Athena: Netflix, Fransa'daki şiddet dalgasını tahmin etti mi?

Netflix platformunda yayınlanan Athena filmi, öfkeli kalabalığın Fransız polisine karşı eylemini tarafsız bir bakış açısıyla ekrana yansıtırken daha çok iki taraf arasındaki çatışmayı izleyiciye aktarıyor

Athena film ile Fransa'nın güncel gerçekliği arasında Cezayirli iki genç olayların itici gücü olarak karşımıza çıkıyor (Netflix)
Athena film ile Fransa'nın güncel gerçekliği arasında Cezayirli iki genç olayların itici gücü olarak karşımıza çıkıyor (Netflix)
TT

Athena: Netflix, Fransa'daki şiddet dalgasını tahmin etti mi?

Athena film ile Fransa'nın güncel gerçekliği arasında Cezayirli iki genç olayların itici gücü olarak karşımıza çıkıyor (Netflix)
Athena film ile Fransa'nın güncel gerçekliği arasında Cezayirli iki genç olayların itici gücü olarak karşımıza çıkıyor (Netflix)

Sağir el-Hidri 

Fransa'da banliyö sakinleri ile polis arasında çıkan çatışmaları ve olayları yakından takip edenler, 23 Eylül 2022 tarihinde Netflix tarafından yayımlanan 'Athena' adlı filmdeki olaylarla arasında garip bir benzerlik fark edeceklerdir.

Bu benzerlik, çok sayıda Fransız sosyal medya kullanıcısı tarafından söz konusu filmden sahneleri yayınmlamaya itti.

Hatta bu filmin ikincisinin, Fransa'daki olayların seyriyle ilgili hicivli bir bakış açısıyla çekilebileceği bile söylenebilir. 

Romain Gavras'ın yönettiği film birçok eleştirmenden tam not aldı. Yönetmen Gavras, ilk olarak ilginç öyküsünün yanı sıra çekim formatı ve görüntü kalitesiyle iki ödül kazandığı Venedik Uluslararası Film Festivali ile uluslararası film festivallerine katılmaya başladı.

Film, bu dramatik bir hikaye üzerinden Fransa'da halen pek çok kişi tarafından göz ardı edilen bir dosyayı, yani özellikle Kuzey Afrika (Mağrip Bölgesi) ülkelerinden gelen göçmenlerin çocukları olan Fransız vatandaşı gençleri konu ediniyor ve özellikle Fransız yetkililere ve resmi makamlara karşı her zaman şiddet yanlısı ve isyankar olarak etiketlenen bu gençlere yönelik güvenlik güçlerinin muamelesini ele alıyor.

İdir ve Nael

Athena filmi ile Fransa'nın güncel gerçekliği arasında Cezayirli iki genç olayların itici gücü olarak karşımıza çıkıyor.

Filmde, İdir adında 13 yaşındaki bir çocuk, Fransız polisi tarafından öldürülür. Bunun üzerine İdir'in abilerinin başlattığı yaygın bir öfkeye yol açar.

Fransa'da son günlerde yaşanan olayların kaynağında ise 17 yaşındaki Nael M. adlı Cezayir kökenli bir gencin Fransız polisi tarafından öldürülmesinin yarattığı öfke Fransa'nın banliyölerinde kaosa neden oldu.

Film, İdir'in ölümünün ardından Fransız yetkililerin gerilimi azaltmak amacıyla düzenlediği basın toplantısıyla başlıyor.  

Ancak İdir'in kardeşi Karim'in Kuzey Afrika kökenli arkadaşlarıyla baskın düzenlediği basın toplantısında molotofkokteyli atmasıyla durum daha da kötüleşiyor.

Ardından emniyet müdürlüğüne biri saldırı düzenleniyor. Emniyet merkezinde güvenlik güçlerine ait silahlara ve arabalara el koyan kurbanın abisi, film yönetmeninin hayalindeki 'Athena' adlı mahalleye dönüp orada saklanıyor.

Olayların gelişmesiyle bir Fransız polisi, İdir'in katillerinin adalete teslim edilmesi karşılığında takas edilmek amacıyla kaçırılır.

Ancak yetkililer, kendi hikayelerine bağlı kalmakta ısrar ettikçe işler sarpa sarar. Bu da Fransa'ya aidiyet konusunda karışık duygular yaşamakla suçlananların daha fazla şiddete başvurmalarına ve farklı kökenlerden gelen Fransız ailelerin kendi içlerinde çatışmalarına yol açar.

Olayları daha da ilginç kılan, filmdeki çatışmanın, Kuzey Afrika kökenli Fransızlar ile diğerleri ve devlet arasındaki krizle sınırlı olmayıp, ailelerinin de kendilerinin başına bela olabilecek uçurumu ortaya koyarak daha da ileriye gitmesi.

İdir'in üç abisi vardır. Bunlardan biri küçük kardeşinin intikamını almaya çalışan Karim, diğeri yurtdışındaki operasyonlardaki gösterdiği cesaret ve kahramanlıklardan ötürü madalyalar alan ve ailesinin gurur, fakat düşmanları olarak gördükleri Fransız güvenlik ve askeri teşkilatlarıyla birlikte kendilerine ihanet ettiğini düşünen diğerleri için bir hayal kırıklığı kaynağı olan Fransa ordusuna mensup Abdel ve üçüncüsü kendi çıkarları için her şeyi yapmaya hazır olan bir uyuşturucu satıcısıdır.

Film, tıpkı şu an polisle çatışmaların yaşandığı Fransa'nın banliyöleri gibi otoritelere karşı başkaldıran bir bölge olarak tasvir edilen Athena'da geçtiği için gücünü zamanın ve mekanın birlikteliğinden alıyor.

Bu da hali hazırda asi, isyankar ve şiddet yanlısı çevreler olarak imajlarını pekiştiren klişelerden şikayetçi olan Kuzey Afrikalı toplulukların bu filme karşı duyduğu öfkeyi açıklıyor.

Göçmen çocukları arasındaki iç mücadeleyi yansıtan sahnelerden birinde Karim ve Abdel, Athena mahallesinin Fransız güvenlik güçlerine karşı ayaklanmasında karşı karşıya geliyorlar.  

Karim, yetkililerin kardeşinin güvenlik güçleri tarafından değil, aşırı sağcı bir grup tarafından öldürüldüğünü ortaya çıkardıklarında bunu reddediyor. Abdel ise buna ikna oluyor ve Kerim'i de ikna etmek için çabalıyor. 

Bu arada yetkililer, hem polisin özellikle Fransa'daki dördüncü nesil göçmenlerin çocuklarına karşı aşırı şiddet uyguladığını kabul etmiyor hem de Athena'daki durumu kontrol etme girişimlerinde çok sayıda güvenlik gücünü seferber etmekten çekinmiyor. Tıpkı son dönemde Fransa'da yaşanan olaylarda olduğu gibi.

Yönetmen Romain Gavras, coşkulu bir film müziği eşliğinde ve büyük bir cesaretle, Fransa'yı eski bir Yunan trajedisi (antik Yunan'da tiyatronun popüler bir şekli) biçiminde tasvir ediyor.

Belki de basın açıklamalarından birinde kendisinin ve Athena ekibinin filmin neden olabileceği tepkileri hiç düşünmediğini söylemesine neden olan da buydu.

Destansı sahneler

Athena filmi sadece gündeme getirdiği sorunla değil, muhteşem denebilecek sahnelerin üretildiği çekim tarzıyla ve özellikle Fransız polisinin mahalleye baskın yaptığı ve basın toplantısına düzenlenen saldırı sırasındaki öfke ve gerilim atmosferini yansıtan detayların yer aldığı 12 dakikalık tek seferde çekilen açılış sahnesiyle de övgüyü hak ediyor.

Görüntü yönetmeni Mathias Boucard'ın çekim ekibinin çıkardığı iş, baş rollerle ve yardımcı oyuncularla serbestçe hareket ederken, filmin trajik olaylarıyla tutarlı görünüyordu.

Uzun sahneler, ışığın doğru kullanılması ve oyuncuların ne yapacaklarını daha önce uzun uzadıya prova etmesi gibi konularda büyük bir özen gösterildiğini ortaya koyuyor. 

Filmin sahnelerindeki detayları dikkatle inceleyenler, uzun metrajlı filmlerden çok belgesellere daha yakın bir tarzda olduğunu düşünebilirler, fakat öfkeli kalabalığın Fransız polisine karşı tutumu karşısında tarafsızlığını korurken, daha çok iki taraf arasındaki çatışmayı izleyiciye aktarıyor.

Filmin vermek istediği mesajlarla özdeşleşen sahneler ve Fransız toplumundaki çelişkiler, özellikle de Abdel'in yaşadığı şüphe durumu ve polisten intikam almak konusunda kardeşiyle karşı karşıya gelmesi, ardından tutumunu değiştirmesi ve kaçırılan polisi kurtarmak için bir Fransız subaydan İdir'in katillerini getirmesini isterken telefonda ağlaması filmdeki olaylara trajik bir hava kazandırıyor.

İç savaşın habercisi

Halen uluslararası yarışmalarda ve festivallerde ödüller kazanan Athena filmi, taraflardan her birinin kendisini ve fikirlerini bu filmde görmesi Fransız siyasi çevrelerinde büyük yankı uyandırdı.

Aşırı sağcılara göre film, göç dalgasına karşı uyararak ve buna son verilmesi çağrısında bulunarak içinde yaşadığı kabusu yansıtıyordu.

Solcular için ise bu film, temel aldığı 'özgürlük, eşitlik ve kardeşlik' ilkelerine rağmen, Fransız toplumunun yaşadığı çelişkilerin ve dördüncü kuşak göçmenler ile Beşinci Cumhuriyet arasındaki derin uçurumun dikkate değer bir yansıması niteliğinde ve göçmen vatandaşlarla güvenlik güçleri arasındaki bu durum, bu önemli değerlerden biri olan eşitliği baltalıyor.

Belki de aşırı sağcı Eric Zemmour liderliğindeki Reconquête (Yeniden Fetih) Partisi'nin üyesi Gilbert Collard, filmin Fransa'da yaklaşmakta olan bir iç savaşın habercisi olduğu konusunda uyardı.

Collard, bu filmin partinin mesajlarının alındığının en önemli kanıtı olduğunu, fakat kimin bunu anlayacağının meçhul olduğunu söyledi.

Collard, özellikle Kuzey Afrika ve diğer ülkelerden gelen göçmenlerin topluma entegrasyonu ve tüm Fransızlara gerçek eşitliğin getirilmesi arasındaki ikilem nedeniyle bunu anlamanın biraz geç olabileceğini de sözlerine ekledi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, aşırı sağcı partilerin göçmenlik konusundaki söylemlerinden birkaç kez uzak durmaya çalıştı, hatta daha da ileriye gitti ve Fransız cumhurbaşkanları ile banliyöler arasındaki muğlak ilişkiye son verme planlarını ilerleterek, yatırımcıları yetkililere işsizlikle mücadelede yardım etmeye ve banliyölerdeki gençlerin diğer Fransızlarla eşit şartlara sahip olmaları için istihdam olanakları sağlamaya çağırdı.

Ancak bu planlar, özellikle göçmenlerin çocukları ile Fransızların geri kalanı arasındaki eşitsizlikle mücadele istenen hedefe ulaşamadı.

Uluslararası arenada parıldayan ancak içeriden parçalanmış halde olan Fransa'da 'bir iç savaşın habercisi' olan Athena filminin verdiği mesaj da bu.

Aslında Fransız sinemasının varoş halkı ile Fransız devleti arasındaki kopuşa dair haykırışlar Athena filmiyle sınırlı değil ve devam ediyor.

Bunun yanında film, mevcut durumun sonucunu daha net ve açıklayıcı anlatabilirdi.

Adını doğrudan ünlü Fransız yazar Victor Hugo'nun romanından alan ve 2019 yılından beri sinemalarda gösterilen 'Sefiller' filmi, banliyö sakinleri ile Fransız kolluk kuvvetleri arasındaki ayrıma karşı uyarıda bulunuyor

Les Miserables filminin yönetmeninin de muhtemelen her an olayların patlayabileceğine dair net bir mesaj vermek isteyen Athena filminin senaryosunun yazarlarından Ladj Ly olması da dikkat çekici.

Hala uzun metrajlı film yazarlığı ve yönetmenliği konusunda el yordamıyla yol arayan bu yönetmenin düşünceleri gerçeğe büyük ölçüde yansıdığından bu mesajlar gerçeklikten ayrı tutulamaz.

Fransa'nın eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin 2005 yılında 'pislik' dediği banliyö sakinlerine yönelik ayrımcı ve ırkçı açıklamalarla tetiklenen olaylar, Fransızların hafızasında halen tazeliğini koruyor.

O sıra patlak veren kanlı olaylar 2 bin 700 kişinin tutuklanmasına yol açarken, en az 8 bin 700 araba yakıldı.

Cezayir asıllı genç Nael'in öldürülmesiyle de ülke şu an adeta kaynayan bir cadı kazanı gibi.

 

 

Independent Arabia - Independent Türkçe



Beyaz Saray yalanladı, tartışma büyüyor:  Trump yönetimi Avrupa Birliği’ni bölmeyi hedefleyen gizli strateji hazırladı

TT

Beyaz Saray yalanladı, tartışma büyüyor:  Trump yönetimi Avrupa Birliği’ni bölmeyi hedefleyen gizli strateji hazırladı

ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa'nın göç politikalarını transatlantik ilişkilere yönelik bir tehdit olarak görüyor (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa'nın göç politikalarını transatlantik ilişkilere yönelik bir tehdit olarak görüyor (Reuters)

İnci Mecdi

Savunma meselelerinde uzman bir Amerikan web sitesi, ABD Başkanı Donald Trump yönetimine atfedilen tartışmalı bir stratejik teklifi içerdiği iddia edilen bir belgenin ayrıntılarını yayınladı. “Avrupa'yı Yeniden Muhteşem Yapalım” başlıklı yeni strateji kapsamında dört Avrupa ülkesini Avrupa Birliği'nin politikalarından uzaklaştırmayı ve ABD'nin nüfuz alanına yaklaştırmayı amaçlıyor.

Arku’l Avsat’ın Defense One internet sitesinden aktardığı habere göre gizli belge, Washington'un Avrupa kıtasında siyasi bir depreme neden olacak bir adımla Avusturya, İtalya, Macaristan ve Polonya'yı Avrupa bloğunun politikalarından koparmaya çalışma niyetinden bahsediyor.

Avrupa'ya göç

Bu sözde sızıntı, resmi ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi'nin yayınlanmasından bir hafta sonra geldi. 33 sayfadan oluşan strateji, “medeniyetinin silinmesi” olasılığına karşılık uyarısı, kıtanın demografisini değiştiren büyük göç dalgaları göz önüne alındığında, bazı Avrupa ülkelerinin “güvenilir müttefik” olarak kalıp kalamayacağına dair şüpheleri nedeniyle Avrupa'da geniş çaplı tartışmalara yol açtı. Strateji  ayrıca mevcut eğilimlerin devam etmesi halinde kıtanın “20 yıldan daha kısa bir süre içinde tanınmaz hale gelebileceğine” de dikkat çekti.

Sızdırılan belge, “ABD'ye sadık kalarak egemenlik arayışında olan ve geleneksel Avrupalı yaşam tarzlarını koruyan veya yeniden canlandıran” partileri, hareketleri, düşünsel ve kültürel figürleri destekleme ihtiyacına işaret ediyor. Bu eğilim, resmi stratejide “Avrupa ülkelerinde kıtanın mevcut gidişatına karşı direnişin geliştirilmesi” şeklindeki ifadenin bir uzantısı olarak görülüyor. Buna ek olarak, milliyetçi partilerin artan etkisine de güveniliyor.

Bu partilerin isimleri açıkça belirtilmese de, tahminler bunların arasında Fransa'da Marine Le Pen liderliğindeki “Ulusal Miting”, İspanya'da “Vox”, İngiltere'de “Reform” ve “Almanya İçin Alternatif” partilerinin de yer aldığını gösteriyor. Bunlara ek olarak, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni liderliğindeki “İtalya'nın Kardeşleri” Partisi de bulunuyor.

Sahte haberler

Beyaz Saray, belge ile ilgili haberi “sahte haber” olarak nitelendirerek hemen bu iddiaları kesin bir dille reddetti. Beyaz Saray Basın Sözcüsü Yardımcısı Anna Kelly, Başkan Trump'ın “şeffaf” olduğunu söyledi. İmzalı resmi strateji belgesinin, onaylanmış tek belge olup, alternatif veya gizli bir versiyon olduğu fikrini reddetti

Gözlemciler, açıklanan stratejinin gerçekten de Avrupa Birliği'ne yönelik keskin bir bakışı yansıttığını, zira liderlerini kitlesel göç karşısında çaresiz kalmakla suçladığını söylüyor. Keza  Brüksel'in politikalarını ulusal egemenliği baltalamaktan, siyasi özgürlükleri kısıtlamaktan ve üye devletlerin rolünü zayıflatmaktan sorumlu tutuyor. Avrupa'nın göç politikalarını “kıtanın çehresini değiştirmek ve huzursuzluk yaratmak” olarak tanımlıyor.

Tekrarlanan aleni açıklamaları sırasında Trump, “kötüleşen Avrupa ülkelerini” ve onların “siyasi doğruculuğa takıntılı” liderlerini hedef alarak, göç politikalarının ülkelerini “yok ettiğini” ve bunun sonucunda Avrupa'nın “parçalandığını” varsaydı.

Ukrayna savaşı

Ukrayna savaşı da Atlantikli müttefikler arasında bir gerilim ve geniş çaplı anlaşmazlık noktasını temsil ediyor. Son günlerde ABD Başkanı Avrupalı liderlere yönelik açıklamalarını sertleştirerek onları zayıf olarak nitelendirdi ve Ukrayna'daki savaşı sonlandıramamakla suçladı. Trump ile Almanya, İngiltere ve Fransa liderleri arasında aynı konuyla ilgili gergin bir telefon görüşmesinin ardından gerginlik daha da arttı. Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Washington ile ek görüşmelerin beklendiğini ve önümüzdeki hafta başında Ukrayna konusunda uluslararası bir toplantı yapılması olasılığının bulunduğunu vurguladı.

Bu yönelimler, ABD-Avrupa ittifakını parçalamaya yönelik girişimlere karşı uyarıda bulunan Papa 14. Leo’nun kayda değer tutumu da dahil olmak üzere kapsamlı eleştirilere yol açtı. Papa, Trump'ın bazı açıklamalarının ABD ile Avrupa arasındaki tarihi ittifakın doğasında “köklü bir değişikliği” temsil edebileceğini söyleyerek, bu ittifakın mevcut aşamada zarar görme tehlikesine karşı uyarıda bulundu.

Beş güç

İngiliz The Daily Telegraph gazetesinin haberine göre, iddia edilen belge tartışmaya başka bir boyut kazandırıyor. Zira küresel nüfuz dengesini yeniden şekillendirecek bir hamleyle, ABD, Çin, Rusya, Hindistan ve Japonya'yı kapsayan “beş temel güç” adı verilen yeni bir uluslararası blok oluşturulması önerisinden bahsediyor.

Daha önce Trump, Rusya'nın G8’den çıkarılmasından ve böylece grubun G7’ye dönüşmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirerek tartışmalara yol açmış ve bunu “çok büyük bir hata” olarak tanımlamıştı. Hatta daha da ileri giderek Çin'i de ekleyerek G9 adını verdiği bir grup oluşturmayı teklif etmişti.

Ulusal Güvenlik Stratejisi, bir adım daha ileri giderek, büyük güçlerin yer aldığı, üye devletlerin zengin olmasını ve demokratik sistemlerle yönetilmesini gerektiren G7’nin koşulları ile sınırlanmamış yeni bir blok inşa etmeyi öneriyor.

Beyaz Saray'dan gelen resmi yalanlamalara rağmen, bu sızıntılar Avrupa'nın transatlantik ilişkilerin geleceği ve Washington'un kıtanın siyasi haritasını yeniden şekillendirmedeki rolü konusunda giderek artan endişelerini büyütmeye devam ediyor. Daily Mail gazetesi, Avrupalıların tepkilerinin öfkeli ve hızlı olduğunu bildirdi. Chatham House Enstitüsü'nden araştırmacı Leslie Vinjamuri, yaşananların “Soğuk Savaş sonrasında ortaya çıkan uluslararası liberal düzenin sonunu” temsil ettiğini söyledi.

Bazı Avrupalı ​​liderler, Washington'un milliyetçi ve Avrupa Birliği’ne şüpheyle yaklaşan partileri güçlendirebilecek şekilde, kıtanın iç siyasi işlerine tekrar müdahale etmesinden duydukları endişeyi dile getirdiler.

Artan gerilimin gölgesinde ABD Kongresi, ABD yönetiminin Avrupa'daki Amerikan askeri varlığını yasama organının onayı olmadan azaltma yetkisini kısıtlamayı amaçlayan Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası'nı oylamaya hazırlanıyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Almanya: Noel pazarına saldırı planlamak şüphesiyle beş kişi gözaltına alındı

Alman polisi (EPA)
Alman polisi (EPA)
TT

Almanya: Noel pazarına saldırı planlamak şüphesiyle beş kişi gözaltına alındı

Alman polisi (EPA)
Alman polisi (EPA)

Münih savcılığı, Almanya'nın güneyindeki bir Noel pazarına saldırı planlamakla suçlanan beş kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Alman Haber Ajansı'na (DPA) göre savcılık, bu kişilerden dördü hakkında resmi tutuklama emri çıkarıldığını, beşinci kişinin ise Bavyera'nın güneyindeki Dingolfing'deki bir Noel pazarına saldırı planlamak şüphesiyle önleyici gözaltına alındığını belirtti.

Savcılar, saldırının arkasında İslamcı bir motif olduğundan şüpheleniyor.

Geniş çapta tanınan Bild gazetesi daha önce olayla ilgili haber yapmıştı.

Gözaltıların cuma günü gerçekleştiği ve zanlıların dün soruşturma hakimi önüne çıkarıldığı düşünülüyor.