Tahran rejiminin tutukladığı ABD’li sayısı beşe çıktı

İran’da gözaltına alınan ABD’li kadın casuslukla suçlanıyor

ABD ve İran bayrakları (Reuters)
ABD ve İran bayrakları (Reuters)
TT

Tahran rejiminin tutukladığı ABD’li sayısı beşe çıktı

ABD ve İran bayrakları (Reuters)
ABD ve İran bayrakları (Reuters)

İran’da yayın yapan radikal çizgideki Horasan gazetesi, daha önce Afganistan'da sivil toplum kuruluşlarında çalışan İran asıllı ABD vatandaşı bir kadının gözaltına alınmasının ardından İran'da tutuklu ABD vatandaşlarının sayısının 5'e yükseldiğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Horasan gazetesinden aktardığı habere göre, İran'ın Siyasi İşlerden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Nükleer Baş Müzakerecisi Ali Bagheri Kani ve ABD Ulusal Güvenlik Konseyi'nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü Brett McGurk, Umman arabuluculuğuyla beşinci ABD’li tutuklunun serbest bırakılmasına odaklanan dolaylı görüşmelerde bulundu.

Gazete, ABD'nin geçtiğimiz haftalarda gözaltına alınmasının ardından casusluk suçlamasıyla yargılanan ‘ABD’li kadın serbest bırakılıncaya kadar’ ABD'deki 4 İranlı mahkûm karşılığında İran'daki 4 ABD’liyi takas etme anlaşmasını durdurduğunu bildirdi.

Bagheri Kani geçen Perşembe günü Umman'ı ziyaret ederek Ummanlı yetkililerle temaslarda bulundu. Maskat'ta ABD'li yetkililerle görüşüp görüşmediği ise netlik kazanmadı.

İranlı ve Batılı yetkililerin Haziran ayında bildirdiğine göre Maskat, Bagheri Kani ile McGurk arasındaki dolaylı görüşmelere ev sahipliği yaptı.

İranlı yetkililer o dönemde Umman arabuluculuğunda gerçekleşen diyaloğun, Tahran'ın Irak ve Güney Kore'deki dondurulmuş varlıklarının bir kısmını alması karşılığında Tahran'ın elindeki ABD vatandaşlarını serbest bırakma olasılığını artırdığını söylediler.

Birkaç hafta önce ABD merkezli haber sitesi Semaphore, İran'ın dördüncü bir ABD vatandaşını gözaltına aldığını bildirdi. Bu gelişme, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin bir esir takası sağlama ve Tahran'la gerilimi azaltma çabalarını daha da karmaşık hale getirdi.

Haber sitesi, dördüncü bir ABD vatandaşının gözaltına alınmasının “iki ülke arasında bir mahkûm takas anlaşması yapmak için yürütülen yoğun müzakerelerin önemli bir parçası olacağını” belirtti.

İran gazetesi Şark ise dördüncü ABD vatandaşının Mart 2016'da yetkililer tarafından gözaltına alınan İran asıllı Şihab Delili olduğunu ve yetkililerin kendisini 10 yıl hapis cezasına çarptırdığını bildirdi.



Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması: "Çin'i suçlamak riskli bir hamle"

Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
TT

Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması: "Çin'i suçlamak riskli bir hamle"

Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)

Baltık Denizi'nde Finlandiya, Almanya, İsveç ve Litvanya arasında bağlantı kuran denizaltı telekomünikasyon kablolarının kopmasıyla sabotaj şüpheleri artıyor. Ancak uzmanlara göre gözlerin Çin'e çevrilmesi için henüz erken.

Olayla ilgili inceleme yürüten İsveç ve Danimarka, kabloların kopmasından sorumlu olabileceği gerekçesiyle Çin'e ait bir kargo gemisine odaklanıyor.

Danimarka Savunma Komutanlığı'ndan 20 Kasım'da yapılan açıklamada Çin merkezli Ningbo Yipeng şirketine ait Yi Peng 3 adlı geminin yakın takibe alındığı bildirilmişti. 

Salıyı çarşambaya bağlayan gece Danimarka ve İsveç arasındaki Kattegat Boğazı'nda demirleyen geminin, pazarı pazartesiye bağlayan gece "C-Lion 1" kablo hattının yakınlarında görüldüğü aktarılmıştı. İsveç polisi de dün incelemelerde Yi Peng 3'e odaklanıldığını duyurmuştu.

Fransa'nın kamu yayıncısı France 24'ün paylaştığı uydu takip verilerine göre, Rusya'nın St. Petersburg şehrinden Mısır'ın başkenti Kahire'ye giden kargo gemisi, Finlandiya ve Almanya arasında uzanan C-Lion 1 kablosu kesildiğinde bölge civarındaydı. Geminin daha sonra rotasını değiştirerek İsveç ve Litvanya arasında uzanan BCS kablosunun yakınına gittiği ve bu kablonun da arızalandığı belirtiliyor. 

ABD'nin Ukrayna'ya Rus topraklarına uzun menzilli füzelerle saldırma izni vermesinin ardından yaşanan olay, Avrupa'da sabotaj paniği yarattı. Gözler Çin ve Rusya'ya çevrildi.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, "Kimse bu kabloların kazara koptuğuna inanmıyor" demişti. Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen de durumun "sabotaj olduğu ortaya çıkarsa şaşırmayacağını" söylemişti.

Diğer yandan France 24'ün görüştüğü uzmanlar, olayda Çin'in suçlanmasının riskli bir hamle olduğunu söylüyor.

Kopenhag Üniversitesi'nden deniz güvenliği uzmanı Christian Bueger, Çin'in olayla ilgili olduğuna dair henüz hiçbir kanıta rastlanmadığını hatırlatarak, Pistorius'un açıklamasının "erken ve şaşırtıcı" bulduğunu belirtiyor ve ekliyor: 

Böyle bir açıklama, Almanya'nın diplomatik manevra için hareket alanını kısıtlıyor. Almanya savunma bakanı, açıkça Çin'i Alman altyapısına sabotaj yapmakla suçluyor.

Bueger, Çin'in Rusya'yı desteklemek için Avrupa sularında hibrit savaş taktikleri kullandığının tespit edilmesi halinde bunun "daha önce duyulmamış, çok provokatif ve şaşırtıcı bir şey olacağını" söylüyor.

Birleşik Krallık'taki Lancaster Üniversitesi'nden Basil Germond, Baltık Denizi'nin hibrit savaş stratejileri için uygun bir bölge olduğuna dikkat çekerek, "Burada şüpheli ve kötü niyetli faaliyetleri önlemek zor" diyor. 

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov iddialara tepki göstererek şunları söylemişti: 

Hiçbir sebep yokken her şey için Rusya'yı suçlamaya devam etmek oldukça saçma.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian da gemilerin sıkı kanunlarla denetlendiğini ve yasalara uygun şekilde hareket ettiğini savunmuştu. 

Britanya'nın tanınmış gazetelerinden Financial Times, geminin ait olduğu Ningbo Yipeng firmasıyla iletişime geçmişti. Şirket, Pekin yönetiminin kendilerinden "incelemeye katkı sağlamalarını istediğini" bildirmiş, daha fazla detay paylaşmamıştı.

Independent Türkçe, France 24, Financial Times