Avrupa’dan İran muhalefetine nükleer müzakerelerin etkisi konusunda baskı

Arnavutluk’un başkenti Tiran yakınlarındaki Eşref 3 Kampı’nın girişi önünde geçen hafta görüntülenen Halkın Mücahitleri destekçileri. (AFP)
Arnavutluk’un başkenti Tiran yakınlarındaki Eşref 3 Kampı’nın girişi önünde geçen hafta görüntülenen Halkın Mücahitleri destekçileri. (AFP)
TT

Avrupa’dan İran muhalefetine nükleer müzakerelerin etkisi konusunda baskı

Arnavutluk’un başkenti Tiran yakınlarındaki Eşref 3 Kampı’nın girişi önünde geçen hafta görüntülenen Halkın Mücahitleri destekçileri. (AFP)
Arnavutluk’un başkenti Tiran yakınlarındaki Eşref 3 Kampı’nın girişi önünde geçen hafta görüntülenen Halkın Mücahitleri destekçileri. (AFP)

İran’ın sürgündeki önde gelen muhalefet grubu olan Halkın Mücahitleri Örgütü, ‘Avrupalıların nükleer anlaşmayı yeniden canlandırma çabasıyla Tahran’la müzakerelerini yoğunlaştırmasını’ endişeyle izlerken, Avrupa’da artan baskıyla karşı karşıya.

AFP’nin haberine göre Halkın Mücahitleri’nin destekçileri, dini otoritelerin muhalifleri de dahil olmak üzere birçok İranlı’nın kuşku dolu bakışlarına rağmen örgütü, İran dışındaki tek ‘kılık değiştirmiş’ muhalefet grubu olarak görüyor.

Halkın Mücahitleri Örgütü ve siyasi kanadı olarak hizmet veren bir koalisyon olan İran Milli Direniş Konseyi, karşılaştığı zorluklardan, İran’ı ‘yatıştırmaya’ çalışmakla suçladığı Batı’yı sorumlu tuttu.

Fransız yetkililer geçen hafta, 1 Temmuz’da yapılması planlanan büyük bir yürüyüşü yasakladı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Yürüyüş, Milli Direniş Konseyi’nin çağrısıyla ve on binlerce kişinin katılım beklentisiyle düzenlenecekti.

20 Haziran’da Arnavutluk makamları, 2003 Irak işgalinden sonra varılan bir anlaşma kapsamında örgüt üyelerinin on yıldır ikamet ettiği bir bölgeyi hedef alan bir baskın düzenledi.

İran Milli Direniş Konseyi, örgüte mensup 1 kişinin öldüğünü açıklarken, Tiran ise bu iddiayı yalanladı. Ayrıca Arnavut polisinin 200 bilgisayara el koyduğu belirtildi.

Polise göre koşulları belirsizliğini koruyan bir olay çerçevesinde bu ayın başlarında Paris’in varoşlarında konseye ait bir ofise bir bomba atıldı. Ancak herhangi bir can kaybı kaydedilmedi.

Yatıştırma politikası

İran Halk Mücahitleri ve Milli Direniş Konseyi’nin Başkanı Meryem Racavi, Paris dışında yaptığı bir toplantıda son olayların, Batı tarafından izlenen bir ‘yatıştırma politikasının’ sonucu olduğunu vurguladı.

İranlı yetkililer, 1980’lerin başlarında bir dizi saldırı düzenlemekle suçladıkları Halkın Mücahitleri’ne yasak koydu.

Örgüt, onlarca yıldır Şah’ı devirmeyi amaçladı ve başlangıçta 1979 devrimini destekledi. Ancak kısa süre sonra yeni yetkililerle arası bozuldu ve İran- Irak Savaşı’nda Saddam Hüseyin’e destek verdi. Bu da 2003’te ABD önderliğindeki Irak işgalinden sonra üyelerinin transferini gerektirdi.

Örgüt, İran içerisinde hala bir ağa sahip olduğunu belirtiyor. Ayrıca o zamanlar gizli olan İran nükleer programını 2002’de ifşa ederek, İslam Cumhuriyeti ile Batı arasındaki çatışmayı açığa çıkarmakla övünüyor.

Eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ve eski ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence gibi üst düzey Batılı isimlerin desteğini alıyor.

Ancak örgütü eleştirenler, onu geçen yıl Eylül ayından bu yana yeni bir protesto hareketinde sokaklara dökülen ‘İranlıları temsil etmeyen kapalı bir grup’ olarak görüyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İranlı mevkidaşı İbrahim Reisi ile 10 Haziran’da bir telefon görüşmesi gerçekleştirirken, Avrupa Birliği’nin (AB) nükleer müzakerelerden sorumlu koordinatörü Enrique Mora da geçen hafta Doha’da İranlı mevkidaşı ile bir araya geldi.

Aynı şekilde Paris, İran tarafından alıkonulan ve insan hakları aktivistlerinin ‘rehine’ olarak tanımladığı dört Fransız vatandaşının akıbetini takip ediyor.

Geçen ay İran, 2018’de Paris dışında Milli Direniş Konseyi’nin bir mitingine saldırmayı planlamakla suçlanan ve Belçika’da hüküm giymiş bir İranlı diplomat karşılığında Belçikalı bir yardım görevlisini serbest bıraktı.

İran hükümeti, özellikle son haftalarda Halkın Mücahitleri tarafından yapıldığı iddia edilen ve Reisi yönetiminin bilgisayar sistemini hacklemeyi içeren faaliyetlerle hedef alındı.

Diğer yandan Tahran, grup üzerindeki artan baskı karşısında sevincini gizlemedi. AFP’nin aktardığına göre İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani, “Terörist niteliği nedeniyle Halkın Mücahitleri Örgütü, kendisine ev sahipliği yapan ülkelerin güvenliğine tehdit oluşturmaya devam edecek” açıklamasında bulundu.

Sorular

ABD merkezli Nükleer İran’a karşı Birleşik Grup (United Against Nuclear Iran- UANI) bünyesindeki politika direktörü Jason Brodsky, olayların eş zamanlı olarak gerçekleşmesinin ‘kesinlikle soru işaretleri uyandırdığını’ açıkladı.

Brodsky, “İslam Cumhuriyeti, Batı ülkelerindeki Halkın Mücahidlerinin varlığından her zaman şikâyet etmiştir. Bu nedenle yetkilileri Batılı mevkidaşlarıyla yaptıkları görüşmelerde konuyu gündeme getirirlerse şaşırmam” dedi.

Avrupa’daki Halkın Mücahitleri’in statüsünü tartışmanın bir ‘niteliksel sıçrama’ olacağına işaret eden Brodsky, “Bu, kesinlikle takip edilmesi gereken bir dinamik” dedi.

Batı’da işler hiçbir zaman örgüt açısından sorunsuz gitmedi. Öyle ki örgüt, 1980’lerin ortalarında Paris’in İslam Cumhuriyeti’nin yeni liderleriyle ilişkileri geliştirmeye çalışması sonrasında Fransa’dan ihraç edildi. ABD, yıllarca süren baskının ardından 2012 yılına kadar Halkın Mücahitleri’ni terör grupları listesinden çıkarmadı.

Avrupalı yetkililer arasında, başarısız 2018 planından sonra, Milli Direniş Konseyi’nin yürüyüşlerinin saldırılar için bir hedef haline gelebileceğine dair gerçek bir endişe var.

1 Temmuz yürüyüşünün organizatörlerini yasak hakkında bilgilendiren Paris polis şefi Laurent Neunet, böyle bir hareketin ‘gerçek bir tehlike’ teşkil ettiğini belirttiği açıklamasında şu uyarıda bulundu:

“İran’da protesto hareketinin başlangıcından bu yana bir nüfuz mücadelesi ortasında yürüyüş, Halkın Mücahitleri destekçileri ile İran muhalefetindeki diğer aktivistler arasında gerilime tanık olabilir.”



Putin: Kiev ile müzakereler başarısız olursa, hedefimize askeri yollarla ulaşacağız

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Şanghay İşbirliği Örgütü'nün (ŞİÖ) Tianjin'deki zirvesine ve Pekin'deki askerî geçit törenine katılmak üzere Çin'e yaptığı ziyaretin ardından düzenlediği basın toplantısında (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Şanghay İşbirliği Örgütü'nün (ŞİÖ) Tianjin'deki zirvesine ve Pekin'deki askerî geçit törenine katılmak üzere Çin'e yaptığı ziyaretin ardından düzenlediği basın toplantısında (Reuters)
TT

Putin: Kiev ile müzakereler başarısız olursa, hedefimize askeri yollarla ulaşacağız

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Şanghay İşbirliği Örgütü'nün (ŞİÖ) Tianjin'deki zirvesine ve Pekin'deki askerî geçit törenine katılmak üzere Çin'e yaptığı ziyaretin ardından düzenlediği basın toplantısında (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Şanghay İşbirliği Örgütü'nün (ŞİÖ) Tianjin'deki zirvesine ve Pekin'deki askerî geçit törenine katılmak üzere Çin'e yaptığı ziyaretin ardından düzenlediği basın toplantısında (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dün yaptığı açıklamada, Kiev ile anlaşmaya varılamaması halinde Ukrayna ile çatışmanın devam edeceğini söyledi.

Putin, Çin'e yaptığı dört günlük ziyaretin sonunda düzenlediği basın toplantısında, “Ukrayna konusunda bir anlaşmaya varamazsak, hedeflerimizi askeri yollarla gerçekleştireceğiz” dedi.

72 yaşındaki Putin, zafere olan güvenini yineleyerek, “Rusya güçleri tüm cephelerde başarılı bir şekilde ilerliyor... Ukrayna Silahlı Kuvvetleri zor durumda” ifadelerini kullandı.

Rusya Devlet Başkanı ayrıca, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'nin müzakere yapma meşruiyetini sorguladı ve Zelenskiy'nin anayasal görev süresinin geçen yıl sona erdiği yönündeki argümanını yineledi.

Zelenskiy, anayasaya göre görev süresi sona erdikten sonra da görevde kalmasına izin veren sıkıyönetim altında Ukrayna'yı yönetmeye devam ediyor.

Putin, Zelenskiy ile diyaloğu ‘çıkmaz sokak’ olarak nitelendirdi, ancak aynı zamanda Rusya ve Ukrayna devlet başkanları arasında bir görüşme için baskı yapan ABD Başkanı Donald Trump'ı övdü.

Putin, yeni ABD yönetiminin tutumu sayesinde ‘tünelin sonunda ışık gördüğünü’ vurguladı ve “Mantık hâkim olursa, Ukrayna'daki çatışmada kabul edilebilir bir sonuca ulaşılabilir” dedi.

Putin, bu sonucun somut olarak neye benzeyeceğini belirtmedi, ancak Rusya'nın komşusu için güvenlik garantilerini doğrudan toprak talepleriyle ilişkilendirdiğini reddetti.

ABD Başkanı Donald Trump ise CBS News'e yaptığı açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'nin henüz barış anlaşması imzalamaya hazır olmadığını, ancak ‘bir şeyler olacağını ve bunu başaracağını’ söyledi.

Trump, Putin ve Zelenskiy arasında doğrudan görüşme olasılığı konusunda belirsizlik artmasına rağmen, Rusya ile Ukrayna arasında barış anlaşması sağlanması için çabalarını sürdüreceğini vurguladı.

ABD Başkanı, Rusya, Ukrayna veya diğer savaşan ülkelerle yaptığı birçok diplomatik müzakerede izlediği yaklaşımın, liderleri bir odada bir araya getirip, onları derhal bir anlaşmaya varmaya zorlamak olduğunu söyledi.

sdfg
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)

Bu yaklaşımın hızlı bir çözüm aranırken bile sabır gerektirdiğini açıklayan Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiha, bu yılki diğer barış anlaşmalarında bu yaklaşımın meyvesini verdiğine inandığını belirtti. Sibiha dün, Avusturya, Vatikan, İsviçre, Türkiye ve üç Körfez ülkesi dahil en az yedi ülkenin, 3,5 yıldan fazla süredir devam eden savaşı sona erdirmek amacıyla Ukrayna ve Rusya devlet başkanları arasında bir toplantıya ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu açıkladığını ifade etti.


İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında 84 Filistinli hayatını kaybetti

Gazze Şeridi sınırındaki İsrail tankları (AFP)
Gazze Şeridi sınırındaki İsrail tankları (AFP)
TT

İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında 84 Filistinli hayatını kaybetti

Gazze Şeridi sınırındaki İsrail tankları (AFP)
Gazze Şeridi sınırındaki İsrail tankları (AFP)

İsrail'in bugün şafak vaktinden itibaren Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılarda 84 Filistinli hayatını kaybetti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, sağlık kaynaklarına dayanarak, ‘şehitler arasında, işgal güçlerinin Han Yunus'un güneyinde bir grup vatandaşı hedef almasının ardından yardım bekleyen üç vatandaşın da bulunduğunu’ bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın WAFA’dan aktardığına göre işgal güçlerinin, Gazze Şeridi’nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki çadırlarını bombalaması sonucu yedi vatandaş yaşamını yitirdi. WAFA, ‘işgal uçaklarının Gazze'nin es-Sabra ve Tel el-Heva mahallelerinde yerinden edilmiş kişileri barındıran bir evi ve çadırı bombalaması sonucu üçü çocuk olmak üzere yedi vatandaşın yaşamını yitirdiğini, çok sayıda kişinin ise yaralandığını’ kaydetti.

Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı ise bugün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nde açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının 131'i çocuk olmak üzere 370'e yükseldiğini ve son 24 saat içinde Gazze Şeridi'nde açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle üç yeni ölüm vakası daha kaydedildiğini belirtti.


İsrail: Gazze şehrine yapılacak saldırı bir milyon Filistinlinin yerinden edilmesine neden olacak

Gazze şehrinin güneyinde insanlar ve eşyalarının tahliyesi, 2 Eylül 2025 (AFP)
Gazze şehrinin güneyinde insanlar ve eşyalarının tahliyesi, 2 Eylül 2025 (AFP)
TT

İsrail: Gazze şehrine yapılacak saldırı bir milyon Filistinlinin yerinden edilmesine neden olacak

Gazze şehrinin güneyinde insanlar ve eşyalarının tahliyesi, 2 Eylül 2025 (AFP)
Gazze şehrinin güneyinde insanlar ve eşyalarının tahliyesi, 2 Eylül 2025 (AFP)

İsrail Savunma Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili dün yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze şehrini kontrol altına almak için düzenlediği saldırının bir milyon Filistinliyi yerinden edeceğini söyledi. Fransız Haber Ajansı AFP'nin aktardığına göre yetkili bu kişiler için yeni bir ‘insani yardım bölgesi’ kurulması planlarından bahsetti.

Hamas'ın 7 Ekim 2023 tarihinde İsrail'e saldırmasının ardından başlayan savaş, Gazze Şeridi'nde yaşayan iki milyondan fazla insanın büyük çoğunluğunu evlerini defalarca kez terk etmeye zorladı.

İsrail hükümeti geçtiğimiz ağustos ayında kuşatılmış ve harap olmuş Filistin topraklarının en büyük şehri olan Gazze'yi kontrol altına alma planını onayladı. İsrail, bu hafta on binlerce yedek askeri çağırdıktan sonra kuvvetlerini seferber etmeye başladı.

Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bulunan bu şehirde yaklaşık bir milyon kişi yaşıyor.

d8ı
Gazze Şeridi'nin kuzeyinden gelen Filistinli mülteciler, eşyalarını da yanlarına alarak Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi üzerindeki bir mülteci kampına kaçarken, 2 Eylül 2025 (EPA)

İsrail ordusuna bağlı Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Birimi'nde (COGAT) görevli üst düzey bir yetkili, son günlerde insanların kuzeyden güneye doğru hareket ettiğini söyledi.

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla gazetecilere konuşan Savunma Bakanlığı yetkilisi, “Şimdiye kadar yaklaşık 70 bin Gazzeli Gazze Şeridi’nin kuzeyinden ayrıldı” dedi. Aynı yetkili, İsrail makamlarının ‘bir milyon kişinin’ güneye kaçmasını beklediğini, ancak bunun için bir zaman dilimi belirtmediğini açıkladı.

Geçen ayın sonunda İsrail ordusu, Gazze şehri sakinlerinin yerinden edilmesinin ‘kaçınılmaz’ olduğunu doğruladı. Şehir, ‘tehlikeli savaş bölgesi’ olarak ilan edildi.

Uluslararası Kızılhaç Komitesi, şehir sakinlerini tahliye etmenin ‘imkansız’ olduğunu ve bu konudaki planların ‘uygulanamaz’ olduğunu değerlendirdi.

7u8ı
Gazze Şeridi sınırında İsrail'in güneyinde konuşlu İsrail tankları, 3 Eylül 2025 (AFP)

Yetkili, İsrail'in ‘insani yardım bölgesi belirlemeye çalıştığını’ ve bunun önümüzdeki günlerde resmi olarak duyurulacağını belirtti.

Yetkiliye göre bu bölge Gazze'nin merkezindeki bazı mülteci kamplarından güneydeki el-Mevasi kıyı bölgesine kadar uzanacak ve doğuya doğru genişleyecek.

İsrail, savaşın başındayken bu bölgeyi ‘insani yardım bölgesi’ olarak sınıflandırmıştı, ancak buradaki yerinden edilmiş insanların çadırları İsrail ordusunun tekrar tekrar düzenlediği hava saldırılarının hedefi oldu.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Thameen Al-Kheetan geçtiğimiz ay el-Mevasi'deki Filistinlilerin ‘gıda, su, elektrik ve çadırlar dahil olmak üzere temel hizmet ve malzemelere erişiminin ya çok kısıtlı olduğunu ya da hiç erişimi olmadığını’ açıkladı.

hyjuı
Gazze şehrinin güneyine eşyalarıyla birlikte doluştukları minibüsle yerinden edilen Filistinliler, 2 Eylül 2025 (AFP)

COGAT geçtiğimiz hafta başlarında, ‘bölge sakinlerini korumak için güneye taşıma’ hazırlıklarını duyurdu. Bu hazırlıklar arasında Mısır'dan el-Mevasi bölgesine su taşımak için yeni bir boru hattının inşa edilmesi, İsrail'den gelen su borularının bakım çalışmalarının yapılması ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki bir deniz suyunu tuzdan arındırma tesisinin elektrik şebekesine bağlanması yer alıyor.

COGAT, İsrail'in Hamas'ın askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları'nın Komutanı Muhammed es-Sinvar'ı öldürdüğünü iddia ettiği bir operasyonun ardından haftalarca kapalı kalan Han Yunus'taki Avrupa Hastanesi'nin yeniden açılması için çalışmaların başladığını da belirtti.