Arap Birliği AB bakanlar toplantısı Suriye nedeniyle ertelendi

AB Temsilcisi Borrell, AB’nin Şam konusundaki tutumunu değiştirmeyeceğini vurguladı

Arap Birliği Genel Sekreteri Ebu Gayt, Arap Birliği’nde Borrell ile yaptığı görüşme sırasında (Arap Birliği)
Arap Birliği Genel Sekreteri Ebu Gayt, Arap Birliği’nde Borrell ile yaptığı görüşme sırasında (Arap Birliği)
TT

Arap Birliği AB bakanlar toplantısı Suriye nedeniyle ertelendi

Arap Birliği Genel Sekreteri Ebu Gayt, Arap Birliği’nde Borrell ile yaptığı görüşme sırasında (Arap Birliği)
Arap Birliği Genel Sekreteri Ebu Gayt, Arap Birliği’nde Borrell ile yaptığı görüşme sırasında (Arap Birliği)

Arap Birliği ve Avrupa Birliği (AB), ‘özellikle dünyanın tanık olduğu hızlı değişimler ortasında stratejik ortaklığın önemini’ vurgularken, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ise 18 Haziran’da yaptığı açıklamada, bu hafta yapılması planlanan Arap-Avrupa bakanlar toplantısının ‘Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşü nedeniyle’ ertelendiğini açıkladı.

Borrell, Arap Birliği Genel Sekreteri ile Kahire’de yaptığı görüşmenin ardından düzenlediği basın toplantısında, ‘iki taraf arasındaki son bakanlar toplantısının Şubat 2018’de Brüksel’de yapıldığını’ belirtti.

Avrupalı yetkili, AB’nin bu konuda Arap Birliği’nin egemen kararına saygı duyduğu açıklamasına rağmen, “Geri dönüş kararı, Suriye’nin çatışmayı hafifletmek için herhangi bir çaba göstermediği bir zamanda alındı” dedi.

Borrell, Şam, ‘başta Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2554 sayılı kararı olmak üzere Birleşmiş Milletler (BM) kararlarını uygulamada ilerleme sağlamadığı sürece’ AB’nin tavrının değişmeyeceğini vurguladı. “Bu nedenle AB, bakanlar toplantısının ertelenmesini talep etti” diyen Borrell, “AB, başta terörle mücadele, insan hakları ve barış süreci olmak üzere bir dizi konudaki iş birliği çerçevesinde önemli bir ortak olan Arap Birliği ile ilişkilerini güçlendirmeye istekli” dedi.

Borrell, basın toplantısında yaptığı açıklamada Arap-Avrupa bakanlar toplantısının ertelenmesine rağmen, AB’nin ‘kendisiyle ilişkileri ve diyaloğu derinleştirme’ hedefini gerçekleştirmek için Arap Birliği’ni ziyaret ettiğini vurguladı. Josep Borrell, “Arap Birliği ile AB arasındaki iş birliğini artırmak istiyoruz. Bugün halklarımızın yararına iş birliği düzeyinin artırılmasını engelleyen her türlü zorluğun üstesinden gelmeyi kabul etmeye geldim” dedi.

Arap Birliği Genel Sekreteri ve Avrupalı ​​yetkili tarafından yapılan toplantının ardından gerçekleştirilen ortak açıklamada, AB Yüksek Temsilcisi’nin, müzakereler sırasında Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşü konusunu ele aldığı belirtildi.

Ortak açıklamada, “Borrell, bu konuda Arap temas grubuyla çalışmaya önem gösterdiğini ifade etti” denildi.

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, Avrupalı yetkiliye Arap Birliği Konseyi’nin bu konudaki egemen kararının arkasındaki nedenler hakkında bilgi verdi.

7 Mayıs’ta Arap Dışişleri Bakanları Konseyi, Kasım 2011’de üyeliğini askıya alma kararından bu yana yaklaşık 12 yılın ardından Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönmesini onayladı. Karar, Amman Deklarasyonu’nun uygulanmasını takip etmek ve ‘adım adım’ yöntemine göre Suriye krizinde tüm sonuçlarını ele alan kapsamlı bir çözüme ulaşmak için Suriye hükümeti ile doğrudan diyaloğu sürdürmek amacıyla, Ürdün, Suudi Arabistan, Irak, Lübnan, Mısır ve Arap Birliği Genel Sekreterinden oluşan bir bakanlar irtibat komitesinin kurulmasını da içeriyordu.

Türkiye’nin güneyi ve Suriye’nin kuzeyinde meydana gelen depremin ardından BM Dünya Gıda Programı’na ait yardım kamyonları Şubat ayında Babu’l Hava Sınır Kapısı’nda park edildi (Reuters)
Türkiye’nin güneyi ve Suriye’nin kuzeyinde meydana gelen depremin ardından BM Dünya Gıda Programı’na ait yardım kamyonları Şubat ayında Babu’l Hava Sınır Kapısı’nda park edildi (Reuters)

Siyaset Bilimci Prof. Dr. Cemal Abdulcevad, Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönüş kararının Arap dünyası ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilere ‘olumsuz’ yansıdığını söyledi. Şarku’l Avsat’a konuşan Prof. Dr. Abdulcevad, ilişkilerin esasen ‘ikili ilişkiler veya tek bir Arap ülkesi ile AB arasındaki ilişkiler çerçevesinde olduğunu belirtirken, “Dolayısıyla bakanlar toplantısının ertelenmesinin etkisi, Arap Birliği ile AB arasındaki sembolik ilişkilerle sınırlı kalacak” dedi.

Abdulcevad, ertelenme kararını ‘AB’nin bazı siyasi meseleler ve kavramlar konusundaki tutumunu teyit etmeye çalıştığı bir fırsat’ olarak nitelendirdi.

Öte yandan Mısır Dışişleri Konseyi üyesi Büyükelçi Raha Ahmed Hasan, toplantının ertelenmesini ‘Avrupa tarafında gereksiz katılık’ olarak nitelendirdi. Şarku’l Avsat’a konuşan Hasan, “Özellikle AB, iki yıl önce diplomatik olarak bilinen ‘oldubitti’ politikasına göre, ilişkileri yeniden kurmadan Suriye rejimiyle anlaşma çağrısı yapan bir slogan ortaya koyduğu için toplantıyı ertelemek yerine gerçekleştirip AB’nin tutumunu toplantı sırasında ortaya koymak daha doğru olurdu” dedi.

Raha Ahmed Hasan, “Çıkarları, ülkelerinin maruz kaldığı yasadışı göçü durdurmak ve Suriye, Sudan ve Libya’daki krizin çözülmesini gerektirdiği için AB, bu ilanla kendi ülkelerinin çıkarlarından çok ABD’yi tatmin etmeyi amaçlamaktadır” şeklinde konuştu.

Ebu Gayt ve Borrell görüşmesinin gündemindeki konularından biri de yasa dışı göç meselesiydi. Arap Birliği Genel Sekreteri, yaptığı açıklamada “İki taraf arasında, özellikle Sudan ve Libya’daki krizlerin çözülmesi ve Akdeniz’deki yasadışı göç krizini şiddetlendiren temel nedenlerin ele alınması gerekliliği gibi, bölgedeki ortak çıkarları ilgilendiren bir dizi konuda pozisyonlar koordine edildi” diyerek, Avrupalı yetkili ile yaptığı istişareleri ‘verimli’ olarak nitelendirdi.

Ahmed Ebu Gayt ayrıca, ‘Filistin meselesinin tartışmalarda önemli bir yer tuttuğunu ve uluslararası meşruiyet kararlarına uygun olarak Filistin- İsrail çatışmasında adil, kalıcı ve kapsamlı bir barışın tesisi için sabitelerin vurgulandığını’ açıkladı. Genel Sekreter, ‘uluslararası eylemleri, özellikle de Sudan’daki siyasi, ekonomik ve güvenlik durumunu kurtarmak için çeşitli girişimleri koordine etmenin gerekliliği konusunda anlaştıklarını’ vurguladı.



Gazze hastaneleri kapanma tehdidiyle karşı karşıya

Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)
TT

Gazze hastaneleri kapanma tehdidiyle karşı karşıya

Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü, bu sabah İsrail'in Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılar ve ağır topçu bombardımanında aralarında çocukların da bulunduğu 19 kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi. Bu arada Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı dün (Cuma) yaptığı açıklamada, yakıt yetersizliği nedeniyle 48 saat içinde tüm hastanelerin çalışmayı durduracağı ya da hizmetlerini azaltacağı uyarısında bulundu. Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre İsrail, bir yıldan uzun bir süredir savaş yürüttüğü Gazze Şeridi'ne yakıt girmesine izin vermiyor.

Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal AFP'ye yaptığı açıklamada, “İsrail'in gece yarısından sonra sabaha kadar Gazze Şeridi'ne düzenlediği bir dizi şiddetli hava saldırısında 19 vatandaş şehit oldu ve 40'tan fazla kişi de yaralandı” dedi.

Daha önce Filistin televizyonu, Gazze şehrinin doğusundaki ez-Zeytun mahallesinde bir evi hedef alan İsrail bombardımanında altı kişinin öldüğünü ve birkaç kişinin de yaralandığını bildirmişti.

Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı, İsrail'in dün şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılarda 38 kişinin öldüğünü açıkladı.

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) perşembe günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, eski Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları Komutanı Muhammed ed-Dayf hakkında, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerine eşi benzeri görülmemiş bir saldırı başlatmasından bu yana Gazze Şeridi'ndeki çatışmalarda insanlığa karşı suç ve savaş suçu işledikleri şüphesiyle yakalama kararı çıkarmasının ardından uluslararası tepkiler devam ediyor.

Gazze Şeridi'ndeki Sahra Hastaneleri Genel Müdürü Dr. Mervan el-Hams, “İşgalcilerin yakıt girişini engellemesi nedeniyle Gazze Şeridi'ndeki tüm hastanelerin 48 saat içinde çalışmayı durduracağı ya da hizmetlerini azaltacağı konusunda acil bir uyarıda bulunuyoruz” dedi.

Sivil Savunma Müdürlüğü, İsrail'in biri Gazze Şehri'nin doğusunda diğeri de şehrin güneyinde bulunan iki evi hedef alan saldırısında ölen on iki kişinin cesedine ulaşıldığını ve onlarca kişinin de yaralandığını duyurdu.

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, 7 Ekim 2023'teki saldırıya karışan beş Hamas mensubunu öldürdüğünü bildirdi.

Filistinli tıbbi kaynaklara göre saldırıda onlarca kişi öldü ve yaralandı.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), sekizi yoğun bakımda olmak üzere 80 hastanın ve Gazze Şeridi'nin kuzeyinde kısmen faaliyet gösteren iki hastaneden biri olan Kemal Advan Hastanesi'ndeki personelin durumuyla ilgili ‘ciddi endişelerini’ dile getirdi.

WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus'a göre, hastane perşembe günü bir insansız hava aracı (İHA) saldırısının hedefi oldu. Söz konusu saldırı, bir elektrik jeneratörünün ve bir su deposunun tahrip olmasına yol açtı.

Kemal Advan Hastanesi Müdürü Hüsam Ebu Safiye AFP'ye yaptığı açıklamada, kurumunun dün yine İsrail hava saldırılarının hedefi olduğunu, bir doktor ve hastaların yaralandığını söyledi.

İsrail ordusu, Hamas savaşçılarının yeniden toparlanmasını önlemek amacıyla 6 Ekim'de Gazze Şeridi'nin kuzeyinde büyük bir kara operasyonu başlattı.

‘Masum çocuklar’

Bilal isimli Filistinli, kurbanların götürüldüğü el-Ehli Arap Hastanesi'nin salonlarından birinde şunları söyledi: “Tüm ailem öldürüldü. Aileden geriye bir tek ben kaldım. Adaletsizliği durdurun.”

AFP'ye konuşan bir başka adam ise hastane yatağında hareketsiz yatan bir çocuğun yanında otururken, “Orada masum çocuklar vardı (...) Onların suçu neydi?” diye sordu.

Birleşmiş Milletler’in (BM) güvenilir bulduğu Hamas yönetimindeki Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda şimdiye kadar çoğu sivil kadın ve çocuk olmak üzere en az 44 bin 56 kişi hayatını kaybetti.

AFP'nin İsrail'in resmi verilerinden aktardığına göre, Hamas'ın İsrail yerleşimlerine yönelik saldırısında çoğu sivil bin 206 kişi öldü.

Saldırı sırasında 251 kişi esir alınarak Gazze Şeridi'ne götürüldü. Bunlardan 97'si Gazze Şeridi'nde kaldı ve İsrail ordusu kalan esirlerden 34'ünün öldüğünü tahmin ediyor.

‘Tehlikeli bir emsal’

Savaşın başlamasından bir yıldan fazla bir süre sonra, UCM'nin perşembe günü aldığı karar İsrail'i çileden çıkardı.

Netanyahu perşembe akşamı yaptığı açıklamada, “Hiçbir bariz İsrail karşıtı karar bizi, özellikle de beni, ülkemizi savunmaya devam etmekten alıkoyamaz. Baskılara boyun eğmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Gallant kararı, ‘terörizmi teşvik eden tehlikeli bir emsal’ olarak değerlendirdi.

ABD Başkanı Joe Biden, ‘utanç verici’ olarak nitelendirdiği kararı kınadı. Macaristan Başbakanı Viktor Orban ise dün yaptığı açıklamada, Netanyahu'yu karara ‘meydan okuyarak’ Macaristan'ı ziyaret etmeye davet edeceğini söyledi.

Netanyahu, Orban'ın tutumunu memnuniyetle karşılayarak, bunun ‘ahlaki netliği’ yansıttığını söyledi.

Macaristan da dahil olmak üzere UCM'ye üye 124 ülke teorik olarak üç yetkiliyi kendi topraklarına girmeleri halinde gözaltına almakla yükümlü.

İngiliz hükümeti dün Netanyahu'nun yakalama kararı kapsamında gözaltına alınabileceğini ima etti.

İrlanda Başbakanı Simon Harris, ülkesini ziyaret etmesi halinde Netanyahu'yu gözaltına alacağını söyledi.

Harris, RTE devlet televizyonunda UCM üyesi olan İrlanda'nın Netanyahu'yu ülkeyi ziyaret etmesi halinde gözaltına alıp almayacağı sorusuna “Evet, kesinlikle” yanıtını verdi.

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni dün yaptığı açıklamada, G7 dışişleri bakanlarının pazartesi ve salı günleri Roma yakınlarında bir araya geldiklerinde mahkemenin yakalama kararlarını görüşeceklerini duyurdu.

İran kararı, ‘Siyonist varlık için siyasi bir ölüm’ olarak değerlendirirken, Çin mahkemeyi ‘objektif ve adil bir duruş’ sergilemeye çağırdı.

Hamas mahkemenin kararını memnuniyetle karşılayarak, bunu ‘tarihi ve önemli’ bir adım olarak nitelendirdi.