Libya-Tunus sınırında mahsur kalan göçmenler ölümün kıyısında

Tunus yönetiminin göçmenleri Büyük Sahra Çölü’nde ölüme terk etmesi trajik bir insani felakete yol açıyor

Afrikalı göçmenler Libya-Tunus sınırında mahsur kaldı (AP)
Afrikalı göçmenler Libya-Tunus sınırında mahsur kaldı (AP)
TT

Libya-Tunus sınırında mahsur kalan göçmenler ölümün kıyısında

Afrikalı göçmenler Libya-Tunus sınırında mahsur kaldı (AP)
Afrikalı göçmenler Libya-Tunus sınırında mahsur kaldı (AP)

Temmuz ayın başından bu yana Libya ile Tunus arasındaki uçsuz bucaksız Büyük Sahra çölünde hareket eden ve iki ülkeden de ‘sınır dışı edilen’ insanlar, kavurucu güneşin yanı sıra yiyecek ve su eksikliğinin gölgesinde hayati tehlike yaşıyor. Trablus’taki güvenlik yetkilileri son olarak 5 göçmen cesedi bulduklarını açıkladı.

Libyalı insan hakları aktivistlerinin ‘insani bir felaket’ olarak nitelendirdiği olay, Tunuslu yetkililerin, 3 Temmuz’da bir Tunus vatandaşının ölümüne yol açan çatışmaların ardından, düzinelerce düzensiz göçmeni Tunus’un Sfaks şehrinden Libya sınırına yakın uzak bölgelere ‘sınır dışı etmesinin’ ardından meydana geldi.

Libya’nın başkenti Trablus’taki güvenlik yetkilileri ise Temmuz ayı ortasında Afrika ülkelerinden 360 göçmeni kurtardıklarını duyurdu. Güvenlik yetkilileri, Tunuslu yetkililerinin düzensiz göçmenleri çöle ‘sınır dışı ettiğini’ ve o tarihten bu yana Libya’nın ülkeye girmek isteyen onlarca göçmeni, kavurucu sıcağın altında susuzluk ve açlıktan hayatlarını kaybetmek üzereyken kurtardığını açıkladı.

Fotoğraf altı: Libya-Tunus sınırındaki tampon bölgede mahsur kalan Afrikalı bir göçmen (AP)
Libya-Tunus sınırındaki tampon bölgede mahsur kalan Afrikalı bir göçmen (AP)

Şarku’l Avsat’a konuşan insan hakları aktivistleri Trablus merkezli Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre, el-Assa sınır bölgesindeki güvenlik devriyelerinden birinin Libya-Tunus sınır hattının güneyinde Afrika uyruklu düzensiz göçmenlere ait, kimliği belirsiz beş ceset bulunduğunu; durumun artık ‘insani felaket’ olarak somut bir hal aldığını belirtti. Bakanlık, Sahra altı Afrika’dan gelen düzinelerce Afrikalının Libya sınırı yakınında mahsur kaldıktan sonra, devriyelerinin cesetleri Tunus ile Zahrat el-Khas ve Tawila el-Ratba arasındaki sınır bölgesinde bulduğunu açıkladı.

İnsan hakları aktivistleri, “Onlarca düzensiz göçmenin hâlâ çölde mahsur kaldığını ve çok zor koşullarda yaşadıklarını, benzeri görülmemiş bir sıcak hava dalgasında susuzluk ve açlıktan kıvrandıklarını” aktardı. Aktivistler ayrıca, bu felaketten önce çölün ortasında Nijeryalı bir anne ve çocuğunun açlık, susuzluk ve aşırı sıcaktan ölmüş cesetlerinin bulunmasının ardından, sınırda mahsur kalan diğer düzensiz göçmenlerin de ölmesinden korkuttuklarını dile getirdiler.

Libya Sınır Muhafız Enformasyon Bürosu tarafından yayınlanan anne ve çocuğun fotoğrafı kamuoyunu dehşete düşürdü. Bununla birlikte onlarca düzensiz göçmenin çölde kaybolduğu, hayatlarını kaybetme ihtimallerinin olduğun ve henüz kimsenin cesetlerinin bulamadığı da belirtildi.

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said Şubat ayında Sahra altı Afrika’dan ülkesine yapılan düzensiz göçü kınamış ve bunun Tunus’taki ‘demografik yapıyı değiştirmeyi’ amaçladığını iddia etmişti.

Bugünlerde özellikle Roma'da düzenlenen göç ve kalkınma konulu uluslararası konferansın gölgesinde, Libya’yı -özellikle de doğu Libya'daki politikacıları- ülkeye ‘göçmen yerleştirme’ girişimleri korkusu sardı. Ancak konferansa katılan Libya UBH Başbakanı Abdülhamid ed-Dibeybe iddiayı yalanladı.

Konferansta Dibeybe, yasadışı göçle mücadelede Avrupa Birliği Komisyonu ile dengeli bir ortaklık kurulması çağrısında bulundu. Bu bağlamda “Vizyonumuz, göçmenlerin Libya dahil geçiş bölgelerine yerleştirilmesine yönelik herhangi bir öneri içermiyor” ifadelerine de yer verdi.

Libya Parlamentosu Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Komitesi Başkanı Yusuf el-Aguri’nin Birleşik Krallık’ın Trablus Büyükelçisi Caroline Hurndall ile yaptığı görüşmede de göçmen sorununa değinildi.

Aguri, Libya’nın ‘çok az destekle yasadışı göç kriziyle karşı karşıya olduğunu’ belirtirken ‘komitenin göç için yasal çerçevede reform yapma çabalarından’ söz etti.

Roma’daki düzensiz göçmenlik konferansına katılan Başkanlık Konseyi başkanı Muhammed el-Menfi, daha önce ‘güvenlik yaklaşımının tek başına düzensiz göç ikilemini çözmek için yeterli olmadığını’ söylemiş, ‘Afrika kıtasında kalkınma ve doğal kaynakların verimli kullanılması için çalışma’ çağrısında bulunmuştu. Ayrıca Libya’nın ‘insan kaçakçılığı operasyonlarını tek başına ele alamayacağını’ da belirtmişti.

Birleşmiş Milletler ile çalışan bağımsız uzmanlar, bu hafta onlarca düzensiz göçmenin Libya-Tunus sınırında yaşadığı trajedi hakkında, Tunus hükümetine ‘Sahra altı Afrika ülkelerinden gelen göçmenleri şiddetten korumak’ için derhal harekete geçmesi çağrısında bulundu.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre, Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi (CERD), Afrika Kökenli Uzmanlar Paneli ve aralarında göçmenlerin insan hakları raportörü Felipe González Morales’in de bulunduğu üç raportör konuyla ilgili bir uyarı bildirisini imzaladı.



BM raporu: Ortadoğu'da kaçak göçmenler arasındaki ölümler azalıyor

Uluslararası Göç Örgütü, mağdur sayısına ilişkin bilgi eksikliğini vurguladı (IOM)
Uluslararası Göç Örgütü, mağdur sayısına ilişkin bilgi eksikliğini vurguladı (IOM)
TT

BM raporu: Ortadoğu'da kaçak göçmenler arasındaki ölümler azalıyor

Uluslararası Göç Örgütü, mağdur sayısına ilişkin bilgi eksikliğini vurguladı (IOM)
Uluslararası Göç Örgütü, mağdur sayısına ilişkin bilgi eksikliğini vurguladı (IOM)

Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü (IOM) tarafından dün yapılan açıklamada, 2024 yılında 159'u çocuk ve 257'si kadın olmak üzere 3 bin 400 göçmenin ya kaybolduğu ya da öldüğü belirtildi.

Çatışmalar, ekonomik çöküş ve düzenli güzergahların olmaması nedeniyle pek çok göçmen ölüm tehlikesi olan yolculuklar yapmak zorunda kalıyor.

IOM tarafından dün Kahire'de açıklanan ‘Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da Kayıp Göçmenler 2024’ raporuna göre bölge dışındaki deniz yolları en ölümcül rotalar olmaya devam ediyor. Bölgede 2 bin 500'den fazla ölüm ve kayıp vakası kayıtlara geçerken, kara yollarında da 900'den fazla vaka kaydedildi.

Bu sayı, yaklaşık 5 bin vakanın kaydedildiği 2023 yılına kıyasla yüzde 30'luk bir düşüş olduğunu gösterse de hala endişe verici derecede yüksek ve muhtemelen trajedinin gerçek boyutunu yansıtmıyor. Özellikle uzak çöllerde ve çatışma bölgelerinde ya da hayatta kalan kimsenin bulunamadığı boğulma vakalarında veri eksiklikleri nedeniyle birçok ölüm vakası rapor edilmiyor. Kesin olmayan izlemeler ve ülkeler arasındaki koordinasyon eksikliği ile insani yardıma sınırlı erişim, rakamların gerçeği tam olarak yansıtmamasına katkıda bulunuyor.

Bölge genelinde ‘güvenli olmayan göç yollarının’ yürek burkan gerçeklerine dikkat çeken raporda bölgesel iş birliğinin arttırılması, veri toplanmasının iyileştirilmesi ve göçmenlerin onurunu ve haklarını koruyan, hayat kurtarmaya ve kayıpların ailelerine destek olmaya öncelik veren kapsamlı adımlar atılması çağrısı yapıldı.

898o0
Raporun Kahire'de açıklandığı oturumdan (Şarku’l Avsat)

IOM Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü Osman el-Belbisi, raporun açıklandığı oturumda yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“İstatistikler sabit sayılardır. Bu rapordaki her sayı, çok erken kaybedilen bir hayatı temsil ediyor. Bunlar anonim ve kaçınılmaz trajediler değil, bunlar kişisel, önlenebilir trajedilerdir. Acilen harekete geçmeli ve verileri iyileştirerek, daha güvenli rotalar sağlayarak ve ortak sorumluluğu teşvik ederek hayat kurtarmak için daha fazlasını yapmalıyız.”

Rapora göre 2024 yılında Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde (MENA) hayatını kaybeden göçmenlerin 739'u ve bölge içinde hayatını kaybedenlerin yüzde 80'inden fazlası Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri vatandaşıydı.

Rapor, 2024 yılında küresel çapta 9 bin 103'ten fazla ölüm ve kayıp vakasını belgeledi. Verilerin tamamına ulaşılamaması, bu durumun izlenememesine yol açıyor. Göçmenler isimsiz bir şekilde hayatlarını kaybederken, aileleri çoğu zaman herhangi bir cevap bulamadan ve durum telafi edilmeden acılarını yaşıyorlar.

zdfgty
Deniz yolları en tehlikeli göç rotaları olmaya devam ediyor (IOM)

Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde göçün nasıl yönetildiğinin yeniden düşünülmesi çağrısında bulunan rapor, sınır ötesi veri toplama ve mağdur tespit sistemlerinin güçlendirilmesi, göçmenleri potansiyel risklere karşı etkin bir şekilde uyarmak için erken uyarı mekanizmalarının iyileştirilmesi ve böylece uygun önlemlerin alınması ve yolculukları sırasında can kayıplarının önlenmesine yardımcı olunmasının, daha etkili düzenli göç yollarının sağlanmasının, göç bağlamının insani doğasını yansıtan ve kamuoyu tartışmalarıyla bilgilendiren sorumlu ve dengeli medya anlatılarının desteklenmesinin yanı sıra, veri ve kanıt boşluklarını doldurmak ve politika oluşturulmasına katkıda bulunmak için akademik katılımın teşvik edilmesinin önemine dikkati çekti.

Raporun sunumu, IOM Bölgesel Veri Merkezi tarafından Kahire'deki Amerikan Üniversitesi (AUC) Göç ve Mülteci Çalışmaları Merkezi ve sinema ile sağlık arasındaki ilişkiye odaklanan bir kısa film festivali olan ‘Medfest Egypt’ ortaklığında düzenlenen bölgedeki düzensiz göçün riskleri, gerçekleri ve sorumlulukları konulu kısa film gösterimi ve panel tartışması ile birlikte yapıldı. Dün yapılan oturumun insani yardım kuruluşlarından, akademi camiasından ve medyadan gelen katılımcıları, koordinasyonsuz veri toplama, paylaşma ve doğrulamanın, olumsuz anlatıların ve reaktif politikaların can kayıplarının devam etmesine nasıl katkıda bulunduğunu ve bu gerçeği değiştirmek için koordineli, kanıta dayalı bir yaklaşım benimsemenin önemini müzakere etti.