Bölgesel darbe mi, Rusya ittifakı mı? Nijer, Mali ve Burkina Faso arasındaki savunma sözleşmesi ne anlama geliyor?

Bu sözleşme, G5 Sahel grubunun sonu mu?

Bir Nijer vatandaşı, ülkesinin, Mali’nin, Burkina Faso’nun ve Rusya’nın bayraklarının olduğu bir şapka takıyor (Haber ajansları)
Bir Nijer vatandaşı, ülkesinin, Mali’nin, Burkina Faso’nun ve Rusya’nın bayraklarının olduğu bir şapka takıyor (Haber ajansları)
TT

Bölgesel darbe mi, Rusya ittifakı mı? Nijer, Mali ve Burkina Faso arasındaki savunma sözleşmesi ne anlama geliyor?

Bir Nijer vatandaşı, ülkesinin, Mali’nin, Burkina Faso’nun ve Rusya’nın bayraklarının olduğu bir şapka takıyor (Haber ajansları)
Bir Nijer vatandaşı, ülkesinin, Mali’nin, Burkina Faso’nun ve Rusya’nın bayraklarının olduğu bir şapka takıyor (Haber ajansları)

Askeri darbeler ve ardından gelen izolasyon, Mali, Burkina Faso ve Nijer konumlarını birleştirme eğiliminde. Söz konusu 3 ülke, yaklaşık 10 yıl önce terör tehdidine karşı koymak amacıyla Çad ve Moritanya ile birlikte kurdukları G5 Sahel Grubu adlı bölgesel örgütün yakın zamana kadar odak noktasını oluşturuyordu. Ancak geçen cumartesi günü bu üç ülke, uzmanların ‘Fransa ve Batı’ya bağlı G5 Sahel ülkeleri için ölüm belgesi’ olarak nitelendirdiği yeni bir askeri ittifak kurdu.

Yeni adım, Mali, Burkina Faso ve Nijer’deki askeri yöneticilerin, Liptako- Gourma Sözleşmesi adını verdikleri bir karşılıklı savunma anlaşması imzalamasıyla temsil edildi. Böylece ittifaka, Sahel bölgesinin en tehlikeli bölgesi olan, üç ülke arasındaki sınır temas bölgesinin adını vermiş oldular. Son yıllarda ormanların ve nehirlerin yayılması, düzenli orduların girmesi zor olan engebeli bir alan olması nedeniyle DEAŞ ve El-Kaide örgütlerinin burayı üs olarak kullanmasıyla bölge, terörle mücadelenin sıcak noktası haline geldi.

Yeni ittifak

Mali’nin başkenti Bamako’da bir araya gelen üç ülkeden askeri heyetler tarafından imzalanmış askeri sözleşme, Mali’de iktidardaki Geçici Askeri Konsey Başkanı Assimi Goita “Sahel Eyaletleri İttifakının Yaratıcısı olup, halklarımızın yararına ortak savunma ve karşılıklı yardıma yönelik bir yapı kurmayı amaçlamaktadır” dedi.

Askeri sözleşmeye göre üç ülkeden herhangi birine bir saldırı olması durumunda üç ülke, birbirlerine askeri olarak yardım etmekle yükümlü. Sözleşme metninde, “Bir veya daha fazla sözleşme tarafının egemenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik herhangi bir saldırı, diğer taraflara yönelik bir saldırı olarak kabul edilir. Güvenliği yeniden sağlamak için silahlı kuvvetin kullanılması da dahil olmak üzere, yardım sağlama görevini oluşturur” denildi.

Moritanya ordusunda emekli albay ve stratejik ve güvenlik konularında araştırmacı olan Buhari Muhammed Muemmel, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, askeri sözleşme ve arka planı hakkında “Sözleşme, 17 maddeden oluşmakta, ancak esas olarak savunma alanında bir tüzük olma niteliğindedir. Birinci maddesi tüzüğün kuruluşunu ve isimlendirilmesini duyururken, ikinci maddesi amacını beyan etmektedir. Öyle ki amacın karşılıklı savunma ve karşılıklı yardımlaşma için bir yapı kurmak olduğu belirtiliyor” dedi.

Stratejik ve güvenlik işlerinden sorumlu araştırmacı, “Şartın 3. maddesi, koalisyonun çalışmaları için gerekli organ ve mekanizmaların gelecekte oluşturulacağını belirtiyor. Yani yeni koalisyonun faaliyete geçmesi ve işler hale getirilmesi için bir son tarih vermiyor. Bu durum şu soruları gündeme getiriyor: Savunma koalisyonu olduğu göz önüne alındığında, koalisyonun sahada varlığı olacak mı? Bir başka ifadeyle askeri bir ittifak mı, yoksa üç ülkenin karşı karşıya olduğu kısıtlamalar ve zorluklar karşısında sadece siyasi bir manevra mı?” açıklamasında bulundu.

Zorluklar

Buhari Muhammed, Mali, Burkina Faso ve Nijer’de iktidarda olan rejimlerin ‘darbelerle gelen askeri rejimler’ olduğunu açıklarken, sözlerinin devamında ise “Başta bölgedeki ECOWAS grubu ülkeleri ve özellikle Fransa olmak üzere, Batılı ülkelerden yoğun bir baskı görüyorlar. Özellikle Nijer, ECOWAS grubunun kendisine karşı askeri müdahalede bulunacağından korkuyor. Bu durumun gerçekleşme belirtisi yok. ECOWAS hâlâ bunun ipuçlarını veriyor ve bir seçenek olarak masada olduğunu söylüyor” ifadelerini kullandı. Bu bağlamda emekli subay ve askeri uzman, yeni ittifakın, Batı’nın, özellikle de Fransa’nın desteklediği Nijer’e (ECOWAS) askeri müdahale tehdidine bir yanıt olarak değerlendirilebileceğini vurguladı.

Uzman Buhari Muhammed Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada “Yeni ittifak, Rusya, Çin ve diğer gelişmekte olan ülkelerle ittifak oluşumuna kapıyı açabilir. Aslında Mali ve Burkina Faso, Rusya ile askeri işbirliğine başlamış, Fransız kuvvetlerini sınır dışı etmiştir. Nijer ise Fransa ile yapılan askeri anlaşmaları kınamasına ve Fransız kuvvetlerini sınır dışı etmekle tehdit etmeye başlamasına rağmen, topraklarında ABD güçlerinin ve askeri üslerinin bulunması nedeniyle Rusya ile askeri ortaklığa girmesi tartışmalıdır. Bu, şüphesiz Rusya’nın varlığının önünde bir engel olacaktır. Çünkü ABD, genellikle bu koşulların bir kısmını açık ya da örtülü olarak sunmaktadır” dedi.

Bir dönemin sonu

Geçtiğimiz on yıl boyunca Fransa, Avrupa Birliği (AB) ve ABD, terörle mücadeleyle ilgilenen bölgesel örgüt olan G5 Sahel’e odaklanmıştı. Ancak 2020’de Mali’de gerçekleşen askeri darbeden bu yana işler değişmeye başladı. Bölgesel örgüt parçalandı, zayıfladı ve terörle mücadelede ciddi bir taraf olamayacak duruma geldi.

Mali, Nijer ve Burkina Faso ülkeleri kendi askeri ittifaklarını kurmaya karar verdiklerinde buna ‘Sahel Devletleri Koalisyonu’ adını verdiler. Muhammed Muammel, “Bu durum, üç ülkenin yanı sıra Moritanya ve Çad’ı da bir araya getiren ve G5 Sahel grubu olarak bilinen grubun geleceği hakkında soruları gündeme getiriyor” dedi.

Buhari Muhammed Muammel, “Mali, daha önce 2020’de gruba üyeliğini dondurmuştu. Şimdi Nijer ve Burkina Faso, Batılı güçlerle, özellikle Fransa ve AB ile ciddi bir anlaşmazlığa girdi ve bu, doğal olarak G5 Sahel’in çalışmasını ve hayatta kalmasını etkiliyor. Çünkü finansmanının büyük bir kısmı Batı’dan, özellikle de AB ülkelerinden geliyor. Yani bugün tehdit altında görünen ve uzun süredir hasta olan grubun geleceğine dair temel sorular var” şeklinde konuştu.

Buhari, yeni ittifak ile G5 Sahel arasında farklılıklar olduğuna dikkat çekerken, “Her ne kadar yeni koalisyon yalnızca askeri boyutla ilgilendiğini açıklasa da G5 Sahel iki sütunla ilgileniyor. İlki askeri ayak. Bu yaygın. İkinci olarak dış finansmandan en büyük payı alan kalkınma ayağı var. Yeni ittifak, kalkınmadan bahsetmiyor. Daha ziyade satırlarından kendi çıkar çemberinin dışında olduğunu anlıyoruz. İç tehditlerin yanı sıra dışarıdan gelen tehditlerle mücadeleyi de öncelikleri arasında görüyor” dedi.

İsyanla mücadele

Stratejik ve güvenlik işlerinden sorumlu araştırmacı, yeni ittifakın, tüzüğünde önemli bir noktayı gündeme getirdiğini söyledi. Araştırmacıya göre bu, Mali’deki Tuareg kabilelerinin yeniden silaha sarılıp Mali ordusuna karşı silahlı çatışma başlatmasıyla bağlantılı olarak kullanılan bir ifade. Ayrıca daha önce Nijer’deki Tuareg isyanının lideri olan, devrik Devlet Başkanı Muhammed Bazoum’un Nijer hükümetinin eski bir bakanı, Nijer’deki yeni askeri rejime karşı silaha sarılma tehdidinde bulundu.

Mali, Nijer ve Burkina Faso’da iktidardaki askeri rejimlerin başlattığı Sahel Devletleri İttifakı, 10 yıl önce Fransızlar tarafından kurulan G5 Sahel grubunu devirmek amacıyla yapılan bölgesel bir askeri darbe olarak nitelendirilebilir. Grup, her zaman bölgede Fransız nüfuzunun son aracı olarak tanımlandı.



Borrell: İsrail Gazze'de soykırım yapıyor

Gazze'deki hayır kuruluşları tarafından dağıtılan yiyeceklerden paylarını almak için Beyt Lahiya'daki Filistinliler uzun kuyruklarda bekliyor (DPA)
Gazze'deki hayır kuruluşları tarafından dağıtılan yiyeceklerden paylarını almak için Beyt Lahiya'daki Filistinliler uzun kuyruklarda bekliyor (DPA)
TT

Borrell: İsrail Gazze'de soykırım yapıyor

Gazze'deki hayır kuruluşları tarafından dağıtılan yiyeceklerden paylarını almak için Beyt Lahiya'daki Filistinliler uzun kuyruklarda bekliyor (DPA)
Gazze'deki hayır kuruluşları tarafından dağıtılan yiyeceklerden paylarını almak için Beyt Lahiya'daki Filistinliler uzun kuyruklarda bekliyor (DPA)

Eski AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, İsrail hükümetini Gazze'de soykırım yapmakla ve "II. Dünya Savaşı'nın sonundan beri en büyük etnik temizlik operasyonunu yürütmekle" suçlayarak sert bir çıkış yaptı; tüm amacın harika bir turizm merkezi yaratmak olduğunu söyledi.

Şarku’l Avsat’ın The Guardian'dan aktardığı habere göre Borrell, AB'nin İsrail'i etkilemek için elindeki tüm araçları kullanmamasını da eleştirerek, sadece pişmanlık duymanın yeterli olmadığını belirtti.

Borrell, dün İspanya'nın güneybatısında Kral Felipe'nin de aralarında bulunduğu üst düzey yetkililerin önünde Charles V Avrupa Ödülü'nü alırken, "İsrail'in 7 Ekim 2023'te Hamas'ın saldırılarında yaşadığı dehşet, daha sonra Gazze'ye yaşattığı dehşeti haklı çıkaramaz" ifadelerini kullandı.

Josep Borrell, Avrupa Birliği'nin, II. Dünya Savaşı'ndan bu yana gerçekleşen en büyük etnik temizlik eylemine verdiği tepkiyi de eleştirdi.

"Gazze'den milyonlarca ton moloz kaldırılıp Filistinliler ölünce veya göç edince, harika bir turizm merkezi yaratmak için II. Dünya Savaşı'ndan beri en büyük etnik temizlikle karşı karşıyayız" dedi.

Borrell Avrupa Charles V Ödülü'nü aldı (EPA)Borrell Avrupa Charles V Ödülü'nü aldı (EPA)

Geçtiğimiz şubat ayında ABD Başkanı Donald Trump, savaştan harap olmuş Gazze'deki yaklaşık iki milyon Filistinlinin başka yerlerdeki yeni evlere taşınmasını önermişti. Böylece ABD, Gazze Şeridi'ne asker gönderebilecek, kontrolü ele geçirebilecek ve bir "Ortadoğu Rivierası" inşa edebilecekti.

Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray'da düzenlediği ortak basın toplantısında gazetecilere, “Gerçekten yüksek kaliteli konutlar inşa ediyorsunuz, güzel bir kasaba gibi, yaşayabilecekleri ve ölmeyecekleri bir yer; çünkü Gazze, onların sonunda öleceklerinin garantisidir” dedi.

ABD Başkanı Donald Trump (Arşiv-DPA)ABD Başkanı Donald Trump (Arşiv-DPA)

Eski diplomat, İsrail'i tüm çatışma kurallarını ihlal etmekle ve Gazze'deki sivil halkı aç bırakarak “açlığı savaş silahı” olarak kullanmakla suçladı.

Borell, “Gazze'ye Hiroşima'da kullanılan bombanın üç katından fazla patlayıcı güç atıldı” dedi.

Şöyle devam etti “Aylardır Gazze'ye hiçbir şey girmiyor. Hiçbir şey: su yok, yiyecek yok, elektrik yok, yakıt yok, sağlık hizmetleri yok. (Binyamin) Netanyahu'nun bakanları bunu söyledi ve bunu yaptılar."

Ve ekledi: “Gazze'ye düşen bombaların yarısını biz gönderiyoruz. Eğer gerçekten çok sayıda insanın öldüğüne inanıyorsak, doğal tepki silah tedarikini azaltmak ve ortaklık anlaşmasını kullanarak uluslararası insani hukuka saygı gösterilmesini talep etmek olmalı, bunun yapılmadığından şikayet etmekle yetinmemeliyiz.”