İsrail’de genel grev öncesi 10 cami imamı ve 20 belediye başkanı ölümle tehdit edildi

 İsrailli Arapların 31 Ağustos'ta Hayfa'daki Arap toplumunda işlenen suçlara karşı düzenlediği gösteri sırasında pankartlar. (EPA)
İsrailli Arapların 31 Ağustos'ta Hayfa'daki Arap toplumunda işlenen suçlara karşı düzenlediği gösteri sırasında pankartlar. (EPA)
TT

İsrail’de genel grev öncesi 10 cami imamı ve 20 belediye başkanı ölümle tehdit edildi

 İsrailli Arapların 31 Ağustos'ta Hayfa'daki Arap toplumunda işlenen suçlara karşı düzenlediği gösteri sırasında pankartlar. (EPA)
İsrailli Arapların 31 Ağustos'ta Hayfa'daki Arap toplumunda işlenen suçlara karşı düzenlediği gösteri sırasında pankartlar. (EPA)

İsrail'de yaşayan Arap vatandaşları, organize suç çetelerinin faaliyetlerinin artmasını, halk arasında yaydıkları terörü ve iki cami imamının öldürülmesini (Kefr Kara’da Şeyh Sami el-Mısri ve et-Taybe’de Abdurrahman Kuşua) protesto etmek amacıyla bugün (Salı) gerçekleştirilecek genel greve hazırlanıyor.

Savunuculuk ve Reform Komitesi liderlerinden Şeyh Mecdi Hatib, ölümle tehdit edilen 10 cami imamı ve 20'den fazla Arap belediye başkanının bulunduğunu ifade etti. Hatib, camide ve yas meclislerinde verdiği dini vaazların içeriği nedeniyle bizzat ölümle tehdit edildiğini, tehdit edenlerin açıkça ‘kendilerine saldırmayı’ bırakmasını istediklerini söyledi.

Şeyh Hatib, İsrail hükümetini bu tehditlerin ve bunların ardındaki tehlikelerin sorumlusu olmakla suçlayarak “Sosyal terörizm yürüten Arap suçlularımız var. Ancak ilk suçlu, bu suçlularla ilgilenen ve görmezden gelen İsrail kurumudur. Onlarla ilgili tüm küçük ve büyük detayları biliyor ve İsrail polisindeki liderlerin bir yıl önce belirttiği gibi suç dünyası ile İsrail istihbaratı arasında da yakın bir ilişki var” ifadelerini kullandı.

Hatib, İsrail'deki Arap toplumunu şu sözlerle uyardı:

İsrail rejimi, orada suçu yaymak için Kudüs, Batı Şeria ve Gazze'ye karşı komplo kurmaya çalıştı. Ama bunu başaramadı. Çünkü oradaki kardeşlerimizin dokunulmazlığı bizden daha fazla. Toplumsal, ahlaki ve dini dokunulmazlığımız aşınıyor. Bu çıkmazdan çıkabilmek için bu bağışıklığı güçlendirmeliyiz. Çaresizliğe karşı umut saçmalıyız, bu suçluların çok az olduğunu unutmamak gerekiyor.

xsdwfe
İsrail İslami Hareketi Milletvekili Velid Taha (Facebook hesabı)

Knesset'teki İçişleri Komitesi, İslami Hareket Milletvekili Velid Taha'nın talebi üzerine (Pazartesi günkü) müzakerelerde suç konusunu tartışmayı reddeden iktidardaki aşırı sağcı milletvekilleri ile destekleyen muhalefet milletvekilleri arasında sert sözlü tartışmalara tanık oldu. Taha, konuyla ilgili olarak, “Başbakan ve bazı sözcüleri bizi şiddetle mücadele söylemleriyle doyuruyor ama imtihandan kaçıyorlar. Bu hükümetin Arap toplumumuzu suç bataklığında kana bulayıp boğulduğunu görmekle ilgilendiğine inanıyorum” dedi.

Şeyh Sami el-Mısri'nin Kefr Kara'daki cenaze töreni pazarı pazartesiye bağlayan gece adeta öfke yürüyüşüne dönüştü. Cenaze töreninin ardından kalabalık, kuzey ve merkez bölgeleri arasında önemli bir hat olan Vadi Ara Caddesi'ne doğru yürüyüp burayı trafiğe kapattı. Gösteriler Sakhnin ve Negev'de de gerçekleşti.

Yaygın suçu protesto etmek amacıyla tüm Arap şehirlerinde genel grev için hazırlıklar yapılıyor. Yüksek Arap Takip Komitesi, Katar Arap Yerel Yönetimler Başkanları Komitesi, Arap Eğitim Sorunlarını Takip Komitesi ve çeşitli partiler, kamuoyuna ‘Arap toplumunda suç ve şiddet döngüsünün şiddetlenmesine ve resmi hükümetin açığa çıkan suç ortaklığına uygun bir yanıt olacak’ bu greve uyma çağrısında bulundu.

scdfe
Tel Aviv'deki Filistinliler, 6 Ağustos'ta kendi toplumlarında artan şiddet suçlarına karşı düzenlenen protesto sırasında öldürülen akrabalarının fotoğraflarını taşıyorlar. (AP)

Yüksek Arap Takip Komitesi tarafından yapılan açıklamada “Olanları durdurmak ve çocuklarımız ve yeni nesiller için güvenli bir yaşam ve daha iyi bir gelecek sağlamak amacıyla Salı günkü grevimiz, devam eden suça karşı kolektif ulusal duruşu ve hükümetin buna verdiği desteği yansıtmalıdır” ifadeleri yer aldı.

Okullarda grev

Şiddeti reddetmek ve vazgeçmek, hoşgörüyü ve barışçıl mücadeleyi yaymak amacıyla eğitim ve öğretimde kullanılmak kaydıyla, çocukların okullarda eğitime yalnızca üç ders saati devam etmelerine karar verildi. Bu öğrencilerin daha sonra aileleri ve eğitimcilerle birlikte barışçıl protesto faaliyetlerine katılacağı ifade edildi.

Arap Eğitim Sorunlarını Takip Komitesi, ailenin ve tercihen tüm üyelerinin protesto faaliyetlerine katılımının daha yüksek bir eğitim değeri taşıdığını doğrulayarak, eğitim ve öğretimin sınıf duvarları içinde çalışmak ve öngörülen çeşitli konuları öğretmekle sınırlı olmadığını vurguladı. Komite tarafından yapılan açıklamada, “Öğrenciler ve öğretmenler toplumumuzun önemli ve ayrılmaz bir parçası olduğundan, onların toplumsal kaygılara ve protestolar da dahil olmak üzere birtakım faaliyetlere katılmaları doğal ve gerekli bir konudur” denildi.



Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması: "Çin'i suçlamak riskli bir hamle"

Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
TT

Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması: "Çin'i suçlamak riskli bir hamle"

Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)

Baltık Denizi'nde Finlandiya, Almanya, İsveç ve Litvanya arasında bağlantı kuran denizaltı telekomünikasyon kablolarının kopmasıyla sabotaj şüpheleri artıyor. Ancak uzmanlara göre gözlerin Çin'e çevrilmesi için henüz erken.

Olayla ilgili inceleme yürüten İsveç ve Danimarka, kabloların kopmasından sorumlu olabileceği gerekçesiyle Çin'e ait bir kargo gemisine odaklanıyor.

Danimarka Savunma Komutanlığı'ndan 20 Kasım'da yapılan açıklamada Çin merkezli Ningbo Yipeng şirketine ait Yi Peng 3 adlı geminin yakın takibe alındığı bildirilmişti. 

Salıyı çarşambaya bağlayan gece Danimarka ve İsveç arasındaki Kattegat Boğazı'nda demirleyen geminin, pazarı pazartesiye bağlayan gece "C-Lion 1" kablo hattının yakınlarında görüldüğü aktarılmıştı. İsveç polisi de dün incelemelerde Yi Peng 3'e odaklanıldığını duyurmuştu.

Fransa'nın kamu yayıncısı France 24'ün paylaştığı uydu takip verilerine göre, Rusya'nın St. Petersburg şehrinden Mısır'ın başkenti Kahire'ye giden kargo gemisi, Finlandiya ve Almanya arasında uzanan C-Lion 1 kablosu kesildiğinde bölge civarındaydı. Geminin daha sonra rotasını değiştirerek İsveç ve Litvanya arasında uzanan BCS kablosunun yakınına gittiği ve bu kablonun da arızalandığı belirtiliyor. 

ABD'nin Ukrayna'ya Rus topraklarına uzun menzilli füzelerle saldırma izni vermesinin ardından yaşanan olay, Avrupa'da sabotaj paniği yarattı. Gözler Çin ve Rusya'ya çevrildi.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, "Kimse bu kabloların kazara koptuğuna inanmıyor" demişti. Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen de durumun "sabotaj olduğu ortaya çıkarsa şaşırmayacağını" söylemişti.

Diğer yandan France 24'ün görüştüğü uzmanlar, olayda Çin'in suçlanmasının riskli bir hamle olduğunu söylüyor.

Kopenhag Üniversitesi'nden deniz güvenliği uzmanı Christian Bueger, Çin'in olayla ilgili olduğuna dair henüz hiçbir kanıta rastlanmadığını hatırlatarak, Pistorius'un açıklamasının "erken ve şaşırtıcı" bulduğunu belirtiyor ve ekliyor: 

Böyle bir açıklama, Almanya'nın diplomatik manevra için hareket alanını kısıtlıyor. Almanya savunma bakanı, açıkça Çin'i Alman altyapısına sabotaj yapmakla suçluyor.

Bueger, Çin'in Rusya'yı desteklemek için Avrupa sularında hibrit savaş taktikleri kullandığının tespit edilmesi halinde bunun "daha önce duyulmamış, çok provokatif ve şaşırtıcı bir şey olacağını" söylüyor.

Birleşik Krallık'taki Lancaster Üniversitesi'nden Basil Germond, Baltık Denizi'nin hibrit savaş stratejileri için uygun bir bölge olduğuna dikkat çekerek, "Burada şüpheli ve kötü niyetli faaliyetleri önlemek zor" diyor. 

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov iddialara tepki göstererek şunları söylemişti: 

Hiçbir sebep yokken her şey için Rusya'yı suçlamaya devam etmek oldukça saçma.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian da gemilerin sıkı kanunlarla denetlendiğini ve yasalara uygun şekilde hareket ettiğini savunmuştu. 

Britanya'nın tanınmış gazetelerinden Financial Times, geminin ait olduğu Ningbo Yipeng firmasıyla iletişime geçmişti. Şirket, Pekin yönetiminin kendilerinden "incelemeye katkı sağlamalarını istediğini" bildirmiş, daha fazla detay paylaşmamıştı.

Independent Türkçe, France 24, Financial Times