Bilim insanları, geçmişte insanlığın "neredeyse" yok olduğunu tespit etti

Çin'de bir grup bilim insanı, geliştirilen yeni bir bilgisayar modeliyle, yaklaşık 930 bin yıl önce yaşanmaya başlayan "ciddi popülasyon krizinin" küresel nüfusu neredeyse yok ettiğini ortaya koydu

(AA)
(AA)
TT

Bilim insanları, geçmişte insanlığın "neredeyse" yok olduğunu tespit etti

(AA)
(AA)

Bulguları Science dergisinde yayımlanan araştırma, iklim değişikliği nedeniyle yaklaşık 930 bin yıl önce başlayan ve neredeyse 120 bin yıl süren "ciddi popülasyon krizinin", küresel nüfusu yaklaşık 1280 üreyebilen bireye düşürdüğünü gösterdi.

Araştırmayla, 117 bin yıllık bir sürede insanın erken dönem atalarının sayıca ilk kez bu kadar azaldığı tespit edildi.

Popülasyon krizinin yaşandığı dönemde, buzul döngülerinin daha uzun ve daha yoğun hale geldiği şiddetli bir iklim değişikliği gözlendiği; bu değişiklik sırasında Afrika'da uzun süreli kuraklığın yaşandığı belirtildi.

Bir grup bilim insanının geliştirdiği yeni bilgisayar modeliyle yürütülen araştırmada, 50 farklı topluluktan 3154 genom karşılaştırıldı.

Araştırmanın yöntemi, günümüz insanlarından elde edilen genetik örneklere dayandırılan verilerin, eski nüfus dinamiklerini yeniden inşa etmesine olanak sağlıyor.

Uzmanlar, popülasyon krizinin başında, insanın ilk atalarının yaklaşık yüzde 98,7'sinin yok olduğunu, fosil kayıtlarda nüfus çöküşünden sonra bir boşluğa rastlandığını, daha sonra modern insanın ortak atasının ortaya çıktığını savunuyor.



Rekor kıran enerji patlamasının sırrı çözüldü mü?

Düşük kütleye ve parlaklığa sahip kırmızı cüceler, galaksideki en yaygın yıldız türü (NASA)
Düşük kütleye ve parlaklığa sahip kırmızı cüceler, galaksideki en yaygın yıldız türü (NASA)
TT

Rekor kıran enerji patlamasının sırrı çözüldü mü?

Düşük kütleye ve parlaklığa sahip kırmızı cüceler, galaksideki en yaygın yıldız türü (NASA)
Düşük kütleye ve parlaklığa sahip kırmızı cüceler, galaksideki en yaygın yıldız türü (NASA)

Bilim insanları gizemli bir enerji patlamasının, kırmızı cüce bir yıldızdan ve ölü bir yıldızın kalıntısından geliyor olabileceğini buldu.

Gökbilimciler radyo dalgası yayan bir patlama türünü uzun zamandır anlamaya çalışıyor. Normalde bir bölgeden gelen art arda patlamalar arasında birkaç saniye hatta daha kısa süre olur.

Ancak 2006'dan beri, patlamalar arasındaki sürenin birkaç dakikadan birkaç saate kadar değişebildiği olaylar saptanmaya başladı.

Uzun periyotlu radyo geçişi denen bu olaylar neredeyse 20 yıldır bilim insanlarının kafasını karıştırıyor ve bu aralıklı patlamalarda nasıl radyo dalgası üretildiğini anlamaya çalışıyorlar.

Bunlar genellikle galaksinin kalabalık bölgelerinde görüldüğü için hangi cisimden geldiklerini anlamak da zorlu bir iş.

Bulguları hakemli dergi Astrophysical Journal Letters'ta 26 Kasım'da yayımlanan yeni çalışmadaysa Samanyolu'nun daha az gökcismi içeren eteklerinden gelen bir uzun periyotlu radyo geçişi incelendi.

GLEAM-X J0704-37 adı verilen bu olayda her üç saatte bir 30 ila 60 saniye süren patlamalar gerçekleşiyor. Uzun periyotlu radyo geçişi olayları arasında, art arda patlamaları arasında en çok süre olan GLEAM-X J0704-37 bu anlamda rekoru elinde tutuyor.

Güney Afrika'daki MeerKAT ve Şili'deki Güney Astrofizik Araştırma teleskoplarını kullanan bilim insanları, GLEAM-X J0704-37'nin M-tipi yıldız diye de bilinen bir kırmızı cüceden geldiğini gözlemledi.

Curtin Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Natasha Hurley-Walker "M-tipi yıldızlar, Güneş'in kütlesinin ve parlaklığının çok azına sahip olan düşük kütleli yıldızlardır. Samanyolu'ndaki yıldızların yüzde 70'ini oluştursalar da hiçbiri çıplak gözle görülemez" diyerek ekliyor: 

M-tipi yıldız tek başına bizim gördüğümüz miktarda enerji üretemez.

Verileri tekrar inceleyen ekip kırmızı cücenin muhtemelen ikili bir sistem içinde yer aldığını buldu. Araştırmacılar diğer cismin, beyaz cüce yıldız olduğunu tahmin ediyor. 

Güneş gibi yıldızlar, süpernova patlaması geçirecek kütleye sahip olmadığı için yaşam döngülerinin sonuna geldiğinde dış katmanlarını atmaya başlıyor. Geriye kalan çekirdekse muazzam bir yoğunluğa sahip beyaz cüceye dönüşüyor. 

Bilim insanları sistemdeki güçlü manyetik alanların, hızla dönen nötron yıldızları (pulsar) gibi düzenli enerji patlamalarına yol açtığını öne sürüyor. 

Ekip halihazırda çalışmalarına devam ederek bu sistemi doğrulamaya ve radyo dalgalarını tam olarak nasıl ürettiğini anlamaya çalışıyor. 

Ayrıca teleskopların eski gözlemlerinde, GLEAM-X J0704-37'ye benzer patlamalar da bulmayı umuyorlar.

Independent Türkçe, Space.com, Science Daily, Astrophysical Journal Letters