Husi unsurların zenginlik rekabeti, grup liderleri arasındaki yozlaşmayı ortaya çıkarıyor

2014'te başkent Sana'da Husi isyancıların kontrolünün reddedildiği gösterilerden biri (AFP)
2014'te başkent Sana'da Husi isyancıların kontrolünün reddedildiği gösterilerden biri (AFP)
TT

Husi unsurların zenginlik rekabeti, grup liderleri arasındaki yozlaşmayı ortaya çıkarıyor

2014'te başkent Sana'da Husi isyancıların kontrolünün reddedildiği gösterilerden biri (AFP)
2014'te başkent Sana'da Husi isyancıların kontrolünün reddedildiği gösterilerden biri (AFP)

Darbeci Husi unsurlarının nüfuz ve zenginlik için rekabeti, birçok yolsuzluk davasının ve dosyasının ortaya çıkmasına yol açtı. Bu rekabet, son haftalarda, kimlikleri açıklanmasa da yolsuzlukla suçlanan bazı kişileri hesap vermeye sevk etti.

Sana’da 2014'teki darbelerinden bu yana Husiler tarafından yönetilen yolsuzlukla mücadele sektörü tarafından yayınlanan bir denetim raporu, UNICEF'in su ve çevre sektörüne sağladığı hibelerden hayali sözleşmeler mucibince 24 milyon dolara el konulduğunu, Hudeyde’deki es-Salid Limanı’ndan 500 bin dolar değerinde arazi parçalarının satın alındığını ortaya çıkardı. Sana'daki Hezyaz elektrik santralinin bakımını yapan şirketlerden biri için Yemeni İmar ve Kalkınma Bankası’nda 249 bin dolar değerinde garanti belgesinin düzenlendiği belirtildi.

2022'nin ilk altı ayında Kamu Fonları Savcılığına sevk edilen davalardaki zarar miktarının, tespit edilebilen 55 yolsuzluk vakasında 5,7 milyar Yemen riyali ve 5 milyon dolardan fazla olduğu, bu hususta 211 Husi liderinin adı geçtiği tahmin ediliyor.

Gerçek rakamların belirtilen rakamlardan daha yüksek olduğuna dikkat çeken rapor, bilhassa Husi liderler, kendisine sadık yetkililer, çeşitli bakanlıklar, kurumlar, valilikler, müdürlükler ve bölgelerdeki denetçiler tarafından yolsuzluğun yaygın tezahürlerine, rüşvetin kötüye kullanılmasına ve önemli mali ve idari dengesizliklere işaret etti.

SS
Husi darbecilerin kontrolündeki Yolsuzlukla Mücadele Ulusal Yüksek Kurumu (Facebook)

Rapor; başkent Sana'daki vergi sektöründeki Husi denetçileri 2020 ve 2021 yıllarında özel hesaplardan rastgele ödeme yapmak ve vergi mükellefleriyle rüşvet yoluyla uzlaşmakla, Sana’daki Arazi İdaresi ofisindeki emlak satış vergisi tahsilat denetçilerini ve valilik müdürlüklerindeki bazı iş bürolarını en az 600 bin doları zimmete geçirmekle suçladı.

Rapora göre, Sana'nın ajanlarından biri sıfatı bulunan bir Husi lider, başkentin güneyindeki Bayındırlık Departmanından bir Husi lider ve yönetimdeki birkaç mühendis milyonlarca Yemen lirasını zimmete geçirmekle suçlanıyor.

Geçtiğimiz haftalarda, Husi liderlerin karıştığı birçok yolsuzluk davası gündeme gelmişti. Bunlardan bir kısmı, Husi milislerin yetkisi ve yönetimi altındaki gözetim teşkilatlarına ve organlarına yönlendirilmişti. Sana'daki yerel kaynaklar, bunu Husi unsurlar arasındaki zenginlik rekabetinde dikkate değer bir gelişme olarak değerlendirdi.

Sana'daki gümrük idaresini kontrol eden milisler, Nisan ayı sonlarında Hudeyde Limanı gümrüklerinde mali garantilerin tahrif edildiğine dair bir dosyayı yolsuzlukla mücadele sektörüne sevk etmişti.

Yaklaşık iki gün önce 28 kişi kamu malına el koyma, zimmete para geçirme, sahtecilik ve devlet arazilerine el koyma suçları sebebiyle yolsuzluk davalarında uzman Kamu Sandıkları Savcılığı'na sevk edilmişti. Sektör denetçileri, yolsuzluk davalarında muhbirlerin, tanıkların ve uzmanların korunmasına yönelik kılavuzun onaylandığını öne sürdü.

Nisan ayında, bu davalarla bağlantılı 50 sanık devletin çıkarlarına, milli ekonomiye ve milli para birimine zarar vermek, döviz kaçakçılığı, suç gelirlerinin aklanması, gümrük kaçakçılığı, yasa dışı mali işlemler gibi suçlamalarla yolsuzluk davalarında uzman savcılığa sevk edildi. 

FS
2014'te başkent Sana'da Husi isyancıların kontrolünün reddedildiği gösterilerden biri (AFP)

O dönemde bu davalardaki yolsuzluk hacminin 5 milyon 227 bin dolar ve 20 milyon 727 bin Suudi riyali olduğu, 21 milyon 390 bin Yemen riyali ve 2 milyon 567 bin Suudi riyaline el konduğu açıklanmıştı. Yurt içinde ve yurt dışında kaçak zanlıların ve kaçak para ve gelirlerin izlenmesine yönelik prosedürlerin onaylandığı öne sürülmüştü.

Mart ayı ortalarında ise 7 sanığın kamu parasına el konulması dolayısıyla savcılığa sevk edildiği, 620 milyon 560 bin 719 Yemen riyaline ek olarak 14 milyon 110 bin 300 dolar zararın kaydedildiği açıklanmıştı. 636 bin 656 dolar ve 19 milyon 516 bin 538 Yemen riyali tutarında vergi kaçakçılığının gerçekleştirildiği, bu fonların izini sürmek için ihtiyati tedbirler alınarak sanıkların savcılığa sevk edildiği ifade edilmişti.

Başkent Sana'daki kaynaklar, yolsuzluğun faillerinin kimliklerinin Husi liderler arasındaki sızıntılar ile ortaya çıkarıldığına, isimlerin açıklanmadığına dikkat çekti. Husi liderliğindeki konumları göz önüne alındığında bu davaların gizli bir şekilde çözülmesi bekleniyor.

Husi hükümetinde Teknik Eğitim ve Mesleki Eğitim Bakanı Gazi Muhsin, Sana Belediye Başkanı Emin Caman’a gönderdiği muhtırada milisler tarafından başkentteki Teknik Eğitim ve Mesleki Eğitim Dairesi müdürü olarak atanan Husi lideri Adil Hasan el-Mehdi'nin gerçekleştirdiği yolsuzluk uygulamalarından bahsetti. Bu belgeye göz atan kaynaklar, Mehdi'nin kapsamlı mali usulsüzlükler ile enstitülerin kaynaklarından tahsilat alarak genel müdür haline geldiği, denetimi altındaki enstitülerin gelirlerinden yüzde 7 pay aldığı iddiası yer aldı. 

DSEF
Husi hükümetinde Teknik Eğitim ve Mesleki Eğitim Bakanı Gazi Muhsin (Husi medyası)

Kaynaklara göre Mehdi, görevde olduğu beş yıl boyunca, teknik ve mesleki eğitim kurumlarındaki öğrencilerden toplum katılımı adına öğrenci başına 100 ABD doları tutarında yasadışı ücret aldı. Mezunlardan ise yaklaşık 20 dolar alındığı iddia edildi.

Muhsin, Mehdi’yi enstitülerdeki araç, gereç, makine, alet, mobilya ve malzemeleri yağmalamak, bahçelerindeki ağaçları kesip yakacak olarak satmak, eğitim kuruluşlarına kayıtların azalmasına, eğitimcilerin ayrılmasına neden olmakla, boşalan pozisyonlara tanıdıklarını atamakla suçladı.

Kaynaklar, Şabva ilinden olan Muhsin'in bu alanda daha yüksek makamda bulunmasına olmasına rağmen Mehdi'nin karşısında çaresiz kaldığı uyarısında bulundu. Ancak El-Mehdi, Saada'daki darbeci liderler ile akrabalık ilişkileri dolayısıyla Muhsin’i geride bırakıyor.



‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
TT

‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)

Son iki gündür Gazze Şeridi'ne ilişkin dosyada ‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’ gibi yeni isimler öne çıkmaya başladı. Bu gelişme, ABD’nin arabuluculuğu ile Arap ve uluslararası desteğe rağmen İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçişin sekteye uğradığı bir dönemde yaşanıyor.

İsrail basınındaki haberlere göre hükümet, ABD’nin kararına boyun eğerek orduya Refah’ın doğusunda ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik saha çalışmalarına başlaması için izin verdi. İlk hazırlıklar kapsamında ağır iş makinelerinin bölgeye sokularak molozların temizlenmesi ve arazinin düzenlenmesi planlanıyor.

İsrail’in geciktirme girişimleri

İsrail medyasında yer alan bilgilere göre Tel Aviv yönetimi, bu çalışmaların henüz geçiş yapılmamış olan anlaşmanın ikinci aşamasına dahil olduğu gerekçesiyle haftalarca süren bir geciktirme çabasına girişti. Ancak Washington’un artan baskıları sonucunda İsrail, planın bir sonraki etabına yönelik hazırlıkları başlatmak zorunda kaldı.

Bu çalışmalar; işgal altındaki topraklarda Refah’ın doğusunda bir insani bölge ve yeni bir kent inşasını içeriyor. Washington yönetimi, söz konusu adımla Filistinlilere ‘umut şehri’ modelini sunmayı ve ‘Hamas’ın kontrolündeki eski, yıkılmış ve karanlık Gazze’nin’ karşısına ‘yeni, modern ve gelişen bir Gazze’ örneği koymayı hedefliyor.

İsrail, planın ikinci aşamasında atılacak bu tür adımların Refah Sınır Kapısı’nın açılmasına yol açacağı, ayrıca Gazze Şeridi’nin başka bölgelerinden çekilmeyi ve yerlerine uluslararası güçlerin konuşlanmasını gerektireceği gerekçesiyle itiraz etti. Söz konusu ülkeler, İsrail’in taleplerini karşılamanın zorluğu ve bölgedeki işgal koşulları nedeniyle kuvvet göndermeyi reddetti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kanal 12 televizyonundan aktardığına göre, İsrail’in bu tutumu üzerine Washington yönetimi Tel Aviv’i süreci oyalamakla suçladı ve çok uluslu güce katılmaktan çekilen ülkelerin sorumluluğunu İsrail’e yükledi. Bu baskının ardından İsrail geri adım atarak yeni kentin inşasına başlanmasını kabul etti.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, İsrail’in ‘gelecek hafta bölgede geniş çaplı moloz temizliği başlatmak üzere ağır iş makinelerini Refah’a sokmaya hazırlandığını’ ve bunun ‘Hamas unsurlarından arındırılmış yeni insani bölgenin oluşturulması’ amacıyla yapıldığını bildirdi.

Silahlı milislerden destek

Habere göre İsrail ordusu, ‘İsrail’le koordineli çalışan silahlı milislere’ atılacak adımlar konusunda bilgi verdi. ABD planına göre bir sonraki aşama, ‘İsrail’in kısmen kontrol ettiği bölgelerde yabancı bir askeri gücün faaliyete geçmesini’ öngörüyor.

i24NEWS ise İsrail ordusunun Refah’ın doğusunda Filistinliler için ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik geliştirme çalışmalarına fiilen başladığını bildirdi. Kanal, bölgede gelecek hafta kapsamı genişletilecek hazırlıkların sürdüğünü, bunların ‘moloz ve patlayıcı kalıntılarının temizlenmesini’ içerdiğini aktardı.

sdfrt
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Maariv gazetesinin haberine göre, Refah’ta faaliyet gösteren Yaser Ebu Şebab milisleri, söz konusu yeni kentin bulunduğu bölgede İsrail güçlerinin temsilcileriyle ve ayrıca İsrail’in güneyindeki Kiryat Gat’ta bulunan ABD komuta merkezi adına bölgede bulunan sivil temsilcilerle birlikte görülmeye başladı.

Kabinede itirazlar

Siyasi kaynaklar, İsrail’in bu adımına kabinenin büyük bölümündeki bakanların karşı çıktığını, hatta tepkinin öfkeye dönüştüğünü aktardı. Bakanların, İsrail’in ‘sarı hat üzerinde inşaat yaparak Gazze çevresindeki yerleşimleri tehlikeye atmaması gerektiğini’ savunduğu belirtildi. Bazı sağ görüşlü medya organları haberi ‘utanç’ başlığıyla duyurdu.

Başbakan Netanyahu ise kararını savunarak hazırlık çalışmalarının ‘tünellere büyük miktarda beton dökme ve geniş bölgeleri izole etme’ işlemlerini içerdiğini söyledi. Netanyahu, söz konusu adımların ‘Hamas’ın askeri altyapısını yok etme yönündeki İsrail çıkarlarına hizmet ettiğini’ ifade etti.

gthy
Başbakan Binyamin Netanyahu, Ocak 2025'te İsrail kabine toplantısına başkanlık ediyor. (DPA)

Netanyahu, uluslararası güce katılmaktan vazgeçen Arap ve İslam ülkelerinin tutumunun Katar ve Türkiye’nin çıkarlarına hizmet ettiğini savundu. Bu nedenle İsrail’in ABD yönetiminin taleplerine yanıt vermesi ve Washington’la çatışmaya girmemesi gerektiğini kaydetti.

Filistin Yönetimi ve Hamas’ın itirazları

Filistin Yönetimi, İsrail’in ‘Gazze’yi yeniden inşa’ başlığı altında yürüttüğü çalışmalara karşı çıkıyor. Yönetim, farklı düzeylerde yaptığı açıklamalarda bu dosyadaki rolünü korumakta kararlı olduğunu ve Arap planına desteğini sürdürdüğünü vurguluyor.

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, perşembe günü bir İtalyan heyetini kabul ederken yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi için bir yeniden imar ve toparlanma planımız var. Bu planın bir icra programı bulunuyor ve Arap ile İslam ülkeleri tarafından benimsendi. Uluslararası toplum da New York Bildirgesi aracılığıyla destek veriyor. Kardeş Mısır’la birlikte Kahire’de bir yeniden imar ve toparlanma konferansı düzenlemek için çalışıyoruz” dedi.

Hamas, söz konusu projeyi ‘İsrail’in ateşkes anlaşmasını açık biçimde ihlal etmesini gerekçelendirmeye yönelik yeni bir aldatmaca’ olarak nitelendirdi. Hareket, yayımladığı açıklamada, “İsrail’in anlaşmayı çiğnediğini ve günlük ihlallerle daha ilk aşamayı ortadan kaldırdığını” belirtti.

Geçtiğimiz salı günü konuya ilişkin bilgi veren Mısırlı bir kaynak, Gazze’nin erken toparlanması ve yeniden inşasına yönelik Kahire Konferansı’nın kasım ayı sonunda yapılmasının planlandığını ancak toplantının erteleneceğini söyledi. Kaynak, “Konferans ay sonunda düzenlenmeyecek; biraz gecikmesi muhtemel. Özellikle şu anda paralel bir çaba yürütülüyor. Görünen o ki ABD, Refah’la ilgili kendi özel girişimini planlıyor” değerlendirmesinde bulundu. Bu açıklama, İsrail’in kontrolündeki bölgelerde oluşturulması öngörülen ‘yeşil bölgeye’ işaret olarak yorumlandı.

Gazze İnsan Hakları Merkezi, ateşkesin başlamasından bu yana geçen 47 günde İsrail tarafından işlenen ihlallerde 350 Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı. Ölenler arasında 130 çocuk ve 54 kadın bulunuyor.

Merkez, aynı dönemde günlük ortalama 11’i aşan 535 ihlal kaydettiğini bildirerek ateşkesin yürürlüğe girdiği ilk andan itibaren ihlallerin sürdüğünü vurguladı.

Açıklamada, İsrail’in insani yardım girişlerini kısıtladığı, günde yalnızca 211 kamyonun geçişine izin verdiği, oysa 600 kamyona izin verildiği yönünde iddialarda bulunduğu aktarıldı. Ayrıca İsrail’in üzerinde mutabık kalınan çekilme haritasına uymadığı ve sivil bölgelere yönelik ateş kontrolünü sürdürerek zaman zaman bölgeye girdiği belirtildi.


İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
TT

İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)

Suriye kaynakları, İsrail devriyesinin bölgeye girmesi sonrası çatışma çıktığını; hava saldırılarının ardından yoğun sivil göç yaşandığını bildirdi.

Suriye medyası, Şam’ın güneyindeki Beyt Cin kasabasına düzenlenen İsrail baskının  ve hava saldırısının ayrıntılarını açıkladı. Suriye kaynakları, saldırılarda en az 9 kişinin öldüğünü aktardı.

Suriye’nin “El-İhbariyye” kanalı, kasabanın İsrail savaş uçaklarının yoğun bombardımanına hedef olduğunu, çok sayıda ölü ve yaralı bulunduğunu bildirdi.

Açıklamalara göre olay, İsrail’e ait bir askeri devriyenin bölgeye kara yoluyla girmesi, sakinlerle çatışma yaşanması ve devriyenin geri çekilmesi sonrası hava saldırılarının başlamasıyla tırmandı. Bölge üzerinde İsrail uçaklarının yoğun şekilde uçtuğu belirtildi.

Saldırıların ardından Beyt Cin’de büyük bir sivil göç hareketi yaşandı; çok sayıda kişi çevre kasabalara yöneldi.


Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
TT

Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)

aIrak'ın kuzeyindeki Süleymaniye'de bir doğalgaz sahasının insansız hava aracıyla (İHA) bombalanması öfkeli tepkilere yol açtı ve ABD'nin silahlı gruplara uyarıda bulunması ve hükümetin faillerin yakalanması için harekete geçmesiyle sonuçlandı.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne göre çarşamba akşamı Dana Gas tarafından işletilen Khor Mor gaz sahasını hedef alan bir İHA saldırısı, elektrik santrallerine gaz arzının tamamen kesilmesine neden oldu. ABD'nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya, saldırıyı "düşmanca dış amaçlarla hareket eden yasadışı grupları" gerçekleştirmekle suçladı.

Savaya, Bağdat'ı "bu saldırının sorumlularını tespit etmeye ve adalete teslim etmeye" çağırdı ve "tam egemen bir Irak'ta bu tür silahlı gruplara yer olmadığını" vurguladı.

Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur ​​Barzani ise Washington'a "sivil altyapıyı korumak için gerekli savunma ekipmanını sağlama" çağrısında bulundu. Barzani, "Bu tür saldırıların faillerinin geçmişte olduğu gibi cezadan kaçmaması gerektiğini" vurguladı.

Saldırıyı henüz üstlenen olmadı ancak Irak yetkilileri dün saldırıyı araştırmak üzere bir komite kurulduğunu duyurdu ve askeri bir sözcü de saldırıda yer alanların "cezalandırılacağına" söz verdi.