Tatarski suikastı: Nasyonal Bolşevik Parti'nin eski lideri hakkında dava açıldı

Siyasi hareketin kurucu kadrosunda Putin'in akıl hocası Dugin de yer alıyordu

Ukrayna cephesinden yaptığı yayınlarla ünlenen Tatarski'nin Telegram'da 500 bine yakın takipçisi vardı (Reuters)
Ukrayna cephesinden yaptığı yayınlarla ünlenen Tatarski'nin Telegram'da 500 bine yakın takipçisi vardı (Reuters)
TT

Tatarski suikastı: Nasyonal Bolşevik Parti'nin eski lideri hakkında dava açıldı

Ukrayna cephesinden yaptığı yayınlarla ünlenen Tatarski'nin Telegram'da 500 bine yakın takipçisi vardı (Reuters)
Ukrayna cephesinden yaptığı yayınlarla ünlenen Tatarski'nin Telegram'da 500 bine yakın takipçisi vardı (Reuters)

Rusya, savaş yanlısı blog yazarı Vladlen Tatarski'ye düzenlenen suikastte rol oynadığı gerekçesiyle Nasyonal Bolşevik Parti'nin (NBP) eski lideri Roman Popkov hakkında dava açtı.  

Rusya Soruşturma Komitesi'nden perşembe günü yapılan açıklamada, 44 yaşındaki Popkov'un, suikastı düzenlediği iddia edilen Darya Trepova'yla saldırı öncesinde sosyal medya üzerinden iletişime geçtiği ve kendisine talimat verdiği öne sürüldü.

Komite, Ukrayna'da yaşayan Popkov hakkında "terör eylemi düzenleme" suçundan hukuki işlem başlatıldığını bildirdi. 

Tatarski, St. Petersburg'daki bir kafede 2 Nisan'da meydana gelen patlamada yaşamını yitirmişti. Bombalı saldırıda en az 42 kişi de yaralanmıştı. 

Savaş yanlısı yazarların buluşmasına katılan ve gerçek adı Maxim Fomin olan 40 yaşındaki blogger'a saldırı düzenlediği gerekçesiyle Ukrayna yurttaşı Trepova, ertesi gün tutuklanmıştı. 

4 Nisan'da yapılan duruşmada, Trepova hakkında terör suçundan hukuki işlem başlatılmış, kendisinin 2 Haziran'a kadar hapiste tutulmasına karar verilmişti. Mahkemenin dün açıkladığı kararla Trepova'nın hapis süresi 2 Eylül'e kadar uzatıldı.

Kamera kayıtlarında Trepova'nın bara götürdüğü bir heykelciğin patladığı görülmüştü. Trepova, sorgusunda heykelin içinde bomba olduğunu bilmediğini savunmuştu.

Tatarski, Ukrayna cephesinden de haberler yapmıştı (Telegram)
Tatarski, Ukrayna cephesinden de haberler yapmıştı (Telegram)

Komite, genç kadının saldırıyı Ukrayna istihbaratının ve hapis yatan muhalif siyasetçi Aleksey Navalni'nin vakfının desteğiyle düzenlediğini de ileri sürmüştü. Vakıfsa iddiaları reddetmişti.

Öte yandan Rus medyasında saldırıyla ilişkili adı çıkan Popkov, 3 Nisan'da Telegram hesabından yaptığı paylaşımda olayla bağlantısı olmadığını savunmuştu. Trepova'yı tanıdığını yazan Popkov, "Ona hiçbir talimat vermedim ve kendisini hiçbir Ukraynalı ajanla tanıştırmadım" ifadelerini kullanmıştı. 

Rusya devletinin iç güvenlik kurumu Federal Güvenlik Servisi (FSB), Tatarski'nin ölümünden Yuri Denisov'u da sorumlu tutmuştu.

FSB, Ukrayna yurttaşı Denisov'un 3 Nisan'da Ermenistan üzerinden Türkiye'ye kaçtığını iddia etmişti. 

Popkov, sürgündeki Kremlin karşıtı oligark Mihail Hodorkovski'nin 2021'de kapatılan medya kuruluşu MBKh Media'da da çalışmıştı (Facebook)
Popkov, sürgündeki Kremlin karşıtı oligark Mihail Hodorkovski'nin 2021'de kapatılan medya kuruluşu MBKh Media'da da çalışmıştı (Facebook)

Rus istihbaratı, 36 yaşındaki Denisov'un başkent Moskova üzerinden bir bağlantısını kullanarak, bomba bulunan heykelciği Trepova'ya ulaştırdığını öne sürmüştü. Denisov'un nerede olduğu henüz bilinmiyor. 

Popkov'un eski lideri olduğu NBP, adında "parti" ifadesi geçse bile ülkede hiçbir zaman resmi bir siyasi parti olarak kayıtlı değildi. Rus mahkemesi, radikal sağ ve solu bir araya getirmeyi hedefleyen NBP'yi "aşırılıkçı örgüt" diye niteleyerek, 2007'de faaliyetlerinin sonlandırılmasına karar vermişti. 

NBP'nin kurucu kadrosunda, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in akıl hocası olarak da bilinen Aleksandr Dugin de yer alıyordu. Dugin'in kızı Darya Dugina, ağustosta aracına yerleştirilen bombanın patlamasıyla 29 yaşında hayatını kaybetmişti.

Independent Türkçe, Moscow Times, Russia Today, Meduza



İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

Hüda Rauf

İran ile ABD arasındaki müzakereler, her iki müzakereci ve arabulucu tarafın iyimser ve olumlu açıklamalarıyla ilerleyen üç turdan sonra durdu. Dördüncü turun ertelenmesi, ABD-İran arasında geçici veya kalıcı bir anlaşmaya varılma şansı konusunda soru işaretlerine yol açtı.

Donald Trump'ın göreve gelmesinden bu yana tüm göstergeler, hem İran hem de Amerikan tarafının bir anlaşma imzalamaya hazır ve niyetli olduğuna işaret etse de, şimdilik görüşmelerin üçüncü turda durmasının -ama bu geçici ve yakında dördüncü turla devam edecek gibi görünüyor- her bir tarafın istediği şeyin teknik ayrıntılarından ibaret olmayan başka nedenleri de vardı. Nitekim Washington'daki bazı taraflar İran'ın nükleer programının tamamen ortadan kaldırılmasından bahsederken, diğerleri ise sıfır zenginleştirmeden bahsediyor ve İran her ikisini de reddediyor.

Trump yönetiminin İran ile müzakerelerdeki temsilcisi Steve Witkoff, Tahran'ın uranyumu yüzde 3.67 oranında zenginleştirme hakkı olduğunu söylese de, ertesi gün İran'ın uranyum zenginleştirmemesi gerektiğini açıkladı. Ardından Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İran'ın uranyum zenginleştiren tek nükleer olmayan ülke olmak istediğini söyledi.

Öte yandan İran'ın yüzde 3.67 oranında uranyum zenginleştirme imkânına sahip olması durumunda bu oranın barışçıl amaçlarla uyumlu olmadığı belirtiliyor. Zira birkaç hafta içinde yüzde 20, sonra yüzde 60 ve en sonunda da yüzde 90 zenginleştirme oranına ulaşabilir ki bu da silah üretmek için gereken oran.

Her iki taraftan gelen belirsiz açıklamalara rağmen İran ve Washington'un çok yakında bir anlaşmaya varma noktasında olduğu kesin. Ancak görüşmelerdeki duraklamanın bölgesel bir başka gelişmeyle bağlantılı olduğu anlaşılıyor. İran'da Recai Limanı’nda ağır kayıplara yol açan ve etkileri halen devam eden bir patlama meydana gelirken, Husilerin İsrail hedeflerine yönelik saldırısı gerçekleşti. Husilere ait bir insansız hava aracı İsrail'deki enerji merkezini çevreleyen köprünün yakınına düşerek geniş çaplı bir hasara yol açtı. İsrail güvenlik birimlerinin yaptığı değerlendirmelerde, Husilerin Ben Gurion Havalimanı'na yeni tip bir füze fırlattığı belirtiliyor. Saldırı üzerine İsrail, İran’ı hedef alma ve eleştirme bahanesi bulma fırsatını kaçırmayarak, Tahran’ı Husi saldırısının arkasında olmakla suçladı.

İran'ın yıllardır Husilere askeri, mali ve lojistik destek sağladığı biliniyor. Ancak İsrail, bu olayı İran'ı eleştirmek ve Washington ile yürüttüğü müzakereler kapsamında ona baskı yapmak için kullandı. Öte yandan İran da Husi saldırılarını, Washington'u Kızıldeniz'deki saldırıları durdurmaları için Husileri etkileme gücüne sahip olduğuna ikna etmek amacıyla kullanıyor ve bu, İran'ın bilinen meseleleri birbirine bağlama politikasıyla örtüşüyor.

Daha sonra üçüncü tur görüşmelerin ardından müzakereler durdu, ama dördüncü tur görüşmeler yakın. Trump da Husiler ile Kızıldeniz'de ABD gemilerine yönelik saldırıların durdurulması ve ABD’nin Yemen'deki Husilere yönelik saldırılarının durması konusunda anlaşmaya vardıklarını duyurdu.

Bilhassa saldırılardan zarar gören Mısır ve Suudi Arabistan gibi Kızıldeniz'e kıyısı olan bölge ülkeleri olduğu için, iki taraf arasındaki saldırıların durması, bölgede sükunetin sağlanması ve gerginliğin azalması için olumlu bir gösterge. Suudi Arabistan, Yemen'de gerginliğin azaltılması ve Yemen krizinin barışçıl bir şekilde çözülmesi amacıyla bu anlaşmaya mutlaka destek verecektir. Ancak anlaşma diğer yandan, Trump'ın övünebileceği herhangi bir başarı elde etmek isteyen Washington'a baskı yaparak, İran ve İsrail'in çıkarları doğrultusunda birbirlerini nasıl kullandıklarını da ortaya koydu.

Kaldı ki Washington ile Husiler arasındaki anlaşmaya ilişkin soru işaretleri de gündemde; anlaşma Trump'ın bölge ziyareti bitene kadar geçici mi olacak, yoksa devam mı edecek? Yemenli isyancılar sadece İsrail gemilerine saldırmaya devam ederse ne olacak? Bu durum İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının durmasına yol açacak mı? Tüm bunlar önümüzdeki ziyaretten sonra cevapları daha da netleşebilecek sorular.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İran, İsrail ve Husiler, mevcut süreçte çıkarlarını korumak için Amerikan rolünü kullanmayı, ondan faydalanmayı başardılar. Ancak gelişmeler henüz şekillenme aşamasında ve bunların kısa sürede çökecek geçici düzenlemelerle mi yoksa daha uzun süre devam edecek düzenlemelerle mi sonuçlanacağı belirsiz.