Arap ülkeleri İsveç'te Kur'an-ı Kerim'e yönelik tekrarlanan saldırıları kınadı

Ürdün, Umman, Katar ve Mısır, İsveç'in başkenti Stockholm'de Kur'an-ı Kerim'e yapılan saldırıyı kınadı.

Irak'ta, İsveç'te Cuma namazından sonra Kuran'ın yakılmasını protesto eden insanlar (AFP)
Irak'ta, İsveç'te Cuma namazından sonra Kuran'ın yakılmasını protesto eden insanlar (AFP)
TT

Arap ülkeleri İsveç'te Kur'an-ı Kerim'e yönelik tekrarlanan saldırıları kınadı

Irak'ta, İsveç'te Cuma namazından sonra Kuran'ın yakılmasını protesto eden insanlar (AFP)
Irak'ta, İsveç'te Cuma namazından sonra Kuran'ın yakılmasını protesto eden insanlar (AFP)

Ürdün Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Kur'an-ı Kerim'in İsveç makamlarının koruması altında yırtılması, nefreti körükleyen "pervasız bir eylem" olarak nitelendirildi.

Açıklamada, Kur'an-ı Kerim'e yapılan saygısızlık kınanırken, saldırının şiddeti ve dinlere hakareti kışkırtan İslamofobi'nin bir tezahürü olduğu belirtildi.

Umman

Umman Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada ise İsveç makamlarınca aşırılık yanlılarına "Kur'an-ı Kerim'i yakmak ve saygısızlık" için mükerrer izin ve koruma verilmesi kınandı.

Müslümanların duygularına ve kutsallarına yönelik bu provokatif eylemlerin, şiddet ve nefreti körüklediği vurgulandı.

Katar

Katar Dışişleri Bakanlığı ise açıklamasında, İsveç'te Kur'an-ı Kerim'e yönelik tekrarlanan saldırılara ve İsveç makamlarının nefret ve dini ayrımcılığı ifade eden eylemlere karşı harekete geçmemesine tepki gösterdi.

Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"Kur'an-ı Kerim'e ve İslam dininin kutsallarına yönelik devam eden saldırılar sonucunda İsveç'in Doha Büyükelçisi'ne saygısızlık eylemlerinin durdurulması için gerekli önlemlerin alınmasını talep eden protesto notası verilmesi kararı alındı."

Mısır

Mısır Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada da "Kur'an-ı Kerim'e yapılan saldırının, ifade özgürlüğünün sınırlarını aşan ve dünya çapında milyonlarca Müslüman'ın duygularını kışkırtan bariz bir meydan okuma olduğu" kaydedildi.

Açıklamada, Mısır'ın İsveç'te Kur'an-ı Kerim'in tekrar tekrar yırtılması ve yakılması olaylarını kınadığı belirtildi.

İsveç'te Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırılar

İsveç'te yaşayan Irak asıllı Salwan Momika, dün Irak'ın Stockholm Büyükelçiliği önünde polis koruması altında Kur'an-ı Kerim'i ve Irak bayrağını ayaklar altına aldı.

Bunun üzerine Bağdat yönetimi, İsveç’in Bağdat Büyükelçisi Jessica Svardstrom'un ülkeyi terk etmesini istedi.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı da Irak'ın Stockholm Büyükelçiliği önünde Kur'an-ı Kerim'i hedef alan saldırıyı en güçlü şekilde lanetledi.

Irak asıllı Momika, Kurban Bayramı'nın birinci gününde Stockholm Camisi önünde polis koruması altında Kur'an-ı Kerim yakmıştı.

Türkiye başta olmak üzere İslam ülkelerinin yanı sıra Rusya'nın da aralarında bulunduğu bazı ülkeler olaya tepki göstermişti.



Libya, Doğu Akdeniz sularında ‘egemenlik haklarını’ koruyor

Libya'daki Ras Lanuf petrol sahası (Şarku’l Avsat)
Libya'daki Ras Lanuf petrol sahası (Şarku’l Avsat)
TT

Libya, Doğu Akdeniz sularında ‘egemenlik haklarını’ koruyor

Libya'daki Ras Lanuf petrol sahası (Şarku’l Avsat)
Libya'daki Ras Lanuf petrol sahası (Şarku’l Avsat)

Yunanistan'ın Girit'in güneyinde petrol arama duyurusunu ‘egemenlik haklarının açık bir ihlali’ olarak değerlendiren Libya, ‘kendi sınırları içerisinde olduğu için Doğu Akdeniz'deki kaynakları üzerindeki egemenlik haklarını’ yineledi.

Yunanistan'ın 19 Haziran'da Girit Adası’nın güneyinde petrol arama ihaleleri açacağını duyurması, Abdulhamid Dibeybe ve Usame Hammad başkanlığındaki batı ve doğu Libya hükümetlerini kızdırdı. Her iki hükümette bu adımı ‘Libya'nın egemenlik haklarının açık bir ihlali’ olarak değerlendirdi.

Libya Ulusal Petrol Şirketi (NOC) dün yaptığı açıklamada, ‘Doğu Akdeniz de dâhil olmak üzere hidrokarbon kaynaklarının araştırılması ve geliştirilmesinde Libya'nın egemenlik haklarını ve ulusal çıkarlarını korumak için arama programlarını uygulama konusundaki kesin kararlılığını’ yineledi.

Doğu Akdeniz'de petrol arama konusu, Avrupa Birliği'nin (AB) geçtiğimiz hafta eski Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile 2019 yılında Akdeniz'deki yetki alanlarının sınırlarının belirlenmesine ilişkin imzalanan mutabakat zaptından bahsederek kriz hattına girmesinin ardından daha da hararetlendi.

THYUI8
Libya'nın Türkiye ile yaptığı eski UMH anlaşması, Yunanistan'ın kıta sahanlığının bir parçası olarak gördüğü alanlarda Ankara ve Trablus'a ortak petrol arama hakkı veriyordu. (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Trablus yetkilileri Ankara ile ‘ortaklık’ konusunda yorum yapmayı reddederek, ‘önceden mutabakat olmaksızın bu bölgelerde herhangi bir keşif çalışmasına tam çekince ve itirazlarını kaydettiklerini’ ve ‘tek taraflı çözümlerin sadece daha fazla gerginliğe yol açtığını’ söylediler.

AB'nin Yunanistan yanlısı tepkisine doğrudan değinmeyen NOC, ‘deniz sınırları ve enerji iş birliğine ilişkin son yansımalar ışığında, Libya tarafından imzalanan tüm anlaşmaların ve ortaklıkların uluslararası hukuk ilkelerine dayandığını ve halkın uzun vadeli çıkarlarına hizmet ettiğini’ vurguladı.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eski UMH Başbakanı Fayiz es-Serrac arasında deniz sınırlarının belirlenmesine ilişkin imzalanan mutabakat zaptı konusunda AB'nin tutumu reddedilerek, söz konusu anlaşmanın ‘uluslararası hukuka tamamen uygun’ olduğu ifade edildi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli perşembe günü Brüksel'de düzenlenen AB liderler zirvesinin sonuç bildirisini yorumladı. Keçeli, deniz sınırlarının belirlenmesi gibi hukuki ve teknik boyutları olan hassas bir konuda AB'nin tutumunu ‘önyargılı ve siyasi motivasyonlu’ olarak nitelendirdi ve bunun ‘bölgesel barış ve istikrara hizmet etmediğini’ söyledi.

Atina'nın ‘Girit'in güneyinde petrol arama ihaleleri açtığını’ duyurmasının ardından Trablus'taki Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Dışişleri Bakanlığı, Yunan makamlarının ‘tartışmalı’ deniz alanlarında attığı ‘tek taraflı adımlar’ nedeniyle Yunanistan'ın Libya Büyükelçisi Nikolaos Garielinis’i bakanlığa çağırdı.

Libya'nın doğusundaki Usame Hammad hükümeti Yunanistan'ın bu hamlesine ‘şaşırdığını ve kınadığını’ ifade ederek, Libya'nın ‘deniz alanlarındaki tüm haklarına bağlılığını ve bunları tüm meşru yollarla savunmaya hazır olduğunu’ vurguladı.

Libya İstikrar Hükümeti (LİH) Dışişleri Bakanı Abdulhadi el-Huveyc cuma günü, Yunanistan Başkonsolosu Agapios Kalognomis ile Bingazi'deki deniz sınırı krizini görüştü. Bakan, Libya hükümetinin deniz sınırlarının belirlenmesi ve iki ülke arasındaki ikili ilişkilerle ilgili konulardaki tutumunu ‘ulusal egemenliğe saygı ve Libya'nın karşılıklı anlayışı teşvik etme isteği çerçevesinde’ açıkladı.

Bu endişeler karşısında Libyalı ekonomist Muhammed Ahmed, ülkesinin yetkililerini ‘deniz kaynakları üzerindeki ulusal haklarını güvence altına almak için daha fazla diplomatik çaba göstermeye’ çağırdı. Ahmed Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Libya devletinin ‘geçmişte Tunus ve Malta ile deneyimleri olduğunu ve NOC, Dışişleri Bakanlığı ve uluslararası hukuk firmaları arasındaki koordinasyon yoluyla bu alanda önemli davalar kazandığını; bu çabanın şimdi doğu Libya'da devam etmesi gerektiğini’ ifade etti.

Benzer anlaşmazlıklarda Libyalı yetkililer, ülkenin İtalya'dan bağımsızlığını kazanmasından bu yana uluslararası alanda tanınan deniz sınırlarını savundu ve bu sınırların Birleşmiş Milletler (BM) tarafından belgelendiğini vurguladı. Öte yandan NOC, mart ayı ortasında ham petrol üretim oranlarının günde bin 370 milyon varilin üzerine çıktığını açıkladı.