İlk kez uzaydan dünyaya kablosuz enerji iletimi gerçekleştirildi

Güç iletimi, üretilen özel elektronik çipler sayesinde yapıldı. (Caltech)
Güç iletimi, üretilen özel elektronik çipler sayesinde yapıldı. (Caltech)
TT

İlk kez uzaydan dünyaya kablosuz enerji iletimi gerçekleştirildi

Güç iletimi, üretilen özel elektronik çipler sayesinde yapıldı. (Caltech)
Güç iletimi, üretilen özel elektronik çipler sayesinde yapıldı. (Caltech)

Bilim insanları ilk kez, güneş enerjisinin uzayda kablosuz olarak iletileceğini başarıyla kanıtladı.

Şarku’l Avsat’ın İngiliz gazetesi Independent’tan aktardığı habere göre Maple olarak adlandırılan güneş prototipi, uzayda güneş enerjisi toplayıp dünya yüzeyine aktarmayı amaçlayan Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nün (Caltech) Uzay Güneş Enerjisi Projesi (SSPP) tarafından test edilen üç ana teknolojisinden biri.

Maple adı, düşük enerjili taşıyıcı yörünge deneyinde mikrodalga dizisinin kısaltmasından geliyor. İstenen yerlere enerji göndermek için tasarlanan elektronik çipler kullanılarak oluşturulmuş, mikrodalgayla çalışan bir dizi esnek ve hafif enerji vericisinden oluşuyor. Bilim insanları, başarılı sonuçlar elde etmek için enerji transfer matrislerinin hafif yapılması, uzaya göndermek için gereken yakıt miktarını azaltması ve bir roketle katlanıp taşınabilmesi için esnek olması gerektiğini aktardı.

Caltech’de Elektrik Mühendisliği profesörü olan Ali Hajimiri şu açıklamada bulundu:

“Şimdiye kadar yaptığımız deneylerle, Maple’nin uzayda alıcılara başarılı bir şekilde enerji iletebileceğine dair onay aldık. Ayrıca enerjisini dünyaya yönlendirecek şekilde programlayabildik. Bunu burada Caltech’te keşfettik. Bildiğimiz kadarıyla, hiç kimse pahalı katı yapılarda bile uzayda herhangi bir kablosuz enerji iletimini kanıtlamadı. Bunu ilk kez esnek, hafif yapılar kullanarak ve kendi entegre devrelerimizle biz yapıyoruz.”

Bunu daha önce dünyada test etmiş olan araştırmacılar modelin (uzay koşulları için optimize edilmiş malzemelerden yapılmış) uzayda da çalışabileceği görüşünde.



Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
TT

Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)

Deepfake videoların gelişmiş saptama yöntemlerini yanıltabildiği ve her geçen gün daha gerçekçi hale geldiği tespit edildi. 

Bir kişinin yüzünün ya da vücudunun dijital olarak değiştirilmesiyle oluşturulan deepfake videolar endişe yaratmaya devam ediyor. 

Bu videolar gerçek bir kişinin görüntüsünün yapay zeka kullanılarak değiştirilmesiyle yapılıyor. Aslında bu teknoloji, kullanıcıların yüzünü kediye dönüştüren veya yaşlandıran uygulamalar gibi zararsız amaçlarla da kullanılabiliyor.

Ancak insanların cinsel içerikli videolarını üretmek veya masum insanlara iftira atmak için de kullanılabilmesi ciddi bir sorun teşkil ediyor.

Bu videoların sahte olup olmadığını anlamak için kullanılan gelişmiş yöntemlerden biri kalp atışlarını izlemek. 

Uzaktan fotopletismografi (rPPP) adlı araç, deriden geçen ışıktaki küçük değişiklikleri tespit ederek nabzı ölçüyor. Nabız ölçen pulse oksimetreyle aynı prensiple çalışan bu araç, çevrimiçi doktor randevularının yanı sıra deepfake videoları tespit etmek için de kullanılıyor.

Ancak bulguları hakemli dergi Frontiers in Imaging'de bugün (30 Nisan) yayımlanan çalışmaya göre deepfake görüntülerde artık gerçekçi kalp atışları var.

Bilim insanları çalışmalarına videolardaki nabız hızını otomatik olarak saptayıp analiz eden bir deepfake dedektörü geliştirerek başladı. 

Ardından rPPP tabanlı bu aracın verilerini, EKG kayıtlarıyla karşılaştırarak hassasiyetini ölçtüler. Son derece iyi performans gösteren aracın EKG'yle arasında dakikada sadece iki-üç atımlık fark vardı. 

Ekip aracı deepfake videolar üzerinde test ettiğindeyse rPPP, videoya kalp atışı eklenmese bile son derece gerçekçi bir kalp atışı algıladı. 

Bilim insanları kalp atışlarının videoya kasten eklenebileceği gibi, kullanılan kaynak videodan kendiliğinden geçebileceğini de söylüyor.

Almanya'daki Humboldt Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Peter Eisert "Kaynak video gerçek bir kişiye aitse, bu artık deepfake videoya aktarılabiliyor" diyerek ekliyor: 

Sanırım tüm deepfake dedektörlerinin kaderi bu; deepfake'ler gittikçe daha iyi hale geliyor ve iki yıl önce iyi çalışan bir dedektör bugün tamamen başarısız olmaya başlıyor.

Araştırmacılar yine de sahte videoları saptamanın başka yolları olduğunu düşünüyor. Örneğin sadece nabız hızını ölçmek yerine, yüzdeki kan akışını ayrıntılı olarak takip eden dedektörler geliştirilebilir.

Eisert, "Kalp atarken kan, damarlardan geçerek yüze akıyor ve daha sonra tüm yüz bölgesine dağılıyor. Bu harekette gerçek görüntülerde tespit edebileceğimiz küçük bir gecikme var" diyor.

Ancak bilim insanına göre nihai çözüm deepfake dedektörlerinden ziyade, bir görüntünün üzerinde oynanıp oynanmadığını anlamaya yarayan dijital işaretlere odaklanmaktan geçiyor:

Bir şeyin sahte olup olmadığını tespit etmek yerine bir şeyin değiştirilmediğini kanıtlayan teknolojiye daha fazla odaklanmadığımız sürece, deepfake'lerin saptanmalarını zorlaştıracak kadar iyi olacağını düşünüyorum.

Independent Türkçe, BBC Science Focus, TechXplore, Frontiers in Imaging