Ürdün ordusu, Suriye’den uyuşturucu taşıyan İHA düşürdü

Bir askeri tankın üzerinde oturan iki Ürdünlü asker (Reuters)
Bir askeri tankın üzerinde oturan iki Ürdünlü asker (Reuters)
TT

Ürdün ordusu, Suriye’den uyuşturucu taşıyan İHA düşürdü

Bir askeri tankın üzerinde oturan iki Ürdünlü asker (Reuters)
Bir askeri tankın üzerinde oturan iki Ürdünlü asker (Reuters)

Ürdün ordusu ülkenin kuzey sınır bölgesine Suriye’den uyuşturucu taşıyan bir insansız hava aracını (İHA) düşürdüğünü açıkladı.

Ürdün, Suriye ordusuna bağlı birimler tarafından korunduğunu söylediği İran yanlısı milisleri sınırlarından uyuşturucu kaçakçılığı yapmakla suçladı. İran ve Suriye rejimleri ise organize uyuşturucu kaçakçılığının sorumluluğunu reddediyor.

Ürdün ordusu tarafından yapılan açıklamada, İHA’nın Suriye'den "yasadışı bir şekilde" sınırı geçmeye çalıştığı aktarıldı. Açıklamada Ürdün topraklarında düşürülen İHA’nın 500 gram “kristal” uyuşturucu taşıdığı ifade edildi.

Ordu açıklamasında “Ürdün silahlı kuvvetlerinin sınır cephelerindeki herhangi bir tehdide, anavatanın güvenliğini baltalamaya, istikrarsızlaştırmaya ve vatandaşlarını terörize etmeye yönelik her türlü çabaya karşı tüm gücü ve kararlılığıyla mücadele etmeye devam ettiğini" ifade etti.



İsrail ordusu Refah'ta bir BM çalışanını öldürdüğünü itiraf etti: Savaş bölgesindeydi

İsrail ordusunun ilk değerlendirmesi, BM aracının "devam eden çatışmalar sırasında" bombalandığını gösteriyor (DPA)
İsrail ordusunun ilk değerlendirmesi, BM aracının "devam eden çatışmalar sırasında" bombalandığını gösteriyor (DPA)
TT

İsrail ordusu Refah'ta bir BM çalışanını öldürdüğünü itiraf etti: Savaş bölgesindeydi

İsrail ordusunun ilk değerlendirmesi, BM aracının "devam eden çatışmalar sırasında" bombalandığını gösteriyor (DPA)
İsrail ordusunun ilk değerlendirmesi, BM aracının "devam eden çatışmalar sırasında" bombalandığını gösteriyor (DPA)

Times of Israel gazetesi bugün İsrail ordusunun, Gazze'nin güneyindeki Refah'ta bir BM çalışanının aktif çatışma bölgesindeyken öldürüldüğünü, bir başka çalışanın da yaralandığını belirttiği açıklamasını aktardı.

Arap Dünyası Haber Ajansına ise bir yetkilinin, bir çalışanın ölümü ve diğerinin yaralanması olaylarının soruşturulduğunu söylediğini belirtti.

Ordu, ilk değerlendirmenin, BM aracının "aktif savaş bölgesi olarak belirlenen bir alanda çatışmaların ortasında" bombalandığını gösterdiğini açıkladı.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin bir sözcüsü dün (Pazartesi), Refah'ta örgüte ait bir aracın hedef alınması sonucu bir BM çalışanının öldüğünü ve bir başkasının da yaralandığını doğrularken, Gazze'deki hükümet medya ofisi çalışanın ölümü ile ilgili İsrail ordusunu suçladı.

BM sözcüsü yaptığı açıklamada, Genel Sekreter António Guterres'in Refah'taki Avrupa Hastanesine giderken araçlarının bombalanması sonucu bir BM Güvenlik ve Emniyet Dairesi çalışanının hayatını kaybetmesi ve bir başka çalışanın da yaralanmasından duyduğu derin üzüntüyü dile getirdiğini söyledi.

Gazze'deki hükümet medya ofisi ise İsrail ordusunu yabancı bir çalışanı öldürmek ve başka bir yabancı çalışanı yaralamakla suçladı ve Refah'ta Birleşmiş Milletler aracına binerken hedef alındıklarını belirtti.

ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) Direktörü Samantha Power, "X" platformundaki hesabında yaptığı açıklamada: " Birleşmiş Milletler çalışanlarına yönelik saldırılar ve en az bir kişinin öldürüldüğüne dair haberlerden dehşete düştüm. Bu da öldürülen BM personeli, yardım görevlileri ve sivillerin şaşırtıcı sayısını artırıyor. BM personeli en kırılgan durumdaki insanlara yardım etmek için çalışmaktadır ve işlerini güvenli bir şekilde yapabilmeleri için korunmalıdırlar" ifadeleri yer aldı.

 


Manama Zirvesi’nin ana gündemi Filistin'e destek olacak

Bahreyn Kralı Hamad bin İsa el-Halife Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt ve yardımcısı Husam Zeki'yi kabul etti. (BNA)
Bahreyn Kralı Hamad bin İsa el-Halife Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt ve yardımcısı Husam Zeki'yi kabul etti. (BNA)
TT

Manama Zirvesi’nin ana gündemi Filistin'e destek olacak

Bahreyn Kralı Hamad bin İsa el-Halife Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt ve yardımcısı Husam Zeki'yi kabul etti. (BNA)
Bahreyn Kralı Hamad bin İsa el-Halife Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt ve yardımcısı Husam Zeki'yi kabul etti. (BNA)

Arap ülkeleri dışişleri bakanları, perşembe günü zirve düzeyinde toplanacak olan Arap Birliği Konseyi'nin 33’üncü oturumuna hazırlık amacıyla bugün (Salı) Bahreyn'in başkenti Manama'da bir araya geliyor. Alınan bilgilere göre tartışmalı konuları bir kenara bırakma eğiliminde olan zirve, Gazze Şeridi'nde yedi aydan fazla bir süredir devam eden savaşın dayattığı ‘istisnai koşullar’ altında yapıldığından, gündemin en üst sırasında Filistin'e verilen desteğin yinelenmesi yer alacak.

Arap Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Husam Zeki, hazırlık toplantıları çerçevesinde Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada zirvenin sonuçları konusunda iyimser olduğunu belirterek, “Filistin'in haklarını destekleyen ve uluslararası toplumu Filistin'e karşı sorumluluklarını terk etmemeye çağıran güçlü tutumlar bekliyoruz” ifadesini kullandı.

Genel Sekreter Yardımcısı, “Manama Zirvesi'nin Filistin meselesini tüm yönleriyle, özellikle de Gazze Şeridi'nde devam eden savaşla ilgili güncel gelişmeler doğrultusunda ele aldığını” vurguladı.

Zeki, Manama Zirvesi’nde Arap uzlaşısının boyutuna ilişkin beklentileriyle ilgili olarak şunları söyledi: “Hazırlık toplantıları genellikle uzlaşılan ve tartışılan tüm konuların ele alınmasına sahne oluyor. Ancak Arap liderlerine sunulan başlıklar tartışmalı konulardan uzak, uzlaşılan konulardır.”

Geçtiğimiz cumartesi gününden bu yana Manama Zirvesi için hazırlık toplantıları yapılıyor. Arap Birliği, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırısının yansımalarıyla başa çıkmak için acil bir plan üzerinde anlaşmaya varmak üzere iki gün süren toplantılar düzenledi.


Irak: DEAŞ saldırısında 5 asker öldü

Irak askeri (AFP)
Irak askeri (AFP)
TT

Irak: DEAŞ saldırısında 5 asker öldü

Irak askeri (AFP)
Irak askeri (AFP)

DEAŞ dün (Pazartesi), Irak'ın doğusunda Diyala ve Selahaddin vilayetleri arasında kırsal bölgedeki bir askeri mevziye saldırdı. Reuters'a konuşan iki güvenlik kaynağı, saldırıda 5 Irak askerinin öldüğünü, 5 askerin de yaralandığını belirtti.

Irak Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamada, üst düzey bir subay ve çok sayıda askerin silahlı saldırıyı püskürtürken çıkan çatışmada öldürüldüğünü duyurdu.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, bir piyade tugayının ikinci alay komutanı Albay Halid Naci Vasak ile birlikte bazı askerlerin "sorumluluk alanı içindeki" saldırıyı püskürtürken öldürüldüğü belirtildi.


Gazze'de kıtlık çirkin yüzünü gösteriyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Balah sakinlerine dün (Pazartesi) sıcak yemek dağıtıldı. (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Balah sakinlerine dün (Pazartesi) sıcak yemek dağıtıldı. (AFP)
TT

Gazze'de kıtlık çirkin yüzünü gösteriyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Balah sakinlerine dün (Pazartesi) sıcak yemek dağıtıldı. (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Balah sakinlerine dün (Pazartesi) sıcak yemek dağıtıldı. (AFP)

İsrail'in Refah Sınır Kapısı’nı kontrol altına alması ve yardım girişini neredeyse tamamen durdurmasının ardından, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde kıtlık korkusu yeniden baş gösterdi.

Son sekiz gündür, sınırlı miktarda un ve az miktarda konserve gıda taşıyan birkaç tır dışında Gazze Şeridi'ne hiçbir mal girmedi. Yaklaşık bir hafta önce de dondurulmuş sebze ve et girişinin tamamen engellenmesine karar verilmişti.

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Gazzeliler, yardım girişinin durdurulmasının, geçtiğimiz aylarda yaşadıkları, 26 kadar çocuk ve yaşlının ölümüne neden olan kıtlığın ardından yeni bir kıtlığa yol açmasından korkuyor. Gazze Şeridi'nin orta ve güney kesiminde yaşayan Gazzeliler de benzer bir deneyim yaşamaktan endişeli.

İsrail medyasının aktardığına göre İsrail ordusu, Cibaliye'de askeri bir operasyon başlattıktan sonra, Gazze Şeridi'nin kuzeyine yardım getirmek için Beyt Lahiya'nın batısında geçici bir sınır yolu açmaya karar verdi. Ancak Yahudi aşırılıkçılar yardım yolunun açılmasını engelledi.

İsrail ordusunun saldırısını derinleştirmesi ve Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas'ın kalelerinden biri olan kalabalık kampın içlerine doğru ilerlemeye çalışmasının ardından, Cibaliye Mülteci Kampı dün (Pazartesi) en şiddetli çatışmalara sahne oldu. Saha kaynakları İsrail güçlerinin yoğun ateş altında kampın merkezine doğru ilerlemeye çalıştığını, ancak Filistinli savaşçıların onları şiddetle püskürttüğünü bildirdi.

Bu arada İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas'ı ‘ortadan kaldırma’ hedefinde ısrar ediyor. Ancak hareket içinde Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklara göre Hamas'ın hayalci bulduğu bir teklif olan silahlarını bırakmaları, teslim olmaları ve esirleri teslim etmelerinin ardından liderlerinin Gazze Şeridi'nden sürgün edilmesi halinde savaşı durdurmayı teklif etti.

Gazze'deki İsrailli esirlerin aileleri dün, İsrail'in savaşta ölenleri anma töreninde büyük bir kargaşaya neden oldu. Aileler Netanyahu hükümetini Hamas tarafından esir tutulan 132 asker ve vatandaşın hayatını hiçe saymakla suçladı.


Hangi endişeler Mısır-İran ilişkilerinin “tamamen normalleşmesini” engelliyor?

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi (AFP)
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi (AFP)
TT

Hangi endişeler Mısır-İran ilişkilerinin “tamamen normalleşmesini” engelliyor?

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi (AFP)
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi (AFP)

İbrahim Mustafa

Mısır ve İran, yaklaşık 45 yıldır kopuk olan iki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri normale dönebilecek ‘ortak bir nokta’ bulmak amacıyla çabalarına hız kazandırdı. İki ülkenin yetkilileri arasındaki temaslar son 18 ayda sıklaşırken iki ülkenin dışişleri bakanlıkları ilişkileri normalleştirmek için bir ‘yol haritası’ üzerinde çalışıyorlar.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) tarafından 4-5 Mayıs tarihlerinde Gambiya’da düzenlenen 15. İslam Zirvesi sırasında Mısır ve İran dışişleri bakanları arasında yapılan görüşme, iki ülke arasındaki yakınlaşmanın son sinyali olarak değerlendirildi. Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından 4 Mayıs'ta yapılan açıklamada tarafların Mısır ve İran cumhurbaşkanlarının daha önce verdikleri direktifler doğrultusunda ilişkilerin normalleştirilmesi amacıyla çözüm bekleyen tüm önemli konuları ve meseleleri ele almak üzere istişarelere devam etmede mutabık kaldıkları belirtildi. Öte yandan İran Dışişleri Bakanı Emir Hüseyin Abdullahiyan, Mısırlı mevkidaşıyla yaptığı görüşmeden günler sonra Kahire ve Tahran'ın ‘iki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri normal seyrine döndürme yolunda olduğunu’ söyleyerek daha net bir açıklamada bulundu.

Geçtiğimiz yıl Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi arasında yapılan görüşmeyle en üst düzeye taşınan iki ülke arasındaki yetkililer arasında kamuoyu önünde gerçekleşen görüşmeler henüz 1990'lı yılların başlarından bu yana maslahatgüzar düzeyinde seyreden ilişkilerin düzeyini yükseltecek resmi bir açıklamaya dönüşmedi. İki ülke arasındaki ilişkiler, Mısır'ın 1979 yılında İsrail ile imzaladığı barış anlaşmasının ardından kopmuştu.

Örtüşen çıkarlar

Kısa bir süre önce BRICS’e katılan iki ülkenin birçok dosyada birbiriyle örtüşe çıkarları bulunuyor. Mısır Planlama ve Ekonomik Kalkınma Bakanı Dr. Hala es-Said’e göre Mısır’ın döviz gelirleri, Husilerin Kızıldeniz'deki silahlı eylemlerinden etkilendi. Çünkü Husilerin bölgedeki eylemleri Süveyş Kanalı’nın gelirlerinde yüzde 50’lik bir düşüşe neden oldu. Süveyş Kanalı’nın gelirleri geçtiğimiz nisan ayında 575 milyon dolar oldu. Geçtiğimiz yılın aynı döneminde bu rakam 904 milyon dolardı.

Husiler geçtiğimiz kasım ayında, ‘Gazze halkına destek’ iddiasıyla İsrail limanlarına giden ticari gemilere saldırılar düzenlemişti. Husilerin saldırıları, büyük nakliye şirketlerinin Kızıldeniz’i ve Süveyş Kanalı'nı kullanmaktan kaçınmasına ve bunun yerine Ümit Burnu rotasını tercih etmesine yol açtı.

Küresel ticaretin yüzde 12'si ve konteyner taşımacılığının yüzde 30'u Süveyş Kanalı üzerinden yapılıyor. Süvey Kanalı’nın 2022-2023 mali yılındaki geliri 9,4 milyar dolardı.

Bölgesel zorluklar

Eski Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Büyükelçi Cemal Beyumi, Ortadoğu'da devam eden kaosun yanı sıra Libya, Sudan, Suriye, Filistin ve diğer krizlerin gölgesinde İslam ülkeleri arasında mevcut zorluklarla koordineli bir şekilde başa çıkma çabası çerçevesinde Kahire ve Tahran'ı birbirine yaklaştırdığını düşünüyor.

The Independent Arabia’ya açıklamalarda bulunan Beyumi, Mısır’ın merhum Cumhurbaşkanı Enver Sedat döneminde, İsrail ile barış anlaşmasının ardından ‘kibirli tutumu’ nedeniyle ilişkileri koparanın önce İran olduğuna dikkat çekti. Aralarındaki ilişkileri normale döndürmenin ve Ortadoğu'nun iç işlerine dışarıdan müdahaleyi önlemek için aralarında koordinasyon sağlamanın her iki ülkenin de çıkarına olduğunu vurgulayan Mısırlı eski yetkili, şu an iki ülke arasındaki ilişkilerin maslahatgüzar düzeyinde olmasına rağmen, her iki ülkenin yetkilileri tarafından yapılan açıklamaların ‘olumlu olduğunu ve her birinin diğerini kardeş ülke olarak tanımladığını’ söyledi.

Kahire ve Tahran arasında tam normalleşme ve büyükelçi atama için halihazırda diplomatik iletişim düzeyinde zemin oluştuğundan sadece takvim konusunda bir anlaşmaya ihtiyaç duyulduğunu belirten Kahire ve Tahran'daki diplomatik misyonların başındaki kişilerin unvanları ‘maslahatgüzar’ olmasına rağmen, her zaman yüksek nitelikli ve deneyimli diplomatların seçildiğine dikkati çekti.

Yakınlaşmanın ayak sesleri

Mısır-İran yakınlaşmasının ayak sesleri, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri'nin 2022 yılının kasım ayında Şarm eş-Şeyh’te düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı (COP27) oturum aralarında İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Çevre Koruma Kurumu Başkanı Ali Selaceke ile bir araya gelmesiyle duyulmaya başladı.

Bu görüşmeden bir ay sonra Cumhurbaşkanı Sisi, Ürdün'de düzenlenen 2. Bağdat İşbirliği ve Ortaklık Konferansı Genel Oturumu sırasında İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile ‘ayaküstü’ bir araya geldi. Bu görüşmenin peşinden Abdullahiyan, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani tarafından Mısır-İran diyaloğunun başlatılması önerisinde bulunduğunu açıkladı.

Mısır ile ilişkilerin ciddi ve karşılıklı gelişime ve açıklığa tanıklık edeceğini umduğunu ifade eden Abdullahiyan, Kahire ile ilişkilerin İran'ın dış politikasının öncelikleri arasında yer aldığını vurguladı. Abdullahiyan ayrıca ikili ilişkilerin düzeyini yükseltmek için çaba sarf eden ve iki ülkeyi teşvik eden adı açıklanmayan ülkeler olduğunu da belirtti. Basında yer alan ve bu ülkelerin Umman ve Irak olduğu belirtilen haberlere göre her iki ülke de Mısır ve İran arasındaki soğukluğun giderilmesinde rol oynuyor.

Ancak İran'ın iyimserliğine Mısır'dan sert bir yanıt geldi. Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri Mısır-İran ilişkileriyle ilgili olarak basında yer alan haberleri yalanlarken ‘bu haberlerin gerçekle hiçbir ilgisi olmadığını’ söyledi.

İki ülkenin dışişleri bakanı geçtiğimiz eylül ayında New York'ta BM Genel Kurulu çerçevesinde bir araya geldi. Bundan birkaç gün sonra da iki ülkenin maliye bakanları Asya Altyapı Yatırım Bankası (AIIB) toplantısı çerçevesinde Şarm eş-Şeyh'te bir araya geldi.

İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin ev sahipliğinde 22-24 Ağustos 2023’te düzenlenen 15. BRICS Zirvesi oturum aralarında Mısır Meclis Başkanı Hanefi Cibali ile bir araya geldi. İki ülke arasındaki yakınlaşma, 2023 yılının kasım ayında Riyad'da düzenlenen ortak Arap-İslam zirvesi öncesinde Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ve İran Cumhurbaşkanı Reisi'nin bir araya gelmesiyle sonuçlandı.

Öncelik ekonomi

İran işleri uzmanı Ahmed Faruk, İran ve Mısır arasında halihazırda ‘çıkarların gözetilmesi düzeyinde’ ilişkiler olduğunu belirtti. Temsil düzeyinin büyükelçilik seviyesine çıkarılması için müzakerelerin sürdüğünü söyleyen Faruk, “Temsil düzeyinin büyükelçilik seviyesine çıkarılması, ilişkilerin tam olarak normalleşmesinin ve ilişkilerin normalleşmesinin birincil amacı olan ekonomik ve ticari alanlarda iş birliğinin, ardından Mısır'ın Ortadoğu bölgesindeki güvenlik ve askeri ağırlığı nedeniyle güvenlik ve askeri alanda iş birliğinin önünü açacak” dedi. İran işleri uzmanı, iki ülkenin Bağlantısızlar Hareketi ve BRICS başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası örgütlerde siyasi koordinasyonun da artacağına dikkati çekti.

Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia’dan aktardığı değerlendirmede İran'ın her zaman Mısır'ın medeniyet, kültür ve Ortadoğu’daki ağırlığı bakımından kendisine denk olduğunu söylediğini belirten Faruk, bu durumun Mısır’ın şüpheyle yaklaşması ve ulusal güvenliğini tehdit edebilecek İran’ın kültürel ve ideolojik yönelimleri sebebiyle ilişkilerin tam anlamıyla normalleşmesinin önündeki engellerden biri olduğunu vurguladı.

İran Dışişleri Bakanı Kemal Harazzi, kısa bir süre önce yaptığı açıklamada, eski Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek döneminde, dönemin Mısır Dışişleri Bakanı Ahmed Mahir ile İki ülke arasındaki güvenlik sorunları ve siyasi anlaşmazlıklar çözüldükten sonra ilişkilerin seviyesinin yükseltilmesi için hazırlık amacıyla bir ortak bildiriye vardıklarını, ancak Kahire'deki güvenlik servislerinin bunun duyurulmasını engellediğini açıklamıştı. Harrazi, dolayısıyla iki ülke ilişkilerinin normalleşmesini engelleyen siyasi meseleler ve güvenlik sorunları olduğunu belirtmişti.

Güvenlik alanındaki gelişmeler

İlişkilerin tamamen normalleşmesinin ortak çıkar alanlarında ve Filistin meselesi ve Gazze’deki savaş gibi her iki tarafı da ilgilendiren konularda daha fazla koordinasyon yapılması anlamına geldiğini söyledi. Faruk’a göre bunun yanında Mısır, İran'ın söz sahibi olduğu Irak, Suriye ve Lübnan gibi ülkelerde değişen oranlarda varlık göstermeyi ve her şeyden önce Husilerin Kızıldeniz'deki silahlı eylemlerinden kaynaklanan ve Süveyş Kanalı'nda seyrüseferi etkileyen zorlukları ele almayı istiyor. Bölgedeki son gelişmelerin iki ülkenin ilişkilerin seviyesini yükseltme isteğini arttırdığını belirten İran işleri uzmanı, “Ancak güvenlik ve kültür alanlarıyla ilgili endişelerin giderilmesi ve iki tarafın bu alanlarda koordinasyon mekanizmalarına ne ölçüde ulaşabildiği de tam normalleşmede rol oynuyor” diye konuştu.

Öte yandan İsrail basınında yer alan haberlere göre Kahire ve Tahran arasında son dönemde gelişen yakınlaşma İsrail'i endişelendirdi. İsrail merkezli Yediot Ahronot gazetesi, geçtiğimiz ocak ayında, “Mısır ve İran Gazze'deki savaş kisvesi altında yakınlaşıyor” başlıklı bir haber yayınladı. Haberde Tel Aviv ‘ilerleyen Mısır-İran yakınlaşması’ konusunda uyarıldı.

İranlı siyaset bilimci İmad Abşinas, The Independent Arabia’ya daha önce yaptığı bir açıklamada, Kahire ve Tahran’ın ilişkilerin tamamen normalleştiğini resmen ilan etme aşamasına gelememesini, Kahire’nin ABD ve İsrail'den bu adımı atmaması için ciddi siyasi baskı görmesinden kaynaklandığını belirtmişti. Abşinas, bu baskıların ‘bir süredir devam ettiğini ve Gazze’deki savaşın patlak vermesinden sonra bölgedeki mevcut durumun bir sonucu olmadığını’ da sözlerine eklemişti.

Tartışma noktaları

İran, Mısır’ın 1979 yılında İsrail ile barış anlaşması imzalaması ve aynı yılın başlarında gerçekleşen devrimle iktidardan düşürülen Şah Muhammed Rıza Pehlevi'yi kabul etmesinin ardından Mısır ile diplomatik ilişkilerini kesmişti.

Mısırlı ve İranlı yetkililer arasında 1990'ların başında uluslararası forumlarda bazı görüşmeler gerçekleşti. Bu görüşmelerin sonucunda iki ülkenin diplomatik temsilcilikleri büyükelçilik seviyesine yükseltildi ve Mısır, İran'ın Mısır bankalarında dondurulan fonlarını serbest bıraktı.

Onlarca yıldan sonra Tahran'ı ziyaret eden ilk Mısır Cumhurbaşkanı olan eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi döneminde iki ülke arasındaki ilişkiler önemli ölçüde iyileşti. Ancak Mursi bu ziyareti, Tahran’da yapılan Bağlantısızlar Hareketi Zirvesi'ne katılmak için gerçekleştirmişti. Aynı şekilde 2013 yılının nisan ayında dönemin İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad İİT Zirvesi için Kahire'yi ziyaret etti. Ahmedinejad, burada resmi törenle karşılandı.

Ancak bu ziyaretler diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılması yönünde resmi bir karara dönüşmedi. Mısır’da 30 Haziran 2013’te başlayan darbe sürecinin ardından Mursi'nin iktidardan düşürülmesinden sonra Cumhurbaşkanı Sisi'nin 2014 yılında göreve başlama yemin törenine katılması için İran Cumhurbaşkanı'na yapılan resmi davet dışında herhangi bir gelişme olmadı ve ilişkiler yeniden çıkmaza girdi. Tahran, Sisi’nin yemin töreninde dönemin Dışişleri Bakan Yardımcısı olan mevcut İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan tarafından temsil edildi.


Libyalı muhalif güçler UBH’nin petrol anlaşmaları yapmasının engellenmesini talep ediyor

Libya'da Halk Hareketleri Buluşması tarafından düzenlenen gösteriden (videodan alınan ekran görüntüsü)
Libya'da Halk Hareketleri Buluşması tarafından düzenlenen gösteriden (videodan alınan ekran görüntüsü)
TT

Libyalı muhalif güçler UBH’nin petrol anlaşmaları yapmasının engellenmesini talep ediyor

Libya'da Halk Hareketleri Buluşması tarafından düzenlenen gösteriden (videodan alınan ekran görüntüsü)
Libya'da Halk Hareketleri Buluşması tarafından düzenlenen gösteriden (videodan alınan ekran görüntüsü)

Keskin siyasi bölünmelerin yaşandığı Libya’da, muhalif güçlerin Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti’ne (UBH) yönelik protestoları arttı. Söz konusu protestoların amacı, UBH’nin yabancı şirketlerle petrol anlaşmaları yapmasını engellemek şeklinde özetlenebilir. Muhalifler, Dibeybe hükümetinin elini kolunu bağlayarak, onu ‘yetkilerini yasalara uygun olarak kullanma hakkı’ diye adlandırdıkları şeyden vazgeçirmeye çalışıyorlar. Aslında protestolar, Libya İstikrar Hükümeti’nin (LİH) eski başkanı Fethi Başağa’nın 2022'nin sonunda UBH’yi petrol sektöründe şüpheli anlaşmalar yapmaması konusunda uyarmasıyla başlamıştı.

Dibeybe hükümeti, Libyalıların zenginliğini tehlikeye atmadan, petrol sahalarını geliştirme konusundaki istekliliğini her zaman yineliyor. Ayrıca UBH, yapılan bu işin denetimsiz olmadığına ve sadece petrol sektörünü geliştirmek için hareket edildiğine inanıyor. Cumartesi akşamı başkent Trablus'un güneyindeki Arap Körfezi Petrol Şirketi’ne ait et-Tahara NC4 petrol sahası önünde toplanan halk, UBH’nin ulusal şirketlere ait petrol sahalarını yabancı şirketler yararına işletme imtiyazından feragat etmesini istedi. Protestolarda, Dibeybe’nin yapmak istedikleri ‘şüpheli anlaşmalar’ olarak nitelendirildi.

bgrtyh
Libya başkentinin güneyindeki et-Tahara petrol sahasının bir bölümü (Libya Ulusal Petrol Kurumu)

Libyalı siyasi analist Husam el-Kamati, bu sahaların (et-Tahara NC4, el-Latif, ve Sultan) tamamıyla Libya Ulusal Petrol Kurumu'na ait alt bir şirket olan Arap Körfezi Petrol Şirketi’ne ait olduğunu söyledi. Kamati söz konusu sahaların, büyük ham petrol rezervlerine sahip verimli sahalar olduklarına dikkat çekti.

Protestocular direniyor

Halk Hareketleri Buluşması üyesi olan protestocular, Hamada bölgesinde gerçekleştirdikleri eylemde, Libya halkının imkânlarını boşa harcamaya ya da satmaya yönelik her türlü girişimi reddettiklerini ifade ettiler. Protestocular, Libya Ulusal Petrol Kurumu'nun, tamamı Arap Körfezi Petrol Şirketi’ne ait olan imtiyazından feragat etmesi karşısında duydukları şaşkınlığı dile getirdiler. Söz konusu durum NC7 ulusal imtiyazı ile el-Latif ve Sultan sahalarında da tekrarlandı.

Libya'daki Devlet Yüksek Konseyi'nin (DYK) 42 üyesi, daha önce UBH’nin Hamada Petrol Sahası Geliştirme Anlaşması’nı reddetmişti. DYK, yabancı şirketleri yasa dışı olması nedeniyle UBH ile herhangi bir ortaklığa girmemeleri ya da üzerinde anlaşılanları dikkate almamaları konusunda uyardı. Ayrıca DYK, anlaşmanın imzalanmasının herhangi bir yasal yükümlülük getirmeyeceği konusunda da uyarıda bulundu.

DYK üyeleri tarafından atıfta bulunulan anlaşma, Dibeybe hükümetinin İtalyan ‘Eni’, Türk ‘TP’, Fransız ‘Total’ ve BAE’li ‘ADNOC’ şirketlerinden oluşan bir koalisyonla ülkenin batısındaki Hamada el-Hamra petrol sahasında bir yatırım anlaşması imzalama niyetiyle ilgiliydi.

zxsd
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, Libya Ulusal Petrol Kurumu Başkanı Ferhat Bin Kıdara ile yaptığı görüşmede (UBH)

Geliştirme sürecine ilişkin tartışmaların artmasının ardından Dibeybe, Hamada petrol sahasının geliştirilmesine yönelik prosedürlerin devam edeceğini, ancak Enerji İşleri Yüksek Konseyi'nin onuncu toplantısında üzerinde mutabık kalınan hususlar doğrultusunda teknik ya da hukuki gözlemlerin ele alınacağını ifade etti.

Şarku’l Avsat’a konuşan Kamati, “Bu protestolar birden fazla petrol tesisinde tekrarlandı. Libya sahnesindeki aktörler arasında şüpheli olarak tanımlanan anlaşmalar hakkında çok fazla konuşma oldu” ifadelerini kullandı.

Kamati, petrol sektörünün son on yılda -siyasi tarafların bazı sahaları kapatarak siyasi pazarlık unsuru olarak kullanması dışında- gerilim ve anlaşmazlıklardan uzak kaldığını beyan etti. Kamati, Ulusal Petrol Kurumu'nun her zaman bu gerilimlerden uzak, profesyonel bir şekilde çalıştığını düşünüyor.

Kamati, geçtiğimiz yıl boyunca petrol sektöründe şüpheli olduğu söylenen sözleşmeler hakkında konuşulduğuna dikkat çekti. Ulusal Petrol Kurumu'na göre et-Tahara sahası günde 2 bin 500 varil üretiyor ve petrol sektörü için gerekli bütçeler sağlandığında bu rakamın 40 bin varile ulaşması bekleniyor.

Diğer taraftan UBH’ye muhalif bir hareket olan Halk Hareketleri Buluşması, Libya halkının kabiliyetlerini baltalamaya yönelik her türlü girişimin karşısında duracağını ve şüpheli anlaşmaları engellemek için tüm imkânlarıyla çalışacağı taahhüdünde bulundu.

Denetim makamları

Halk Hareketleri Buluşması, ‘tüm Libyalıları temsil eden meşru bir hükümet kurulana kadar her türlü uluslararası anlaşma ve sözleşmeyi askıya alarak’ petrol sektöründe olup bitenlerle ilgili denetim makamlarını, Savcılığı ve Libya Denetim Bürosu’nu sorumluluklarını üstlenmeye çağırdı. Protestolar, Trablus'ta Dibeybe başkanlığındaki UBH ile doğu Libya'da Usame Hammad liderliğindeki LİH arasındaki bölünmenin ortasında gerçekleşti.

Libya Ulusal Petrol Kurumu Başkanı Ferhat Bin Kıdara geçtiğimiz hafta sonu yaptığı açıklamada, kurumun ‘üretimi günde iki milyon varile çıkarmayı’ hedeflediğini söyledi. Dibeybe, Bin Kıdara ile günlük petrol ve gaz üretimini arttırmaya yönelik geliştirme projelerinin ilerleyişini ve Ulusal Petrol Kurumu ve iştiraklerinin kalkınma planını görüştü.

Libya Ulusal Petrol Kurumu yakın zamanda, üretimi arttırmaya yönelik stratejik planının uygulanması kapsamında, Arap Körfezi Petrol Şirketi'nin 2021 yılından bu yana aktif olmayan Serir petrol sahasındaki L84 kuyusunun kapsamlı bakımını tamamladığını duyurdu.

dsvrfeb
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, kabinedeki bazı bakanlar ve İdari Kontrol Otoritesi Başkanı ile bir araya geldi. (UBH)

Yeniden faal hale getirilen kuyudan elde edilen test sonuçları, günde 580 varilden fazla petrol üretim potansiyeli olduğunu gösterdi. Arap Körfezi Petrol Şirketi ayrıca, 2015 yılından beri hizmet dışı olan Hamada sahasındaki V01-NC8A kuyusundaki çalışmaları da başarıyla tamamladı ve üretim miktarı günde 320 varilin üzerine çıktı.

Onayların verilmesi için mekanizma

Diğer yandan Dibeybe, Eğitim, Ulaştırma ve Kabine İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanları, yürütme kurumlarının başkanları ve İdari Kontrol Otoritesi Başkanı ile bir toplantı gerçekleştirdi.

UBH tarafından dün (Pazar) yapılan açıklamada, toplantının, İdari Kontrol Otoritesi’nin yetki alanına giren bir dizi ortak dosyanın takibi, özellikle de yürütme organları tarafından imzalanan sözleşmeler için onay verme mekanizmasının düzenlenmesi ve sözleşmelerin onaylanan zaman çizelgelerine göre tamamlanmasını sağlayacak idari mekanizma üzerinde anlaşmaya varılması konularına ayrıldığı belirtildi.

Şarku’l Avsat’ın UBH’ye yakın kaynaklardan edindiği bilgiye göre toplantıda ayrıca İdari Kontrol Otoritesi ekipleri ile hükümet tarafından kısa süre önce kurulan Mali Suçlar Kontrol Dairesi arasında suç ve kara para aklamayla mücadele alanında iş birliği ele alındı.

Dibeybe, hükümetin, ‘her düzeydeki gözetim organlarını düzenleyen yasa ve mevzuata uygun olarak çalıştığını’ ve tüm ortak dosyalarda iş birliğine hazır olduğunu vurguladı. Dibeybe ayrıca, hükümetin, gözetim organlarının gözlemlerini bakanlıklar, kurumlar ve kuruluşlardaki iş akışının önemli göstergeleri olarak gördüğünü belirtti.


Hizbullah, İsrail'in kuzeyindeki bir askeri bölgeye İHA saldırısı düzenlediğini duyurdu

Geçen hafta Lübnan'dan İsrail'e atılan bir roketin ardından Kiryat Şimona üzerinde dumanlar yükseliyor. (Reuters)
Geçen hafta Lübnan'dan İsrail'e atılan bir roketin ardından Kiryat Şimona üzerinde dumanlar yükseliyor. (Reuters)
TT

Hizbullah, İsrail'in kuzeyindeki bir askeri bölgeye İHA saldırısı düzenlediğini duyurdu

Geçen hafta Lübnan'dan İsrail'e atılan bir roketin ardından Kiryat Şimona üzerinde dumanlar yükseliyor. (Reuters)
Geçen hafta Lübnan'dan İsrail'e atılan bir roketin ardından Kiryat Şimona üzerinde dumanlar yükseliyor. (Reuters)

Hizbullah bugün yaptığı açıklamada, İsrail'in kuzeyindeki bir askeri bölgeye insansız hava aracı (İHA) saldırısı düzenlediğini duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Arap Dünyası Haber Ajansı'ndan (AWP) aktardığına göre açıklamada, Hizbullah milislerinin “Beyt Hilel'in güneyindeki 91’inci Tümen’in 403’üncü Yedek Topçu Taburu’nun yeni yerindeki düşman subay ve askerlerinin çadırlarına bir İHA filosuyla hava saldırısı düzenlediği ve hedefleri doğrudan vurduğu” belirtilerek ‘düşman unsurları arasında çok sayıda ölü ve yaralı’ olduğu kaydedildi.

Açıklamanın devamında saldırının “Gazze Şeridi'ndeki kararlı Filistin halkına ve direnişlerine destek amacıyla” yapıldığı belirtildi.

İsrail ordusu bugün erken saatlerde Lübnan'dan gelen iki İHA’nın İsrail'in kuzeyindeki Beyt Hilel bölgesinde patladığını duyurdu.

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada, İHA’ların patlamasının bölgede yangına yol açtığı belirtilerek, yangının başladıktan kısa bir süre sonra söndürüldüğü kaydedildi.

Saldırı sonucunda herhangi bir can kaybı rapor edilmediği belirtildi.

İsrail ordusu ile Lübnan'daki Hizbullah ve Filistinli silahlı gruplar arasında 7 Ekim'de Gazze Şeridi'ne yönelik İsrail savaşının başlamasından bu yana neredeyse her gün sınır ötesi bombardıman yaşanıyor.


Hizbullah İsrail'e karşı üçüncü “ağır füze” sistemini devreye soktu

Geçtiğimiz yıl Lübnan'ın güneyindeki bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah roketatarlarının yanında görülen İmad Muğniye'nin bir fotoğrafı (Şarku’l Avsat – Arşiv)
Geçtiğimiz yıl Lübnan'ın güneyindeki bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah roketatarlarının yanında görülen İmad Muğniye'nin bir fotoğrafı (Şarku’l Avsat – Arşiv)
TT

Hizbullah İsrail'e karşı üçüncü “ağır füze” sistemini devreye soktu

Geçtiğimiz yıl Lübnan'ın güneyindeki bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah roketatarlarının yanında görülen İmad Muğniye'nin bir fotoğrafı (Şarku’l Avsat – Arşiv)
Geçtiğimiz yıl Lübnan'ın güneyindeki bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah roketatarlarının yanında görülen İmad Muğniye'nin bir fotoğrafı (Şarku’l Avsat – Arşiv)

Hizbullah, Lübnan'ın güneyinde İsrail ile çatışmaların yaşandığı bölgede, 2008 yılında Şam’da bir suikasta kurban giden Hizbullah komutanlarından İmad Muğniye'nin adını taşıyan yeni ‘ağır’ füze sistemini konuşlandırdığını duyurdu. Hizbullah tarafından yapılan açıklamada, füze sisteminin iki taraf arasında kademeli olarak tırmanan savaş çerçevesinde tanıtılan üç ‘ağır füze’ sisteminden biri olduğunu belirtti.

Hizbullah, dün yaptığı açıklamada İmad Muğniye adlı yeni ağır füze sistemiyle Lübnan'ın İsrail işgali altındaki Şeba Çiftlikleri’nde yer alan Zabdin bölgesi çevresinde İsrail askerlerinin konuşlandığı bir noktayı hedef aldığını ve doğrudan vurduğunu bildirdi.

Hizbullah, Hermon Dağı'nın batı yamacında yer alan Şeba Çiftlikleri bölgesi ve Kefer Şuba Tepeleri'ndeki yüksek noktalardaki askeri mevzilere sık sık roketli saldırılar düzenliyor.

Hizbullah, son çatışmaların başlamasından bu yana Şeba Çiftlikleri bölgesinde sadece bir kez nitelikli askeri operasyon gerçekleştirebildi. Ruveysat el-Alem yakınlarındaki bir İsrail askeri konvoyu geçtiğimiz nisan ayı sonlarında ‘karmaşık’ olarak nitelendirilen bir pusuya düşürüldü. Pusuda iki İsrail askeri aracı hasar gördü. Hizbullah, söz konusu askeri bölgeleri bombalamak için roket kullanmaya devam etti.

Hizbullah’ın detay vermediği açıklamasında geçen Imad Muğniye füzeleri, geçtiğimiz yıl 8 Ekim’de Lübnan’dan ‘Gazze’ye Destek Savaşı’nın başlamasından bu yana cepheye sürdüğünü duyurduğu üçüncü tip karadan karaya ağır füze sistemi oldu. Hizbullah, savaşın ikinci ayında genellikle Lübnan sınırına yakın askeri mevzileri hedef alan, 300 ila 500 kilogram ağırlığında patlayıcı taşıyan bir savaş başlığına sahip kısa menzilli ‘Burkan’ adlı füze sistemini tanıtmıştı.

Hizbullah, geçtiğimiz ocak ayında bir başka ağır ve kısa menzilli füze tipi olan ‘Felak 1’ füzelerini cepheye sürdüğünü duyurmuştu. İran tarafından geliştirilen ve Rus yapımı BM-24 sistemine çok benzeyen Felak 1 füzesinin menzili 10 kilometreye kadar çıkabiliyor ve 240 milimetre kalibreye sahip. Füze 50 kilograma kadar şarapnel içermeyen yüksek patlayıcılı savaş başlıkları taşıyabiliyor.

Hizbullah, 6 aylık bir süre zarfında İsrail’in insansız hava araçlarına (İHA) karşı hava savunma sistemlerini tanıttı. Hizbullah, niteliğine dair detay vermediği bu sistemler sayesinde İsrail’e ait 5 İHA’nın düşürüldüğünü duyurdu. Hizbullah, İHA ve başında kamera bulunan İran yapımı güdümlü tanksavar füzesi Elmas’ı da savaşa dahil etti.

Hizbullah, bunun yanında İsrail'in Lübnan sınırındaki Kiryat Shmona kasabasını ve Suriye'nin İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri’nde bulunan askeri mevzileri bombalamak için sıklıkla kullandığı Kornet tanksavar füzelerini ve Katyuşa roketlerini da kullandı.

scr5yn
İsrail’in füze savunma Demir Kubbe Hizbullah tarafından Lübnan sınırındaki Kiryat Shmona kasabasına atılan roketleri engellemeye çalışırken (AFP)

Yeni füze sistemine, 2008 yılının şubat ayında Şam'da bir suikasta kurban giden askeri komutanı İmad Muğniye’nin adını veren Hizbullah, Muğniye suikastında İsrail'in parmağı olduğunu düşünüyor. Muğniye, Hizbullah'ın 2006 temmuzunda İsrail'e karşı başta Direniş Tugayları olmak üzere Hizbullah'ın çeşitli askeri birimlerini kurması, organize etmesi ve geliştirmesiyle biliniyor.

Hizbullah, yeni füze sistemini, Lübnan'ın güneyinde yaklaşık bin 500 evin tamamen yıkılmasına ve yaklaşık 10 bin evin hasar görmesine yol açan günlük çatışmaların yaşandığı ve İsrail'in geniş arazileri bombaladığı savaşın devam ettiği sırada duyurdu. Lübnan, sınır bölgesinde yaşayanların çoğunu tahliye ederken, İsrail'in kuzeyindeki sınır bölgesinde de sivillerin çoğu tahliye edildi.

İsrail basını, Lübnan'dan Ramim kışlasına tanksavar füze atıldığını bildirirken, Hizbullah casusluk teçhizatı taşıyan bir askeri aracın hedef alındığını açıkladı. Hizbullah işgal altındaki Lübnan köyü Honin’deki Ramim kışlasında bulunan diğer teknik teçhizatların ve araçların da füzelerle hedef alınarak imha edildiğini kaydetti.

Öte yandan İsrail, Cebel el-Lebbune ve en-Nakura beldelerinin yanı sıra el-Vizani ve Şeba’nın dış mahallelerini bombaladı. İsrail, Cebel el-Lebbune ve en-Nakura beldelerinin dış mahallelerini havadan karaya füzelerle hedef aldıktan birkaç saat sonra el-Vizani ve Şeba beldelerinin dış mahallelerini hedef aldı. İsrail topçu birlikleri saat 13.00 sularında el-Cebin ve ez-Zuhayra beldelerinin dış mahallelerini ve çevresindeki açık arazileri bombalarken Mavi Hat'a (İsrail-Lübnan sınırı) bitişik sınır köyleri üzerinde işaret fişekleri atıldı, keşif uçakları Sûr ve Bint Cubeyl ilçelerinin köyleri üzerinde uçuşlar gerçekleştirdi.

Sınır bölgesinde ateşkes sağlanması için uluslararası taraflarla Lübnan arasındaki temaslar sürerken, Hizbullah'ın parlamentodaki siyasi kanadı Direnişe Sadakat Bloğu üyesi milletvekili Hüseyin Hac Hasan, “Gazze'ye yönelik saldırılar devam ettiği sürece direnişe ve Gazze halkını desteklemeye devam edeceğiz” dedi.

Lübnanlı milletvekili sözlerini şöyle sürdürdü:

Lübnan'daki direniş, Gazze'deki direnişi desteklemeye devam edecek. Ne tehditler ne bombardımanlar ne sivillere yönelik saldırılar ne direnişçilere yönelik saldırılar ve suikastlar, ne arabulucular ne de herhangi bir taraf bu kararı etkileyebilir ya da değiştirebilir. Her daim desteklemeye devam edeceğiz, çalışacağız ve bunu yapacağız. Caydırıcı olana, üstünlüğü sağlayana ve (israil’in) güvenlik krizini derinleştirene kadar durmayacağız.

 


El-Kassam Tugayları ve Kudüs Seriyyeleri, İsrail güçlerinin Refah Sınır Kapısı’nda havan toplarıyla hedef alındığını duyurdu

İsrail, Mısır sınırındaki Refah Sınır Kapısı’nı kontrol ediyor. (Reuters)
İsrail, Mısır sınırındaki Refah Sınır Kapısı’nı kontrol ediyor. (Reuters)
TT

El-Kassam Tugayları ve Kudüs Seriyyeleri, İsrail güçlerinin Refah Sınır Kapısı’nda havan toplarıyla hedef alındığını duyurdu

İsrail, Mısır sınırındaki Refah Sınır Kapısı’nı kontrol ediyor. (Reuters)
İsrail, Mısır sınırındaki Refah Sınır Kapısı’nı kontrol ediyor. (Reuters)

Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları bugün (Pazartesi) yaptığı açıklamada, İslami Cihad Hareketi’nin askeri kanadı Kudüs Seriyyeleri ile iş birliği yaparak Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafında konuşlu İsrail güçlerini ağır havan mermileriyle vurmayı başardığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Arap Dünyası Haber Ajansı'ndan (AWP) aktardığı habere göre, Telegram üzerinden yapılan açıklamada, “El-Kassam mücahitleri, Kudüs Seriyyeleri mücahitleriyle birlikte Refah Sınır Kapısı’ndaki düşman mevzilerini ağır kalibreli havan mermileriyle vurmayı başardı” ifadeleri yer aldı.

Kassam Tugayları dün (pazar) de, Refah Sınır Kapısı’ndaki İsrail askerlerini ve zırhlı araçlarını havan mermileriyle vurduğunu bildirmişti.

Söz konusu saldırı, İsrail ordusunun Salı günü askeri bir operasyonun parçası olarak Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafını ele geçirmesinden bu yana sınır kapısında konuşlu İsrail güçlerinin hedef alındığı bildirilen ilk saldırı oldu.


Filistin yönetimi, Batı Şeria'daki memur maaşlarının yarısını ödeyebildi

İsrail'in saldırılarında Gazze'de en az 35 bin Filistinli öldürülürken, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de 498 Filistinli Filistinli hayatını kaybetti (AFP)
İsrail'in saldırılarında Gazze'de en az 35 bin Filistinli öldürülürken, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de 498 Filistinli Filistinli hayatını kaybetti (AFP)
TT

Filistin yönetimi, Batı Şeria'daki memur maaşlarının yarısını ödeyebildi

İsrail'in saldırılarında Gazze'de en az 35 bin Filistinli öldürülürken, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de 498 Filistinli Filistinli hayatını kaybetti (AFP)
İsrail'in saldırılarında Gazze'de en az 35 bin Filistinli öldürülürken, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de 498 Filistinli Filistinli hayatını kaybetti (AFP)

Filistin Ulusal Yönetimi, İsrail vergi fonundan aktarımı kestiği için bu ay kamu sektörü maaşlarının sadece yüzde 50'sini ödeyebileceğini bildirdi.

Batı Şeria'daki Filistin Ulusal Yönetimi'nden pazar günü yapılan açıklamada, kamu sektörü çalışanlarına nisan maaşlarının sadece yarısının ödenebileceği bildirildi. 

Yönetim, martta verilen maaşların da tamamının yatırılmadığını, finansal durum elverdikçe ödemelerin gerçekleştirileceğini bildirdi. 

İsrail Bakanlar Kurulu, 3 Kasım 2023'te Filistin hükümeti adına topladığı vergi fonundan Gazze Şeridi'ne ve Filistinli tutuklulara ayrılan miktarın kesilmesine karar vermişti. Tel Aviv yönetimi, paranın Hamas'ın eline geçebileceğini öne sürmüştü.

Bunun üzerine, Filistin Ulusal Yönetimi, 5 Kasım 2023'te vergi fonunu almayı reddettiğini açıklamıştı. Daha sonra şubatta varılan anlaşmada Norveç, fonların aktarımını yapmayı kabul etmişti. Anlaşmaya göre İsrail, topladığı vergiyi Norveç'e transfer ediyor, Norveç de Gazze için ayrılanın dışındaki meblağı Filistin yönetimine gönderiyor. 

Ancak İsrailli medya kuruluşu Kanal 12, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in yaklaşık 170 milyon şekellik fonu (yaklaşık 1,5 milyar TL) Norveç üzerinden Batı Şeria'daki Filistin Ulusal Yönetimi'ne göndermeyi reddettiğini aktardı.

Habere göre Smotrich, Batı Şeria'daki Filistin yönetiminin "İsrail devletine karşı faaliyetler yürüttüğünü" savunarak fonu dondurdu.

İsrailli haber sitesi Times of Israel, Maliye Bakanlığı'nın bu ay göndeirlmesi gereken fonun askıya alındığını doğruladığını fakat sürece dair detay paylaşmayı reddettiğini bildirdi. 

Uluslararası Ceza Mahkemesini'nin (UCM) İsrailli üst düzey yetkililere yönelik yakalama kararı çıkarabileceğine dair iddialar, Washington ve Tel Aviv'den tepki toplamıştı. İsrail, Filistin yönetiminin de UCM'nin böyle bir adım atması için baskı uyguladığını savunuyor. 

Amerikan habercilik kuruluşu Axios'a konuşan ve kimliklerinin gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, UCM'nin söz konusu hamleyi yapması durumunda İsrail'in Filistin yönetimine gönderilecek fonları misilleme olarak kesebileceğini ileri sürmüştü. 

Gazze Şeridi, 1996-2006'da Filistin Ulusal Yönetimi'ne bağlıydı. Ancak Hamas, 2006'da yapılan seçimlerde, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın partisi Fetih'i geçerek 132 sandalyeli mecliste 74 koltuk kazanmış, Fetih ise 45 sandalyede kalmıştı. Daha sonra taraflar arasında yaşanan anlaşmazlık nedeniyle 2007'de Gazze'de patlak veren çatışmalarda, Hamas bölgenin kontrolünü ele geçirmişti.

Independent Türkçe, Times of Israel, Axios