İran'ın resmi haber ajansı IRNA'nın günlük gazetesi İran, eski Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi’nin yaklaşık 44 yıldır süren diplomatik soğukluğu sona erdirmek ve ülkeler arasındaki ilişkileri düzenlemek için ABD başta olmak üzere Batı ülkeleriyle kapsamlı bir siyasi diyalog kurulması önerisini sert bir dille eleştirdi.
İran’ın eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani kampına yakınlığıyla bilinen Entekhab adlı haber sitesine uzun bir röportaj veren Salihi, “İran, ABD ile mücadelesi çerçevesinde bazı spesifik konularda müzakereler yürüttü” dedi. İran ile ABD arasında yapılan Afganistan ve Irak konulu görüşmelere, mahkûm takasına ve nükleer anlaşmaya atıfta bulunan Salihi, “Ancak diğer meselelerin ele alındığı geniş kapsamlı siyasi müzakerelere hiçbir zaman girmedik” ifadelerini kullandı.
Salihi, İran’ın muhafazakâr çizgideki eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad döneminde dışişleri bakanı olarak görev yapmıştı. Bu görev süresinin son aylarında nükleer anlaşmaya ilişkin müzakerelerin başlamasında önemli bir rol oynadı. Ardından Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani hükümetinin ilk döneminde İran Atom Enerjisi Kurumu başkanlığına getirildi. 2013 yılında Umman’ın arabuluculuğunda nükleer anlaşma müzakerelerinin 5+1 çerçevesinde gizlice yürütüldüğü ortaya çıktı. Bu gizli görüşmeler 2015 yılında iki yıllık müzakerelerin ardından nükleer anlaşmayla sonuçlandı.
Salihi, bölgesel ve uluslararası olarak mevcut birçok durum göz önünde bulundurulduğunda Batı ülkeleri ile kapsamlı bir siyasi diyaloga girmek için iyi ve uygun bir ortam olduğunu söyledi. İran ile ABD arasındaki ilişkilerin, son 44 yıldır iki ülke arasında süregelen olumsuz atmosferden etkilendiğine işaret eden Salihi, iki ülke arasındaki ilişkilerin, Velayet-i Fakih’in kabul edilmesinden önce, 1979 yılında şahı deviren İran İslam Devrimi’nden bu yana son 44 yıl boyunca iyi olmadığını ve negatif seyrettiğini vurguladı.
ABD’nin Tahran’daki büyükelçilik binasının işgal edilmesini de eleştiren Salihi, ABD’lilerin casusluk faaliyetlerinde bulunduklarını ve coşkulu İranlı gençleri ABD büyükelçiliğini basmaya iten adımlar attıklarını belirtti. “Büyükelçiliği casusluk yuvası haline geldiği gerekçesiyle basmak yerine diplomatik ilişkiler çerçevesinde ABD büyükelçiliğinin faaliyetlerini bir süreliğine askıya alabilir ya da diplomatik ilişkilerin seviyesini düşürebilir ve daha onlarca önlem alabilirdik” ifadesini kullandı.
Röportajın bir bölümünde İranlıların 44 yıldır içinde bulundukları yaşam koşullarının kötüleşmesi nedeniyle çektikleri sıkıntılara işaret eden Salihi, ekonomideki gerilemenin nedeninin ‘çeşitli idari alanlarda yetersiz kalınması’ olduğunu söyledi.
Ülkenin mevcut durumunun en büyük nedeninin yaptırımlar olduğunu söyleyen Salihi, başta ABD olmak üzere Batı ülkeleri ile İran arasındaki siyasi durum ve meydan okumalar nedeniyle Batı ülkelerinin İran’a mümkün olan her şekilde baskı yaptıklarını da sözlerine ekledi.
Salih, Rusya ve Çin’in İran’a Tahran’ın Pekin ve Moskova ile iş birliğini genişletmesini engelleyen ‘sorunları çözmek’ için ABD ile ilişkilerin düzeltilmesi gerektiğine dair tavsiyelerde bulunduklarını kaydetti.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Salihi açıklamasının devamında ABD tarafından uygulanan yaptırımlara da üstü kapalı olarak göndermede bulundu:
Karşı karşıya kaldığımız bu durumlar ve bu ekonomik koşullar yüzünden dünyanın önemli bankalarıyla iş birliği yapamıyoruz. Her şey bize pahalıya patlıyor. Dışarıdan karşılanması gereken birtakım ihtiyaçlarımız var. Bunları dışarıdan kolayca getiremediğimiz için fiyatlarının kat kat üstünde bir rakamdan satın almak zorunda kalıyoruz.
Salihi, İran'ın teknoloji alanındaki geri kalmışlığından ve doğalgaz sondajı yapamaması nedeniyle İran'ın ortak doğalgaz ve petrol alanlarında önündeki engellere işaret etti.
İranlı uzmanların ve güvenlik yetkililerinin karşı karşıya geldikleri tehditlere değinen Salihi, “Yurt dışına çıkan ve daha sonra geri dönen her üniversite profesörü casuslukla suçlanacağından endişe ediyor. Bu yüzden kendimizi bu tür krizlerden kurtarmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Nükleer anlaşmayı savundu
Nükleer anlaşmanın imzalanmasında önemli bir rol üstlenen Salihi, nükleer anlaşmayı savundu. Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak adlandırılan nükleer anlaşmanın çıkmazları aşmanın bir yolu olduğunu ve dünyanın içinde bulunduğu şartların değiştiğini belirtti:
Şu an Ukrayna savaşı ciddi bir mesele ve Çin'in ciddi bir enerji kaynağı açığı var. Bundan dolayı Körfez ülkeleriyle imzalanan enerji anlaşmalarına hız verdi. Gelecekte doğalgaz ve petrol tedarikini garantilemek istediğinden Suudi Arabistan ve Katar ile doğalgaz alım anlaşmaları yaptı. ABD’nin Çin’in yerel para birimiyle doğalgaz ve petrol almasına izin verirken Çin'i kontrol altına almaya çalıştığına inanmak basitlik olur.
Bulanık sularda balık avlamak
Ülkelerin kendi çıkarları için bulanık sularda balık avlamaya çalıştıklarını söyleyen Salihi, sözlerine şöyle devam etti:
İşler daha da karmaşıklaşıyor. Şu an bu kritik karmaşıklığın tam ortasındayız. Askeri alanda, savunmada ve direniş cephesinde zor şartlar yaşıyor, yaptırımlara maruz kalıyoruz. İran, artık bölgesel bir güç ve ABD başta olmak üzere Batı ülkeleri ile diyalog kurma ve kapsamlı müzakerelerde bulunma amacıyla masaya oturmak için elinde iyi bir fırsat var. Belki buna siyasi müzakereler diyebiliriz. ABD ile şimdiye kadar doğrudan görüşmelerimiz oldu. Ancak bu görüşmeler, Afganistan, Irak, dondurulan mal varlıklarının serbest bırakılması, mahkum takası ve nükleer anlaşma gibi belli konular üzerineydi.
ABD’nin çöküşünden bahsedilmesini hafife alan Salihi, bazılarının ABD’nin gerileme sürecinde olduğuna inandığını belirterek “Peki, ABD ne zaman çökecek? Bir yıl sonra ise sabredilir, ama ya otuz yıl sonra halen çökmezse biz ne yapacağız? 30 yıl boyunca ne yapacağız? En nihayetinde sorunlarımızı çözmeliyiz” dedi.
Şimdi kapsamlı bir siyasi diyalog başlatmanın tam zamanı olduğunu, çünkü çeşitli konulara değinilebilecek bir atmosfer oluştuğunu düşünen Salihi, “Nükleer anlaşma ve bölgesel güvenlik ele alınacak konular arasında yer alacak. Ayrıca ekonomik konuların yanı sıra öne çıkan tüm konular bu diyalogda dikkate alınabilir” ifadesini kullandı.
Salih, kapsamlı diyalogun gündemine ilişkin ise “Batı'nın, özellikle ABD’nin kayıtsız kalmayacağını düşünüyorum” derken kapsamlı diyalog mekanizmalarıyla ilgili olarak ülkenin haysiyetini ve çıkarlarını garanti altına alan daha kapsamlı bir teklif sunmanın ülkenin liderleri arasında tartışılabileceğine inandığını kaydetti.
Salih’in açıklamaları bazı çevrelerce memnuniyetle bazı çevrelerce eleştiriyle karşılandı
Eski Meclis Başkanı Ali Laricani'ye yakınlığıyla bilinen eski milletvekili ve muhafazakar çizgideki siyasi aktivist Mansur Hakikatpur, Salihi'nin önerisinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Entekhab haber sitesine göre Hakikatpur, konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu:
Neden ABD ile müzakere etmekten, başka ülkelerin arabuluculuk yapmasından korkuyoruz? Biz şu anda ABD ile müzakere halindeyiz, ama ABD’liler başka bir odada oturuyor. Irak konusunda onlarla müzakere masasına oturmadık mı? Bu müzakerelerden kazançlı çıkmadık mı? Afganistan konusunda onlarla pazarlık yapmadık mı? Müzakerecilerimiz kararlı olduktan sonra devrimin ilkelerine uygun ve yiğitçe bir esneklikle konuşacaklardır.
Salihi bu öneriyi, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) dışişleri bakanları ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) İran'ı Arap Körfezi'ndeki üç ada sorununu ikili müzakereler yahut uluslararası tahkim yoluyla çözmeye çağıran girişimini desteklediklerine dair bir bildiri yayınlamalarının ardından İran'ın Rusya'yı eleştirdiği bir dönemde yaptı.
Diğer yandan eski İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, ABD ile ilişkilerde ulusal çıkarların ön planda tutulması için üstü kapalı çağrıda bulunmuştu. Rusya ve ABD karşıtlığının tehlikeli olduğunu söyleyen Zarif, “Çünkü önce ulusal çıkarlarımızı ön planda tutmalıyız. Bundan sonra ABD’nin hegemonyasına muhalefet etmeyi dikkate almalıyız” ifadelerini kullandı.
İran'ın resmi haber ajansı IRNA'nın günlük gazetesi İran, Zarif ve Salihi'nin açıklamalarını eleştirerek, onları ‘ABD ile ilişkilerin operasyon odası’ olarak nitelendirdi.
Gazetenin ‘Zarar anlaşmasının sorumluları sahaya indi’ başlıklı başyazısında Zarif ve Salihi, ‘diplomasinin gidişatını bozmak için yanlış adresler vermekle’ suçlandılar. Bu iddianın, önceki hükümete yakın reformist ve batı eğilimli medyanın izlenmesiyle kanıtlandığını söyledi.
Gazete, komşularla ilişkilere dayanan ve ülkenin kaderini nükleer anlaşmaya ve Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Yönelik Mali Eylem Görev Gücü’ne (FATF) mahkum etmeyen dış politikanın doğru yolda ilerlediğini ve bu yolun ülke yönetiminin Batı'nın iradesine bağlı olduğuna dair yanlış bir tablo çizen Batı yanlılarını utandırdığını yazdı. Gazete ayrıca Zarif ve Salihi’yi ‘sekiz yıl süren acziyetlerini’ örtbas etmeye çalışmakla suçladı.