Almanya’ İsrail’den ‘Arrow-3’ hava savunma sistemi satın alacak

Almanya’ İsrail’den ‘Arrow-3’ hava savunma sistemi satın alacak
TT

Almanya’ İsrail’den ‘Arrow-3’ hava savunma sistemi satın alacak

Almanya’ İsrail’den ‘Arrow-3’ hava savunma sistemi satın alacak

İsrail Savunma Bakanlığı, ABD yönetiminin, Almanya'nın İsrail'den Arrow-3 füze savunma sistemi tedarik talebini onayladığını duyurdu. 3,5 milyar dolar değerindeki bu anlaşma, Almanya ile İsrail arasında tarihi bir imza olarak kayıtlara geçecek.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, “Stratejik ve tarihi bir anlaşma. Düşünün! Almanya kendini savunmak için İsrail'e başvuruyor” dedi.

Anlaşma pek çok İsrailliyi memnun etse de zor sorular halen ortada duruyor. İsrail’de bu anlaşmadan rahatsız olanlar mevcut. Atalarının trajedileriyle yaşayan ve aile üyelerini Nazi kamplarında kaybeden yüz binlerce İsrailli için Almanya halen ‘Nazi devleti’.

th5h6
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant

İki ülke arasındaki sorun, 71 yıl önce, yani 1952'de İsrail'de patlak veren benzer bir meseleyi, hatta daha büyük bir krizi anımsatıyor. İsrail hükümeti, 1952’de Alman hükümeti ile bir anlaşma imzaladığında, Nazi Almanya’sının işlediği suçlardan dolayı Berlin Yahudilere tazminat ödedi. Tazminat, dokuz yılda ödenen üç milyar Alman markı tutarındaydı. O sırada İsrail kaynayan bir öfke kazanına dönüştü. Anlaşma karşıtları gösteriler düzenlendi. Gösterilerden birinde, dönemin muhalefetteki Likud Partisi'nin lideri Menachem Begin Almanya ile anlaşma peşinde koşan Başbakan David Ben-Gurion'a ve Dışişleri'ne ve anlaşmayı imzalayan Bakan Moshe Sharett’e adeta savaş açtı.

Begin şu açıklamada bulundu:

Halkımızı yok etmeye çalışan katillerle müzakere yürüten bu hükümet gayri meşru bir yönetimidir. Böyle bir hükümet suçludur. Ben Gurion bir suçludur. Bu anlaşmanın kabul edilmesi için cesedimizi çiğnemeniz gerekiyor. İsrail halkını itaatsizliğe çağırıyorum.

Yahudilerin bir kısmı, İkinci Dünya Savaşı sırasında kaçtıktan bu yana Almanya'ya hiç gitmedi. Almancayı duymaya bile tahammülleri yok. Ancak ülke liderleri bu anlaşmayı ekonomide bir kaldıraç olarak gördükleri için hükümet ve Knesset onay verdi.

Almanya ile yapılacak yeni anlaşmaya karşı bugün İsrail muhalefeti eskisinden daha tepkisiz görünse de karşı bir tavır alıyor:

Neo-Nazizm başını kaldırdığı bir zamanda bu ülkeye silah mı vereceğiz? Naziler tarafından katledilen atalarımız, kendilerini öldürenlerin torunlarına silah sattığımızı bilseler ne halde olurlar?

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın açıklaması ise şöyle oldu:

Gurur duymalıyız. İlk olarak, bu İsrail endüstrileri tarihindeki en büyük silah anlaşması ve silah satışlarından elde ettiğimiz geliri 15 milyar doların üzerine çıkarıyor. İkinci olarak, Almanya'nın kendisini savunmak için İsrail'den yardım istemesi her Yahudi için özel bir anlam taşıyor.

hh
İsrail Arrow-3 füzesi. (İsrail Savunma Bakanlığı)

Avrupa en büyük müşteri

Anlaşmayı yapanlar için en önemli şeyin, bu anlaşmanın stratejik finansal ve siyasi getirisidir. İsrail'in askeri ve güvenlik ihracatının değerinin 2022'de 12,5 milyar doları bulduğu biliniyor. Bu anlaşma ile bu miktar 15 milyar doların üzerine çıkacak. Avrupa'nın bu anlaşmalardaki payı en az yüzde 40.

İsrail'in başlıca üç silah şirketi var. Bu şirketler birkaç ay önce silah siparişlerinin 2022'de yeni bir rekora ulaştığını ortaya koyan veriler yayınladılar. Bu üç şirketten Rafael şirketinin değeri 10 milyar dolar, Havacılık ve Uzay Endüstrisi 16 milyar dolar, Elbit şirketi ise 15 milyar dolar değerinde.

İsrail Savunma Bakanlığı'ndaki Güvenlik İhracat Departmanı, alım satımlara yoğunlaşmak adına her ülke için özel ekipler oluşturdu.

İsrail Havacılık ve Uzay Endüstrisi Genel Müdürü Boaz Levy, dost ve aynı zamanda uzak Avrupa ülkelerinin İsrail silahlarıyla ilişkilerinde dramatik bir değişime tanık olduklarını söyledi.

Levy açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

Avrupa ülkeleri askeri bütçelerini ikiye katlamaya ve kuvvetlerini yeni ve modern bir tarzda yeniden inşa etmeye karar verdikten sonra ve de Ukrayna savaşının ardından, kendilerini İsrail endüstrileriyle ortak bir hedefe ulaşırken buldular. İsrail ile aynı güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya olduklarını düşünüyorlar. Artık benimle fiyat konuşmuyorlar. Herkesin acelesi var ve silahlanmayı acil bir durum olarak görüyor. Şirketlerimiz hazır.

Ukrayna’nın payı

Bazıları İsrail silahlarını üçüncü bir taraf aracılığıyla Ukrayna'ya satmanın hileli bir yol olabileceğini düşünse de Tel Aviv ve Kiev bunu reddediyor. Ukrayna'daki siyasi partiler ise bu anlaşmaları sabote etmeye çalışıyorlar ve Devlet Başkanı Vladimir Zelensky'nin ‘İsrail'in dost bir ülke olmadığını ve Rusya'nın tarafında olduğunu düşündüğünü’ savunuyorlar. Netanyahu hükümeti ise bunlardan pek etkilenmiyor. Zira Almanya ile yaptığı anlaşmayı, Avrupa'daki stratejik konumunu yükselten diğer anlaşmaların başlangıcı olarak görüyor.

Eski İsrail askeri istihbarat subayı Albay Miri Essen, Almanya ile yapılan anlaşmanın İsrail'i ‘küresel silah satış pazarında önemli ve lider bir oyuncu’ yapacağını düşünüyor.

Essen, AFP’ye yaptığı açıklamada Arrow 3'ün ‘tamamen savunma amaçlı’ bir sistem olduğunu ve başka bir kullanımı olmadığını söyledi.

Arrow-3'ü geliştiren İsrail firmasına göre hava savunma sistemi, 2 bin 400 km mesafeye kadar fırlatılan balistik füzeleri engelleyebiliyor. Sistem ilk olarak 2017 yılında bir İsrail hava üssünde konuşlandırıldı ve Yahudi devletini İran ve Suriye'den gelebilecek olası saldırılara karşı korumak için kullanıldı. Berlin, İsrail’e ait bu savunma sisteminin 2025'in dördüncü çeyreğinde teslim edilmesini bekliyor. Alman hükümeti, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ardından NATO'nun Avrupa'daki hava savunmasını güçlendirmek için bir kampanya yürüttü. Berlin ayrıca müttefiklerini savunma sistemleri satın almaya çağırdı. Geçen yıl Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ardından Almanya, bugüne kadar 12 Avrupa ülkesi tarafından imzalanan ‘Euro Sky Shield’ projesine öncülük etti.



Pakistan'ın kuzeyindeki saldırıda 43 kişi öldü

Pakistan'ın kuzeybatısında perşembe günü yapılan saldırılarda hayatını kaybeden bir kişinin cenaze töreni (AP)
Pakistan'ın kuzeybatısında perşembe günü yapılan saldırılarda hayatını kaybeden bir kişinin cenaze töreni (AP)
TT

Pakistan'ın kuzeyindeki saldırıda 43 kişi öldü

Pakistan'ın kuzeybatısında perşembe günü yapılan saldırılarda hayatını kaybeden bir kişinin cenaze töreni (AP)
Pakistan'ın kuzeybatısında perşembe günü yapılan saldırılarda hayatını kaybeden bir kişinin cenaze töreni (AP)

Mezhepsel şiddete sahne olan Pakistan'ın kuzeybatısında Şii ailelerden oluşan iki konvoyun dün hedef alındığı iki saldırıda ölenlerin sayısı 7'si kadın, 3'ü çocuk olmak üzere 43 kişiye yükseldi.

Saldırıların gerçekleştiği Kurram'da yerel yetkili Javedullah Mehsud, ölenlerin yanı sıra “11'i ağır olmak üzere 16 kişinin de yaralandığını” söyledi.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre olay yerindeki bir polis memuru kimliğinin açıklanmaması kaydı ile AFP'ye bu rakamı doğruladı.

Şiilerin kalesi Kurram'da bulunan Paraçinar'daki bir başka yerel yetkili ise "Vatandaşlar gece boyunca merkez çarşıda oturma eylemi düzenledi ve bu eylem şu ana kadar devam ediyor" dedi.

Buna karşılık, "cep telefonu şebekesi kesildi, ana yolda sokağa çıkma yasağı konuldu ve trafik askıya alındı."

Mehsud ise "barış ve düzeni yeniden tesis etmek için bir kabile konseyinin toplandığını" belirtti.

Ülkede özgürlükleri savunan bir sivil toplum kuruluşu olan Pakistan İnsan Hakları Komisyonu'na (HRCP) göre, temmuz ayından beri bu dağlık bölgede, Şii ve Sünni aşiretler arasında yaşanan şiddet olaylarında 70'ten fazla kişi hayatını kaybetti.

Periyodik olarak aşiret ve mezhep çatışmaları patlak veriyor, ardından bir aşiret konseyi (Jirga) tarafından ateşkese varıldığında şiddet sona eriyor. Haftalar ya da aylar sonra yeniden başlıyor.

Temmuz, eylül ve ekim aylarında Kurram ölümcül olaylara tanık oldu. O tarihten bu yana polis, diğer din mensuplarının yaşadığı bölgelere taşınan aileleri takip ediyor.

Bölgede farklı inançlara sahip kabileler arasındaki çatışmalar, özellikle toprak meselesiyle ilgilidir. Kabilelerin namus kurallarının güçlü olduğu yerlerde, genellikle güvenlik güçlerinin sürdürmekte zorlandığı düzene üstün gelirler.