Meksikalı 11 polis, ABD sınırında 17 göçmen ve 2 insan kaçakçısını öldürmekten suçlu bulundu

Göçmenler belgelerini teslim etmek için Meksika’nın Chiapas eyaletindeki Tapachula Belediyesi’nde sıraya giriyor (EPA)
Göçmenler belgelerini teslim etmek için Meksika’nın Chiapas eyaletindeki Tapachula Belediyesi’nde sıraya giriyor (EPA)
TT

Meksikalı 11 polis, ABD sınırında 17 göçmen ve 2 insan kaçakçısını öldürmekten suçlu bulundu

Göçmenler belgelerini teslim etmek için Meksika’nın Chiapas eyaletindeki Tapachula Belediyesi’nde sıraya giriyor (EPA)
Göçmenler belgelerini teslim etmek için Meksika’nın Chiapas eyaletindeki Tapachula Belediyesi’nde sıraya giriyor (EPA)

Meksikalı yetkililer, 11 polis memurunun, 2021 yılında ABD sınırı yakınında 17 Orta Amerikalı göçmen ve iki insan kaçakçısının “vurularak öldürülmesi” ve ardından “yakılmasından” suçlu bulunduğunu açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre, Tamaulipas Eyalet Savcılığı tarafından yapılan açıklamada, 11 polisin kasten cinayetten mahkum edildiği, bir başka polis memurunun ise görevi kötüye kullanmaktan suçlu bulunduğu bilgisi verildi.

Yargıç Patricio Lugo Jaramillo’nun, 3 aydan fazla süren duruşmanın sonunda, 11 eski polis memurunu mahkum etmek için yeterli delile sahip olduğu ifade edildi.

Hükümlülerin, önümüzdeki günlerde 50 yıla varan hapis cezasıyla karşılaşması bekleniyor.

Tamaulipas Savcılığı, 23 Ocak 2021’de, çoğunluğu Guatemala’dan ABD’ye yasadışı yollardan girmek için Meksika’ya gelen göçmenlerin yanmış cesetlerinin bir kamyonun içinde bulunduğunu duyurdu.

Savcılık, kurbanların vurularak öldürüldüğünü ve ardından yakıldığını açıkladı.

Yetkililere göre 19 kurban arasındaki iki Meksikalı, göçmenleri ABD sınırına götüren kaçakçılardı.

Başlangıçta 12 polis memurunun tümü kasıtlı cinayetle suçlandı. Ancak içlerinden biri, cezasının azaltılması karşılığında savcılıkla işbirliği yapmayı kabul etti. Söz konusu polis memuru, sadece görevi kötüye kullanmaktan suçlu bulundu.

Meksika Körfezi kıyısında yer alan Tamaulipas eyaleti, güneyden ABD’ye giden göçmenler için en kısa yol. Ancak bölge, göçmenleri kaçırıp serbest bırakmak için ailelerinden fidye talep eden ve onları öldürmekten çekinmeyen çeteler nedeniyle oldukça tehlikeli.



Fransa'nın Riyad Büyükelçisi Şarku’l Avsat’a konuştu: İsrail ve İran arasında askeri müdahale çözüm değil

Fransa'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi (Şarku’l Avsat)
Fransa'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi (Şarku’l Avsat)
TT

Fransa'nın Riyad Büyükelçisi Şarku’l Avsat’a konuştu: İsrail ve İran arasında askeri müdahale çözüm değil

Fransa'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi (Şarku’l Avsat)
Fransa'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi (Şarku’l Avsat)

Fransa'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi Patrick Maisonnave, Fransa'nın askeri müdahalenin İran'ın nükleer programı sorununu çözeceğine inanmadığını belirtti. Büyükelçi, “Bunun etkisiz olduğunu düşünüyoruz. Askeri müdahale, İran'ın nükleer bilgisini tamamen ortadan kaldıramaz ya da gömülü veya konuşlandırılmış nükleer tesislerin tamamen yok edilmesini garanti edemez” dedi.

Şarku’l Avsat’ın sorularını yanıtlayan Büyükelçi, İran rejimini dışarıdan değiştirmeye çalışmanın tehlikesine dikkat çekerek, bunun terör tehdidi ve göç krizlerinin yanı sıra devletin çöküşü, iç savaş, istikrarsızlık ve bölgesel çatışmalar gibi ciddi sonuçlar doğuracağına inandığını, bu durumun Körfez bölgesinin güvenlik ve istikrarını etkileyeceğini ve etkisinin Avrupa'ya kadar uzanacağını söyledi.

Büyükelçi Maisonnave, “Askeri müdahale, kabiliyetlerin ve malzemelerin dağılmasına ve dolayısıyla nükleer silahların yayılması riskine yol açabilir. Suudi Arabistan ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üye ülkeleri arasındaki ortaklarımızın da bildiği gibi bu durum, Körfez suları da dâhil olmak üzere her türlü radyolojik riski beraberinde getirir. Askeri müdahale ayrıca, bölgesel istikrar ve bölgedeki ortak ve müttefiklerimizin güvenliği, özellikle de Hürmüz Boğazı bölgesi, ABD üslerine ve enerji altyapısına yönelik saldırılar açısından büyük riskler teşkil etmektedir” ifadelerini kullandı.

Maisonnave sözlerini şöyle sürdürdü: “Diplomatik bir çözümün en uygun çözüm olduğuna inanıyorum. Bunun zenginleştirme kapasitesi gibi kritik teknik konularda, uluslararası destekle doğrulanabilir ve kalıcı bir anlaşmaya varma imkânı sunduğuna inanıyoruz. Aynı zamanda askeri gerilimle bağlantılı olan yayılma, radyolojik riskler ve bölgesel istikrarsızlık gibi ciddi riskleri de önler.”

Fransız büyükelçi, diplomatik bir çözümün güçlü bir doğrulama mekanizmasına sahip bir anlaşmayla sonuçlanması gerektiğini vurguladı. Bu anlaşma, ilk olarak ‘zenginleştirme kapasitesinin’ teknik yönleriyle, ikinci olarak sürdürülebilirlikle ve üçüncü olarak da tam uluslararası destek ve doğrulanabilirlikle, özellikle de Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) önceden haber vermeksizin istediği zaman tesisleri denetleyebilmesiyle ilgili güçlü unsurlar içermelidir.

Maisonnave, “Bu seçenek krizden çıkmanın en iyi yoludur. Fransa'nın geçmişte seçtiği ve bizim de kalıcı ve barışçıl bir çözüm için en iyi yol olarak gördüğümüz yol budur” şeklinde konuştu.

Maisonnave aynı zamanda İran'ın nükleer programının, bölgesel istikrar üzerindeki potansiyel yansımaları göz önüne alındığında, Fransa ve Avrupa'nın yanı sıra KİK bölgesinin güvenlik çıkarları için de ciddi bir tehdit oluşturduğuna inanıyor. Maisonnave'ye göre bu endişe, UAEA’nın yıllardır programın barışçıl niteliğini tam olarak garanti edememesi nedeniyle daha da artmakta. Fransa ve diğer Avrupa ülkeleri, İran'ın nükleer programının tamamen sivil amaçlar için tasarlanmamış olmasından büyük endişe duyuyor.