İran’da 9 Bahai yolsuzluk suçlamasıyla tutuklandı

Rio de Janeiro'da bir süre önce düzenlenen Bahai mahkumlarla dayanışma gösterisi. (AFP- Arşiv)
Rio de Janeiro'da bir süre önce düzenlenen Bahai mahkumlarla dayanışma gösterisi. (AFP- Arşiv)
TT

İran’da 9 Bahai yolsuzluk suçlamasıyla tutuklandı

Rio de Janeiro'da bir süre önce düzenlenen Bahai mahkumlarla dayanışma gösterisi. (AFP- Arşiv)
Rio de Janeiro'da bir süre önce düzenlenen Bahai mahkumlarla dayanışma gösterisi. (AFP- Arşiv)

İran İstihbarat Bakanlığı'nın pazar günü yaptığı açıklamaya göre Tahran yönetimi ülkede yasaklanmış Bahai inancına mensup dokuz kişiyi ‘kara para aklama ve vergi kaçakçılığı’ da dahil olmak üzere bir dizi yolsuzluk suçlamasıyla tutukladı.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre istihbarat, tutuklamaların Tahran'da gerçekleştiğini ve tutuklananların ‘20 eczane, üç kozmetik şirketi ve çok sayıda yasa dışı depo’ sahibi bir grubun üyeleri olduğunu belirtti.

Gözaltına alınanların ‘ilaç kaçakçılığı, karaborsacılık, dolandırıcılık, kara para aklama ve vergi kaçakçılığı da dahil olmak üzere birçok türde ihlal ve suç işlemek’ dolayısıyla tutuklandığı ve 40 eczane ve depoya el konulduğu kaydedildi.

İran'daki Bahailer, yakın İran tarihi uzmanlarına göre tarihsel nedenlerle baskılara ve tacize maruz kalıyorlar. Bu nedenlerin başında Bahai inancının İran'da yayılmasından bu yana Bahai sembolleri ile Şii din adamları arasındaki tarihsel rekabet geliyor.

Bahailerin ülkedeki kötü durumu, 1979’daki devrimden sonra din adamlarının hükümetin yönetimini kontrol altına almasıyla arttı.

AFP’ye göre İran siyasi sistemi, Bahai inancının takipçilerini kafir olarak görüyor ve onları sık sık bölgesel baş düşmanı İsrail ile bağlantılı olmakla suçluyor.

İran genellikle Bahai inancına mensup olmakla suçlananların mülklerine el koyuyor ve bu inancın takipçileri, üniversitelere giriş ve devlet işleri de dahil olmak üzere birçok alanda engellerle karşılaşıyor.

thy5
10 yıl hapis cezasına çarptırılan reformist aktivist Fayez Hashemi Rafsancani (sol) ve Bahai aktivist Fariba Kamalabadi. (Fars Haber Ajansı-2016)

Kökleri İran'da 19’uncu yüzyıla kadar uzanan Bahai inancı tüm halklar arasında birlik ve eşitlik çağrısında bulunuyor. Müritleri, 1817'de İran'da doğan Bahai Rehberi Bahaullah'ın öğretilerini takip ediyor.

Bahai inancının mensuplarının sayısı tüm dünyada milyonları buluyor. İran'daki sayılarının yaklaşık 300 bin olduğu tahmin ediliyor.

İranlı yetkililer temmuz ayında, İsrail ile ‘ilişkileri’ gerekçesiyle birçok Bahai mensubunun tutuklandığını duyurdu.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 2018'in sonlarında Tahran'a, dini azınlıklara yönelik taciz, tehdit ve keyfi tutuklamaları durdurma ve dini bağlılıkları nedeniyle tutuklanan Bahaileri serbest bırakma çağrısında bulunulan bir kararı kabul etti.



Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması: "Çin'i suçlamak riskli bir hamle"

Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
TT

Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması: "Çin'i suçlamak riskli bir hamle"

Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)

Baltık Denizi'nde Finlandiya, Almanya, İsveç ve Litvanya arasında bağlantı kuran denizaltı telekomünikasyon kablolarının kopmasıyla sabotaj şüpheleri artıyor. Ancak uzmanlara göre gözlerin Çin'e çevrilmesi için henüz erken.

Olayla ilgili inceleme yürüten İsveç ve Danimarka, kabloların kopmasından sorumlu olabileceği gerekçesiyle Çin'e ait bir kargo gemisine odaklanıyor.

Danimarka Savunma Komutanlığı'ndan 20 Kasım'da yapılan açıklamada Çin merkezli Ningbo Yipeng şirketine ait Yi Peng 3 adlı geminin yakın takibe alındığı bildirilmişti. 

Salıyı çarşambaya bağlayan gece Danimarka ve İsveç arasındaki Kattegat Boğazı'nda demirleyen geminin, pazarı pazartesiye bağlayan gece "C-Lion 1" kablo hattının yakınlarında görüldüğü aktarılmıştı. İsveç polisi de dün incelemelerde Yi Peng 3'e odaklanıldığını duyurmuştu.

Fransa'nın kamu yayıncısı France 24'ün paylaştığı uydu takip verilerine göre, Rusya'nın St. Petersburg şehrinden Mısır'ın başkenti Kahire'ye giden kargo gemisi, Finlandiya ve Almanya arasında uzanan C-Lion 1 kablosu kesildiğinde bölge civarındaydı. Geminin daha sonra rotasını değiştirerek İsveç ve Litvanya arasında uzanan BCS kablosunun yakınına gittiği ve bu kablonun da arızalandığı belirtiliyor. 

ABD'nin Ukrayna'ya Rus topraklarına uzun menzilli füzelerle saldırma izni vermesinin ardından yaşanan olay, Avrupa'da sabotaj paniği yarattı. Gözler Çin ve Rusya'ya çevrildi.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, "Kimse bu kabloların kazara koptuğuna inanmıyor" demişti. Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen de durumun "sabotaj olduğu ortaya çıkarsa şaşırmayacağını" söylemişti.

Diğer yandan France 24'ün görüştüğü uzmanlar, olayda Çin'in suçlanmasının riskli bir hamle olduğunu söylüyor.

Kopenhag Üniversitesi'nden deniz güvenliği uzmanı Christian Bueger, Çin'in olayla ilgili olduğuna dair henüz hiçbir kanıta rastlanmadığını hatırlatarak, Pistorius'un açıklamasının "erken ve şaşırtıcı" bulduğunu belirtiyor ve ekliyor: 

Böyle bir açıklama, Almanya'nın diplomatik manevra için hareket alanını kısıtlıyor. Almanya savunma bakanı, açıkça Çin'i Alman altyapısına sabotaj yapmakla suçluyor.

Bueger, Çin'in Rusya'yı desteklemek için Avrupa sularında hibrit savaş taktikleri kullandığının tespit edilmesi halinde bunun "daha önce duyulmamış, çok provokatif ve şaşırtıcı bir şey olacağını" söylüyor.

Birleşik Krallık'taki Lancaster Üniversitesi'nden Basil Germond, Baltık Denizi'nin hibrit savaş stratejileri için uygun bir bölge olduğuna dikkat çekerek, "Burada şüpheli ve kötü niyetli faaliyetleri önlemek zor" diyor. 

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov iddialara tepki göstererek şunları söylemişti: 

Hiçbir sebep yokken her şey için Rusya'yı suçlamaya devam etmek oldukça saçma.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian da gemilerin sıkı kanunlarla denetlendiğini ve yasalara uygun şekilde hareket ettiğini savunmuştu. 

Britanya'nın tanınmış gazetelerinden Financial Times, geminin ait olduğu Ningbo Yipeng firmasıyla iletişime geçmişti. Şirket, Pekin yönetiminin kendilerinden "incelemeye katkı sağlamalarını istediğini" bildirmiş, daha fazla detay paylaşmamıştı.

Independent Türkçe, France 24, Financial Times