Christopher Nolan neden karmaşık filmler çektiğini açıkladı

Yönetmen, Oppenheimer'dan önceki filmi Tenet'ten alıntı yaparak, izleyicilere filmlerini anlamak için fazla uğraşmamalarını söyledi

Nolan'ın 2010 tarihli Başlangıç filminde Leonardo DiCaprio, Joseph Gordon-Levitt, Elliot Page ve Tom Hardy rol almıştı (Warner Bros)
Nolan'ın 2010 tarihli Başlangıç filminde Leonardo DiCaprio, Joseph Gordon-Levitt, Elliot Page ve Tom Hardy rol almıştı (Warner Bros)
TT

Christopher Nolan neden karmaşık filmler çektiğini açıkladı

Nolan'ın 2010 tarihli Başlangıç filminde Leonardo DiCaprio, Joseph Gordon-Levitt, Elliot Page ve Tom Hardy rol almıştı (Warner Bros)
Nolan'ın 2010 tarihli Başlangıç filminde Leonardo DiCaprio, Joseph Gordon-Levitt, Elliot Page ve Tom Hardy rol almıştı (Warner Bros)

Senarist ve yönetmen Christopher Nolan'ın filmlerinin çoğu doğrusal olmayan ve karmaşık anlatılara sahip. 52 yaşındaki sinemacı, hikaye anlatımına neden bu şekilde yaklaştığını samimi bir şekilde açıkladı.

Nolan'ı tüm dünyaya tanıtan her ne kadar Batman üçlemesi olsa da yönetmen aslında filmografisindeki karmaşık filmleriyle de dikkat çekiyor.

Prestij'deki (The Prestige) el çabukluğundan Başlangıç'ın (Inception) çok katmanlı rüya alemi ve Tenet'in ters entropisine kadar, Nolan'ın pek çok filmini gerçekten anlamak için birden fazla kez izlemek gerekiyor. 

Hugo Décrypte'yle yaptığı ve eleştirmenlerin bayıldığı Oppenheimer'ı tanıttığı söyleşide Nolan, filmlerinin karmaşık doğasına değindi.

Açıklamasına Tenet'teki "Anlamaya çalışmayın, sadece hissedin" repliğiyle başlayan Nolan, hikaye anlatımına yaklaşımını aktarmak için sinema tarihine işaret etti.

Filmlere basitlik ve karmaşıklık arasındaki denge açısından bakmıyorum, bence bu gerçekten gizemle ilgili. Filmlerden beklentilerimiz, aslında tüm hayatım boyunca, 1950'lerden beri televizyon ve televizyonun beklentileri tarafından şekillendirildi.

"Ve bazen bu talihsiz bir durum. Bu yüzden sık sık kronolojik ve doğrusal olmayan yapılar kullanıyorum" diyen Nolan, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bu, televizyon ortaya çıkana kadar sessiz dönemde, ilk sesli filmlerde çokça yapılan bir şeydi. Sonra televizyon, 1950'lerden itibaren televizyon izleme biçimimiz nedeniyle daha doğrusal, daha basit bir yaklaşım dayattı.

Ardından DVD ve şimdi de yayın platformlarının dönemine gelindiğini anımsatan Nolan, izleyicilerin bu şekilde daha macaracı olabildiğini vurguladı.

Bir şeyi izleyebiliyor, durdurabiliyor, geri sarabiliyor, bir göz atabiliyorsunuz. Böylece daha yoğun, daha karmaşık anlatılar oluşturabiliyoruz.

"Ama nihayetinde, bir sinema salonunda seyirciyle birlikte yaşanan deneyim gizemle ilgili olmalı" diyen Kanadalı yönetmen, sözlerini şöyle sürdürdü:

Hikayenin tamamını en başından anlamak istemezsiniz. Aksi takdirde, ortaya çıkacak bir şey kalmaz. Bu yüzden, aslında film yapımcısının işi, seyircinin biraz önünde olmaya çalışmaktır; ne çok önünde, ne de çok arkasında. Seyircinin gerisinde kaldığınızda, seyirci bir şeyleri siz açıklamadan önce anlıyor ve hayal kırıklığına uğruyor.

Independent Türkçe, ScreenRant, CBR



Çekiciliği artırmak için botokstan çok daha basit ve etkili bir yöntem bulundu

Araştırmaya göre Botoks kişiyi daha genç gösterse de daha çekici yapmıyor (Pexels)
Araştırmaya göre Botoks kişiyi daha genç gösterse de daha çekici yapmıyor (Pexels)
TT

Çekiciliği artırmak için botokstan çok daha basit ve etkili bir yöntem bulundu

Araştırmaya göre Botoks kişiyi daha genç gösterse de daha çekici yapmıyor (Pexels)
Araştırmaya göre Botoks kişiyi daha genç gösterse de daha çekici yapmıyor (Pexels)

Rebecca Whittaker 

Botoks daha pürüzsüz, kırışıksız bir cilt ve daha taze bir yüz vaat ediyor ancak araştırmacılar, amaç çekici görünmekse çok daha ucuz bir seçenek olduğunu keşfetti: gülümsemek.

Araştırmacılar, dermal dolgu maddeleri ve Botoks gibi enjekte edilerek uygulanan işlemlerin, katılımcıların çekiciliğini 7 puanlık bir ölçekte 0,07 puan artırdığını buldu.

Yani işlem öncesinde çekicilik açısından 7 üzerinden 4 puan alan bir kişi, operasyonun ardından 7 üzerinden 4,07 puan alabiliyor.

Ancak iğne gerektirmeden daha da büyük sonuçlar veren çok daha basit yöntemler de vardı.

Boş bir ifadeyle oturmak yerine sadece gülümsemek, çekicilik algısını 7 üzerinden yaklaşık 0,4 puan artırdı. Bu, Botoks'un etkisinin 6 katı.

Makyaj da çekiciliği yaklaşık 0,6 puan daha yükselterek çok daha büyük bir artış sağladı.

Botulinum toksininin marka ismi olan Botoks, kaslara giden sinir sinyallerini geçici olarak bloke ederek kasları gevşetip böylece kırışıklıkları düzeltmek için kullanılan, reçeteyle satılan enjekte edilebilir bir ilaç.

Ancak işlemin başlangıç fiyatlarının 300 sterlin (yaklaşık 16 bin TL) civarında olması, daha çekici görünmek amaçlanıyorsa makyajı çok daha ucuz bir seçenek haline getiriyor.

Hollanda'daki araştırmacıların yürüttüğü ve hakemli dergi Perception'da yayımlanan çalışma, Botoks ve dermal dolgu tedavisi gören 114 kişiyi takip etti.

3 binden fazla jüri üyesi, öncesi ve sonrası fotoğraflarıyla katılımcıların görünümündeki değişiklikleri puanladı.

Sadece dış görünüşe bakarak çekicilik ve zeka, karizma, sağlık, cana yakınlık veya güvenilirlik gibi diğer karakter özelliklerini değerlendirdiler.

Botoks, bir kişinin zeki veya saklıklı algılanma derecesini artırmasa da genç algılanma seviyesini 0,13 puan artırdı.

Kısa süreli romantik kaçamaklar için ne kadar azulandıklarıyla ilgili de küçük ama istatistiksel açıdan anlamlı bir artış (0,09 puan) görüldü.

Benzer şekilde Botoks platonik olarak beğenilme oranını da 0,09 puan artırdı.

Ancak insanların uzun vadeli bir ilişkide potansiyel bir partner olarak ne kadar çekici algılandıklarına dair istatistiksel açıdan anlamlı bir iyileşme görülmedi.

Çalışmanın yazarları şöyle diyor:

Sonuçlarımız, minimal seviyede kesi gerektiren tek seanslık yüz estetik işleminin, çekicilikle ilgili alanlarda daha olumlu algılara yol açtığına ancak bu etkilerin nispeten küçük olduğuna işaret ediyor.

Ancak araştırmacılar, insanların çekiciliklerinden ziyade "özdeğer, kendine güven ve mutluluk duygularını geliştirmek" için de Botoks gibi işlemleri istediğini öne sürüyor.

Tilburg Üniversitesi'nden Bastian Jaeger, yönettiği araştırma hakkında Times'a şöyle diyor: 

İnsanların sosyal ortamlarda daha başarılı olmasının, farklı görünmelerinden ve başkalarının onlara farklı davranmasından değil, kendilerini öyle görmeleri ve başkalarına karşı daha özgüvenli davranmalarından kaynaklanması muhtemel; bir tür kendini gerçekleştiren kehanet.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/news