Gelecekteki savaşlara bir bakış: Katil robotlar ve ölümcül otonom silahlar

Pekin'de düzenlenen Dünya Robot Konferansı’nda insanların yüz ifadelerini taklit eden robotlar (EPA)
Pekin'de düzenlenen Dünya Robot Konferansı’nda insanların yüz ifadelerini taklit eden robotlar (EPA)
TT

Gelecekteki savaşlara bir bakış: Katil robotlar ve ölümcül otonom silahlar

Pekin'de düzenlenen Dünya Robot Konferansı’nda insanların yüz ifadelerini taklit eden robotlar (EPA)
Pekin'de düzenlenen Dünya Robot Konferansı’nda insanların yüz ifadelerini taklit eden robotlar (EPA)

Katil robotları veya resmi adıyla ‘ölümcül otonom silahları’ romanlarda ya da bilim-kurgu filmlerinde görmüş yahut duymuş olmalısınız.

“İnsanları rastgele öldüren son derece akıllı silah” fikri, halen bir bilim-kurgu efsanesi olarak görülse de yapay zekaya dayalı silahlar oldukça kafa karıştırıcı hale geldi. Bu da bazı kesimlerde, hesap verilebilirliğin olmamasına ve teknoloji alanında hatalar yapılmasına karşı ciddi bir endişe ve korku yarattı.

Tarafsız olması gereken yapay zekanın cinsiyete dayalı algoritmalar ve yetersiz olan içerik denetleme sistemleri ürettiğini görmüştük. Şarku’l Avsat’ı  The Conversation internet sitesinde yayınlanan  makaleden aktardığına göre yapay zeka sistemlerinin yapımcıları ellerindeki teknolojinin yapabileceklerini tam olarak idrak edemediler. Öte yandan bu alanda yapılacak olası hatalar, savaş zamanlarında sivillerin ölümüne ya da savaşan taraflar arasındaki müzakerelerin bozulmasına neden olabilir.

Örneğin, yapay zekanın hedefi tanımlama algoritmaları, tankları etrafında askerlerle birlikte gösteren uydu görüntüleriyle eğitilirse bir hata yapıp askeri bir kontrol noktasından geçen sivil bir aracı, çevresinde askerler bulunan bir tank olduğunu düşünerek hedef alabilir.

Gerçekten otonom silahlara ihtiyacımız var mı?

Birçok ülkede çok sayıda sivil, süper güçlerin gelişmiş silahlar üretme yöntemlerinden kaynaklanan büyük acılar çekti. Pek çok insan, daha kısa bir süre önce, 2022 yılı başlarında Rusya'nın Ukrayna'yı işgal için açtığı savaşa atıfla bu silahların yarardan çok zarara yol açtığını düşünüyorlar.

Rakip taraf, her ülkenin kendisini koruyabilmesi, yani diğer ülkelerin başardığı askeri teknolojiye ayak uydurabilmesi gerektiğine inanıyor. Yapay zeka satranç ve poker gibi oyunlarda insan karşısında zafer kazandı. Aynı zamanda gerçek hayatta da insanlardan daha iyi performans gösteriyor.

Microsoft’a göre kelime tanıma yazılımının hata oranı yüzde 1’ken, insanların hata yapma oranının yüzde 6 olduğundan orduların silahların kullanımı konusunda inisiyatifi yavaş yavaş algoritmalara devretmesi şaşırtıcı değil.

Ölümcül otonom silahlar neler?

ABD Savunma Bakanlığı, ölümcül otonom silahları, ‘insan müdahalesi olmadan hedefleri tespit edip bunlara saldırabilen silah sistemleri’ olarak tanımlıyor.

Bu tanım birçok savaş sistemi için geçerli. İnsansız hava araçlarındaki (İHA) ve bazı modern füzelerdeki bilgisayar sistemleri, hedefleri tespit etmelerini ve tespit edilen bu noktaları insandan daha doğru şekilde hedef almalarını sağlayan algoritmalar yer alıyor.

Örneğin İsrail'in ‘Demir Kubbe’ adlı hava savunma sistemi, insan müdahalesi olmadan hedeflere saldırabilen silah sistemlerinden biridir.

Demir Kubbe, her ne kadar füzelere karşı hava koruması sağlamak üzere tasarlanmış olsa da kazara insanları da hedef alıp öldürebiliyor. Ancak bu risk, uluslararası siyasi topluluk tarafından kabul edilebilir olarak görülüyor. Çünkü Demir Kubbe hava savunma sistemi sivillerin hayatını korumayı amaçlıyor.

Londra’daki Uluslararası Savunma ve Güvenlik Ekipmanları Fuarı'nda (DSEI) görücüye çıkan uzaktan kumandalı bir robot (AFP)
Londra’daki Uluslararası Savunma ve Güvenlik Ekipmanları Fuarı'nda (DSEI) görücüye çıkan uzaktan kumandalı bir robot (AFP)

Tıpkı Ukrayna savaşında kullanılan muhafız robotlar ve kamikaze İHA’lar gibi yapay zeka destekli robotlar zaten var. Bu yüzden eğer ölümcül otonom silahların kullanımını kontrol altına almak istiyorsak modern silahların tarihini bilmek zorundayız.

Savaş kuralları

Bir savaş sırasında savaş esirlerine ya da sivillere yönelik muameleyi düzenleyen Cenevre Sözleşmesi gibi uluslararası anlaşmaların imzalanması, savaş sürecinde yapılanları kontrol etmeyi amaçlayan araçlardandı.

Ancak ne yazık ki ABD'nin Vietnam'da, Rusya'nın ise Afganistan'da kimyasal silah kullanması bu tür araçların yetersiz olduğunu kanıtladı.

Anti-personel mayınların ve misket bombalarının kullanımının, depolanmasının, üretiminin ve devredilmesinin yasaklanması ve bunların imhasıyla ilgili 1997 yılında imzalanan Ottawa Sözleşmesi’ne 122 ülke taraf oldu. Fakat ABD, Rusya ve Çin, sözleşmeyi imzalamadı.

Kara mayınları 2015 yılında yılda yaklaşık 5 bin askerin ve sivilin ya yaralanmasına ya da ölümüne neden olurken, 2017 yılında bu sayı 9 bin 440 kişiye ulaştı.

Kara Mayınlarının Yasaklanması için Uluslararası Kampanya (ICBL) girişiminin 2022 raporuna göre tam 10 yıl boyunca mayın mağdurlarının sayısı azaldıktan sonra, son 7 yılda bu sayıda bir artış oldu. Bu artışın nedeni, 2015 yılından bu yana çatışmaların ve el yapımı mayın kullanımının artması. Bunun yanında kurbanların çoğu sivil ve yarısı da çocuk.

Rusya ve Ottawa Sözleşmesi’ni imzalayan taraflardan biri olan Ukrayna'nın kara mayınları kullandığına, ayrıca Ukrayna'nın silahlı insansız hava araçlarından (SİHA) yararlandığına ve bunları Rusya’nın altyapısına yönelik kamikaze saldırılarında kullandığına dair kanıtlar var.

Tüm itirazlara rağmen ölümcül otonom silahların yasaklanması iki nedenden dolayı gerçeklerle örtüşmüyor. Bu nedenlerden biri, bu silahların artık tıpkı mayınlar gibi gerçeğe dönüşmüş olmaları, ikincisi ise ölümcül otonom silahlar ile katil robotlar arasındaki farkın bulanıklaşması ve aralarında ayrım yapılmasının zorlaştırması. Askeri yetkililer, yasağı aşmanın yollarını bulacak, katil robotları otomatik savunma silahları olarak sınıflandıracak ve kullanıma sokacaktır.

Gelecekte daha fazla yapay zeka destekli silah sisteminin kullanıldığını göreceğiz. Ancak bu onları görmezden gelmemiz gerektiği anlamına gelmiyor. Politikacıların, veri bilimcilerin ve mühendislerin hesap verebilir olmasına yardımcı olacak açık sınırlamalar getirilmeli. Örneğin yapay zeka sistemlerinde kullanıcının giriş ve çıkışı göremediği bir sistemi olan kara kutu anlayışı yasaklanmalı.

Güvenilir olmayan yapay zeka sistemleri, çalışmaya başlamadan önce iyi bir şekilde test edilmemiş sistemlerdir.



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news