Evrenin en parlak cisminin ışığında gizlenen galaksi bulundu

Evrenin ilk zamanlarını gözler önüne seren cismi Hubble Uzay Teleskobu keşfetti

Kuasarlar, devasa kara deliklerin birikme ve yığılma yoluyla hızla büyüdüğü yerlerde ortaya çıkıyor (NASA)
Kuasarlar, devasa kara deliklerin birikme ve yığılma yoluyla hızla büyüdüğü yerlerde ortaya çıkıyor (NASA)
TT

Evrenin en parlak cisminin ışığında gizlenen galaksi bulundu

Kuasarlar, devasa kara deliklerin birikme ve yığılma yoluyla hızla büyüdüğü yerlerde ortaya çıkıyor (NASA)
Kuasarlar, devasa kara deliklerin birikme ve yığılma yoluyla hızla büyüdüğü yerlerde ortaya çıkıyor (NASA)

NASA'nın emektar Hubble Uzay Teleskobu, tespit edilmesi son derece zor olan 11 milyar yıllık bir galaksiyi keşfetti.

Hakemli bilimsel dergi Astronomy & Astrophysics'te yayımlanan araştırma makalesinde bu galaksi, "deniz fenerinin ışığında uçan bir ateş böceğine" benzetildi.

Zira galaksi, evrendeki en parlak ve en güçlü nesneler diye bilinen kuasarlardan birinin çevresinde. İlk kez 1950'lerde keşfedilen kuasarlar, aşırı parlaklığa ve kütleye sahip, gizemini büyük ölçüde koruyan gök cisimleri. Kuasarların yaydığı enerjinin bir galaksideki tüm yıldızların yaydığı enerjiden daha fazla olabileceği düşünülüyor.

Tıpkı bir ampulün yaydığı ışık sayesinde görülmesi gibi, gökbilimciler de genellikle galaksileri yıldızlarının yaydığı ışığı kullanarak gözlemliyor. Galaksiler, elektromanyetik spektrumdaki tüm ışık dalgalarını yayıyor. Böylece teleskoplar, bu kozmik nesneleri farklı ışık dalga boylarında gözlemleyerek tam bir resim oluşturabiliyor.

Ancak bir galaksi, daha uzaktaki başka bir parlak ışık kaynağıyla aynı görüş hattında yer aldığında bu yöntemi kullanmak mümkün değil.

Özellikle kuasar gibi son derece parlak cisimlerin ışığı galaksideki yıldızların ışığını engelliyor.

Yeni araştırmada bilim insanları, galaksinin arka plandaki kuasardan gelen ışığın bir kısmını gaz ve toz sayesinde soğurması ve engellemesi sayesinde çalışmayı yürütebildi.

Galaksideki gaz ve tozun, arka plandan gelen ışığın dalga boylarının bir kısmını emmesi sayesinde söz konusu bölgede bir galaksi olduğunu tahmin edebildi.

Araştırma ekibinden gökbilimci Johan Fynbo, "Soğurucu galaksileri bulmak için öncelikle özellikle kırmızı olan kuasarları ararız" diye konuştu:

Çünkü yıldız tozu mavi ışığı absorbe etme eğilimindeyken kırmızı ışığı absorbe etmiyor; eğer ön planda tozlu bir galaksi varsa kuasar kırmızılaşacaktır.

Öte yandan bu galaksinin kendi ışığını doğrudan gözlemlemek mümkün olmadı. Ancak bu galaksinin ışığı soğurma biçimi aracılığıyla yaşı ve bazı özellikleri hesaplanabildi.

Buna göre galaksi, yaklaşık 13,8 milyar yıllık olduğu tahmin edilen evrenin sadece 3 milyar yaşında olduğu dönemi gözler önüne seriyor.

Benzer biçimde tespit edilen diğer galaksilerden daha fazla ışık soğurması da onun muhtemelen Samanyolu gibi olgun bir galaksi olduğu anlamına geliyor.

Keşif ekibinin bir diğer üyesi Lise Christensen, "Emilen ışıkta bulduğumuz özellikler bize ön plandaki galaksinin tozuna dair bir şeyler söylüyor" ifadelerini kullandı:

Aslında toz, Samanyolu'nda ve komşu galaksilerimizde gördüğümüz toza benziyor.

Independent Türkçe



Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
TT

Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)

Deepfake videoların gelişmiş saptama yöntemlerini yanıltabildiği ve her geçen gün daha gerçekçi hale geldiği tespit edildi. 

Bir kişinin yüzünün ya da vücudunun dijital olarak değiştirilmesiyle oluşturulan deepfake videolar endişe yaratmaya devam ediyor. 

Bu videolar gerçek bir kişinin görüntüsünün yapay zeka kullanılarak değiştirilmesiyle yapılıyor. Aslında bu teknoloji, kullanıcıların yüzünü kediye dönüştüren veya yaşlandıran uygulamalar gibi zararsız amaçlarla da kullanılabiliyor.

Ancak insanların cinsel içerikli videolarını üretmek veya masum insanlara iftira atmak için de kullanılabilmesi ciddi bir sorun teşkil ediyor.

Bu videoların sahte olup olmadığını anlamak için kullanılan gelişmiş yöntemlerden biri kalp atışlarını izlemek. 

Uzaktan fotopletismografi (rPPP) adlı araç, deriden geçen ışıktaki küçük değişiklikleri tespit ederek nabzı ölçüyor. Nabız ölçen pulse oksimetreyle aynı prensiple çalışan bu araç, çevrimiçi doktor randevularının yanı sıra deepfake videoları tespit etmek için de kullanılıyor.

Ancak bulguları hakemli dergi Frontiers in Imaging'de bugün (30 Nisan) yayımlanan çalışmaya göre deepfake görüntülerde artık gerçekçi kalp atışları var.

Bilim insanları çalışmalarına videolardaki nabız hızını otomatik olarak saptayıp analiz eden bir deepfake dedektörü geliştirerek başladı. 

Ardından rPPP tabanlı bu aracın verilerini, EKG kayıtlarıyla karşılaştırarak hassasiyetini ölçtüler. Son derece iyi performans gösteren aracın EKG'yle arasında dakikada sadece iki-üç atımlık fark vardı. 

Ekip aracı deepfake videolar üzerinde test ettiğindeyse rPPP, videoya kalp atışı eklenmese bile son derece gerçekçi bir kalp atışı algıladı. 

Bilim insanları kalp atışlarının videoya kasten eklenebileceği gibi, kullanılan kaynak videodan kendiliğinden geçebileceğini de söylüyor.

Almanya'daki Humboldt Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Peter Eisert "Kaynak video gerçek bir kişiye aitse, bu artık deepfake videoya aktarılabiliyor" diyerek ekliyor: 

Sanırım tüm deepfake dedektörlerinin kaderi bu; deepfake'ler gittikçe daha iyi hale geliyor ve iki yıl önce iyi çalışan bir dedektör bugün tamamen başarısız olmaya başlıyor.

Araştırmacılar yine de sahte videoları saptamanın başka yolları olduğunu düşünüyor. Örneğin sadece nabız hızını ölçmek yerine, yüzdeki kan akışını ayrıntılı olarak takip eden dedektörler geliştirilebilir.

Eisert, "Kalp atarken kan, damarlardan geçerek yüze akıyor ve daha sonra tüm yüz bölgesine dağılıyor. Bu harekette gerçek görüntülerde tespit edebileceğimiz küçük bir gecikme var" diyor.

Ancak bilim insanına göre nihai çözüm deepfake dedektörlerinden ziyade, bir görüntünün üzerinde oynanıp oynanmadığını anlamaya yarayan dijital işaretlere odaklanmaktan geçiyor:

Bir şeyin sahte olup olmadığını tespit etmek yerine bir şeyin değiştirilmediğini kanıtlayan teknolojiye daha fazla odaklanmadığımız sürece, deepfake'lerin saptanmalarını zorlaştıracak kadar iyi olacağını düşünüyorum.

Independent Türkçe, BBC Science Focus, TechXplore, Frontiers in Imaging