Paris yönetimine Fas’ın Batı Sahra’daki egemenliğini tanıma çağrısı

Paris ve Londra’ya Fas’ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanıma çağrısı

Cumhuriyetçi Temsilci Lisa McClain (Getty)
Cumhuriyetçi Temsilci Lisa McClain (Getty)
TT

Paris yönetimine Fas’ın Batı Sahra’daki egemenliğini tanıma çağrısı

Cumhuriyetçi Temsilci Lisa McClain (Getty)
Cumhuriyetçi Temsilci Lisa McClain (Getty)

Fransız Milletvekili Pierre-Henri Dimon, İsrail Devleti'nin, Batı Sahra’nın Fas’ın bir parçası olduğunu tanıdığını açıklaması üzerine yaptığı açıklamada, "Fransa, Fas'ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanımak için neyi bekliyor?" sorusunu yöneltti.

Fransız Cumhuriyetçi Parti'nin temsilcisi Twitter hesabında yaptığı paylaşımda durum karşısındaki şaşkınlığını dile getirerek, “Dünyanın en büyük demokrasileri bu kararı aldı. Ancak Fransa, tarihsel olarak Fas Krallığı’nın dostu olmasına rağmen bu kararı almadı” ifadelerini kullandı. Fransız milletvekili, hükümetinin tutumunu ‘anlaşılmaz ve çok zararlı’ olarak değerlendirdi.

Öte yandan Fransa Senatosu'ndaki Merkez Birlik Grubu Başkanı Herve Marseille de, “İsrail Devleti'nin Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliğini tanıma kararı, Fransa'ya ‘ilham’ vermelidir” dedi.

Fransa Ulusal Meclisi'ndeki (Parlamento) Cumhuriyetçiler Grubu’nun İlk Başkan Yardımcısı Michele Tabarot, "Fransa, İsrail'in Batı Sahra üzerindeki Fas egemenliğini tanıma kararını örnek almalı ve bu sorunu da Fas lehine çözmelidir. İsrail'in kararı tarihin gidişatına uygundur. Fransa, bu büyük jeostratejik meselede Faslı müttefiklerimizin lehine karar vermek için bu dinamikten ilham almalıdır” şeklinde konuştu.

Fotoğraf Altı:  Fransa Ulusal Meclisi'ndeki Cumhuriyetçiler Grubu’nun İlk Başkan Yardımcısı Michele Tabarot (Getty)
Fransa Ulusal Meclisi'ndeki Cumhuriyetçiler Grubu’nun İlk Başkan Yardımcısı Michele Tabarot (Getty)

Londra'da, İngiliz Lordlar Kamarası üyesi Stuart Polak, İsrail hükümetinin Fas'ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanıma kararını memnuniyetle karşıladı ve bunun ‘alınması gereken doğru tavır’ olduğunu söyledi. Polak, son zamanlarda İngiliz muhafazakâr Lordlar Kamarası üyelerinden oluşan bir heyet ile Fas'ın en büyük şehri olan Laayoune'yi ziyaret etti ve bölgenin sosyo-ekonomik gelişimini yakından inceledi. Polak, İsrail'in kararının ‘iyi bir işaret olduğunu’ ve ‘İngiliz hükümetini aynı yolu takip etmeye teşvik edeceklerini’ söyledi.

Fotoğraf Altı:  İngiliz Lordlar Kamarası üyesi Stuart Polak (Getty)
İngiliz Lordlar Kamarası üyesi Stuart Polak (Getty)

Lord Polak'ın açıklaması, İsrail'in Fas'ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanıma kararını memnuniyetle karşılayan diğer İngiliz simalarının açıklamalarına benzer. Örneğin, muhafazakar milletvekili Liam Fox, karar açıklanır açıklanmaz Twitter'da bir gönderi paylaşarak şunları yazdı: "Bölgede barış ve İbrahim Anlaşmaları için harika haber. İngiltere de İsrail'in izinden gitmeli.”

Washington'da Cumhuriyetçi Temsilci Lisa McClain, İsrail Devleti'nin Fas'ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanıma kararının ‘bölge ve dünya için iyi haber’ olduğunu söyledi.

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Orta Doğu ve Kuzey Afrika meselelerinden sorumlu eski Yardımcısı David Schenker, İsrail'in Fas'ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanımasının, Fas'ın pozisyonunu destekleyen uluslararası dinamikle uyumlu olduğunu söyledi.

Schenker, Fas'ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanımasının Fas ile İsrail arasındaki ikili ilişkileri daha da güçlendireceğini söyledi. Bunun artık bir an meselesi olduğunu ifade eden Schenker, “İsrail’in bu adımı atması doğal bir durumdu” dedi. Schenker, ABD'nin bu konudaki kararlılığını da yineledi ve ABD'nin Fas'ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanıdığını ve bu tanıma bağlı kalacağını belirtti.

Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü Orta Doğu Politikası'nın İcra Direktörü Robert Satloff, İsrail hükümetinin Fas'ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanımasının ‘bölgesel anlaşmazlığın barışçıl bir şekilde çözülmesi için bir adım’ olduğunu söyledi. Satloff, Fas Haber Ajansı'na (MAP) yaptığı açıklamada, kararın ABD politikasını izleyen ve çatışmanın barışçıl bir şekilde çözülmesi için ivmeyi güçlendiren ‘hoş bir adım’ olduğunu ve ‘bölgesel anlaşmazlığın barışçıl bir şekilde çözülmesi için ivme kazandıracağını’ söyledi. Satloff, bölgesel anlaşmazlığın barışçıl bir şekilde çözülmesi için tek yolun Fas'ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanımak olduğunu söyledi.

Satloff, İsrail hükümetinin Fas'ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanımasının ‘iki yakın Washington ortağı arasındaki ilişkileri güçlendireceğini ve bölgesel barış ve güvenlik için olumlu bir katkı’ olacağını söyledi.

Kolombiya'nın Bogota şehrinde, Kolombiya Yahudi Cemaatleri Konseyi Başkanı Marcos Peckel, İsrail hükümetinin Fas'ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanımasının ‘Fas’ın diplomatik alandaki pozisyonunu güçlendirmeye’ ve ikili ilişkilere ivme kazandırmaya katkıda bulunacağını söyledi. Şarku’l Avsat’ın Fas haber ajansı MAP’ten aktardığı habere göre Peckel, Fas ve İsrail arasındaki ilişkilerin 2020'den beri ‘birçok alanda hızla geliştiğini’ ve ‘ticari, turizm, askeri ve diplomatik iş birliğinin hız kazandığını’ söyledi. Peckel, “İsrail'in bu pozisyonu benimsemesi tamamen doğaldır" dedi. Bu kararın ikili ilişkileri güçlendirmek için atılmış bir adım olduğunu söyledi. Peckel, "İlişkiler mutlaka gelişmeye devam edecek, çünkü yapılması gereken çok şey var" dedi.

Kolombiya Yahudi Cemaatleri Konseyi Başkanı, Fas ve İsrail arasındaki ilişkilerin turizm, bilimsel işbirliği, su ve tarım, diplomasi ve güvenlik ve siber güvenlik alanlarında gelişim fırsatları sunan parlak bir geleceği olduğunu söyledi.

Fas Kraliyet Sarayı’ndan geçtiğimiz Pazartesi akşamı yapılan açıklamada, Kral 6. Muhammed’in İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'dan bir mektup aldığını bildirildi. Netanyahu’nun mektubunda, İsrail hükümetinin Fas'ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanıdığını açıkladı belirtildi. Açıklamaya göre Netanyahu, İsrail hükümetinin bu kararının tüm ilgili İsrail hükümeti belgelerinde yer alacağını da teyit etti.



Libya’nın yurtdışında dondurulmuş fonlarının çözülmesine yönelik olası gizli anlaşmalar

Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)
Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)
TT

Libya’nın yurtdışında dondurulmuş fonlarının çözülmesine yönelik olası gizli anlaşmalar

Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)
Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)

Zayed Hediyye

Libya'da Abdulhamid ed-Dibeybe’nin başbakanı olduğu Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) son aylarda karşı karşıya kaldığı siyasi ve ekonomik krizler devam ederken UBH ile ABD yönetimi arasında yapılan anlaşmalara ilişkin uluslararası basında art arda çıkan haberler UBH’nin sıkıntılarını daha da arttırdı. Bu anlaşmalar arasında Washington'da dondurulan Libya fonlarının, ABD'ye bu fonların bir kısmının verilmesi karşılığında çözülmesini amaçlayan bir anlaşma da yer alıyor.

Bu anlaşmanın onaylanması halinde bu hamle, Temsilciler Meclisi'nin (TM) yeni bir bütçe vermeyi reddetmesi ve Libya’nın doğu kampının ABD ve Türkiye gibi Libya sahnesindeki önde gelen ve etkili olan uluslararası tarafların teveccühünü kazanmayı başarması sonucu UBH’nin son dönemde rakiplerine karşı gerilediği ekonomik ve siyasi düzeylerdeki konumunu iyileştirmesine katkı sağlayacak.

Washington için cazip bir anlaşma

Anlaşmanın ayrıntıları, İngiltere merkezli Middle East Eye haber sitesi ve diğer uluslararası basın kaynakları tarafından hazırlanan ve UBH ile Trump yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan ve 30 milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen fonlarına ilişkin gizli müzakerelerden bahseden bir haberde ortaya çıktı.

Söz konusu habere göre taraflar arasındaki görüşmeler geçtiğimiz nisan ayı sonlarında Katar'ın başkenti Doha'da gerçekleşti. ABD Başkanı Trump'ın Ortadoğu işlerinden sorumlu kıdemli danışmanı Massad Boulos ile UBH Başbakanı Dibeybe’nin Ulusal Güvenlik Danışmanı ve kuzeni İbrahim ed-Dibeybe’nin bir araya geldiği görüşmede, Libya'nın, Washington'ın dondurulan fonların çözülmesinde rol oynaması karşılığında, dondurulan fonların bir kısmını belirli ABD kuruluşlarına verme planı ele alındı.

Şarku’l Avsat’ın Middle East Eye'den aktardığı kaynaklara göre plan Trump'ın ekibinin ciddi ilgisini çekmiş ve planın uygulanmasına yönelik mekanizmaların takibi için iç görüşmeler çoktan başladı. Ancak bu durum, bazı tarafların dondurulmuş Libya fonlarını bir sonraki aşamada siyasi olarak değerlendirme niyetleri hakkında soru işaretleri yaratıyor.

Libyalı yetkililerden yalanlama

Öte yandan Libya Yatırım Otoritesi (LIA), fonların serbest bırakılmasına ilişkin olarak basında yer alan haberleri yalanladı. Bu iddiaların doğruluktan yoksun olduğunu ve güvenilir kaynaklara ya da yetkili makamlar tarafından yayınlanan resmi raporlara dayanmadığını vurgulayan LIA, tüm yatırım portföylerinin ve egemen fonlarının Denetim Bürosu ve İdari Kontrol Dairesi gibi yerel kuruluşların yanı sıra akredite sahibi uluslararası denetçiler de dahil olmak üzere uluslararası kuruluşlar tarafından periyodik izlemeye tabi tutulduğunu ve hesaplarının uluslararası kabul görmüş yönetişim, açıklama ve şeffaflık standartlarına uygun olarak düzenli olarak gözden geçirildiğini kaydetti.

Libya’dan hamleler

ABD son zamanlarda Libyalı kurumların ve önde gelen resmi şahsiyetlerin Libya’nin ABD bankalarında dondurulmuş fonlarının serbest bırakılmasına yönelik hamleleri için aktif bir arena haline geldi. Libyalı resmi kaynakların tahminlerine göre bu fonlar Libya'nın yurtdışındaki toplam fonlarının yüzde 25'inden fazlasını oluşturuyor ve yaklaşık 200 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.

Bu hamlelerden en öne çıkanı, birkaç gün önce İngiltere merkezli Africa Confidential dergisinin sayfalarında yayınlanan ve Libya Devlet Varlıklarının Geri Kazanımı ve Yönetimi Ofisi (LAROM) eski Başkanı Muhammed el-Menseli'nin ‘çalıntı’ olarak nitelendirilen ve 50 milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen Libya’nın yurtdışındaki fonlarını kurtarmaya yönelik hamlelerinin ardından ABD makamları tarafından tutuklanmasının hangi koşullarda gerçekleştiğinden bahseden tartışmalı bir haberde ortaya çıktı.

Africa Confidential haberinde, Muhammed el-Menseli'nin geçtiğimiz yıl aralık ayında Washington'da Dışişleri, Adalet ve Hazine bakanlıkları yetkilileriyle bir araya geldiğini ve Muammer Kaddafi rejimi tarafından ABD’deki gizli hesaplara kaçırılan paraları Libya'nın geri alma niyetini kendilerine bildirdiğini aktardı. Habere göre Menseli bundan sadece birkaç hafta sonra 7 Ocak'ta izinsiz eylemlerde bulunduğu ve çifte vatandaşlığa sahip olduğu gerekçesiyle tutuklandı.

Libya’nın fonları onlarca yıldır dondurulmuş durumda

Libya'nın yurtdışında dondurulan fonları, 2011 yılında Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesinden bu yana ülkenin karşı karşıya kaldığı en çetrefilli konulardan biri. Zira o tarihten bu yana göreve gelen hiçbir hükümet bu dosyayı yerinden oynatmayı başaramadı. Libya’nın yurtdışındaki fonları, 17 Şubat 2011'deki halk ayaklanmasını bastırmakla suçlanmasının ardından Kaddafi rejimine yaptırım uygulanmasını öngören 1973 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararı kapsamında dondurulmuştu.

Libya’nın dondurulmuş fonları, eski rejimin yurtdışında doğrudan veya dolaylı olarak sahip olduğu tüm finansal varlıkları, fonları ve ekonomik kaynakları kapsıyor. Resmi verilere göre yurt dışındaki bankalarda bulunan dondurulmuş fonlar, varlıklar ve tahviller de dahil olmak üzere 200 milyar dolar tutarında olduğu tahmin ediliyor.

Bu fonların yüzde 37’si Avrupa’da, yüzde 33’ü Kuzey Amerika’da, yüzde 23’ü Afrika’da, yüzde 6’sı Ortadoğu’da ve yüzde 1’i Güney Amerika bulunuyor.

Devasa yatırımlar

Dondurulan fonlar arasında şimdiki adı Libya Yatırım Otoritesi olan Libya Yatırım Fonu'na ait yatırımlar da yer alıyor. Libya'nın egemen varlık fonu, ülkenin fazla petrol gelirlerini yönetmek ve yatırım yapmak için 2006 yılında kuruldu. Kaddafi döneminde 100 milyar dolardan fazla kaynak tahsis edilen fon, tarım, emlak, finans, petrol ve gaz gibi çeşitli alanlardaki yatırımları yönetiyor ve gelirlerinin milyarlarca dolar olduğu tahmin ediliyor.

Bazı ülkeler geçtiğimiz yıllar boyunca, Libya'nın dondurulmuş fonlarına, bu fonlardan faydalanmak amacıyla göz dikti. Bazıları yasadışı yollardan ve Libya'ya karşı tazminat davaları açarak bu fonları elde etmeye çalıştı, ancak tüm bu girişimler başarısız oldu.

LIA Direktörü Ali Mahmud Reuters'a yaptığı açıklamada, LIA’nın 70 milyar dolarlık fonlarının aktif yönetiminin on yılı aşkın bir süre sonra ilk kez BMGK tarafından bu yılın sonlarına kadar onaylanmasını beklediğini söyledi. Mahmud, LIA'nın mart ayında sunduğu yatırım planının kasım ya da aralık ayında BMGK tarafından onaylanacağından emin olduğunu da sözlerine ekledi.

LIA’nın dört bölümden oluşan planının ilk bölümünün oldukça basit olduğunu belirten Mahmud, bu bölümde fonların dondurulduğu yıllar boyunca biriken fonların tahvil ödemeleri olarak yeniden yatırılmasının planladığını ifade etti.

Birçok hedef

Bingazi Üniversitesi'nde ekonomi ve siyaset bilimi profesörü olan Ali Cuma, UBH’nin bu olası anlaşmayla sadece bir değil, birkaç hedefe ulaşmayı amaçladığını düşünüyor.

Prof. Cuma, Dibeybe hükümetinin Libya'nın yurtdışındaki fonlarının kontrolünü yeniden ele geçirme çabasının öncelikle ekonomik sıkıntısını çözmeyi ya da hafifletmeyi amaçladığını, zira hükümetin şu anda TM başta olmak üzere çeşitli taraflarca kendisine dayatılan iç siyasi ve mali baskı nedeniyle kamu harcamalarını karşılayamadığını söyledi.

Prof. Cuma, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Bu teklif aynı zamanda ABD ve pragmatik tutumlarıyla tanınan yeni başkanı Donald Trump ile ilişkileri geliştirmeyi ve Libya'nın doğu kampının son haftalarda nispeten başarılı olduğu Washington'a karşı üstünlük sağlama çabalarının önünü kesmeyi amaçlıyor.”

Ancak birçok tarafın bu sızıntıları mali kazançlar karşılığında ulusal egemenliğin bir kısmının teslim edilmesi olarak istismar etmeye çalışacağı için anlaşmanın Dibeybe ve UBH üzerindeki olumsuz etkisi konusunda uyaran Prof. Cuma, Dibeybe hükümetinin bu hamlesinin, dondurulmuş fonların geri alınması ile ulusal egemenliğin korunması arasında bir denge kurma becerisi açısından gerçek bir sınav niteliği taşıdığını, fakat mevcut aşamada bu iki zıt kutbu bir araya getirmenin oldukça zor olduğunu vurguladı.