ABD Başkanı Biden'ın oğlu Hunter Biden'a 3 suçlama yöneltildi

Başkan Joe Biden, oğlu Hunter ile geçen Haziran ayında Washington'daydı (AP)
Başkan Joe Biden, oğlu Hunter ile geçen Haziran ayında Washington'daydı (AP)
TT

ABD Başkanı Biden'ın oğlu Hunter Biden'a 3 suçlama yöneltildi

Başkan Joe Biden, oğlu Hunter ile geçen Haziran ayında Washington'daydı (AP)
Başkan Joe Biden, oğlu Hunter ile geçen Haziran ayında Washington'daydı (AP)

ABD Başkanı Joe Biden’in oğlu Hunter Biden, federal savcı tarafından silah satın alımı sırasında yalan söylemek ve uyuşturucu bağımlısıyken silah bulundurmakla suçlandı.

Özel savcı David Weiss’in Hunter Biden hakkında hazırladığı iddianame açıklandı.

İddianemede Hunter Biden’a, ikisi 2018'de ateşli silahı satın alırken yanlış beyanda bulunmak, biri de uyuşturucu bağımlısıyken yasadışı bir şekilde ateşli silaha sahip olmak üzere toplam üç suçlama yöneltildi.

İlk iki suçlama 5 ila 10 yıl, üçüncü suçlama da 10 yıla kadar hapis cezası öngörüyor.

ABD’de federal yasalarına göre, silah satın alımı başvuru formunda yalan beyanda bulunmak veya uyuşturucu kullanıcısı olarak ateşli silah bulundurmak suç kabul ediliyor.

Savcılarla hakkındaki suçlamalar üzerine anlaşma yapmıştı

Hunter Biden'in, 20 Haziran’da ortaya çıkan Delaware Bölge Mahkemesi kayıtlarına göre, kendisine yöneltilen "federal gelir vergisini ödememek ve yasa dışı şekilde silah bulundurmak" suçlamalarıyla ilgili savcılarla anlaşma yaptığı ve suçunu kabul edeceği bildirilmişti.

53 yaşındaki Hunter Biden'a bu anlaşmayla savcıların, hapis cezasından kurtularak denetimli serbestlik önereceği ifade ediliyordu.

Ancak 27 Temmuz’da Delaware’de hakim karşısına çıkan Biden’ın savcılarla yaptığı anlaşmayı yargıç, vergi suçları ve silah ruhsatıyla ilgili suçun bağlantısıyla ilgili endişelerini dile getirerek onaylamamıştı.

ABD Adalet Bakanı Merrick Garland da, 11 Ağustos’ta Hunter Biden hakkındaki soruşturmalar için David Weiss’e daha geniş yetkiler vererek özel savcı olarak atamıştı.

Eski Başkan Donald Trump'ın atadığı Delaware Başsavcısı David Weiss, bir süredir Hunter Biden'in vergi kayıtları, ticari faaliyetleri ve yurt dışındaki iş ilişkileri hakkında soruşturma yürütüyordu.



İran basını: Kaani hala hayatta ve Tahran'da halk mitingine katıldı

DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)
DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)
TT

İran basını: Kaani hala hayatta ve Tahran'da halk mitingine katıldı

DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)
DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)

İran'ın yarı resmi Mehr Haber Ajansı dün İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) yurtdışı operasyonlarını yürüten Kudüs Gücü Komutanı Tuğgeneral İsmail Kaani'nin hayatta olduğunu bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Mehr’den aktardığı habere göre, 12 gün önce İsrail'in İran'a düzenlediği saldırıların başında diğer üst düzey askeri komutanlarla birlikte öldürüldüğü bildirilen Kaani, dün öğleden sonra İran Silahlı Kuvvetleri’ne destek amacıyla başkent Tahran’ın merkezindeki İnkılap Meydanı’nda düzenlenen halk mitingine katıldı.

İsrail ordusu, 13 Haziran Cuma günü şafak vakti İran'a düzenlediği saldırılarda 20'den fazla üst düzey askeri komutanı öldürdüğünü açıklamıştı.

Ardından ABD Başkanı Donald Trump, dün sabah İsrail ile İran arasında ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girdiğini duyurdu.

İsrail, askeri operasyonların hedef aldığı İranlı yetkililerin listesini yayınladı. DMO'nun dış operasyonlardan sorumlu Kudüs Gücü Komutanı Kaani'nin akıbeti merak konusu oldu.

New York Times gazetesinin İran muhabiri, geçtiğimiz cuma günü İranlı kaynaklardan, Kaani'nin İsrail'in İran'a düzenlediği saldırıda öldürüldüğünü aktarmıştı.

New York Times gazetesinin İsrail muhabiri Ronen Bergman pazar günü yayınlanan makalesinde şöyle yazdı:

“İsrail'in İran'a saldırısından bir ay önce, istihbarat ve savunma kurumlarının en üst düzeylerinde, Mossad'ın “Tebş'in listesinde kimler yer alacak?” şeklindeki sorusuna ilişkin yoğun tartışmalar yaşandı.”

Mossad'ın pasif ooperasyonlar için kullandığı bir terim olan ‘tebş’ ifadesi, Bergman'ın X platformunda yayınladığı yazıya göre suikast, tasfiye veya hedefli engelleme için kullanılan kod ad.

‘Mutluluk’ olarak nitelendirilen listeye dikkati çeken Bergman, bu toplantılara katılanlardan biri tarafından da bu şekilde adlandırılan listeye İranlı liderlerin dahil edilmesinin ‘rütbeleri ve uygun bir fırsatın ortaya çıkması’ şeklindeki iki faktöre bağlı olduğunu belirtti.

Bergman, yazısını şöyle sürdürdü:

“Tartışma tek bir isim üzerine yapılmıyordu. Aksine, listeyi okuduğu takdirde en çok rahatsız olacak kişinin o olduğu kesindi, çünkü listeye alınmaması konusunda tam bir fikir birliği vardı, o kadar zahmete değmeyeceği düşünülüyordu.”

Bergman, Kaani’nin bilinmeyen akıbeti ve hava saldırılarında öldürülmüş olabileceği ihtimaliyle ilgili olarak “İsrail, onun yüksek konumuna rağmen etkisinin hissedilmediğini ve bu nedenle ölümünün önemli bir etkisi olmayacağını değerlendirdi” ifadelerini kullandı.