Vegan sosyal medya fenomeni 'açlıktan' hayatını kaybetti

Vegan etiketli gıdaların üçte birinden fazlasının hayvansal ürün içerdiği tespit edildi (Pexels)
Vegan etiketli gıdaların üçte birinden fazlasının hayvansal ürün içerdiği tespit edildi (Pexels)
TT

Vegan sosyal medya fenomeni 'açlıktan' hayatını kaybetti

Vegan etiketli gıdaların üçte birinden fazlasının hayvansal ürün içerdiği tespit edildi (Pexels)
Vegan etiketli gıdaların üçte birinden fazlasının hayvansal ürün içerdiği tespit edildi (Pexels)

Vegan beslenme savunucusu sosyal medya fenomeni Zhanna Samsonova'nın (39), Güneydoğu Asya seyahatinde sadece egzotik meyve diyetiyle beslenmesi sonucu "açlıktan" yaşamını yitirdiği belirtildi.

New York Post gazetesinin haberine göre, Rusya vatandaşı Samsonova'nın yakınları tarafından yapılan açıklamada, vegan beslenme destekçisi Zhanna Samsonova'nın 21 Temmuz'da "açlıktan "yaşamını yitirdiği bildirildi.

Yerel basına göre, sosyal medya mecralarında vegan beslenmeyi teşvik ederek milyonlarca izleyiciye ulaşan Zhanna D'Art olarak da tanınan sosyal medya fenomeni, Güneydoğu Asya turu sırasında tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.

Bir arkadaşı basına verdiği demeçte, Samsonova'nın Sri Lanka gezisindeyken oldukça bitkin göründüğünü, tedavi görmesi için evine gönderildiğini ancak kendisinin tekrar geldiğini söyledi.

Arkadaşı, "Onun üst katında oturuyordum ve her gün sabahları onun cansız bedenini bulmaktan korkuyordum. Onu tedavi olmaya ikna ettim ama başaramadı." ifadesini kullandı.

Samsonova'nın annesi ise kızının ölümünü "kolera benzeri bir enfeksiyon"la ilişkilendirse de otopsi raporunun henüz açıklanmadığı kaydediliyor.

Pişirilmeyen otla yapılan yemeklere ağırlık verdiği belirtilen Samsonova'nın son dört yıldır "tamamen çiğ vegan bir diyet" uyguladığı ve sadece ayçiçeği çekirdeği filizleri ve meyve ile beslendiği öne sürülüyor.

Samsonova'nın bir diğer arkadaşı ise kendisinin son 7 yıl boyunca yalnızca bölgede yetişen jackfruit ve durian meyveleriyle beslendiğini iddia etti.



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature