İklim değişikliği uçakların daha fazla türbülansa girmesine sebep oluyor

Reading Üniversitesi bu bağlantıyı belirlerken 41 yıllık bir dönemdeki verileri inceledi

Bilim insanları popüler uçuş rotaları hakkında 10 yıl boyunca araştırma yaptı (Unsplash)
Bilim insanları popüler uçuş rotaları hakkında 10 yıl boyunca araştırma yaptı (Unsplash)
TT

İklim değişikliği uçakların daha fazla türbülansa girmesine sebep oluyor

Bilim insanları popüler uçuş rotaları hakkında 10 yıl boyunca araştırma yaptı (Unsplash)
Bilim insanları popüler uçuş rotaları hakkında 10 yıl boyunca araştırma yaptı (Unsplash)

Yeni bir araştırmaya göre, iklim değişikliği uçakların türbülansa girmesinde artışa neden oluyor.

Reading Üniversitesi'nin araştırması, hem ani hem de aşırı olabilen açık hava türbülansının son yıllarda dünya genelinde arttığını tespit etti.

Araştırmacılar, bu artış daha önce iklim değişikliğinin ilerlemesine paralel olarak gelecek için öngörülmüşse de, çalışmalarının bunun halihazırda gerçekleştiğini vurguladığını doğruladı.

Bu, karbondioksit salımlarından kaynaklanan daha sıcak havanın jet buharındaki rüzgar değişimini artırmasından ve bunun da rüzgarın belirli bir bölgede beklenmedik bir şekilde yön veya hız değiştirmesine neden olmasından kaynaklanıyor.

Geophysical Research Letters bilimsel dergisinde yayımlanan çalışma, türbülanstaki en büyük ani artışın ABD ve Kuzey Atlantik'te görüldüğünü ortaya koyuyor. Bununla birlikte bilim insanları Avrupa, Ortadoğu ve Güney Atlantik'teki popüler uçuş rotalarında da türbülansın arttığını tespit etti.

Atmosfer bilimci ve bu çalışmanın ortak yazarı Profesör Paul Williams, "İklim değişikliğinin gelecekte açık hava türbülansını artıracağını gösteren 10 yıllık bir araştırmanın ardından, şimdi artışın çoktan başladığını gösteren kanıtlarımız var" diyor.

Bu yeni araştırmada Kuzey Atlantik'teki 41 yıllık bir dönemin verileri incelendi. Bu veriler Avrupa ve Kuzey Amerika'daki dünyanın en yoğun uçuş rotalarını kapsıyor.

Bulgular, yıllık toplam şiddetli türbülans süresinin 1979'da 17,7 saatken 2020'de yüzde 55 artarak 27,4 saate yükseldiğini ortaya koydu.

Öte yandan bu süre zarfında meydana gelen ılıman türbülans yüzde 37 artarak 70 saatten 96,1 saate yükseldi.

Son olarak, 2020'de yıllık toplam hafif türbülans süresi 1979'da kaydedilen 466,5 saatten yüzde 17 daha fazla, yani 546,8 saatti.

Araştırmaya öncülük eden bilim insanları, tehlike potansiyelini ve havayolu şirketlerinin halihazırda her yıl milyonlarca sterlin harcamasını gerekçe göstererek, açık hava türbülansını tahmin etmek için yatırım yapılması gerektiğini söylüyor.

Doktora araştırmacısı Mark Prosser, "Türbülans uçuşları sarsıntılı hale getirir ve zaman zaman tehlikeli olabilir. Havayolu şirketlerinin artan türbülansı nasıl yöneteceklerini düşünmeye başlamaları gerekecek çünkü bu durum sadece ABD'de sektöre yılda 150 ila 500 milyon dolara mal oluyor" diyor.

Türbülansta geçirilen her ilave dakika, uçaktaki aşınma ve yıpranmanın yanı sıra yolcuların ve uçuş görevlilerinin yaralanma riskini de artırıyor.

Profesör Williams, "Gelecek onlarca yılda daha çetin zorlu hava şartlarının daha sarsıntılı uçuşlara dönüşmesini önlemek için gelişmiş türbülans tahmin ve tespit sistemlerine yatırım yapmalıyız" diye ekliyor.

 

Independent Türkçe



1400 yıllık altın kuzgun başı keşfedildi: İnanılmaz bir şey

(Minelab Metal Detectors/Facebook)
(Minelab Metal Detectors/Facebook)
TT

1400 yıllık altın kuzgun başı keşfedildi: İnanılmaz bir şey

(Minelab Metal Detectors/Facebook)
(Minelab Metal Detectors/Facebook)

İngiltere'nin güneybatısındaki Wiltshire'da metal dedektörü kullanan kişiler, yaklaşık 1400 yıl öncesine ait Anglosakson döneminden kalma altın ve lal taşından nadir bir kuzgun başı buldu.

Ayrıca küçük boncuklar ve üçgen lal taşlarıyla süslenmiş altın bir halka veya yüzük de keşfettiler.

Yaklaşık 60 gram ağırlığındaki kuzgun başı, çarpıcı bir lal taşı göz ve "tüylü" kısımlarının hatlarını çizen minik altın kürelerden oluşuyor.

Eserleri ocak ayında bulan iki dedektörcüden biri Paul Gould, bunların MS 7. yüzyıl Anglosakson dönemine tarihlendirildiğini söylüyor.

Kuzgun başının neyi temsil ettiği net değil ancak daha önceki araştırmalar, Cermen ve Viking çağlarında İskandinav tanrısı Odin'le bağlantılı şekilde karanlığı ve ölümü sembolize ettiğini gösteriyor.

Diğer dedektörcü Chris Phillips "Bu hayatta bir kez yapılacak bir keşif: Paul ve ben Sakson altınını keşfettik" diyor. 

İnanılmaz bir şey. Biraz duygusalım.

Ender nesneler halihazırda British Museum'daki uzmanlar tarafından temizlenip işlemden geçiriliyor.

Kuzgun başının sağ tarafında lal taşı bir gözün eksik olduğu tespit edildi ve içinden çıkarılan pislik, başka bir esere takılmış olabilecek küçük iğneleri gözler önüne serdi.

Phillips, uzmanlara atıfla kuzgun başının bir zamanlar bir boynuzdan yapılmış bir kadehin ucuna takılmış olabileceğini söyleyerek "hiçbir şeyin buna benzemediğini" ekliyor.

"Diğer taraf ya hasar görmüş gibi görünüyor ya da bu şekilde olması gerekiyor" ifadelerini kullanıyor.

Parıltılı, yanardöner görünümünü hâlâ koruyor.

Diğer altın ve lal taşı eserin ayrı bir mücevher mi yoksa daha büyük bir mücevherin parçası mı olduğu sorusu da cevapsız.

"Bunun bir yüzüğün parçası mı yoksa başka bir şeyin parçası mı olduğundan emin değiliz, belki de boynuzdan yapılan kadehe takılıydı" diyen Phillips, tüm lal taşlarının sağlam olduğunu da ekliyor.

Bu eserleri tam olarak kimin yaptığı belirsiz olsa da uzmanlar, Anglosakson ya da İskandinav kökenlerine uyduklarını söylüyor.

Daha önce Sutton Hoo ve Staffordshire istiflerinde de bulunan bunun gibi kuş benzeri mücevher parçalarının üzerinde, belirgin lal taşı kakmalı gözler ve gaga şekilleri vardı.

LiveScience'a göre Phillips, "Bölgede yapılacak sonraki araştırmalarda yer almayı umuyoruz ve tüm doğru prosedürleri uygulayarak keşif yapmaya devam edeceğiz" diyor.

Organizatörlerin alandaki metal dedektör çalışmalarını durdurduğu ve Wiltshire'ın irtibat görevlisini bilgilendirdiği bildirildi.

Independent Türkçe