Netflix'ten Harry ve Meghan'a rest: "Ödeme istiyorsanız fikir bulun"

Geçen yıl iki seferde yayımlanan belgeselin ilk üç bölümü 8 Aralık'ta, ikinci kısmı da 15 Aralık'ta izleyiciyle buluşmuştu (Netflix)
Geçen yıl iki seferde yayımlanan belgeselin ilk üç bölümü 8 Aralık'ta, ikinci kısmı da 15 Aralık'ta izleyiciyle buluşmuştu (Netflix)
TT

Netflix'ten Harry ve Meghan'a rest: "Ödeme istiyorsanız fikir bulun"

Geçen yıl iki seferde yayımlanan belgeselin ilk üç bölümü 8 Aralık'ta, ikinci kısmı da 15 Aralık'ta izleyiciyle buluşmuştu (Netflix)
Geçen yıl iki seferde yayımlanan belgeselin ilk üç bölümü 8 Aralık'ta, ikinci kısmı da 15 Aralık'ta izleyiciyle buluşmuştu (Netflix)

Prens Harry ve Meghan Markle'ın işleri iyi gitmiyor. Sussex Dükü ve Düşesi'nin Spotify'la yaptığı anlaşmanın karşılıklı olarak feshedilmesinden sonra, Netflix'le de ipler gerildi. 

Prens Harry ve Meghan'a, 40 milyon sterlinlik (1 milyar 285 milyon TL) ödenmemiş ücretlerini almak istiyorlarsa Netflix için çok izlenecek daha fazla şov bulmalarının söylendiği iddia ediliyor.

Çiftin 6 bölümden oluşan dizisi Harry & Meghan, yayın devinin en çok izlenen belgeseli olmuştu. Ancak Sussex Dükü ve Düşesi'ne 81 milyon sterlinlik (2 milyar 600 milyon TL) sözleşmelerinin sadece yarısının ödendiğine inanılıyor.

Sektörden bir kaynak, çiftin ödemesinin geri kalanını alabilmeleri için, "gerçekten ilgi çekici içerikler üretmeleri gerektiğini" açıkladı. Kaynak, ABD'li dijital yayın devinin, çiftin dizisi Harry & Meghan'ın izlenme oranlarından memnun olduğunu da sözlerine ekledi. Ancak çiftin uygun bir proje yaratmaları gerektiği, yoksa ödenmemiş paranın teslim edilmeyeceği iddia ediliyor.

Çiftin Spotify'la yaşadıklarına benzer bir ayrılıkla karşı karşıya kalmayacağı da ifade edildi. Archewell şirketinin platformla yaptığı 18 milyon sterlinlik (578 milyon TL) anlaşma, 41 yaşındaki Meghan'ın iki buçuk yılda sadece 13 yayın yapmasının ardından karşılıklı anlaşmayla sona ermişti.

Sektör kaynağı Netflix anlaşması hakkında şunları söyledi: 

Manşetlere taşınacak bir yol ayrımı söz konusu değil. Netflix, Harry ve Meghan'la anlaşmaktan memnun oldu ve ileriye dönük harika fikirler arıyor. Ancak anlaşmanın geri kalanı onların iyi fikirler üretmesine bağlı. Anlaşma sürekli olarak gözden geçiriliyor, ki bu büyüklükte bir anlaşma için bu normal sayılabilir.

Geçen hafta The Sun, Netflix içerisinden bir kişinin "Limon tamamen sıkıldı" ifadesini kullandığını yazmıştı.

Bloomberg, 38 yaşındaki Prens Harry'nin Spotify için Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve eski ABD Başkanı Donald Trump ile röportaj yapmak istediğini bildirmişti.

Spotify CEO'su Daniel Ek, BBC'ye yaptığı açıklamada şirketin "fazla ödeme ve yatırım" yaptığını söylemişti:

Gelecekteki içerik anlaşmalarına nasıl yatırım yapacağımız konusunda çok özenli olacağız. Performans göstermeyenleri de tabii ki yenilemeyeceğiz.
Independent Türkçe, The Sun, Mirror



Denisova insanlarından gelen bir gen, Homo sapiens'in Amerika'da yaşamasını sağlamış olabilir

Denisova insanlarının soyunun yaklaşık 50 bin yıl önce tükendiği düşünülüyor (Reuters)
Denisova insanlarının soyunun yaklaşık 50 bin yıl önce tükendiği düşünülüyor (Reuters)
TT

Denisova insanlarından gelen bir gen, Homo sapiens'in Amerika'da yaşamasını sağlamış olabilir

Denisova insanlarının soyunun yaklaşık 50 bin yıl önce tükendiği düşünülüyor (Reuters)
Denisova insanlarının soyunun yaklaşık 50 bin yıl önce tükendiği düşünülüyor (Reuters)

Denisova insanlarından gelen bir genin, modern insanların Amerika'ya ilk gittiği zaman kıtada hayatta kalmasını sağlamış olabileceği bulundu.

Modern insanların (Homo sapiens), en yakın akrabaları Neandertaller ve Denisova insanlarıyla çiftleştiği biliniyor. Bu etkileşimler sonucu aktarılan bazı genetik özellikler, sağladıkları avantaj nedeniyle binlerce yıl boyunca korunmayı başardı.

Daha önce yapılan araştırmalarda mukus üretimine rol oynayan MUC19 geninin, Denisova insanlarından gelen eski bir varyantının, Amerika yerlilerinde yaygın olduğu gösterilmişti. Ayrıca bu genin sağladığı evrimsel avantaj nedeniyle zaman içinde bu popülasyonlarda yaygınlaştığı tespit edilmişti.

Bulguları hakemli dergi Science'ta 21 Ağustos'ta yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, Denisova insanlarına özgü MUC19 varyantlarının Amerikan yerlilerine fayda sağlayıp sağlamadığını anlamak için modern Meksikalı, Perulu, Kolombiyalı ve Porto Rikolu bireylerin genetik verilerini karşılaştırdı.

1000 Genom Projesi adlı kapsamlı bir çalışmadan yararlanan araştırmacılar, Meksikalıların yüzde 33'le bu varyantın en sık görüldüğü popülasyon olduğunu saptadı. Peruluların yaklaşık yüzde 20'si, Kolombiyalılar ve Porto Rikoluların da sadece yüzde 1'i bu varyantı taşıyordu.

Araştırmacılar bunun, Meksikalıların genomlarında diğer popülasyonlara göre daha fazla Amerikan yerlisi DNA'sı olmasından kaynaklandığını düşünüyor.

Sözkonusu MUC19 varyantının, modern insanlara nereden geçtiğini araştırınca genin Denisova insanı bölümünün, Neandertallere özgü DNA arasında sıkışmış olduğunu gördüler. 

Bilim insanları genin muhtemelen Denisova insanlarıyla çiftleşen Neandertallere geçtiğini ve daha sonra Neandertallerin modern insanlarla çiftleşmesiyle varyantın aktarıldığını düşünüyor.

Ekip ilk kez Neandertaller aracılığıyla Homo sapiens'e geçen bir Denisova geni bulduklarını söylüyor.

Colorado Boulder Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Fernando Villanea, "Bu çok tuhaf" diyerek ekliyor:

Gördüğümüz bunun tek örneği mi, yoksa daha fazlası mı var? Hâlâ bunu anlamaya çalışıyoruz.

Araştırmada ayrıca modern insanların Kuzey Amerika'ya göç ettiğinde, genomlarının MUC19 bölgesinde tekrarlanan dizilerin önemli ölçüde genişlediği saptandı. Bu genişleme, değişen çevresel koşullarda genin kodladığı musin proteininin daha işlevsel hale gelmesiyle bağlantılı olabilir.

Araştırmacılar, bu değişimin mukusu daha yapışkan hale getirdiğini ve bunun da eski insanların hayatta kalma ve üreme başarısını artırmış olabileceğini düşünüyor.

Bu varyantın tam olarak hangi faydaları sağladığı bilinmese de Amerika'daki bazı zararlı mikroplara karşı koruma sağlaması veya bazı bağışıklık tepkilerini düzenlemesi muhtemel. 

Makalenin ortak yazarı Emilia Huerta-Sánchez "Belli ki bu genin sözkonusu popülasyonlara fayda sağlayan bir özelliği vardı, belki de hâlâ var ya da gelecekte de olacak" diyerek ekliyor: 

Bulguların, bu genin gerçekte ne işe yaradığına dair ek araştırmalara yol açmasını umuyoruz.

Independent Türkçe, Science Alert, Live Science, Science


Obeziteyle mücadelede devrim yaratacak yöntem denizden çıktı

Kahverengi su yosunu türü Saccharina japonica, iştahı bastıran ilaçlara gerek kalmadan kilo alımını engelleyebilir (Wikimedia Commons)
Kahverengi su yosunu türü Saccharina japonica, iştahı bastıran ilaçlara gerek kalmadan kilo alımını engelleyebilir (Wikimedia Commons)
TT

Obeziteyle mücadelede devrim yaratacak yöntem denizden çıktı

Kahverengi su yosunu türü Saccharina japonica, iştahı bastıran ilaçlara gerek kalmadan kilo alımını engelleyebilir (Wikimedia Commons)
Kahverengi su yosunu türü Saccharina japonica, iştahı bastıran ilaçlara gerek kalmadan kilo alımını engelleyebilir (Wikimedia Commons)

Bilim insanları obeziteyle mücadelede kahverengi su yosunlarından elde edilen bir maddenin devrim niteliğinde bir rol oynayabileceğini keşfetti.

Diyabet, hipertansiyon ve kalp hastalıkları gibi pek çok rahatsızlığa yol açabilen obezite, dünya çapında gittikçe artan bir sağlık sorunu. 

Uzmanlar yaşam tarzı değişikliklerinin yanı sıra iştahı bastırma veya yağ yakma gibi müdahalelerle bu hastalıkla başa çıkma yollarını arıyor.

Çin'deki Zhejiang Teknoloji Üniversitesi'nden araştırmacılarsa yeni çalışmalarında, bağırsak florasını hedefleyerek kilo alımını engellemenin yolunu belirledi.

Bulguları Carbohydrate Polymers adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada, obezitenin önlenmesinde etki sağladığı bilinen fukoidan adlı bileşiğe odaklanıldı. 

Japonya ve Kore'de yenilen Saccharina japonica türündeki kahverengi su yosunlarında bulunan bu bileşik, moleküler ağırlığının yüksek ve çözünürlüğünün düşük olması nedeniyle yeterince etki yaratmıyordu.

Araştırmacılar bu sorunun üstesinden gelmek adına bileşiği kimyasal olarak parçalayarak daha düşük moleküler ağırlıklara sahip 4 ayrı bileşik elde etti. Bu sayede maddenin vücutta daha kolay parçalanıp emilmesi ve etkisinin artması amaçlandı.

Daha sonra bunları fareler üzerinde test etmek için hayvanları iki gruba ayırdılar. Kontrol grubundaki fareler düşük yağlı bir diyete sokulurken, diğerleri yüksek yağlı besinler tüketti. 

4 haftanın ardından ikinci gruptaki fareler de gruplara ayrıldı ve biri müdahale edilmeden aynı beslenme düzenini takip etti. Diğer grupların her birine de farklı moleküler ağırlıktaki 4 ayrı fukoidan bileşiği verildi.

Araştırmacılar 4 haftanın ardından farelerin kilo alımını, yağ birikimini, kan şekeri seviyelerini ve kolesterolünü ölçtü ve bağırsak florasını analiz etti.

Fukoidan verilen hayvanların, müdahale edilmeyenlere kıyasla daha az kilo aldığı tespit edildi. 

Ancak en güçlü etkiyi gösteren LMWF4 adlı fukoidan, kilo alımını ve yağ birikimini azaltmakla kalmadı, aynı zamanda kan şekeri ve kolesterol seviyelerini de iyileştirdi.

Ayrıca bağırsak bakterilerinin dengesinin de daha sağlıklı hale geldiği gözlemlendi: Metabolik sağlığın iyileşmesiyle bağlantılı mikroorganizmaların sayısı artarken, obeziteyle ilişkili olanların sayısı azaldı.

Bulgular LMWF4'ün, bağırsak ortamını yeniden programlayarak vücudu kilo alımına ve metabolik işlev bozukluğuna karşı daha dirençli hale getirdiğine işaret ediyor.

Çalışma fareler üzerinde yapıldığı için aynı sonuçların insanlarda da görülüp görülmeyeceğini söylemek henüz mümkün değil.

Ancak yeni yöntem, obeziteyle mücadelede doğrudan ilaç yerine vücutta yağlarla savaşan mikroorganizmaları teşvik ettiğinden büyük potansiyel taşıyor. 

Bilim insanları bileşiğin güvenilir ve tüketilen bir kaynaktan elde edilmesinin de önemli bir avantaj sağladığını belirtiyor.

Araştırmacılar makalede şu ifadeleri kullanıyor: 

Farklı fukoidanların yapısal özelliklerinin analizi ve bağırsak bakterilerindeki değişiklikler, bunların bağırsak mikrobiyotası üzerindeki etkisine ilişkin değerli bilgiler sağlayarak fukoidan bazlı tedavilerin daha da geliştirilmesi için bir temel sunuyor.

Independent Türkçe, New Atlas, Carbohydrate Polymers


Sıcaktan bıkan turistler rotayı Norveç'e çevirdi

Art Nouveau mimarisiyle dikkat çeken Alesund kruvaziyerlerin favori güzergahlarından (AP)
Art Nouveau mimarisiyle dikkat çeken Alesund kruvaziyerlerin favori güzergahlarından (AP)
TT

Sıcaktan bıkan turistler rotayı Norveç'e çevirdi

Art Nouveau mimarisiyle dikkat çeken Alesund kruvaziyerlerin favori güzergahlarından (AP)
Art Nouveau mimarisiyle dikkat çeken Alesund kruvaziyerlerin favori güzergahlarından (AP)

Özellikle Avrupa'nın güney kesimlerinde etkisini hissettiren iklim değişikliği, sıcak hava dalgalarını ve orman yangınlarını da beraberinde getirdi. 

New York Times (NYT), Norveç'in turizmde önemli bir cazibe merkezi haline geldiğini aktarıyor. 

İki çocuklarıyla İskandinav ülkesine giden Jay ve Kate Boyer çifti de Norveç'in keyfini çıkaranlardan. 

Los Angeles'ta yaşayan ailenin babası Jay Boyer, bir önceki tatillerinde Güney Avrupa'ya gittiklerini ancak sıcak hava ve kalabalıklar yüzünden pek de keyif alamadıklarını belirtip ekliyor:

Bu seyahate çıkmamızın ana sebebi, hava sıcaklıklarının düşük kalacak olmasıydı.

Diğer yandan Norveç'te termometrelerin 32 dereceyi göstermesi ve kruvaziyerlerin yoğunluğu, temmuz tatilindeki Boyer ailesini şaşırtmış.

Pek çok turist, rotasını Kuzey Avrupa'ya çevirmeye başladı. Pandemi sonrasında artan ilgiyle Nordik ülkeler, 2023'te tarihinin en yüksek turist sayısına ulaştı. 

Norveç de fiyortları ve diğer doğal güzellikleriyle turizmde yükselen bir değer oldu. 

NYT, Avrupalı tatilcilerin yüzde 28'inin artık daha serin yerlerde tatil yapmak istediğini belirten anket sonucunu aktarıyor. 

Amerikan gazetesi, İskandinav kültürü ve mutfağının yanı sıra Ukrayna savaşı sonrasında Rusya'ya uygulanan yaptırımların da İskandinavya'ya daha fazla kruvaziyerin uğramasını sağladığını belirtiyor. 

Bu durumdan faydalanmak isteyen Nordik ülkelerden Danimarka, 2030'da turizmden 31 milyar dolar kazanmayı hedefliyor. Norveç de 43 bin kişilik istihdam bekliyor. 

Ancak aşırı turizm tehlikesi de kapıda. Bu ülkeler doğal güzelliklerinin bozulmasını ve yerel halkın rahatsız olmasını engellemeye çalışıyor. 

56 bin kişinin yaşadığı Norveç kenti Alesund, tur otobüslerinin ziyaret noktalarını kısıtladı. 

Norveç otellerinde ya da kruvaziyerlerde kalacaklara yaz başında yüzde 3'lük bir turist vergisi de getirildi.

Meşhur Geiranger Fiyordu'na gidecek gemiler için sıfır karbon zorunluluğu getirilmesine yönelik çalışmalar hız kazandı. 

Independent Türkçe, New York Times, AP