Hindistan… Yeni dünyaya giden üç yol

Modi; ABD, Çin ve Rusya arasında denge kuruyor

72 yaşındaki Modi, 2014'ten bu yana Hindistan Başbakanı olarak görev yapıyor (Reuters)
72 yaşındaki Modi, 2014'ten bu yana Hindistan Başbakanı olarak görev yapıyor (Reuters)
TT

Hindistan… Yeni dünyaya giden üç yol

72 yaşındaki Modi, 2014'ten bu yana Hindistan Başbakanı olarak görev yapıyor (Reuters)
72 yaşındaki Modi, 2014'ten bu yana Hindistan Başbakanı olarak görev yapıyor (Reuters)

İbrahim Hamidi

Rusya, Ukrayna savaşı başladığından beri fırtınanın tam ortasında. Çin de Tayvan’daki gerilim başladığından beri mercek altında. Böyle bir ortamda büyük bir ilgiyi hak eden üçüncü bir ülke var, o da Hindistan. Hindistan, bu ilgiyi dünya nüfusu bakımından dünyanın en büyüğü olduğu için değil siyasi, ekonomik, askerî ve teknolojik alanlarda istikrarlı ilerleyişi ve denklemleri değiştiren bir yöne tam anlamıyla yönelişi dolayısıyla hak ediyor.

Yeni dünya düzeni için verilen mücadelenin ve doğrudan askerî çatışmaların ortasında bu yükselen değeri kazanmak üçlü bir rekabetin olmasında bir gariplik yok. Başbakan Narendra Modi’nin ABD Başkanı Joe Biden’dan, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’den ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den gelen teklifler arasında üç seçeneği açık bırakmak istemesinde de bir gariplik yok. İşin aslı, şu an üç ülkeye muhtaç durumda. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tanıdığımız eski dünya düzeni dağılma sürecinde olduğu ve yeni yapının inşası için zaman ve yeni güç faktörleri gerektiği sürece acelesi de yok.

Hindistan açısından Rusya çok önemli. Nitekim tarihsel olarak askerî kaynağı olan büyük komşusu Çin’e karşı bir denge oluşturmak için ona dayandı. Hâlihazırda savaş uçakları ile silahları için birçok yedek parçayı ve beş yıl önce imzalanan S-400 füzeleri anlaşmasının tamamlanmasını bekliyor. Yeni Delhi’nin, özellikle üç yıl önceki gerilimlerin ve askerî çatışmaların ardından Pekin’le olan mücadelesinde de Moskova’ya ihtiyacı var.

Rusya’nın Hindistan için önemi büyük. Nitekim tarihsel olarak kendisinin askerî kaynağı olan büyük komşusu Çin’e karşı bir denge oluşturmak için Rusya’ya dayandı. Halihazırda da S-400 füzesi anlaşmasının tamamlanmasını bekliyor

Bununla birlikte Modi, Rus silahının gerçeğinin tamamen farkında. Hiç şüphe yok ki Ukrayna’da 500 günden fazla süren savaş, bu silahın gerçek savaşlardaki fiili sınırlarını ortaya çıkardı. Kremlin’i eleştirmekten kaçındı ve Putin’e savaş yerine barışı seçmesini tavsiye etti. Ukrayna’nın müttefikleri bunu tuttu. Savaş, Hindistan ile Batı ülkeleri arasında kapılar açtı ve her birinin diğerine duyduğu ihtiyacı gösterdi. Eski ABD Başkanı Bill Clinton’ın 23 sene önce Hindistan ziyaretiyle açtığı kapıyı Biden, Modi ile yeni bir sayfa açmak için kullandı. Beyaz Saray; insan hakları meselelerine, Modi’ye getirilen yasaklara ve onun Amerika’ya giriş engeline dair önceki eleştirileri aşarak, geçtiğimiz haziran ayında onu son derece güzel ağırladı. Bu ağırlamada, ilişkilerde ‘yirmi birinci yüzyılın en seçkini’ olacak şekilde ‘yeni bir sayfa açma’ umuduyla ABD Kongresi’nde nadir bir konuşma yapması için de davet edildi.

Biden, Modi’ye savaş uçakları ve insansız hava araçları için motor anlaşması ile askerî vaatler sundu. Daha sonra Hindistan Başbakanı, Fransa’yı ziyaret ederek Bastille Günü kutlamalarında Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a eşlik etti. Ayrıca ziyarete ve Fransa’nın ‘stratejik ortak’ ve geleceğin dünyasında ‘dev’ olan Hindistan’a ilgisine büyük bir sembolik önem kazandırmak adına kendisine onur madalyası da verildi.  

Amerika, Çin ile rekabetinde Hindistan’a muhtaç. Yeni Delhi’nin de Moskova’ya ve Washington’a ihtiyacı var, ama Çin’le karşı karşıya gelmeye hazır değil

Modi, Washington’da olduğu gibi Paris’ten de Rafaele uçakları ve denizaltılar için bir anlaşmayla döndü. Hindistan’a kendisini Rusya’dan uzaklaştırması ve dünyanın önde gelen gücü ABD’yi geride bırakmaya çalışarak askerî gücünü geliştirmeye yatırım yapan Çin’e karşı durması için askerî araçlar sağlamaya yönelik bir Batılı girişim söz konusu. Batı’nın yeni askerî ittifaklar kurmaya olan ilgisi, Hindistan için bir şans. Bu ittifakların en sonuncusu; Amerika’yı, Birleşik Krallık’ı ve Avustralya’yı kapsayan ve Avustralya donanması için yeni nesil nükleer denizaltılar inşa etmeyi hedefleyen yeni AUKUS anlaşmasıdır. Bunun yanı sıra Çin komşuyla yüzleşmek için Amerika, Hindistan, Japonya ve Avustralya’dan oluşan eski dörtlü ittifakı canlandırma çabası da var.

Delhi’nin Pekin’den gelen askerî tehdide karşı kendini savunmayı hayati bir mesele olarak gördüğü ve bilhassa her iki taraftan da ölümlerle sonuçlanan sınır çatışmasından sonra silahlar ve ittifaklar gibi caydırıcı yollar temin etmek istediği muhakkak. Bu girişimler arasında Ortadoğu’da eski bölgesel ilişkilerin canlandırılması (ABD, Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail ile dörtlü görüşme), güney ülkelerinin, zirvesini önümüzdeki ay Güney Afrika’da yapacakları BRICS ittifakı ve önümüzdeki eylül ayında Yeni Delhi’nin ev sahipliği yapacağı G20 Zirvesi de bulunuyor.

Modi, bu geçiş aşamasında ülkesinin konumunu iyileştirmek için seçeneklerini açık tutacak ve askerî bir çatışmaya sürüklenmeden iş birliğini, ortaklığı ve rekabeti bir araya getirerek üç büyük güç Amerika, Çin ve Rusya arasında hassas dengeler yürütecek

Bununla birlikte Hindistan, iki büyük ülke Çin’in ve Hindistan’ın ekonomileri arasındaki örtüşmenin boyutunun ve iki komşu arasında doğrudan kapsamlı bir karşılaşmaya girmenin ya da Tayvan konusunda Pekin ile herhangi bir çatışmaya Batılı ülkelerle müdahil olmanın risklerinin de farkında. Aynı şekilde Rusya’ya askerî bağımlılığın geride bıraktıklarını ve Ukrayna savaşında Rusya’nın veya herhangi bir tarafın yanında durmanın tehlikelerini de biliyor.

Şurası açık ki öngörülebilir gelecekte Modi, bu geçiş aşamasında ülkesinin konumunu iyileştirmek için seçeneklerini açık tutacak ve askerî bir çatışmaya sürüklenmeden iş birliğini, ortaklığı ve rekabeti bir araya getirerek üç büyük güç Amerika, Çin ve Rusya arasında hassas dengeler tesis edecek.  

 * Şarku’l Avsat okurları için Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir



Tayvan’ın Çin stratejisi: Merkeziyetsiz komuta sistemi

Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
TT

Tayvan’ın Çin stratejisi: Merkeziyetsiz komuta sistemi

Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)

Tayvan ordusu, Çin'in olası saldırılarına "merkeziyetsiz komuta sistemiyle" hızlı yanıt vermeyi planlıyor.

Reuters'ın aktardığına göre Tayvan Savunma Bakanlığı, Meclis'e bu hafta sunduğu raporda, ordunun "üst kademeden emir beklemeden merkezi olmayan bir komuta yapısıyla" hareket etmesi için çalışmalar yürütüldüğünü bildirdi.

Raporda, Çin'in adayı hazırlıksız yakalamak için askeri tatbikatları aniden Tayvan'a yönelik bir işgal operasyonuna dönüştürebileceği uyarısında bulunuluyor.

Savunma yetkilileri, Çin ordusunun neredeyse her gün ada çevresinde çeşitli tatbikatlar düzenlediğini, Tayvan Silahlı Kuvvetleri'ni "sürekli tetikte tutarak yıpratmayı amaçladığını" savunuyor.

Raporda, Tayvan ordusunun Çin'den gelebilecek ani bir saldırıya karşı hazırladığı acil durum planı hakkında şu bilgiler paylaşılıyor:

Düşman aniden bir saldırı başlatırsa, tüm birimler emir beklemeden 'dağıtılmış kontrol' uygulayacak ve 'merkezi olmayan' bir komuta sistemi altında savaş görevlerini yerine getirecek.

Diğer yandan bu prosedürün nasıl koordine edileceğine dair detay verilmiyor.

Savunma Bakanlığı'nın çalışmasında, Çin'in tatbikatlar aracılığıyla muhtemel işgal senaryolarına hazırlık yaptığı iddia ediliyor. Çin'e ait savaş gemilerinin Pasifik'teki alışıldık pozisyonlarının değiştirildiği, bunların Avustralya ve Yeni Zelanda'ya doğru konuşlandırıldığı aktarılıyor.

Çin Savunma Bakanlığı'ndan pazartesi günü yapılan açıklamadaysa Tayvan'ın "savaş çığırtkanlığı" yaptığı savunuldu. Tayvan Devlet Başkanı Lai Ching-te'nin "bağımsızlık için savaş" vurgusuyla halkı paniğe sürüklediği görüşü paylaşıldı.

Pekin, "tek Çin" politikası kapsamında Tayvan'ı kendi toprağı olarak görüyor. Son yıllarda askeri baskıyı artıran Çin, adanın anakarayla yeniden birleşmesi için gerekirse güç kullanabileceğini vurguluyor.

Taipei yönetimiyse Çin tehdidine karşı ABD'nin askeri ve siyasi desteğine güveniyor. ABD'de 1979'da yürürlüğe konan Tayvan İlişkileri Yasası kapsamında Washington, olası bir Çin saldırısına karşı Tayvan'a kendini koruyacak askeri teçhizatı sağlamak zorunda.

Ancak ABD Başkanı Donald Trump, Tayvan'ın kendilerine ödeme yapması gerektiğini savunarak Taipei yönetiminde soru işaretleri yaratmıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Taipei Times


Ukraynalıların çoğu Rusya’ya verilecek büyük tavizlere karşı

Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
TT

Ukraynalıların çoğu Rusya’ya verilecek büyük tavizlere karşı

Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)

Ukraynalıların çoğu barış anlaşması kapsamında Rusya'ya büyük tavizler verilmesine karşı.

Kiev Uluslararası Sosyoloji Enstitüsü'nün (KIIS) 547 kişinin katılımıyla yaptığı ankette, Ukraynalıların yüzde 75'inin Kiev yönetiminin büyük toprak tavizleri vermesine karşı çıktığı belirlendi.

Katılımcılar, ABD ve Avrupa Birliği'nden (AB) net güvenlik garantileri alınmadan anlaşma yapılmaması gerektiğini savunuyor. Ayrıca Rusya'nın Ukrayna ordusunun büyüklüğünün sınırlandırılması talebine de karşı çıkıyorlar.

Diğer yandan yüzde 72'lik kesim, cephedeki mevcut durumun korunduğu bazı tavizler içeren bir anlaşmaya sıcak bakıyor.

Kasım sonuyla aralık ortası arasında gerçekleştirilen ankette, Ukraynalıların yüzde 63'ünün savaşı sürdürmeye hazır olduğu aktarılıyor. Katılımcıların sadece yüzde 9'u savaşın 2026'nın başlarında sona ereceğine inanıyor.

ABD arabuluculuğunda gerçekleştirilen görüşmelerde ateşkese dair somut bir adım henüz atılmadı. Ankete göre Ukraynalıların sadece yüzde 21'i ABD'ye güveniyor. Bu oran geçen yıl aralıkta yüzde 41'di.

NATO'ya duyulan güven de aynı dönemde yüzde 43'ten yüzde 34'e düştü.

KIIS direktörü Anton Hruşetski, sonuçlar hakkında şunları söylüyor:

Güvenlik garantileri net ve bağlayıcı olmazsa Ukraynalılar bunlara güven duymaz. Bu da barış planının onaylanmasına yönelik genel istekliliği etkiler.

Hafta sonu Berlin'de düzenlenen toplantıda ABD'li ve Avrupalı yetkililer, Ukraynalı heyetle bir araya gelmişti.

Almanya, Fransa, Birleşik Krallık, İtalya, Polonya, İskandinav ülkeleriyle AB yönetimi tarafından dün yapılan ortak açıklamada, Avrupa liderliğindeki Gönüllü Ülkeler Koalisyonu çerçevesinde oluşturulacak ve ABD tarafından desteklenen "çok uluslu bir Ukrayna gücü" kurulacağı duyurulmuştu.

Bu güç, Ukrayna savunma kuvvetlerinin yeniden yapılandırılmasına, hava sahasının güvenliğinin sağlanmasına ve denizlerin daha güvenli hale getirilmesine destek verecek.

Ayrıca Ukrayna için NATO'nun 5. maddesine benzer güçlü güvenlik garantileri içeren bir "barış paketi" üzerinde önemli ilerleme sağlandığı bildirilmişi.

ABD Başkanı Donald Trump da dünkü açıklamasında Ukrayna'nın talep ettiği güvenlik garantilerinin Avrupa'yla işbirliği içinde şekillendirildiğini vurgulayarak, "Savaşın yeniden başlamaması için güvenlik garantileri üzerinde çalışıyoruz" demişti.

Cumhuriyetçi lider, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'ye seçim çağrısı da yapmıştı. ABD Başkanı, Kiev'in "seçim düzenlememek için savaşı bahane ettiğini" öne sürmüştü.

Görev süresi geçen yıl sona eren Zelenski ise Batılı müttefiklerin güvenliği sağlaması halinde 90 gün içinde seçime gitmeye hazır olduğunu söylemişti.

Ancak KIIS anketine göre, Ukraynalıların sadece yüzde 9'u çatışmalar sona ermeden seçim yapılmasını istiyor.

Independent Türkçe, Reuters, NBC


Sırbistan'daki protestoların ardından Trump'ın damadı geri adım attı

Öğrencilerin liderliğindeki aktivistler, Kushner'ın projesini protesto etmişti (AFP)
Öğrencilerin liderliğindeki aktivistler, Kushner'ın projesini protesto etmişti (AFP)
TT

Sırbistan'daki protestoların ardından Trump'ın damadı geri adım attı

Öğrencilerin liderliğindeki aktivistler, Kushner'ın projesini protesto etmişti (AFP)
Öğrencilerin liderliğindeki aktivistler, Kushner'ın projesini protesto etmişti (AFP)

Sırbistan yönetimi, ABD Başkanı Donald Trump'ın damadı Jared Kushner'ın otel yapmasına yeşil ışık yaksa da ardından gelen protestolar ve bir bakana açılan dava, Belgrad'daki projenin iptaline neden oldu.

Pazartesi günü bir özel savcı, aralarında Kültür Bakanı Nikola Selaković'in de olduğu 4 kişi hakkında, Kushner'ın projesiyle bağlantılı olarak düzenlediği iddianameyi açıkladı. 

Organize Suçlardan Sorumlu Kamu Başsavcılığı'nın sitesinde yayımlanan açıklamada bu 4 kişinin görevin kötüye kullanılması ve belgede sahtecilikle suçlandığı bildirildi. 

Bunun üzerine Kushner'ın firması Affinity Partners hızlıca bir açıklama yayımlayarak Belgrad'ın merkezindeki otel ve apartman kompleksi projesinin iptal edildiğini duyurdu:

Anlamlı projeler ayrışmaya değil, birleşmeye neden olmalı. Sırbistan ve Belgrad halkına saygı göstererek başvurumuzu geri çekiyoruz.

Kushner'ın iki yılı aşkın süredir üzerinde çalıştığı projenin 1999'daki Kosova Savaşı sırasında NATO'nun bombaladığı bir bölgede yapılması öngörülüyordu.

Lüks otel Trump markasını taşıyacağı için projede Cumhuriyetçi liderin oğulları Eric ve Donald Jr. tarafından yönetilen Trump Organization da yer alıyordu.

Ancak yarım milyar dolarlık proje, bombalanan Yugoslav Halk Ordusu karargahının yer aldığı anıt bölgesinde inşa edileceğinden ülkede büyük tartışma yaratmıştı. 

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, bölgenin kültürel koruma statüsünü geçen yıl kaldırmıştı. Ayrıca Kushner'ın firması Affinity Partners'la 99 yıllığına kira sözleşmesi imzalanmıştı. Bunun ardından ülkede büyük protestolar patlak vermişti. 

Vucic'in liderliğindeki Sırp İlerleme Partisi, çoğunluğu elinde bulundurduğu Parlamento'da geçen ay geçirdiği yasayla inşaatın önünü açmıştı. 

Muhalefetten hükümetin kararına sert tepkiler gelmişti. Merkez sol Özgür ve Adalet Parti'den parlamenter Marinika Tepic, Belgrad'ın "Donald Trump'ı memnun etmek uğruna ülkenin tarihini yok ettiğini" söylemişti. 

44 yaşındaki damat, ilk Trump döneminin aksine ABD yönetiminde yer almayacağını açıklasa da Gazze ve Ukrayna savaşlarındaki müzakerelerde önemli roller üstleniyor. 

Diğer yandan da çoğunlukla Ortadoğu yönetimlerinin fonladığı bir özel sermaye şirketi olan Affinity'nin başında. 

Şirket, dünyanın en büyük oyun şirketlerinden Electronic Arts'ın (EA) satışında da gündem oldu. 

Önceki aylarda sağlanan 55 milyar dolarlık anlaşmayla EA'i satın alan konsorsiyumda Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu'yla birlikte Affinity Partners ve bir başka özel sermaye şirketi olan Silver Lake de yer alıyor.

Netflix'in satın alması beklenen Warner Bros. için Paramount'un verdiği teklifte de Affinity'nin adı geçiyor. 

Independent Türkçe, New York Times, Wall Street Journal, AP