Yılanlar neden kendi kuyruğunu yutar?

Yılanlar neden kendi kuyruğunu yutar?
TT

Yılanlar neden kendi kuyruğunu yutar?

Yılanlar neden kendi kuyruğunu yutar?

Kendi kuyruğunu yiyen yılan figürü, eski zamanlardan beri sonsuzluk sembolü olarak kullanılıyor. Ancak yılanların bu hareketi yaparken gözlemlendiği çok ilginç anlar da var.

Esaret altında yaşayan yılanların, nadiren de olsa kendi kuyruklarını yutabildikleri biliniyor.

Sürüngen kendi vücudunu emdikçe sonsuzluk sembolü hızla bir ölüm sarmalına dönüşüyor.

İnsanlar buna müdahale etmezse sürüngenin sindirim sıvısı kendi vücudunu parçalamaya başlıyor ve kuyrukları yok olabiliyor.

Kendi kendini yemeyi alışkanlık haline getiren bazı tutsak yılanların da sadece pullarının asitli mide sıvıları nedeniyle hasar gördüğü biliniyor.

Herpetologlar, yılanların bunu neden yaptığını tam olarak bilmiyor.

Ancak kendine zarar verdikleri bu davranışın stresten, kafa karışıklığından, hastalık veya açlıktan kaynaklanma ihtimali var.

Örneğin bir yılan çok ısınırsa ve gölgeye kaçamazsa kendi kuyruğunu avından ayırt edemeyecek kadar kafa karışıklığı yaşayabilir.

Aşırı ısınma, yılanın iştahını da tetikleyebilir.

Örneğin bir egzotik hayvan dükkanında kaydedilen bir video, bu görüşü destekler nitelikte. Videoda bir kase suyun içine giren yılanın kendi kuyruğunu emdiği görülüyor.

Yılanlar kendi zehirlerinden kendilerini koruyabilir. Ancak dişleri enfeksiyon riski taşıyan ciddi yaralara neden olabilir.

Örneğin, 2020'de yayımlanan bir YouTube videosunda, ABD'li uzman Jesse Rothacker, kral yılanlarının kendi kuyruklarını ısırabildiklerini anlatıyor. Rothacker, kuyruğu yılanın ağzından dikkatlice çıkarıyor.

Ancak yılanı kendi kuyruğundan ayırmak için daha farklı yaklaşımları deneyenler de var.

Örneğin benekli bir kral yılanının sahibi, hayvanı kendi kendini yerken bulduğunda akıllıca bir çözüm üreterek kayda almıştı. Yılanın yüzünün yakınına el dezenfektanı konunca koku nedeniyle hayvanın kendi kuyruğunu adeta kustuğu görülüyor.

Kral yılanlarının yaban hayatında kendi kuyruklarını ne sıklıkta ısırdıkları bilinmiyor. Uzmanlar zaman içinde bu davranışın asıl nedenlerini öğrenmeyi umuyor.

Independent Türkçe, Science Alert



Japonya'daki çocuk nüfusu, 44 yıldır düşüyor

Her yıl Tokyo'da düzenlenen geleneksel Nakizumo festivalinde bebeklerin ağlamasının onlara sağlık getireceğine inanılıyor (AFP)
Her yıl Tokyo'da düzenlenen geleneksel Nakizumo festivalinde bebeklerin ağlamasının onlara sağlık getireceğine inanılıyor (AFP)
TT

Japonya'daki çocuk nüfusu, 44 yıldır düşüyor

Her yıl Tokyo'da düzenlenen geleneksel Nakizumo festivalinde bebeklerin ağlamasının onlara sağlık getireceğine inanılıyor (AFP)
Her yıl Tokyo'da düzenlenen geleneksel Nakizumo festivalinde bebeklerin ağlamasının onlara sağlık getireceğine inanılıyor (AFP)

Ciddi bir nüfus krizinin yaşandığı Japonya'da sorunun daha da kötüleştiğini bildiren bir veri daha açıklandı. 

İçişleri ve Haberleşme Bakanlığı, ülkedeki çocuk nüfusunun bu sene de düştüğünü bildirdi. 

14 yaş ve altındaki çocuklar 1 Nisan 2025'te 13,66 milyon olarak ölçüldü. Geçen sene bu rakam, 350 bin daha fazlaydı.

Dün kamuoyuna duyurulan veriler, bu trendin 44 yıldır kesintisiz sürdüğünü ortaya koyuyor.

Japonya'da toplam nüfusun yalnızca yüzde 11,1'ini çocuklar oluşturuyor. ABD'de bu oran yüzde 21,7, Çin'deyse 17,1. 

5 Mayıs'taki Çocuk Bayramı öncesinde yapılan bu açıklama, düşen doğum oranları ve hızla yaşlanan nüfusa dair endişeyi büyüttü. 

Nüfusun istikrarlı bir şekilde devamı için kadınların doğum ortalamasının 2,1 olması gerekiyor. Ancak Japonya'da bu rakam son yıllarda 1,3 civarında dolaşıyor. 

Bu da ölüm sayılarının doğumları geçmesiyle birlikte ülke nüfusunun azalmasına neden oluyor. Örneğin 2014'te 1,62 milyon kişinin öldüğü ülkedeki doğumlar, bu rakamın yarısından da azdı. 

Nüfusun yüzde 20'sinden fazlası da 65 yaşının üstünde. 

fdgh
"Nakizumo" ya da "ağlayan sumo bebek yarışması" diye bilinen geleneksel festivalde ringe çıkan bebekler arasında ilk ağlayan kazanıyor (Reuters)

Düşen nüfus; işgücü, ekonomi, toplumsal yapı ve sosyal yardım sistemindeki sorunların büyümesi anlamına geliyor.

Ülkedeki evlilik teşvik edilse de önceki seneye göre artış 10 binde kaldı. Boşanma rakamlarında da artış var. 

Uzmanlar nüfus düşüşünün en az 20-30 yıl daha sürmesini bekliyor. 2024'te 123,4 milyon olan Japonya nüfusunun 2065'te 88 milyona gerileyeceği tahmin ediliyor. 

Doğum oranlarının artırılması amacıyla 4 gün çalışma düzenine geçmek, evlilik ve çocuk teşviki, çocuk bakımevlerini artırmak gibi tedbirler alınıyor. Ancak hayat pahalılığı, düşük maaşlar, iş koşullarının zorluğu ve ülkenin yaşam alanlarının dar olması gibi sorunlar bu teşvikleri gölgeliyor. 

Bölgedeki Çin, Hong Kong, Tayvan, Güney Kore gibi ülkeler de benzer bir şekilde nüfus sorunuyla boğuşuyor. 

İspanya ve İtalya gibi Avrupa ülkelerinde de aynı sıkıntı yaşansa da göç yoluyla çözüm bulunabilliyor.

Independent Türkçe, CNN, Reuters