısına bağlı Mizan haber ajansından aktardığı habere göreheyet, kadın tutukluların siyasi suçlamalarla ani bir şekilde başka cezaevlerine nakledilmesinden bir ay, geçtiğimiz çarşamba günü gerçekleşen ziyarette denetlemelerde bulundu.

İran yargısının Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Kazım Garib Abadi, Karçak'taki kadın cezaevini seçmenin nedeninin ‘yabancı misafirlerin kadın mahkumlar için benzersiz ve çeşitli hizmet ve tesisleri görmesini sağlamak’ olduğunu söyledi.

Mizan haber ajansı, üç saat süren ziyaretin “İran yargısının Cezaevleri Kurumu ve İnsan Hakları Komisyonu koordinasyonunda cezaevindeki ıslah ve eğitim programları hakkında bilgi sahibi olmak amacıyla” gerçekleştiğine dikkat çekti.

Son aylarda kadın hakları aktivistleri, İran'daki en büyük kadın hapishanesi olarak bilinen Karçak Kadın Cezaevi’nin kapatılması çağrısında bulundu. Özellikle son protestolara katılanlara karşı yetkililer tarafından başlatılan tutuklama furyasından sonra İran'da şu an kaç kadının hapsedildiği tam olarak bilinmiyor.

Ajans, üyeleri tartışmalı hapishaneyi ziyaret eden ülkelerin ve uluslararası kuruluşların isimlerini açıklamadı.

İran yargısının yabancı diplomatların ziyaretine ilişkin duyurusu, iki gazeteci Nilüfer Hamidi ve Elahe Muhammedi'nin ‘düşman bir devletle gizli anlaşma yapma’ suçlamasıyla genç kadın Mahsa Amini'nin davasıyla ilgili haberlerinin ardından ilk kez yargılanmalarından günler sonra geldi. İran istihbarat Bakanlığı söz konusu iki ismin ‘CIA ajanı’ olduklarını savundu.

ABD Dışişleri Bakanlığı, iki gazetecinin yargılanmasını ‘sahte’ ve ‘adaletle alay konusu’ olarak nitelendirmişti. Bakanlığın Twitter’daki Farsça hesabı üzerinden yaptığı açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Duruşma salı günü sona erdi. İki kadın yaklaşık dokuz ay avukatsız bir şekilde tutuklu kaldı ve bu hafta avukatlarının müvekkilleri adına konuşmasına izin verilmedi. Mahsa Amini'nin ölümünden bugüne kadar kimse olanlardan sorumlu tutulmadı. Ancak ahlak polisi hapishanesinde ölüm haberini yapan iki gazeteci, idam cezası da dahil olmak üzere ağır cezalara çarptırılabilecek ciddi suçlamalarla karşı karşıya.”

ABD Dışişleri Bakanlığı ise İran'da ifade ve basın özgürlüğünü desteklemeye devam etme sözü verdi. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, İranlı yetkililere İran cezaevlerinden yüzlerce siyasi tutuklu ve onlarca gazeteciyi serbest bırakma çağrısında bulunuldu.

Tahran'da ahlak polisi tarafından başörtüsü kurallarına uymadığı gerekçesiyle gözaltına alınan 22 yaşındaki genç kadın Mahsa Amini'nin gözaltındayken öldürülmesinin ardından, 16 Eylül'de başlayan protesto hareketi İran'ın çeşitli kentlerini sarstı.

İnsan hakları örgütlerine göre yetkililerin genellikle yabancı ülkeler tarafından kışkırtılan bir ‘isyan’ olarak değerlendirdiği protestolar sırasında onlarcası güvenlik gücündenolmak üzere yüzlerce kişi yaşamını yitirdi. Yaklaşık 20 bin kişi de tutuklandı.

Tahran, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi İran Özel Raportörü'nün taleplerine uzun yıllar boyunca yanıt vermeyi reddetti. Mevcut raportör, geçtiğimiz mart ayında protestoların bastırılmasına ilişkin raporunda İran makamlarına talebini yinelemişti.

BM, İran'ın BM Büyükelçisi Ali Bahreyn'i BM İnsan Hakları Konseyi Sosyal Forumu Başkanı olarak atama kararından sonra insan hakları örgütleri tarafından eleştirildi.

Yurt dışında Farsça yayın yapan İranlı internet siteleri, bir grup kadının İran hapishanelerindeki koşullar hakkında, ‘kadın memurların ve kameraların önünde çıplak soyunmaya zorlanmak da dahil olmak üzere’ bu ve benzer prosedürlerin uygulanmaya devam ettiğini aktardı.



İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

Hüda Rauf

İran ile ABD arasındaki müzakereler, her iki müzakereci ve arabulucu tarafın iyimser ve olumlu açıklamalarıyla ilerleyen üç turdan sonra durdu. Dördüncü turun ertelenmesi, ABD-İran arasında geçici veya kalıcı bir anlaşmaya varılma şansı konusunda soru işaretlerine yol açtı.

Donald Trump'ın göreve gelmesinden bu yana tüm göstergeler, hem İran hem de Amerikan tarafının bir anlaşma imzalamaya hazır ve niyetli olduğuna işaret etse de, şimdilik görüşmelerin üçüncü turda durmasının -ama bu geçici ve yakında dördüncü turla devam edecek gibi görünüyor- her bir tarafın istediği şeyin teknik ayrıntılarından ibaret olmayan başka nedenleri de vardı. Nitekim Washington'daki bazı taraflar İran'ın nükleer programının tamamen ortadan kaldırılmasından bahsederken, diğerleri ise sıfır zenginleştirmeden bahsediyor ve İran her ikisini de reddediyor.

Trump yönetiminin İran ile müzakerelerdeki temsilcisi Steve Witkoff, Tahran'ın uranyumu yüzde 3.67 oranında zenginleştirme hakkı olduğunu söylese de, ertesi gün İran'ın uranyum zenginleştirmemesi gerektiğini açıkladı. Ardından Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İran'ın uranyum zenginleştiren tek nükleer olmayan ülke olmak istediğini söyledi.

Öte yandan İran'ın yüzde 3.67 oranında uranyum zenginleştirme imkânına sahip olması durumunda bu oranın barışçıl amaçlarla uyumlu olmadığı belirtiliyor. Zira birkaç hafta içinde yüzde 20, sonra yüzde 60 ve en sonunda da yüzde 90 zenginleştirme oranına ulaşabilir ki bu da silah üretmek için gereken oran.

Her iki taraftan gelen belirsiz açıklamalara rağmen İran ve Washington'un çok yakında bir anlaşmaya varma noktasında olduğu kesin. Ancak görüşmelerdeki duraklamanın bölgesel bir başka gelişmeyle bağlantılı olduğu anlaşılıyor. İran'da Recai Limanı’nda ağır kayıplara yol açan ve etkileri halen devam eden bir patlama meydana gelirken, Husilerin İsrail hedeflerine yönelik saldırısı gerçekleşti. Husilere ait bir insansız hava aracı İsrail'deki enerji merkezini çevreleyen köprünün yakınına düşerek geniş çaplı bir hasara yol açtı. İsrail güvenlik birimlerinin yaptığı değerlendirmelerde, Husilerin Ben Gurion Havalimanı'na yeni tip bir füze fırlattığı belirtiliyor. Saldırı üzerine İsrail, İran’ı hedef alma ve eleştirme bahanesi bulma fırsatını kaçırmayarak, Tahran’ı Husi saldırısının arkasında olmakla suçladı.

İran'ın yıllardır Husilere askeri, mali ve lojistik destek sağladığı biliniyor. Ancak İsrail, bu olayı İran'ı eleştirmek ve Washington ile yürüttüğü müzakereler kapsamında ona baskı yapmak için kullandı. Öte yandan İran da Husi saldırılarını, Washington'u Kızıldeniz'deki saldırıları durdurmaları için Husileri etkileme gücüne sahip olduğuna ikna etmek amacıyla kullanıyor ve bu, İran'ın bilinen meseleleri birbirine bağlama politikasıyla örtüşüyor.

Daha sonra üçüncü tur görüşmelerin ardından müzakereler durdu, ama dördüncü tur görüşmeler yakın. Trump da Husiler ile Kızıldeniz'de ABD gemilerine yönelik saldırıların durdurulması ve ABD’nin Yemen'deki Husilere yönelik saldırılarının durması konusunda anlaşmaya vardıklarını duyurdu.

Bilhassa saldırılardan zarar gören Mısır ve Suudi Arabistan gibi Kızıldeniz'e kıyısı olan bölge ülkeleri olduğu için, iki taraf arasındaki saldırıların durması, bölgede sükunetin sağlanması ve gerginliğin azalması için olumlu bir gösterge. Suudi Arabistan, Yemen'de gerginliğin azaltılması ve Yemen krizinin barışçıl bir şekilde çözülmesi amacıyla bu anlaşmaya mutlaka destek verecektir. Ancak anlaşma diğer yandan, Trump'ın övünebileceği herhangi bir başarı elde etmek isteyen Washington'a baskı yaparak, İran ve İsrail'in çıkarları doğrultusunda birbirlerini nasıl kullandıklarını da ortaya koydu.

Kaldı ki Washington ile Husiler arasındaki anlaşmaya ilişkin soru işaretleri de gündemde; anlaşma Trump'ın bölge ziyareti bitene kadar geçici mi olacak, yoksa devam mı edecek? Yemenli isyancılar sadece İsrail gemilerine saldırmaya devam ederse ne olacak? Bu durum İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının durmasına yol açacak mı? Tüm bunlar önümüzdeki ziyaretten sonra cevapları daha da netleşebilecek sorular.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İran, İsrail ve Husiler, mevcut süreçte çıkarlarını korumak için Amerikan rolünü kullanmayı, ondan faydalanmayı başardılar. Ancak gelişmeler henüz şekillenme aşamasında ve bunların kısa sürede çökecek geçici düzenlemelerle mi yoksa daha uzun süre devam edecek düzenlemelerle mi sonuçlanacağı belirsiz.