Suudi Arabistan-İsrail anlaşması kapsamında Filistin neler talep ediyor?

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Reuters)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Reuters)
TT

Suudi Arabistan-İsrail anlaşması kapsamında Filistin neler talep ediyor?

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Reuters)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Reuters)

Issa Nahari

Washington ile Riyad arasında İsrail ile ilişkiler kurulmasına ilişkin müzakerelerin devam ettiğine dair haberler gelmeye devam ederken, ABD’li ve İsrailli altı kaynağa göre, Filistin Yönetimi olası herhangi bir anlaşmaya ilişkin beklentilerini Suudi Arabistan’a iletti.

Şarku’l Avsat’ın Axios sitesinden aktardığı habere göre, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve yardımcıları, Suudi Arabistan ile İsrail arasındaki ilişkilerin başlatılması amacıyla ABD liderliğindeki görüşmelerde pragmatik bir yaklaşım benimsemeye karar verdi.

Bu durum, 2020’de İbrahim Anlaşmaları çerçevesinde İsrail ile resmi ilişkiler başlatan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’i eleştiren Filistin Yönetimi’nin yaklaşımında bir köklü değişiklik olarak değerlendirildi.

İsrail ile ilgili Suudi Arabistan-ABD müzakerelerinin yapıldığı yönündeki haberler gündeme geldiğinden beri, Batı medyasında, Suudi Arabistan’ın ABD’den talep ettiği, Filistinlilerin kendi bağımsız devletlerini kurma garantilerini de içeren bir liste yer aldı.

Gözlemcilere göre, söz konusu talep, Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetinin katı tutumu ve devam eden görüşmelerde Filistin meselesinin önemini zaman zaman küçümsemesi göz önüne alındığında, mevcut müzakerelerin önündeki en büyük engellerden biri olarak görülüyor.

Suudi Arabistan, Filistin meselesinde, 1967 sınırlarında uluslararası alanda tanınan bir Filistin devleti kurulması ve her iki taraf için de adil bir barışa ulaşılmasını amaçlayan Arap Barış Girişimi’ne de yansıyan net bir duruş sergiliyor.

Filistin Yönetimi’nin önerileri arasında, şu anda tamamen İsrail tarafından kontrol edilen işgal altındaki Batı Şeria’da bulunan C Bölgesi’nin bazı bölümlerinin statüsünün, Filistin Yönetimi’nin sivil kontrolüne sahip olduğu ve İsrail’in güvenlik kontrolünü sürdürdüğü B Bölgesi olarak değiştirilmesi yer alıyor.

Böyle bir adım, Filistin Yönetimi’nin Batı Şeria’daki ayak izini genişletecek ve Filistin’in daha fazla kalkınmasına olanak tanıyacaktır.

Filistinliler, nihai statü müzakerelerinin net bir takvime göre yeniden başlamasıyla birlikte İsrail'in bu adımların en azından bir kısmını kabul etmesini istiyor.

Habere göre, Riyad ile konuyla ilgili istişareleri yöneten, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Komitesi Sekreteri Hüseyin eş-Şeyh, üç ay önce Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Musaid el-Ayban’a beklenen adımların bir listesini iletti.

Şeyh’in önümüzdeki hafta, Suudi yetkililerle bu konuyla ilgili görüşmeleri sürdürmek üzere Suudi Arabistan’a gitmesi bekleniyor.

Filistin Yönetimi, Suudi Arabistan’ın mali desteği sürdürmesini ve aynı zamanda Kudüs’te konsolosluk açmasını istiyor.

Riyad, birkaç hafta önce Suudi Arabistan’ın Amman Büyükelçisi Nayif es-Sudairi’yi, Riyad’ın Filistin’deki yerleşik olmayan büyükelçisi ve aynı zamanda Kudüs’teki yerleşik olmayan başkonsolosu olarak ataması dışında, gündeme gelen bu haberler hakkında yorum yapmadı.

Biden yönetiminin Filistin’in önerilerinden haberdar olduğunu aktaran Axios’un haberine göre, ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Barbara Leaf, bu hafta başında Ürdün’de Şeyh ile görüştü.

Şeyh’in açıklamasına göre, toplantıya Filistin İstihbarat Servisi Başkanı Macid Farac ve Abbas’ın dış politika danışmanı Mecdi Halidi de katıldı.

Bağımsız bir Filistin devleti

Netanyahu’nun, hükümeti birlikte kurduğu aşırı sağ partileri kızdırmamak için Filistinliler adına önemli adımlar atma konusunda güçlü çekinceleri var. 

Beyaz Saray ise, İsrail hükümetine, Suudi Arabistan ile İsrail arasındaki normalleşmeyi de içeren böyle bir anlaşma yapmak istiyorsa, Filistinlilere önemli tavizler vermesi gerektiğini açıkça ifade etti.

Wall Street Journal gazetesinde bu hafta başında yer alan ve Suudi yetkililere atıfta bulunan bir haberde, Suudi Arabistan’ın İsrail ile ‘bağımsız bir Filistin devleti kurma’ çabalarını tehdit eden herhangi bir anlaşmayı kabul etmeyeceği ifade edilmişti.

Haberde, Riyad’ın Filistin Yönetimi’ne mali desteği sürdürmeyi teklif ettiği ve kapsamlı bir Filistin heyetinin, bir Filistin devleti kurma umutlarını desteklemek için neler yapılabileceğini görüşmek üzere Suudi Arabistan’ı ziyaret edeceği bilgisi de verildi.



AB, Lübnan'da derhal ateşkes sağlanması ve 1701 sayılı karara uyulması çağrısını yineledi

Beyrut'un güney banliyösündeki bir mahalleyi hedef alan İsrail hava saldırısının gerçekleştiği yerden dumanlar yükseliyor, 22 Kasım 2024. (AFP)
Beyrut'un güney banliyösündeki bir mahalleyi hedef alan İsrail hava saldırısının gerçekleştiği yerden dumanlar yükseliyor, 22 Kasım 2024. (AFP)
TT

AB, Lübnan'da derhal ateşkes sağlanması ve 1701 sayılı karara uyulması çağrısını yineledi

Beyrut'un güney banliyösündeki bir mahalleyi hedef alan İsrail hava saldırısının gerçekleştiği yerden dumanlar yükseliyor, 22 Kasım 2024. (AFP)
Beyrut'un güney banliyösündeki bir mahalleyi hedef alan İsrail hava saldırısının gerçekleştiği yerden dumanlar yükseliyor, 22 Kasım 2024. (AFP)

Avrupa Birliği’nin (AB) Lübnan delegasyonu bugün (Cuma), acil ateşkes çağrısını ve 1701 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararının tam olarak uygulanması konusundaki kararlılığını yineledi.

Delegasyonun X platformundaki hesabından yapılan açıklamada, AB'nin Lübnan'ı, halkını ve toprak egemenliğini destekleme kararlılığı vurgulandı.

İsrail, Gazze Şeridi'ne yönelik savaşını eylül ayında Lübnan'a doğru genişletti ve Ekim 2023'ten bu yana İsrail'le karşılıklı bombardımanda bulunan Hizbullah'ın çok sayıda üst düzey komutanını öldürdü.

İsrail saldırıları binlerce kişinin ölümüne, en az bir milyon Lübnanlının Güney Lübnan'dan göç etmesine ve ülkenin çeşitli bölgelerinde geniş çaplı yıkıma neden oldu.