Avrupa Siyasi Topluluğu Moldova’dan Rusya’ya meydan okuyor

Moldova Cumhurbaşkanı Maia Sandu, Avrupa Siyasi Topluluğu zirvesinde liderlerle resmî fotoğraf çektirirken (ortada) (EPA)
Moldova Cumhurbaşkanı Maia Sandu, Avrupa Siyasi Topluluğu zirvesinde liderlerle resmî fotoğraf çektirirken (ortada) (EPA)
TT

Avrupa Siyasi Topluluğu Moldova’dan Rusya’ya meydan okuyor

Moldova Cumhurbaşkanı Maia Sandu, Avrupa Siyasi Topluluğu zirvesinde liderlerle resmî fotoğraf çektirirken (ortada) (EPA)
Moldova Cumhurbaşkanı Maia Sandu, Avrupa Siyasi Topluluğu zirvesinde liderlerle resmî fotoğraf çektirirken (ortada) (EPA)

Hattar Ebu Diyab

Moldova’nın başkenti Kişinev, Ekim 2022’de kurulan Avrupa Siyasi Topluluğu’nun ikinci zirvesine ev sahipliği yaptı. Ayrılıkçı Transdinyester bölgesine 8 km, Ukrayna sınırlarına 21 km ve Rusya’ya 250 km mesafede gerçekleşen zirvede, başta Orta Balkanlar ve Güney Kafkasya’dakiler olmak üzere acil ve yeni beliren tehditlerin yanı sıra Kadim Kıta’nın, çevresi ile komşularının güvenliğine ilişkin yüzleştiği tehditlere, özellikle de Rusya ve uluslararası değişkenler karşısındaki büyük zorluğa ışık tutuldu.  

Elbette yeni siyasi topluluğun, uluslararası oyunda Avrupa’nın konumunu güçlendirme ihtimaline bel bağlanmış değil. Ancak istişareci rolü ve mensuplarının sayısı, krizlerin çözümünü kolaylaştırmak ve ülkeleri AB’ye girmeden önce bekleme odasına sokmak için bir imkân vermektedir. Her halükârda ilk zirvenin geçen yıl Prag’da ve ikincisinin bu yıl Moldova’da düzenlenmesi, kıta içi dengeler bağlamında Orta Avrupa’nın önemini yansıtıyor.

Dolayısıyla bu zirve, “hayati alan” ve “yakın çevre” üzerine verilen jeopolitik mücadelenin teyidi oldu ve AB bu sayede, daha fazla güvenlik sağlamak ve istikrarı korumak için nüfuz dairesini genişletme konusunda mesajlar verdi.

“Bu zirve, “hayati alan” ve “yakın çevre” üzerine verilen jeopolitik mücadelenin teyidi oldu ve AB, bu sayede, daha fazla güvenlik sağlamak ve istikrarı korumak için nüfuz dairesini genişletme konusunda mesajlar verdi”

Yeni bir siyasi oluşumun doğuş hikâyesi

Kadim Kıta, pek çok bölgesel resmi kuruluşu barındırıyor. Bunlardan en önde gelenleri ise AB ile Avrupa Konseyi. Bu durum, tüm kıta düzeyinde Avrupa Siyasi Topluluğu gibi ek bir yapının kurulması konusunda soru işaretleri doğurmaktadır.

Pratik açıdan AB tecrübesi, bilhassa ekonomik refah ve istikrar bakımından uluslararası kuruluşlar dünyasında en başarılı tecrübelerden sayılmakta. Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılmasından (Brexit’ten) sonra bugün 27 ülkeyi bir araya getiren bu birlik Ukrayna, Türkiye ve Moldova gibi birliğe katılmak isteyen kıtadaki diğer ülkeler için bir cazibe unsuru olma özelliğini koruyor.

Mayıs 2022’de AB Dönem Başkanı Emmanuel Macron, bu kurumun statüsünün zorluklarına bakarak ve işleri daha da karmaşık hale getiren yeni üyelerin dahil edilmesinde acele etmemek adına, Avrupalı bir istişare heyeti oluşturulması fikrini ortaya attı. Yarı resmi bir heyet şeklindeki bu siyasi topluluk, coğrafi sınırları Kafkasya’dan İzlanda’ya kadar uzanan Avrupa’yı kurumsal  olarak bir şekilde birleştirmiş, kadim bir fikri somutlaştırmış ve tartışma, istişare, beyin fırtınası ve öneriler için bir mekân olması öngörülmüştür.  

Foto: Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, zirvenin oturum aralarında Almanya Şansölyesi Olaf Scholz ile (DPA)
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, zirvenin oturum aralarında Almanya Şansölyesi Olaf Scholz ile (DPA)

Bununla birlikte bu yeni yapının kurulma isteği, AB ile Avrupa Konseyi’nin temsil ettiği tarihî kutuplara kıyasla faydası ve etkinliği konusundaki sorgulamaları engellemedi. Bu nedenle yeni oluşan bu yapının varlığının gerekçelerinden biri, Birleşik Krallık gibi birlikten çekilen ya da birliğe girmek isteyen ülkelerle istişare ve ortak eylem için pratik bir çatı temsil etmesi oldu.

“Kendisine ve sembolik değerine ilişkin yorumlara rağmen bu yeni varlığın ortaya çıkışı, büyük küresel jeopolitik değişikliklerin olduğu bir zamanda gerçekleşti”

Topluluğun ikinci zirvesinin mekânı olarak Moldova’nın başkenti özellikle tercih edildi. Zira batıdan Romanya ve doğudan Ukrayna’ya sınır olan bu küçük ülke, eski Sovyetler Birliği’ne bağlı son cumhuriyetlerden biridir. Avrupa çevreleri, hassas konumu ve Rusya yanlısı Transdinyester bölgesi meselesinden ötürü (2,6 milyon nüfuslu) bu küçük ülkenin de Ukrayna savaşının ikincil kurbanlarından biri olmasından korkuyor.

Zirvenin Moldova, Rusya ve Ukrayna savaşına dair mesajları

Bu bağlamda Moldova Cumhurbaşkanı Maia Sandu, ülkesinin AB’ye kabul edilmesini talep etmek için fırsatı değerlendirdi. Zira bu fakir ülke, nispeten zengin herhangi bir AB ülkesine kıyasla çok sayıda Ukraynalı mülteci kabul etti.

AB’ye yeni üyelerin katılımı için bir tarih belirlenememesinin sonucu olarak Moldova tarihindeki en büyük siyasi randevu, varlığı ve güvenliği için bir tür sembolik garantördü. Brüksel’de Avrupa Komisyonu’nun zirve arifesinde Putin yanlısı olan ve Moldova’da istikrarı sarsıcı faaliyette bulunmakla suçlanan isimlere yaptırım uygulaması dikkat çekiciydi.

Özellikle zirveye ilk gelen Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin dikkat çekici varlığından ötürü Ukrayna’ya ilişkin tutum, ilk zirvede olduğu gibi gündeme hâkim oldu. Avrupa’nın (ve ardındaki NATO’nun) Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e, Moldova’nın terk edilmiş olmadığı ve kaderini kendisinin tayin ettiği, ayrıca Ukrayna’nın karşı saldırısına hazırlıklar bağlamında Kiev’e verilen desteğin sürekli olduğu yönünde mesajlar vermek istediği çok açıktı. Zelenskiy ülkesinin AB ve NATO üyeliğinin hızlandırılması yönündeki isteğini bir kez daha dile getirerek, kararların bu yıl alınması gerektiğinin altını çizdi. Ancak AB yolu hazır ve kesin olsa da Ukrayna’nın NATO üyeliği konusundaki tereddüt her zaman hüküm sürecektir. Zira böyle bir şey NATO’yu ve başta ABD’yi Rusya ile doğrudan ve oldukça tehlikeli bir çatışma haline sokacaktır.

Foto: Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, zirvenin oturum aralarında bir araya geldi (EPA)
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, zirvenin oturum aralarında bir araya geldi (EPA)

“Topluluğun ikinci zirvesine mekân olarak Moldova’nın başkenti özelikle tercih edildi. Zira batıdan Romanya ve doğudan Ukrayna ile sınır olan bu küçük ülke, eski Sovyetler Birliği’ne bağlı cumhuriyetlerden biridir”

Avrupa’nın sorunları: Geleceği tehlikede

Zirvede Balkanlarda artan gerginliğin yanı sıra Ukrayna mücadelesi ve Ermenistan-Azerbaycan krizi de dahil olmak üzere enerji, iletişim ve güvenlik meseleleri konuşuldu.

Zirve, Rusya’nın rolünün gerilediği ve Türkiye’nin Ermenistan’a açık olduğu bir durumda, Erivan ile Bakü arasındaki sorunların çözümü için Avrupa tarafından önceden gösterilen çabaların sürdüğünü teyit eden ikili görüşmeler için iyi bir fırsattı. Bununla birlikte en öne çıkan bölgesel konu, Balkanlar’daki gelişmeler oldu. Almanya Şansölyesi Scholz ile Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un çabaları sonucunda Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic ile Kosovalı mevkidaşı Vjosa Osmani’nin de katıldığı dörtlü bir görüşme ayarlandı. Görüşmenin amacı, Kosova savaşının sona ermesinden yaklaşık 25 yıl sonra Sırbistan ile Kosova arasında giderek artan gerilime bir çözüm aramaktı.

Bu girişim, NATO güçlerinin geçtiğimiz mayıs ayı sonlarında Kosova’nın kuzeyinde gerçekleşen ve I. Dünya Savaşı’nın beşiği olan Balkanlar’a ve 1990’lı yıllarda eski Yugoslavya’nın dağıldığı savaşlara ilişkin hafızayı tazeleten çatışmaları kontrol altına almak için ek güçler konuşlandırmasından sonra önem kazandı. Avrupalılar, Rusya’nın Avrupa için bu kritik anda Sırbistan kartını kullanmasından korkuyor.

Özetle bu yeni siyasi oluşumun ikinci zirvesi, stratejik bir kutup seviyesine ulaşamamış olsa da oluşumun sembolik değeri ile istişareci karakterini ve AB’nin önemini göstermektedir. En güçlü uluslararası üçlü (ABD, Çin, Rusya), bu birliği kutuplaştırmak, saf dışı bırakmak veya rolünü sınırlandırmak için bir şekilde bir araya geliyor.

Dolayısıyla Avrupa’nın konumu, genişletilmiş yeni kurumlar inşa etmekle güçlenmeyecek. Bunun için daha ziyade ekonomik kutbun rolüyle yetinmeme konusunda bir uzlaşmaya ihtiyaç var.

Bu da Ukrayna’dan başlayan çatışmanın sonuçlarına ve büyük Avrupa ülkelerinin NATO’nun gölgesi altında da olsa Avrupalı savunma kutbu oluşturmaya yönelik tercihlerine bağlı olacak.

* Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.



Mel Gibson: Evim Dresden'e döndü

Gibson'ın da evinin bulunduğu Malibu'yu Palisades yangını etkisi altına aldı (AFP)
Gibson'ın da evinin bulunduğu Malibu'yu Palisades yangını etkisi altına aldı (AFP)
TT

Mel Gibson: Evim Dresden'e döndü

Gibson'ın da evinin bulunduğu Malibu'yu Palisades yangını etkisi altına aldı (AFP)
Gibson'ın da evinin bulunduğu Malibu'yu Palisades yangını etkisi altına aldı (AFP)

ABD'nin Kaliforniya eyaletinin Los Angeles kentini saran yangınlar ünlüleri de vurdu. Anthony Hopkins, Billy Crystal, John Goodman, Adam Brody ve Paris Hilton gibi pek çok yıldızın evinin kül olduğu bildiriliyor.

Mel Gibson da Joe Rogan'la podcast kaydı için Austin'e gittiğinde Malibu'daki evini yitirdiğini duyurdu.

Evinin son halini, II. Dünya Savaşı sırasında bombalanan Alman kenti Dresden'e benzetti. 

69 yaşındaki aktör, telefonla verdiği röportajda 14-15 yıldır yaşadığı evi kaybettiği için üzüldüğünü belirtti:

Tabii ki mahvedici bir his, duygu dolu. Uzun bir süre yaşıyorsunuz ve tüm her şeyiniz orada oluyor. Eşyalarımın bende yarattığı yükten kurtuldum çünkü hepsi artık kül oldu.

Podcast kaydı sırasında aklının evinde olduğunu dile getiren Gibson, sözlerine "Eve döndüğümde yerinde değildi. Kendi kendime 'En azından tesisatlar artık sinir bozucu problemler çıkarmayacak' dedim" diye devam etti.

Mad Max serisinin ilk filmlerinin yıldızı, çok sayıda değerli eşyasının kaybolduğunu ancak eşi Rosalind Ross ve oğulları Lars'ın güvende olmasının kendisine yettiğini söyledi.

Tavuklarının mucizevi bir şekilde hayatta kaldığını anlatırken aynı sokakta yaşayan meslektaşı Ed Harris'in de evinin yandığını bildirdi.

Orman yangınlarını kontrol altına alma çabaları sürüyor.

5 ayrı yangında hayatını kaybedenlerin sayısı dün akşam (9 Ocak) itibarıyla 10'a yükseldi. En az 180 bin kişi tahliye edilirken, neredeyse 10 bin yapının küle döndüğü aktarılıyor.

Salı günü patlak veren Palisades ve Eaton yangınları halihazırda 13 bin 750 hektardan fazla alanı yok ederek Los Angeles tarihindeki en yıkıcı yangınlar oldu.

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, Daily Beast