Suriye ile İsrail arasındaki gizli yazışmalarla Enver Sedat'ın ilişkisi ne?

Tel Aviv, Golan Tepeleri'nden çekilmesinin hemen ardından iki ülke arasında normalleşmeyi şart koştu

1990'lı yıllardaki barış görüşmelerinde Suriye tarafı, İsrail'in Golan Tepeleri'nden tamamen çekilmesi konusunda net bir taahhüt üzerinde ısrar etti / Fotoğraf: AFP
1990'lı yıllardaki barış görüşmelerinde Suriye tarafı, İsrail'in Golan Tepeleri'nden tamamen çekilmesi konusunda net bir taahhüt üzerinde ısrar etti / Fotoğraf: AFP
TT

Suriye ile İsrail arasındaki gizli yazışmalarla Enver Sedat'ın ilişkisi ne?

1990'lı yıllardaki barış görüşmelerinde Suriye tarafı, İsrail'in Golan Tepeleri'nden tamamen çekilmesi konusunda net bir taahhüt üzerinde ısrar etti / Fotoğraf: AFP
1990'lı yıllardaki barış görüşmelerinde Suriye tarafı, İsrail'in Golan Tepeleri'nden tamamen çekilmesi konusunda net bir taahhüt üzerinde ısrar etti / Fotoğraf: AFP

Emel Şehade

İsrail'in siyasi-askeri arşivinin gizliliğinin kaldırılmasıyla birlikte 1990'lı yılların başında eski Başbakan İzak Rabin döneminde Tel Aviv, Şam ve diğer Arap başkentleri arasındaki yüzlerce telgraf ortaya çıktı.

"Gizli - Başbakan İzak Rabin'in Ofisi - Barış Süreci" başlığı altında listelenen İsrail arşivi, Rabin ve dönemin Dışişleri Bakanı Şimon Peres'in İsrail'in Suriye ve diğer Arap ülkeleriyle müzakere heyeti başkanı Prof. Dr. Itamar Rabinovich'ten aldığı 637 gizli telgrafı içeriyor.

Ancak bu telgrafların en öne çıkanı, Washington'da yoğun Suriye-İsrail müzakerelerinin yapıldığı 1992 ve 1993 yıllarındakiler.

İki heyet arasında yapılan birkaç görüşmede İsrail, Golan Tepeleri'nden çekilme karşılığında Suriye ile normalleşme şartını uygulamada ısrar etti.

Ancak Suriye tarafı bu şartla ilgili bir taahhüt imzalamayı reddetti. Rabinovich tarafından yazılan telgraflardan biri, Mısır ile İsrail arasında barış anlaşması imzalandıktan sonra merhum Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat gibi, Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad'ın de kendisiyle ilgilenme talebini vurguluyordu.

Ynet haber sitesi Prof. Dr. Rabinovich'in şu sözlerini aktardı:

Suriyeliler müzakereler boyunca 'bizim barış içinde yaşama hakkımız, iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin kurulması anlamına gelmez' ifadesinde ısrar ettiler. Eski ABD başkanları George Bush ve Bill Clinton'ın normalleşmeden yana konuştuklarını kendilerine bildirdiğimizde, Şam heyeti Washington'la müzakere etmediğini söyleyerek yanıt verdi. Aldıkları onay mektubu, 'barış için toprak' (Land for peace) da dahil olmak üzere pek çok şeyden bahsediyordu.

Savaş sonrası

Gizli yazışmaların bahsettiği dönem "Soğuk Savaş sonrası" dönemdi ve Rabinovich'e göre iki taraf arasındaki güvensizliğin çok belirgin olduğu bir dönemde yürütülen müzakereler epey zordu.

Rabinovich, yazışmalara atıfta bulunarak "Müzakerelerde en inatçı ve engelleri aşmada en zor olanın Suriyeliler olduğunu ve görüşmelerin hoş bir atmosferde geçmesine rağmen iki tarafın da diğerinin şartlarını kabul etmediğini" ifade etti.

Rabinovich, İzak Şamir (1990) hükümeti altında gerçekleşen diyaloğun bir yönünü, Suriye delegasyonu İsrailli muadili ile el sıkışmayı reddettiği için 'en zor' olarak nitelendirdi.

Belgelerde "Suriyeliler, İsrail'in Golan Tepeleri'nden tamamen çekilmesi konusunda net bir taahhütte ısrar ettiler ve barışın nasıl olacağını tanımlamayı şiddetle reddettiler" ifadeleri yer alıyor.

Rabinovich, İzak Rabin'e gönderdiği telgraflardan birinde, "Suriyelilerin niyetinin iki tarife belirlemek olduğu bizim için netleştikten sonra bir anlaşmaya varamadık. Biri geri çekilmenin eşzamanlı uygulanması, savaş durumunun kaldırılması ve tanınma meselesi için, ikincisiyse sunduğumuz değiştirilmiş belgeye göre barışın özüyle ilgili" ifadelerini kullanmış.

Devamında ise bu konunun, normalleşme sürecinin ertelenmiş bir takvimde ve ilk takvimden bağımsız olarak uygulanacağına dair net bir Suriye pozisyonuyla gündeme getirildiğini açıklamış.

İsrail heyetinin pozisyonunun net olduğunu ve normalleşme şartlarını diğer maddelerden ayırma niyetinin iki taraf arasındaki uçurumu açıkça gösterdiğini de sözlerine ekleyen Rabinovich, "Suriye'nin tamamen geri çekilme talebi ile bizim tam bir barış arzumuz arasında uygulanması, belirsiz olan bir tutarsızlık olduğu iddiamızı haklı çıkarıyor" dedi.

Barışı bozmanın formülü

Rabin'e Suriye'nin barış anlaşmasına ilişkin olarak Tel Aviv'in Şam'a önerdiği plana ilişkin tutumunu aktaran bir başka telgrafta, "İsrail planı barış sürecini çökertmenin formülüdür. Çünkü bu, ancak sahada güvenlik düzenlemeleri yapıldıktan sonra kademeli olarak geri çekilmeyi içeriyor" ifadeleri yer aldı.

Kaydedilen o oturumda Suriyeliler, 1967 hatlarına tamamen çekilmeyi ve İsrail ordusuna ait yerleşim ve tesislerin boşaltılmasını sağlayan bir anlaşma talep ettiler.

Rabinovich, bu önermenin 242 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) kararının nasıl uygulanacağı konusunda hararetli bir tartışmanın gelişmesine yol açtığını ve anlaşma üzerine Suriyelilerin büyükelçilik olmayacağına karar verdiklerini, İsraillilerin ise yerleşim yerlerinin tasfiye edilmeyeceği cevabını verdiğini söylüyor.

16 Aralık 1992'deki bir görüşmeden sonra İsrail müzakere heyeti başkanı Rabinovich, Rabin ve Peres'e Suriyelilerin barış anlayışlarının 'mütevazı boyutlarını' tanımayı kabul ettiklerini bildirdi.

Rabinovich'e göre, tamamen geri çekilmenin sağlanması amacıyla zorla onay almak için başka bir çaba sarf ettiler.

Ve hatta İsrail'in bunu kabul etmesinin barışın özü konusundaki tutumlarını değiştirmenin bir işareti olabileceğini ima ederek, sorunun nasıl çözüleceğine dair varsayımsal sorunun formülasyonunu bir kez daha gündeme getirdiler.

Rabinovich, "Hatta Suriyeliler bizi sınır meselesiyle ilgili yeni bir tartışmanın içine çekmeye çalıştılar, bu da görüşmenin sonlarına doğru kasvetli bir atmosfere yol açtı" dedi.

Bu görüşmeyle ilgili telgrafta Suriye tarafının, "Sahadaki gerçekler, İsrail'in işgal ettiği tüm Suriye topraklarından çekilmekle gerçekten ilgilenmediğini gösteriyor. Şam'ın talebi karşılanmadıkça iki ülke arasında yakın ilişkilerin temellerinin atılması mümkün olmayacaktır" ifadeleri yer alıyor.

Rabinovich tarafından çekilen telgrafta "İsrail, kısa vadede Suriye'den barış alanında bir taahhüt almaya çalışıyor. Ancak aynı zamanda dönemin Suriye Dışişleri Bakanı Faruk eş-Şara'nın kendisine dayattığı meydan okumaya yanıt vermedi" cümleleri yer alıyor.

1967 sınırları

Başka bir telgraf, 15 Aralık 1992'de Rabinovich'in Rabin'e yazdığı mektupta geçen şu ifadelere yer veriyor:

Bugün Suriye delegasyonuyla barışın özüne ilişkin anlayışları hakkında çok önemli görüşmeler yapıldı. Tartışma sonunda kendi bakış açıları ile bizim barış talebimiz arasındaki temel farklar iyice arttı. Ayrıca 1967 sınırlarının üzerinde anlaşmaya varılması gereken sınırlar olup olmadığını tekrar tekrar sordular. Ancak bu konuda net bir pozisyonumuz yoktu.

Telgraflardan birinin yan tarafında İsrail delegasyonu başkanı tarafından şu ifadeler yazılmış:

Suriyeliler, Mayıs 1992 seçimlerini kaybeden İzak Şamir hükümetinin politikası ile İzak Rabin'in İşçi Partisi liderliğindeki hükümetin politikası arasında bir değişiklik olacağına ikna oldukları için müzakerelere girdiler.

Telgrafta ayrıca "İsrail, Suriye topraklarının bir karışını kontrol ettiği sürece barış olmaz" iddiası yer alıyor.

Independent Arabia,Independent Türkçe



Gazze hastaneleri kapanma tehdidiyle karşı karşıya

Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)
TT

Gazze hastaneleri kapanma tehdidiyle karşı karşıya

Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü, bu sabah İsrail'in Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılar ve ağır topçu bombardımanında aralarında çocukların da bulunduğu 19 kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi. Bu arada Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı dün (Cuma) yaptığı açıklamada, yakıt yetersizliği nedeniyle 48 saat içinde tüm hastanelerin çalışmayı durduracağı ya da hizmetlerini azaltacağı uyarısında bulundu. Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre İsrail, bir yıldan uzun bir süredir savaş yürüttüğü Gazze Şeridi'ne yakıt girmesine izin vermiyor.

Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal AFP'ye yaptığı açıklamada, “İsrail'in gece yarısından sonra sabaha kadar Gazze Şeridi'ne düzenlediği bir dizi şiddetli hava saldırısında 19 vatandaş şehit oldu ve 40'tan fazla kişi de yaralandı” dedi.

Daha önce Filistin televizyonu, Gazze şehrinin doğusundaki ez-Zeytun mahallesinde bir evi hedef alan İsrail bombardımanında altı kişinin öldüğünü ve birkaç kişinin de yaralandığını bildirmişti.

Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı, İsrail'in dün şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılarda 38 kişinin öldüğünü açıkladı.

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) perşembe günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, eski Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları Komutanı Muhammed ed-Dayf hakkında, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerine eşi benzeri görülmemiş bir saldırı başlatmasından bu yana Gazze Şeridi'ndeki çatışmalarda insanlığa karşı suç ve savaş suçu işledikleri şüphesiyle yakalama kararı çıkarmasının ardından uluslararası tepkiler devam ediyor.

Gazze Şeridi'ndeki Sahra Hastaneleri Genel Müdürü Dr. Mervan el-Hams, “İşgalcilerin yakıt girişini engellemesi nedeniyle Gazze Şeridi'ndeki tüm hastanelerin 48 saat içinde çalışmayı durduracağı ya da hizmetlerini azaltacağı konusunda acil bir uyarıda bulunuyoruz” dedi.

Sivil Savunma Müdürlüğü, İsrail'in biri Gazze Şehri'nin doğusunda diğeri de şehrin güneyinde bulunan iki evi hedef alan saldırısında ölen on iki kişinin cesedine ulaşıldığını ve onlarca kişinin de yaralandığını duyurdu.

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, 7 Ekim 2023'teki saldırıya karışan beş Hamas mensubunu öldürdüğünü bildirdi.

Filistinli tıbbi kaynaklara göre saldırıda onlarca kişi öldü ve yaralandı.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), sekizi yoğun bakımda olmak üzere 80 hastanın ve Gazze Şeridi'nin kuzeyinde kısmen faaliyet gösteren iki hastaneden biri olan Kemal Advan Hastanesi'ndeki personelin durumuyla ilgili ‘ciddi endişelerini’ dile getirdi.

WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus'a göre, hastane perşembe günü bir insansız hava aracı (İHA) saldırısının hedefi oldu. Söz konusu saldırı, bir elektrik jeneratörünün ve bir su deposunun tahrip olmasına yol açtı.

Kemal Advan Hastanesi Müdürü Hüsam Ebu Safiye AFP'ye yaptığı açıklamada, kurumunun dün yine İsrail hava saldırılarının hedefi olduğunu, bir doktor ve hastaların yaralandığını söyledi.

İsrail ordusu, Hamas savaşçılarının yeniden toparlanmasını önlemek amacıyla 6 Ekim'de Gazze Şeridi'nin kuzeyinde büyük bir kara operasyonu başlattı.

‘Masum çocuklar’

Bilal isimli Filistinli, kurbanların götürüldüğü el-Ehli Arap Hastanesi'nin salonlarından birinde şunları söyledi: “Tüm ailem öldürüldü. Aileden geriye bir tek ben kaldım. Adaletsizliği durdurun.”

AFP'ye konuşan bir başka adam ise hastane yatağında hareketsiz yatan bir çocuğun yanında otururken, “Orada masum çocuklar vardı (...) Onların suçu neydi?” diye sordu.

Birleşmiş Milletler’in (BM) güvenilir bulduğu Hamas yönetimindeki Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda şimdiye kadar çoğu sivil kadın ve çocuk olmak üzere en az 44 bin 56 kişi hayatını kaybetti.

AFP'nin İsrail'in resmi verilerinden aktardığına göre, Hamas'ın İsrail yerleşimlerine yönelik saldırısında çoğu sivil bin 206 kişi öldü.

Saldırı sırasında 251 kişi esir alınarak Gazze Şeridi'ne götürüldü. Bunlardan 97'si Gazze Şeridi'nde kaldı ve İsrail ordusu kalan esirlerden 34'ünün öldüğünü tahmin ediyor.

‘Tehlikeli bir emsal’

Savaşın başlamasından bir yıldan fazla bir süre sonra, UCM'nin perşembe günü aldığı karar İsrail'i çileden çıkardı.

Netanyahu perşembe akşamı yaptığı açıklamada, “Hiçbir bariz İsrail karşıtı karar bizi, özellikle de beni, ülkemizi savunmaya devam etmekten alıkoyamaz. Baskılara boyun eğmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Gallant kararı, ‘terörizmi teşvik eden tehlikeli bir emsal’ olarak değerlendirdi.

ABD Başkanı Joe Biden, ‘utanç verici’ olarak nitelendirdiği kararı kınadı. Macaristan Başbakanı Viktor Orban ise dün yaptığı açıklamada, Netanyahu'yu karara ‘meydan okuyarak’ Macaristan'ı ziyaret etmeye davet edeceğini söyledi.

Netanyahu, Orban'ın tutumunu memnuniyetle karşılayarak, bunun ‘ahlaki netliği’ yansıttığını söyledi.

Macaristan da dahil olmak üzere UCM'ye üye 124 ülke teorik olarak üç yetkiliyi kendi topraklarına girmeleri halinde gözaltına almakla yükümlü.

İngiliz hükümeti dün Netanyahu'nun yakalama kararı kapsamında gözaltına alınabileceğini ima etti.

İrlanda Başbakanı Simon Harris, ülkesini ziyaret etmesi halinde Netanyahu'yu gözaltına alacağını söyledi.

Harris, RTE devlet televizyonunda UCM üyesi olan İrlanda'nın Netanyahu'yu ülkeyi ziyaret etmesi halinde gözaltına alıp almayacağı sorusuna “Evet, kesinlikle” yanıtını verdi.

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni dün yaptığı açıklamada, G7 dışişleri bakanlarının pazartesi ve salı günleri Roma yakınlarında bir araya geldiklerinde mahkemenin yakalama kararlarını görüşeceklerini duyurdu.

İran kararı, ‘Siyonist varlık için siyasi bir ölüm’ olarak değerlendirirken, Çin mahkemeyi ‘objektif ve adil bir duruş’ sergilemeye çağırdı.

Hamas mahkemenin kararını memnuniyetle karşılayarak, bunu ‘tarihi ve önemli’ bir adım olarak nitelendirdi.