Daniel Kasırgası, Libya’da Temsilciler Meclisi ve DYK arasında seçimlere ilişkin uzlaşıları baltalıyor mu?

Tekale, kasırganın hasarlarını gidermek için parlamentonun acil durum bütçesini onaylamasına itiraz ediyor

 Daniel Kasırgası’nın Derne’de bıraktığı hasarın boyutunu gösteren bir fotoğraf (Reuters)
Daniel Kasırgası’nın Derne’de bıraktığı hasarın boyutunu gösteren bir fotoğraf (Reuters)
TT

Daniel Kasırgası, Libya’da Temsilciler Meclisi ve DYK arasında seçimlere ilişkin uzlaşıları baltalıyor mu?

 Daniel Kasırgası’nın Derne’de bıraktığı hasarın boyutunu gösteren bir fotoğraf (Reuters)
Daniel Kasırgası’nın Derne’de bıraktığı hasarın boyutunu gösteren bir fotoğraf (Reuters)

Libya olaylarını takip edenler, Daniel Kasırgası’nın sonuçlarının, geride bıraktığı ölümler, kayıp insanlar, yerinden edilmiş kişiler, silip süpürdüğü şehirler ve altyapının büyük oranda tahrip olmasıyla sınırlı kalmayarak, bütün siyasi sahneyi etkileyeceği görüşünde. Bu durum, Daniel Kasırgası’nın Temsilciler Meclisi ile Devlet Yüksek Konseyi (DYK) arasındaki Libya seçimleriyle ilgili uzlaşıları baltalayıp baltalamayacağı sorusunu da gündeme getirdi.

vrbth
DYK’nin toplantılarından bir kare (DYK)

Muhammed Tekale liderliğindeki DYK, yakın bir zamanda yaptığı açıklamada Temsilciler Meclisi’ne, doğu bölgesindeki sel felaketiyle mücadele etmeye ve felaketi yaşayan Derne’nin yeniden inşasına yönelik “acil durum bütçesini onaylayan yasayı iptal etmesi” çağrısında bulundu. Uzmanlar, DYK’nın açıklamasının imar çabalarının sekteye uğrayacağına ilişkin endişelere yol açacağını düşünüyor. Ayrıca, daha çok iki organ arasındaki eski anlaşmaların gündeme geleceğini belirttiler. Uzmanlar, seçim sürecinin denetlenmesi görevini üstlenecek, “yeni birleşik bir hükümet kurulmasını içeren yol haritası üzerinde yapılan uzlaşının” sonunun habercisi olduğunu ileri sürdü.

DYK üyesi Adil Kermus, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, “Konseyimizin itirazı, özellikle parlamento tarafından şehrin yeniden imarı için ayrılan miktarla ilgili değildir. Parlamentonun, 2023 yılı genel bütçesine ilişkin kanun tasarısını ve acil bütçe ile ilgili son yasayı, bize sunmadan oylayıp, onaylamasına karşıdır. Bu siyasi anlaşmanın hükümlerine aykırı bir durum teşkil etmektedir” ifadelerini kullandı.

rgth
Temsilciler Meclisi üyelerinin eski bir toplantısı (Temsilciler Meclisi)

Libya Parlamentosu, bu ayın ortasında yapılan acil bir oturumda, “selden etkilenen bölgelerde, selin etkileri ile mücadele etmek için 10 milyar Libya dinarı değerindeki acil durum bütçesini” onaylamıştı. Ancak bu karara DYK’den itiraz geldi. DYK’den konuya ilişkin yapılan açıklamada, devletin genel bütçe kanununda acil ihtiyaçların karşılanması için bir madde olduğu belirtildi. Buna göre hükümetin ihtiyaçları karşılamayı üstlendiği; dolayısıyla yasama müdahalesi gerekmediği” vurgulandı.

Açıklamanın devamında “Bütçe kanunu yürütme organı tarafından hazırlanır ve DYK’ye sunulması esaslarına tabidir. Ancak böyle bir şey olmadı” ifadelerine yer verildi. Ayrıca “yeniden yapılanma” için bütçe ayrılmasının, “ihtiyaçlar ve önceliklerin belirlenmesi için yeterli zaman verilmesi gereken bir konu olduğu” aktarıldı. Bunun, “hiçbir tarafın tekelleştirme hakkının olmadığı milli bir güvenlik meselesi” olduğu belirtildi.

Kermus, “Es-Sıddık el-Kebir başkanlığındaki Merkez Bankası’nın, uluslararası alanda tanınan ve Abdulhamid ed-Dibeybe’nin liderlik ettiği Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) tarafından değil de Temsilciler Meclisi’nce atanan Usame Hammad başkanlığındaki hükümet tarafından sunulması, bütçenin verilip verilmeyeceğine ilişkin önemli soruların ertelenmesine yol açtığına” işaret etti.

Halid el-Mişri’nin halefi olarak DYK’nin başına ağustos ayının başlarında Tekale’nin geçmesiyle yaşanan değişime dikkat çeken Kermus, Temsilciler Meclisi ile DYK arasındaki ilişkilerde gerilimin dönme olasılığına ilişkin, son zamanlarda gündeme gelen hususları anlayışla karşıladığını dile getirdi. Ayrıca, Halid el-Mişri’nin başkanlığının sonuna doğru Temsilciler Meclisi ile yakınlık sağlamada büyük bir ilerleme kaydettiğine dikkat çekti. Kermus, “iki organ arasında, bütçe yasaları konusunda son yıllarda, hatta Mişri’nin başkanlığı sırasında bile anlaşmazlıkların tekrarlandığına” işaret etti.

Gözlemcilere göre Tekale’nin tutumu, “DYK’nin Temsilciler Meclisi ile yaptığı önceki anlaşmaların akıbeti, özellikle de seçim yasalarının yürütülmesi için bir yol haritasının uygulanmasına ilişkin durum nedeniyle” hâlâ belirsiz. Yol haritası yeni bir hükümetin kurulmasını içeriyor ve bu, Dibeybe hükümeti ile çatışılacağı anlamına geliyor.

Kermus bu noktada “DYK’nin yeni başkanlığının, özellikle ülke yönetimini devralacak ve Dibeybe hükümetinin sonunu getirecek yeni bir hükümetin kurulması konusunda, Temsilciler Meclisi ile mutabakatı sürdürmek istemediğine dair bir yargıya varmak için henüz erken. Ayrıca, DYK’nin sadece başkanlığının değil tüm üyelerinin bir kararı olması söz konusu” dedi. Kermus, “Birleşmiş Milletler (BM) Libya Destek Misyonu’nun (UNSMIL) şu ana kadar siyasi süreçte ilerlemek için herhangi bir adım atmaması, Dibeybe hükümetinin iktidarda kalmasıyla özdeşleştirilebileceği şeklinde yorumlanabilir” ifadelerini kullandı.

Libya Ulusal Birlik (Tecemmu) Partisi’nin kurucu heyet başkanı Esad Zehyu ise DYK’nin açıklamasının “Libya’daki siyasi sahneye ilişkin birçok konuda iki organ arasındaki anlaşmazlıklara geri dönüşü” temsil ettiğini belirtti. Şarku’l Avsat’a konuşan Zehyu “Ne yazık ki, siyaset sahnesinin ön saflarında yer alan tüm güçler, bu karmaşıklığı artırmak için çalışıyor. Parlamento, Derne’nin yeniden inşası için onayladığı miktarı nasıl belirlerse belirlesin, temelde buna sahip değil. Yani uygulanmayacak. Bunu DYK de iyi biliyor olmalı. Ancak Temsilciler Meclisi’nin attığı adımın kendi rolünü aştığını düşünerek itiraz ediyor” dedi.

Ancak Zehyu, DYK’nin kararının aynı zamanda “Dibeybe hükümetinin tutumuna, harcamalarını takip etmek ve adil bir şekilde dağıtımını sağlamak için, iki ay önce Başkanlık Konseyi tarafından kurulan Maliye Komitesi’ne siyasi bir destek” olarak da okunabileceğini kaydetti.

rgth
Tekale ve Dibeybe görüşmesinden bir kare (UBH)

Tekale, geçtiğimiz perşembe günü başkent Trablus’ta hem Dibeybe hem de Başkanlık Konseyi Başkan Yardımcısı Abdullah el-Lafi ile bir araya geldi. Görüşmede, Derne’de ve doğu Libya’nın geri kalan şehirlerinde kurtarma, yardım çalışmaları ve devam eden destekler ele alındı.

Zeyhu bu bağlamda şu ifadeleri kullandı:

Parlamentonun yeniden yapılandırma için bu bütçeyi yasalaştırma amacı, Dibeybe hükümetinin aynı amaca yönelik bir bütçeyi onaylamasının önünü kesmektir (...) UBH geçtiğimiz günlerde, doğu bölgesi topraklarına giremediği, şirketler ve ülkelerle yeniden imar sözleşmeleri imzalayamadığı için Dünya Bankası’ndan yardım talebinde bulundu. Bu, Usame Hammad’ın bazı inşaat şirketleriyle toplantılar yapması ışığında, Temsilciler Meclisi ile siyasi rekabeti körükleme çerçevesinde yer alıyor.



HDK’nın Sudanlılara yönelik uygulamaları değişiyor mu?

HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Independent Arabia – Hasan Hamid)
HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Independent Arabia – Hasan Hamid)
TT

HDK’nın Sudanlılara yönelik uygulamaları değişiyor mu?

HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Independent Arabia – Hasan Hamid)
HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Independent Arabia – Hasan Hamid)

Osman el-Esbat

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) kontrolündeki bölgelerde yaşayanların çoğu, HDK üyelerinin yeni şehirleri işgal ettiklerinde gerçekleştirdikleri misillemelere, özellikle de kasım ayında el-Cezire eyaletinin doğu ve kuzey köylerinde sivillere yönelik tacizlere ve yaygın olarak ihlallere maruz kalıyor. Öyle ki en temel insan haklarına dahi en ufak bir saygı gösterilmiyor. Geçtiğimiz yılın haziran ayında el-Cuneyna şehrinde Batı Darfur sakinlerine karşı gerçekleştirilen katliamların eşlik ettiği bu suçlar hem resmi düzeyde hem de halk tabanında şoka ve öfkeye yol açarken yerel ve uluslararası taraflarca kınanıyor.

HDK komutanları, Sudan'ın çeşitli şehirlerinde ve bölgelerinde sivilleri etkileyen ihlallerden duydukları endişeyi dile getirirken, HDK üyeleri tarafından işlenen tüm ihlalleri atfettikleri ‘isyancı’ olarak tanımladıkları kişileri, sahada yargılayarak ve olumsuz olaylarla ve ihlallerle mücadele için bir komite kurarak kontrol altına alacaklarının sözünü verdiler.

HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti) 1 Ocak’ta Sudan'ın 69’uncu Bağımsızlık Günü vesilesiyle yaptığı konuşmada, “İyi niyetli halkımıza, çeşitli bölgelerde kendilerine karşı meydana gelen ihlallerden dolayı derin üzüntülerimizi ifade ediyoruz. Kontrolümüz altındaki bölgelerde kanunsuzluk yapanları kontrol etmek için yoğun çaba sarf ettik ve sarf etmeye devam ediyoruz. Birçok bölgede bunu başardık. Bunu milli ve ahlaki sorumluluğumuzdan dolayı yapmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Ancak gözlemciler ve uzmanlar, ABD yönetiminin Hamideti’ye Sudan halkına karşı işlenen sistematik ihlallerdeki rolü, ‘soykırım gerçekleştirmesi’ ve belirli etnik gruplardan kadınlara ve genç kızlara tecavüz ve diğer acımasız cinsel şiddet biçimleriyle kasıtlı olarak hedef alması nedeniyle yaptırım uyguladığından bu acımasız uygulamaları ve bunların Sudan halkı üzerindeki olumsuz yansımalarını nasıl görüyorlar? HDK, bu ihlalleri durdurabilir mi?

Organize bir çalışma

Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre Hartum'daki Ulusal Çalışmalar Merkezi'nden strateji ve kriz yönetimi uzmanı Dr. Amin Ismail Majzoub, HDK üyelerinin başlıca hedefinin yağma, talan ve tecavüzle halk arasında panik ve korku tohumları ekmek olduğunu söyledi. Dr. Majzoub’a göre HDK’nın birçok üyesi arasındaki eğitim ve bilgi krizinin yanı sıra komuta ve kontrol kaybı da ihlallerde daha önce eşi ya da benzeri görülmemiş bir artış yaşanmasına katkı sağladı.

Dr. Majzoub, sözlerini şöyle sürdürdü:

“HDK, kontrolü altındaki bölgelerde ve şehirlerde yaşayanlar arasında endişe ve panik yaratmak için savaştaki politikalarından ve taktiklerinden biri olarak ihlaller gerçekleştiriyor. Dolayısıyla başta Darfur ve Kordofan’daki çeşitli bölgelerde meydana gelenler olmak üzere etnik ve ırksal ihlaller ve katliamlar bu strateji çerçevesinde gerçekleşti.”

İhlalleri gerçekleştirenlerin ortaya çıkarılmayacağını ve ihlallerin durdurulmayacağını söyleyen Dr. Majzoub, “Böyle bir hamle büyük grupların HDK'dan ayrılması anlamına gelir. Çünkü bu, milislerin ülkenin dört bir yanında halkı aşağılamak ve terörize etmek için ustalaştığı önemli bir strateji ve organize bir çalışma” diye konuştu.

defvrgth
Darfur'daki çatışmalardan kaçan Sudanlılar Sudan ve Çad arasındaki sınırı geçerken (Reuters)

Adalet ve hesap verebilirliğe değinen Dr. Majzoub, “Adaletin bugün ya da yarın tecelli edeceğine, Afrika ve Asya kıtasında yaşanan çatışmaları ve savaşların sonuçlarına göre boyutu ne olursa olsun suç işleyen herkesin hukuk yoluyla hesap vereceğine şüphe yok” yorumunda bulundu.

Dr. Majzoub, değerlendirmesine şöyle devam etti:

“Uzlaşı, özür dileme, maddi ve manevi tazminat ve müzakere gibi çeşitli isimler altındaki bir geçiş dönemi adaleti, stratejisini ve üyelerinin inançlarını başkalarının haklarını yağmalamak, talan etmek ve onlara saldırmak üzerine kuran HDK ile işe yaramaz. Çünkü bu strateji, geçiş dönemi adaleti ile bağdaşmıyor. Dolayısıyla bu güçler ve muhalifleri HDK'yı askeri, siyasi ve sosyal hayattan silmek için savaş ya da müzakere seçeneğine sahipler.”

Tutuklama kampanyası

El-Cezire eyaletindeki HDK'ya bağlı sivil idarenin başkanı Sıddık Osman Ahmed, yönetiminin ‘isyancılar’ olarak nitelendirdiği kişileri ortadan kaldırmak için devam eden bir tutuklama kampanya başlattığını açıkladı. Şimdiye kadar 800'den fazla kişinin tutuklanıp hapse atıldığını söyleyen Ahmed, bazılarının emirlere uymadıkları için vurularak öldürüldüğünü, bazılarının kaçtığını belirtti. Ahmed’e göre kampanya sayesinde bu durum ortadan kalkmaya başladı.

Sivil İdare Başkanı Ahmed, şunları söyledi:

“Şafşafa çarşılarında tutuklama kampanyası başlattık. Sivilleri ihlallerden korumak ve bölgede güvenliği ve istikrarı sağlamak için 350 kişilik bir polis gücü kurduk. HDK'yi sorumluluktan muaf tutmuyoruz. HDK, eyalettin kontrolünü elinde tuttuğundan güvenliği sağlamaktan ve üniformalarını giyerek yağma yapanlarla mücadele etmekten sorumlu. Hapishanelerden salıverilen isyancılar ve suçlular olduğunu tespit ettik. Bunlar arasında ordu ile bağlantılı olanlar da var silahlı hareketlere bağlı olanlar da.”

SCDFVGTHY
Sudan ordusu ile HDK arasındaki çatışmalar devam ederken av fişekleri tutan bir çocuk (Reuters)

Kuralların ihlali

Uluslararası hukuk ve insani işler uzmanı Mahir Fireyni, “HDK’nın ihlalleri, cinayet, yağma, soykırım, tecavüz, zorla yerinden etme ve gözaltı gibi suçları işleyerek, en temel insan haklarına en ufak bir saygı göstermeden ve hukuka aykırı bir şekilde sivilleri ezmek için sistematik olarak kullanılan bir savaş aracı haline geldi” değerlendirmesinde bulundu.

HDK'nın Darfur ve el-Cezire'de gerçekleştirdiği ihlallerin ardından uluslararası ve yerel kamuoyu önünde tamamen savunmasız hale geldiğini söyleyen Fireyni, “HDK artık siyasi ya da toplumsal herhangi bir desteğe sahip değil. Zira savaş sırasında onun yanında olmakla suçlananlar bile el-Cezire’de işlenen ihlaller nedeniyle onu reddetti” şeklinde konuştu.

HDK'nın doğru fırsatı kaçırdığını, halkın sempatisini ve sadakatini kaybettiğini ve bu fırsatı bir daha asla yakalayamayacağını belirten Fireyni, HDK’nın Sudan'ı ya da Sudan'ın herhangi bir bölgesini yönetme konusunda geleceğinden bahsetmenin güç olduğunu ifade etti.

Rakamlar ve trajediler

El-Cezire Konferans Platformu, kasım ayındaki olaylar sırasında 400 binden fazla kişinin yerinden edildiğini tahmin ediyor. Platform, günlük yerinden edilme hareketleri ve bölgedeki iletişim eksikliği nedeniyle verilerin güncellenememesinden dolayı bu sayının 600 bine ulaşabileceğini öngörüyor.

El-Cezire Konferans Platformu tarafından yayınlanan rapora göre el-Cezire’nin doğusundaki 515 köy arasında 400'den fazlası tamamen, geriye kalan 115 köy ise kısmen boşaltılmış durumda. Geriye kalan köy sakinleri HDK'nın sıkı kuşatması ve tekrarlanan ihlalleri altında yaşamaya çalışıyor.

Yerel kaynaklara göre el-Cezire’nin doğusundaki olaylar 450'den fazla kişinin hayatına mal olurken, kadınlara ve genç kızlara karşı yaklaşık 27 tecavüz ve cinsel şiddet vakası gerçekleşti.

Birleşmiş Milletlerin (BM) tahminlerine göre Sudan'daki savaş 14 binden fazla kişinin ölümüne neden olurken, Sınır Tanımayan Doktorlar/Médecins Sans Frontières (MSF), bu sayının en az 40 bin olduğunu tahmin ediyor.

Uluslararası Göç Örgütü'nün (IOM) son güncellemesine göre ülkede yirmi aydır devam eden silahlı çatışmalar 3,2 milyonu mülteci olmak üzere yaklaşık 14,8 milyon insanın yerinden edilmesine neden olurken yarısından fazlası çocuk olmak üzere 30 milyondan fazla insan yardıma muhtaç durumda. Bunların 18 milyonu, akut gıda güvensizliğiyle karşı karşıya. Savaş, aynı zamanda Sudan'daki çocukların yüzde 80'ini, yani 17 milyonunu eğitim hakkından mahrum bıraktı.

BM, ‘daha önce benzerine rastlanmamış bir insani kriz’ olarak nitelendirdiği Sudan'daki durum çerçevesinde yardıma muhtaç olarak tanımladığı toplam 30,4 milyon kişiden 20,9 milyonuna yardım sağlamak için 4,2 milyar dolarlık çağrıda bulundu.