Yang Şiaotang
2 Eylül 2025'te Katar'a düzenlenen eşi benzeri görülmemiş İsrail saldırısı, Körfez'de Çin ile ABD arasındaki kırılgan dengeyi önemli ölçüde değiştirebilecek kritik bir dönüm noktasıydı. Saldırıdan önce bile, Çin ile ABD arasındaki birbirine bağlı ve bağlantılı ekonomik ilişkiler derin bir kriz yaşarken ve her iki taraf da bu bağlılıktan kurtulmaya çalışırken, ülkeleri “yeni Soğuk Savaş”ta bir taraf tutmaya zorlarken birçok ülke bir tarafı seçmekte tereddüt etti.
Bunun yerine bu ülkeler, iki taraf arasındaki çatışmayı güvenli bir mesafeden izlemeyi ve pozisyonlarını açıklamadan önce kimin galip geleceğini beklemeyi tercih ettiler. Bazı ülkeler büyük güçler arasındaki çekişmeden yararlanarak her iki dünyadan da en iyisini elde ettiler. Bu ülkelerden biri de ekonomisi için Çin'e, güvenliği için ise ABD'ye güvenen Katar. Körfez ülkelerinin İsrail saldırısının ardından ABD'den uzaklaşıp Çin'e yaklaşacağına şüphe yok.
Trump yönetimi, müttefiklerine gümrük vergileri uygulamaktan toprak ilhakı tehdidine kadar, dost ve düşman arasındaki çizgiyi defalarca aştı ve kısa vadeli çıkarlar uğruna uzun vadeli çıkarlarını feda etti. Müttefikler bunu, Trump'ın “Önce ABD” sloganına olan sarsılmaz bağlılığının bir kanıtı olarak yorumladılar; eleştirmenler ise bu sloganın “Yalnız ABD”ye dönüşme riski taşıdığını düşünüyor. Ancak Trump'ın politikalarındaki tutarsızlıklara rağmen, hiç kimse ondan bir Amerikan müttefikine saldırıyı onaylayacağını beklemiyordu. Güvenilir kaynaklar, henüz ortalık durulmamış olsa da İsrail'in ABD'yi önceden bilgilendirdiğine ve Trump'ın saldırıyı onayladığına işaret ediyor.
Saldırı, operasyonel bir başarısızlık ve ABD için büyük bir dış politika gerilemesi anlamına geliyor. Zira saldırı, bir Katarlı güvenlik görevlisinin ölümüne yol açmakla kalmadı, hedef alınan Hamas liderleri de yara almadan kurtuldu. Buna ilave olarak, geniş çaplı bir kınamaya da neden oldu. Katar saldırıyı “devlet terörizmi” olarak nitelendirirken, Çin, ABD'yi Ortadoğu'daki “taraflılığı” nedeniyle eleştirerek, İsrail'in güvenlik ihtiyaçlarını komşu Arap devletlerinin güvenlik ihtiyaçlarının önüne koymakla suçladı.
Körfez ülkeleri, ABD için en gözde ve öncelikli ülkeler olmadıklarının uzun zamandır farkındaydı. Bu durum, ABD'nin İsrail'in niteliksel askeri üstünlüğünü zayıflatabilecek silahları onlara satma konusundaki isteksizliğinde açıkça görülüyordu. Ne var ki bu ülkeler, Amerikan silahları satın almak için harcadıkları milyarlarca doların, ABD'yi güvenliklerini sağlamaya motive edeceğini varsaydılar.
Katar'a yapılan saldırı, Körfez ülkeleri ile ABD arasındaki çıkar ilişkisinin, ABD ile İsrail arasındaki “sağlam” ilişki ile karşılaştırıldığında sönük kaldığı acı gerçeğini ortaya koydu.
Katar'a yapılan saldırı, Körfez ülkeleri ile ABD arasındaki çıkar ilişkisinin, ABD ile İsrail arasındaki “sağlam” ilişki ile karşılaştırıldığında sönük kaldığı acı gerçeğini ortaya koydu. Trump, Netanyahu'ya “yapman gerekeni yap” dediğinde, İsrail'e hesap verme veya hesap sorulma zorunluluğu olmadan istediği gibi hareket etme özgürlüğü tanımış oldu. Körfez ülkeleri nihayet bu sözlerin tam anlamını kavrıyor; İsrail, “sarsılmaz Amerikan desteği” sayesinde dokunulmazlığa sahiptir.
ABD, Gazze'yi “dünyada cehennemden daha kötü” bir yer haline getirse ve bir Amerikan müttefikine saldırsa bile, İsrail'in eylemlerine göz yumacaktır. Bu olay, Körfez ülkelerinin ABD'ye olan güvenini sarsacaktır. Ayrıca, Amerikan güvenlik garantilerinin koşullu olduğunu ve Katar'a satılan F-15'lerin İsrail'e satılan F-35'ler ile kıyaslandığında hiçbir şey olmadığını sert bir şekilde hatırlatacaktır.
Doha'da İsrail hava saldırısının neden olduğu patlamadan dumanlar yükseliyor, Katar, 9 Eylül 2025 Salı (AP)
Bu bağlamda, Körfez ülkelerinin Doğu’ya daha gerçekçi ve yararlı bir alternatif olarak bakması muhtemel. Çin ve Körfez ülkeleri iyi ekonomik ilişkiler sürdürse de (Çin Körfez ülkelerinin ticaret ortakları arasında, Körfez ülkeleri ise Çin'in petrol tedarikçileri arasında ilk sırada yer alıyor) iki taraf arasındaki askeri iş birliği sınırlı kaldı. Başlıca engeller arasında Çin'in bölgedeki sınırlı askeri varlığı, taraf tutma konusundaki isteksizliği ve Körfez ülkelerinin Amerikan güvenlik garantilerine bağımlılığı yer alıyor.
Ancak şimdi böyle bir değişimin zamanı gelmiş olabilir. ABD'ye duyulan güven tüm zamanların en düşük seviyesine geriledi ve Çin, 2023'te Suudi Arabistan ve İran arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden kurulmasında başarılı bir şekilde arabuluculuk yaptı. İsrail'in İran'a yönelik saldırısından sadece birkaç ay sonra Katar'a düzenlediği saldırı, Müslüman dünyasını ortak bir düşmana karşı birleştirdi.
Geriye kalan tek engel, Çin'in bölgedeki sınırlı askeri varlığı; fakat çok kutupluluğa olan bağlılığı bu sorunu ortadan kaldırıyor. Çin, geleneksel anlamda ABD'nin bölgede bıraktığı boşluğu doldurmayı amaçlamıyor. Bölgede ABD'nin yeni ve ikinci bir versiyonu olmayı hedeflemiyor. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'nin de belirttiği gibi: “Ortadoğu'da Çin’in dolduracağı bir nüfuz boşluğu yok ve Ortadoğu herhangi bir süper gücün nüfuzunun arka bahçesi de değil.”
Çin, Ortadoğu ülkelerini desteklemeyi ve güçlendirmeyi, kendi ayakları üzerinde durmalarına ve kendi kendine yetmelerine yardımcı olmayı ve çok kutuplu bir dünyada bir başka kutup olarak öne çıkmalarını ve “Ortadoğu'yu halklarına geri vermeyi” hedefliyor
Çin, bunun yerine Ortadoğu ülkelerini desteklemeyi ve güçlendirmeyi, kendi ayakları üzerinde durmalarına ve kendi kendine yetmelerine yardımcı olmayı ve çok kutuplu bir dünyada bir başka kutup olarak öne çıkmalarını ve Ortadoğu'yu halklarına geri vermeyi hedefliyor. Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı analize göre bu güçlü ve bağımsız Ortadoğu, Filistin, Libya, Suriye ve Lübnan'da uzun süredir devam eden adaletsizlikleri düzeltmeye çalışacaktır. Bu da kendisi ile ABD arasında doğrudan bir yüzleşmeye neden olarak, Çin üzerindeki Amerikan baskısını hafifletebilir.
Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani (sağda), 14 Mayıs 2025'te Doha'da düzenlenen imza töreninde ABD Başkanı Donald Trump'ın yanında oturuyor (AFP)
Çin, gelecekte silah satış çalışmalarını yoğunlaştırarak ve Batı egemenliğindeki dünya düzenine meydan okuyan birleşik bir Küresel Güney vizyonunu destekleyerek, Körfez ülkeleri ile ilişkilerini derinleştirmeye çalışacaktır. Değişen, ABD ve Çin yapımı savaş uçaklarının Keşmir'de Fransız muadillerine karşı kazandığı zafer ışığında, Körfez ülkeleri bu sefer Çin'den silah alımı yapmaya ve Çin vizyonunu kabul etmeye daha meyilli. Katar, Amerikan MQ-9B Predator insansız hava aracı satın alma planını değiştirerek, CH-4 ve Wing Loong-2 gibi Çinli alternatiflerini satın alabilir. Keza Suudi Arabistan'ın Çin'in BRICS'e katılma teklifini nihayet kabul etmesi bekleniyor.
Körfez ülkelerinin yeniden hizalanmasının, eğer gerçekleşirse, ABD'ye şu güçlü mesajı göndereceğine şüphe yok; güvenimizi sarstınız ve ittifakımızı değiştireceğiz. Kararsız sözlerinizin yerini Çin destekli bağımsızlık ve yaklaşan çok kutuplu dünya düzeni masasında bize ayrılan bir sandalye ile değiştireceğiz.
*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.