Kylie Jenner'ı kutlarım! Ünlüler geçirdikleri ameliyat ve tedavilere dair dürüst olmalı

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Kylie Jenner'ı kutlarım! Ünlüler geçirdikleri ameliyat ve tedavilere dair dürüst olmalı

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Evet, Kylie Jenner memelerini yaptırmış. 25 yaşındaki realite TV yıldızı, The Kardashians'ın üçüncü sezon finalinde sözümona "bomba" açıklamasını yaptı.

Güzellik sektörünün dev ismi, arkadaşı Anastasia "Stassie" Karanikolaou'ya rapçi Travis Scott'tan olan 5 yaşındaki kızından bahsederek "Biliyorsun, Stormi'den önce memelerimi yaptırdım" dedi. Jenner, "Yani 20 yaşındayken çocuk sahibi olacağımı düşünmüyordum ve Stormi'yi doğurduktan sonraki 6 ay boyunca memelerim iyileşmeye devam ediyor gibiydi" diye devam etti.

Çok güzel göğüslerim vardı, yani doğal memelerim vardı ve tek kelimeyle muhteşemlerdi. Mükemmel boyuttalardı, her şeyleriyle mükemmellerdi ve elbette keşke en başından hiç yaptırmasaydım diye düşündüm.

Jenner'ı yakından tanıyanlar için bu itiraf muhtemelen sürpriz olmayacaktır. Ne de olsa Kylie Cosmetics'in kurucusu, 2015'te ünlü Kylie Lip Kit'lerini piyasaya sürmeden önce dudak dolgusu yaptırdığını yıllarca inkar etmişti. Ardından 2018'de tam bir U dönüşü yaparak dudak dolgusunu tamamen çıkardığını açıklamıştı. Birkaç ay sonra da tekrar dudak dolgusu yaptırmaya başlamıştı.

O zamandan beri dolgu yaptırmasıyla ilgili açık davranan Jenner, 2019'da Paper Magazine'e "Tamamen bıçak altına yattığım ve yüzümü tümüyle yeniden şekillendirdiğim düşünülüyor ki bu tamamen yanlış. Ödüm kopuyor. Bunu asla yapmam. İyi bir saç, makyaj ve dolguların gerçekten neler yapabileceğini anlamıyorlar. Bunlar dolgu. Bunu inkar etmiyorum" demişti. Bu cümleleri şimdi okumak elbette biraz sarsıcı görünüyor; daha sonra Jenner sözlerine şunları da eklemişti:

Ben sadece doğal güzelliğimi kucaklıyorum.

Hiç kimse, özellikle de bunu yaptırdıği için erkeklere kıyasla çok daha sert bir şekilde mercek altına alınan kadınlar, estetik ameliyat ya da başka türden bir "küçük dokunuş" yaptırdığı için yargılanmamalı. Halihazırda birçok medya kuruluşu Jenner'ın yaptırmış olabileceği diğer şeyler üzerine tahminler yürüten makaleler yayımladı. Ama daha çok ihtiyaç duyduğumuz şeyin şeffaflık olduğunu düşünüyorum.

Hoşunuza gitse de gitmese de toplumsal açıdan güzel kabul ettiğimiz şeyler sözkonusu olduğunda ünlüler en üst sıralarda yer alıyor. Standartları belirleyen ve sürdüren onlar. Genç kadınlar yüzlerini saatlerce inceleyip onların yüzleriyle karşılaştırıyor. Özellikle de akşamdan kalmış veya hormonal bir dönemdeysek, kendimizi kıyaslayıp ister istemez sönük hissetmemize neden olanlar onlar.

Bu yüzden böyle görünmek için geçirdikleri tedaviler hakkında, içlerinden bu kadar azının açık sözlü olması sinirimi bozuyor. Elbette doğal haliyle her zaman tatilden yeni dönmüş ve gece 12 saat uyumuş gibi görünenler olacak. Ve ünlülerin maaş çeklerinin elverdiği en kaliteli cilt bakımına para yatırarak yapabileceklerinizin bir sınırı olmadığına eminim.

Ancak hayrete düşmek için TikTok'ta hızlıca bir gezinti yapmak yeterli. TikTok'ta binlerce ünlü simanın önceki ve sonraki hallerini gösteren fotoğraflarıyla beraber muhtemelen yaptırdıkları tüm şeyleri sıralayan sesli anlatımlar var. Özellikle gerçek estetik cerrahların paylaştığı videolar ikna edici içerikler.

Yakın zamanda Hollywood çevreleriyle iç içe olan tanınmış bir yazarla tüm bunlar hakkında uzun bir konuşma yaptım: Bana "Los Angeles'ta herkes estetik yaptırıyor" dedi.

Ve estetik yaptırmadığını düşündüklerinizin hepsi aynı doktora gidiyor. Ve bu doktor gerçekten ama gerçekten iyi.

Bu yazar bana daha sonra, yakın zamanda "sektördeki en iyi burun estetiğini" yaptıran, tanıdığı ünlü bir oyuncunun fotoğraflarını gösterdi.

Kadınlardan yaptırdıkları her şeyi açıklamalarını beklemenin cinsiyetçi olduğu yönünde bir argüman var. Ve bunu bir dereceye kadar anlayabiliyorum. Belki de bizi ilgilendirmiyordur. Ama sürekli güzellik standartları hakkında konuşurken bir yandan da kapalı kapılar ardında estetik yaptıran, kamuoyu önündeki kişileri düşündüğümüzde belki de bu durum daha karmaşık bir hal alıyor. İsim vermeyeceğim ama TikTok'a girerseniz bazı adayları çabucak bulacaksınız.

Eğer birileri ataerkil yapılar hakkında alenen ahkam kesecekse, bu yapıları desteklemek için yaptıkları şeyler hakkında dürüst davranmaları gerekmez mi? Ve eğer dürüst değillerse, bu onları sorunun bir parçası yapmaz mı? Çünkü ne kadar çok ünlü kişi bıçak altına yatarsa, ulaşması zaten imkansız olan güzellik standartlarımız da o kadar yükseliyor. Bu bizi hangi sonuca götürüyor?

Jenner'ın meme büyütme ameliyatı geçirmesiyle ilgili açık davranmasına sevindim. Umalım da bu, başkalarını da aynı şeyi yapmaya teşvik etsin.



NASA araştırmacısından yeni uzaylı teorisi: "Sıkılmış olabilirler"

Dr. Robin Corbet, Samanyolu'nda mütevazı sayıda dünya dışı medeniyetin bulunduğunu öne sürüyor (AFP)
Dr. Robin Corbet, Samanyolu'nda mütevazı sayıda dünya dışı medeniyetin bulunduğunu öne sürüyor (AFP)
TT

NASA araştırmacısından yeni uzaylı teorisi: "Sıkılmış olabilirler"

Dr. Robin Corbet, Samanyolu'nda mütevazı sayıda dünya dışı medeniyetin bulunduğunu öne sürüyor (AFP)
Dr. Robin Corbet, Samanyolu'nda mütevazı sayıda dünya dışı medeniyetin bulunduğunu öne sürüyor (AFP)

Uzaylıların bizi görmezden gelmesinin bir nedeni var mı? Belki de denemekten sıkılmışlardır? Bu, yaygın inanışın aksine uzaylıların bizimkine benzer teknolojiler kullandığını ve bu nedenle insanları tespit edemeyeceğini öne süren bilim insanlarının son teorisi.

Bunu "radikal sıradanlık" diye adlandırılan yeni bir makale, galakside teknoloji kullanan dünya dışı medeniyetlere (extraterrestrials civilisation / ETC'ler) dair kanıt eksikliğinin, Fermi paradoksu olarak da adlandırılan durumun açıklamalarını inceliyor.

Fermi paradoksunu açıklamak için insanlığın gökteki bir hayvanat bahçesine hapsedilmesinden, uzaylıların tanınmaz formlara dönüşmesine kadar birçok teori ortaya atıldı.

Drake denklemine göre bizimle temas kurabilecek kadar yakın ve gelişmiş birçok medeniyet olmalı. Akıllı yaşamla temas kurma olasılığını tahmin etmeye çalışan denklem, bu ihtimalin yüksek olması gerektiğini öne sürüyor.

Ancak NASA'nın Goddard Uzay Uçuş Merkezi'nden Dr. Robin Corbet, Samanyolu'nda mütevazı sayıda medeniyet bulunduğu ve "hiçbirinin büyük ölçekli astro-mühendislik çalışmaları yapmaya yetecek teknoloji düzeyine ulaşmadığı veya bunu yapma isteği taşımadığı" teorisini ortaya atıyor.

ETC'lerin diğer medeniyetlerle iletişim kurmak için çok güçlü işaret vericiler veya sondalar gönderebileceğini ancak bunun muazzam miktarda enerji gerektireceğini ve yanıt almanın milyonlarca hatta milyarlarca yıl süreceğini söylüyor. Bu durum, böyle bir teknolojiyi kullanmak için çok az motivasyon sağlıyor; bu da uzaylıların temas kurma çabasını sürdürmekten vazgeçmiş olabilecekleri anlamına geliyor.

Ayrıca galakside makul sayıda ETC varsa, Dünya'nın "ziyaret için pek de ilgi çekici bir yer olmayacağını" da ifade ediyor.

Kıdemli araştırmacı bilim insanı sıradanlık ilkesinin, bir uzaylı istilası olasılığının göz ardı edilebilir düzeyde olduğu anlamına geldiğini de ekliyor.

"A Less Terrifying Universe? Mundanity as an Explanation for the Fermi Paradox" (Daha Az Korkunç Bir Evren mi?" Fermi Paradoksu'nun Açıklaması Olarak Sıradanlık) adlı makalede Dr. Corbet şöyle yazıyor: 

Bu değerlendirme, robotik sondalar kullanılsa bile hiçbir ETC'nin Galaksi'nin büyük bir bölümünü ele geçiremeyeceği ve uzun süreli, yüksek enerjili işaret fişeklerinin olmadığı beklentisini de beraberinde getiriyor.

Bilim insanı, ETC'lerin diğer gezegenlerden görülebilen güçlü ve uzun süreli işaret fişekleri gönderebileceğini ve bunun sonucunda kendilerini açığa çıkarabileceklerini söylüyor.

Ancak ETC'ler, tespit edilmelerini sağlayan "üst düzey bilim seviyelerine yakın bile olmadıkları" için bu gerçekleşmedi. Bu da radikal sıradanlık ilkesine işaret ediyor.

Yine de yalnız olmadığımızı umanlar için bir umut ışığı var; Dr. Corbet, ETC'lerle temas kurmamızın "makul bir ihtimal" olduğunu ancak tespitin "bizi biraz hayal kırıklığına uğratabileceğini" belirtiyor.

Bu, teknoloji seviyemizde çok fazla ilerlemeye yol açmayacak olması ve "genel olarak yaşamın epey yaygın olduğu" anlamına geleceğinden kaynaklanıyor.

The Guardian'a konuşan bilim insanı, "Fikir şu; daha gelişmişler ama çok da gelişmiş değiller. Sanki iPhone 17 yerine iPhone 42'ye sahip olmak gibi" diyor.

Bu daha mümkün, daha doğal geliyor çünkü çok uç bir şey önermiyor. Işıktan hızlı teknolojileri yok, karanlık enerjiye, karanlık maddeye veya kara deliklere dayalı makineleri yok. Yeni fizik yasalarından yararlanmıyorlar.

Dr. Corbet, Maryland Üniversitesi Baltimore County kampüsünde kıdemli araştırmacı bilim insanıdır.

Independent Türkçe


ABD pasaportu ilk 10'dan düştü

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

ABD pasaportu ilk 10'dan düştü

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

ABD, saygın bir endeksin 20 yıllık tarihinde ilk kez dünyanın "en güçlü pasaportları" sıralamasında ilk 10'dan düştü.

2014'te 1 numarada rakipsiz olan Amerikan pasaportu, Henley Pasaport Endeksi'nde bu yıl 10. sıradayken artık 12. sıraya geriledi ve Malezya'yla aynı konuma geldi.

Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği'nin (IATA) verilerine dayanan sıralamada bir ülkenin konumu, vatandaşlarının vizesiz gidebildiği ülke sayısına göre belirleniyor.. Amerikan pasaportu sahipleri dünya çapında 227 ülkeden sadece 180'ine önceden vize almadan erişebiliyor.

Henley & Partners, ABD pasaportunun düşüşü ve 10. sıradan 12. sıraya gerilemesinin bir dizi erişim değişikliğinden kaynaklandığını açıkladı.

Nisanda mütekabiliyet eksikliği nedeniyle Brezilya'ya vizesiz erişimin kaybedilmesi ve ABD'nin Çin'in hızla genişleyen vizesiz erişim listesinin dışında kalması, düşüşün başlangıcı oldu.

Bunu Papua Yeni Gine ve Myanmar'ın ABD'nin puanını daha da düşürürken diğer pasaportları yükselten düzenlemeleri takip etti.

Son olarak Somali'nin yeni e-vize sistemini devreye alması ve Vietnam'ın ABD’yi son vizesiz giriş listesine dahil etmeme kararı son darbeyi vurarak ABD'yi ilk 10'un dışına itti.

ABD, bir ülkenin kaç milliyeti vizesiz kabul ettiğini ölçen Henley Açıklık Endeksi'nde de düşük bir performans sergiliyor. Sadece 46 ülke vatandaşının vizesiz girişine izin veren ABD, 199 ülke arasında 77. sırada.

Ana pasaport gücü listesinde ilk üç sırada Singapur (193 ülkeye vizesiz erişim), Güney Kore (190) ve Japonya (189) var.

4. sırada Almanya, İtalya, Lüksemburg, İspanya ve İsviçre yer alırken, Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa, İrlanda ve Hollanda 5. sırayı paylaşıyor.

Birleşik Krallık pasaportu, bir zamanlar (2015'te) en üst sırada yer almasına rağmen, temmuzdan bu yana iki sıra gerileyerek 6. sıradan 8. sıraya düştü ve endekste şimdiye kadarki en düşük konumuna geriledi.

Henley & Partners Yönetim Kurulu Başkanı ve Henley Pasaport Endeksi'nin yaratıcısı Dr. Christian H. Kaelin şu yorumu yaptı:

ABD pasaportunun son 10 yılda azalan gücü, sıralamadaki bir değişiklikten daha fazlası; küresel hareket kabiliyeti ve yumuşak güç dinamiklerinde köklü bir değişime işaret ediyor. Açıklık ve işbirliğini benimseyen ülkeler öne geçerken, geçmişteki ayrıcalıklarına güvenenler geride kalıyor.

Independent Türkçe


Rekortmen K-Pop animasyonunun canlı çekim uyarlaması gelecek mi?

K-Pop: İblis Avcıları, 236 milyon izlenmeyle Dwayne Johnson, Ryan Reynolds ve Gal Gadot'un başrolünde yer aldığı Red Notice'i geride bırakarak platformun en çok izlenen yapımı olmuştu (Netflix)
K-Pop: İblis Avcıları, 236 milyon izlenmeyle Dwayne Johnson, Ryan Reynolds ve Gal Gadot'un başrolünde yer aldığı Red Notice'i geride bırakarak platformun en çok izlenen yapımı olmuştu (Netflix)
TT

Rekortmen K-Pop animasyonunun canlı çekim uyarlaması gelecek mi?

K-Pop: İblis Avcıları, 236 milyon izlenmeyle Dwayne Johnson, Ryan Reynolds ve Gal Gadot'un başrolünde yer aldığı Red Notice'i geride bırakarak platformun en çok izlenen yapımı olmuştu (Netflix)
K-Pop: İblis Avcıları, 236 milyon izlenmeyle Dwayne Johnson, Ryan Reynolds ve Gal Gadot'un başrolünde yer aldığı Red Notice'i geride bırakarak platformun en çok izlenen yapımı olmuştu (Netflix)

K-Pop: İblis Avcıları'nın (KPop Demon Hunters) ortak yönetmen ve senaristleri Maggie Kang'le Chris Appelhans, filmin canlı çekim versiyonuna dair çıkan haberleri yalanladı.

İkili, animasyon müzikalin büyük başarısının ardından Netflix'in bu yönde bir adım atabileceğine dair iddialar üzerine BBC'ye yaptıkları açıklamada böyle bir planın kendileri açısından mümkün olmadığını belirtti.

"Hayal etmek çok zor"

Kang, "Filmin tonunu ve mizahını oluşturan çok fazla unsur var ve bunlar animasyona özgü. Bu karakterleri canlı çekim bir dünyada hayal etmek çok zor" dedi.

Gerçek dünyada fazla 'ayakları yere basan' bir hale gelirlerdi, bu yüzden bana göre işe yaramaz.

Appelhans da aynı görüşte:

Animasyonun en güzel yanlarından biri, imkansız özellikleri bir araya getirebilmenizdir. Rumi, hem komik bir karakter hem de şarkı söyledikten hemen sonra döner tekme atıp gökyüzünde serbest düşüşe geçebilecek kadar uçuk.

"Donuk ve yapay görünüyor"

Appelhans sözlerine şöyle devam etti:

Animasyonun nereye kadar ilerleyebileceğini görmek çok keyifli. Pek çok animeyi canlı çekime uyarladılar ama çoğu zaman sonuç biraz donuk ve yapay görünüyor.

Netflix henüz resmi bir açıklama yapmasa da devam filminin hazırlık aşamasında olduğu bildiriliyor.

Haziranda Netflix'te yayımlanan K-Pop: İblis Avcıları, platform tarihinin en çok izlenen filmi olarak rekor kırmış ve kısa sürede kültürel bir fenomene dönüşmüştü. 

Animasyon müzikal, K-pop kız grubu HUNTR/X üyeleri Rumi, Mira ve Zoey'nin hikayesini anlatıyor. Grup, stadyumları dolduran kapalı gişe konserlerin ve müzik listelerindeki birinciliklerin arasında, şeytani tehditlerle savaşan birer iblis avcısına dönüşüyor.

HUNTR/X, bu kez ruhlarını ele geçirip hayranlarını çalmak isteyen iblislerden oluşan rakip erkek grubu Saja Boys'la karşı karşıya geliyor.

K-Pop: İblis Avcıları'nın müzikleri, 2025'in Billboard listesine en yüksek sıradan giren film müziği albümü olmuştu. Albümün çıkış parçası Golden, Billboard'un küresel listelerinde bir süre zirvede kalmıştı.

"Bu yolculuk nasıl başladı?"

Yönetmen Maggie Kang, geçen yaz Entertainment Weekly'ye verdiği röportajda olası devam filminin neyi konu alabileceğine değinmişti.

"İzleyici için yepyeni bir konseptle, 'köken hikayesi olmayan bir tür köken hikayesi' yapmaya çalışıyorduk" diyen Kang, ilk filmin yaratım sürecinin zorluklarını anlattı.

Bu kızları HUNTR/X grubuna ne getirdi? Neden iblis avcısı oldular? Her birinin geçmişinde ne var? Bu yolculuk nasıl başladı?

Ancak bu soruların tamamına filmde yer veremediklerini belirten Kang, şunları ekledi:

Filmde tüm bu detaylara yer açacak alan yoktu. Bu yüzden hikaye açısından en gerekli unsurları seçmek zorundaydık. Devam filminde ise bu geçmişin daha fazlasını gösterebileceğiz.

Independent Türkçe, Entertainment Weekly, BBC, CNN