Suriye- Lübnan sınırındaki kontrol noktaları kaçakçıların ateş menzilinde

Dördüncü Tümenin kontrol noktaları kaçakçılar tarafından tehdit ediliyor.

Lübnan-Suriye sınırında geçişlerin kontrolüne hız verildi. (NNA)
Lübnan-Suriye sınırında geçişlerin kontrolüne hız verildi. (NNA)
TT

Suriye- Lübnan sınırındaki kontrol noktaları kaçakçıların ateş menzilinde

Lübnan-Suriye sınırında geçişlerin kontrolüne hız verildi. (NNA)
Lübnan-Suriye sınırında geçişlerin kontrolüne hız verildi. (NNA)

Suriye- Lübnan sınırına yakın Batı Kalamun bölgesinde, Flitah kasabasında dün sabah bir askeri güvenlik devriyesinin hedef alınması ve üç personelin öldürülmesi sonrasında gerginlik arttı. Bu olay, Batı Kalamun’un el-Cabba kasabasındaki Dördüncü Tümen’e ait bir kontrol noktasına silahlı kişilerce düzenlenen ve kontrol noktasındaki dört kişinin ölmesine, birçoğunun da yaralanmasına neden olan saldırıdan bir günden kısa bir süre sonra meydana geldi.

Cabba kasabasında güvenlik alarmı verilirken girişlerindeki bariyerler de güçlendirildi. Cabba, Batı Kalamun’un kasabalarından biri ve Lübnan sınırına dokuz km uzaklıkta. Kaçakçılar Lübnan’a gidiş ve dönüş faaliyetlerini gerçekleştirmek için ülkenin engebeli dağlık yollarından yararlanıyor. Batı Kalamun’un kontrolünü yeniden ele geçirmesini ve silahlı muhalefetin tahliye edilmesini sağlayan şiddetli çatışmaların ardından, 2015’ten bu yana bölgenin kontrolünü hükümet güçleriyle paylaşan Lübnan Hizbullah milislerine dikkat çekiliyor.

Aktivistler, pazartesi günü, şafak vakti Cabba kasabasındaki Dördüncü Tümen kontrol noktasına düzenlenen saldırıda dört üyenin öldüğünü ve yaralananlar olduğunu, bunun ardından Batı Kalamun bölgelerinde terör örgütüne bağlı araç devriyeleriyle güvenlik alarmına geçildiğini bildirdi. Dördüncü Tümen ve Askeri Güvenlik, bölgelere konuşlandırılırken, Asal el-Vard, el-Cabba, Ras el-Maarat köyleri ve sınıra giden yollarda askeri nokta ve kontrol noktaları güçlendirildi.

FEVRG
Flitah kasabası. (Nabd el-Kalamun sayfası)

Ancak bu güvenlik durumuna rağmen silahlı unsurlar dün Şam kırsalındaki Suriye-Lübnan sınırı yakınında yer alan Flitah kasabasının eteklerinde Askeri Güvenlik Şubesi’ne ait  otomatik tüfeklerle donatılmış bir aracı hedef aldı. Savt el-Asime internet sitesinin haberine göre bu olay, araçta bulunan üç kişinin ölümüne yol açtı.

Yerel kaynaklar, Şarku’l Avsat’a şu açıklamada bulundu:

Saldırgan silahlılar, bölgede faaliyet gösteren kaçakçılar ve rejim güçleri tarafından tanınıyor. Çünkü hükümetteki etkili partilerle bağlantıları olan ağları biliyorlar.

Kaynaklara göre bu olaylar ve çatışmalar, zaman zaman kaçakçılık operasyonlarının sınırlandırılması için Şam’dan siyasi gerekçelerle emirler verildiğinde, haraçların miktarı ve kaçakçılık yollarının kiralanması konusunda bir anlaşmazlık olduğunda normal hale geliyor.

Şam, komşu ülkelere yönelik uyuşturucu üretimi ve kaçakçılık operasyonlarının kolaylaştırılmasında rol oynadığı yönünde uluslararası ve bölgesel suçlamalara maruz kalıyor. ABD yönetimi bu yıl Şam’a karşı yeni bir yaptırım uyguladı. Yaptırım, Suriye’yi uyuşturucu üretimi için tam donanımlı bir yere dönüştüren, bunları ihracata hazırlayan ve düzenleyen, daha sonra bunları kaçakçılık ağlarına teslim edip ülke dışına satan Suriye Devlet Başkanıyla bağlantılı uyuşturucu üretim ağlarını dağıtmayı amaçlıyor.

FER
Suriye’nin Lübnan sınırına yakın en önemli tatil beldesi olan Bloudan kasabası. (Vikipedi)

Lübnan ile sınır bölgeleri, Şam kırsalının kuzeyindeki Rankus’ta bir hafta boyunca verilen güvenlik alarmına tanık oluyor. Yerel kaynaklara göre bir hafta önce kimliği belirsiz kişiler, Suriyeli bir askeri güvenlik görevlisine suikast düzenledi. Geçen hafta Lübnan sınırına yakın Madaya Ovası bölgesindeki Dördüncü Tümen ve Hizbullah’a ait bir kontrol noktası, kimliği belirsiz saldırganların ateşlerine maruz kaldı. Kaynaklar, geçen ay Humus’un batı kırsalında benzer bir saldırıya ve Kalamun’un batısında da başka bir saldırıya tanık olunduğunu belirtti.

SCDFE
Halep’in Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerinde Dördüncü Tümen’in kuşatmasına karşı gösteri düzenlendi. (Şarku’l Avsat)

Dördüncü Tümen, yaklaşık 20 ABD doları tutarında aylık maaş karşılığında bölgeden insanları ve Suriyelileri kontrol noktalarında görevlendirmek üzere işe alıyor ve geliri artırmak için haraç toplama yetkisine sahip.

Kaçakçılar, bölgede malzemeleri üretim için Lübnan üzerinden Suriye’ye getirilip komşu ülkelere veya deniz aşırı ülkelere ulaştırılan uyuşturucular başta olmak üzere çeşitli alanlarda faaliyet gösteriyor. Ayrıca Suriye’den Lübnan’a insan, hayvan ve tarım ürünleri ve Lübnan’dan Suriye’ye tütün, ithal gıda, un ve yakıt kaçakçılığı alanında da faaliyet gösteriyorlar.

Savaş ağaları

Bu yasa dışı ekonomik faaliyet, Kalamun bölgesindeki savaş ağaları için önemli bir gelir kaynağı olduğu gibi genel ekonomik ve yaşamsal bozulma göz önüne alındığında bölge geneli için de geçim kaynağı sayılıyor. Yerel kaynaklara göre Dördüncü Tümen ve rejim güçlerinin kaçakçılara yönelik uyguladığı kısıtlamalar bölgeyi boğuyor ve güvenlik güçleriyle onlara yönelik halk gerginliğini artırıyor.

Süveyde’den uyuşturucu konusunda uyarı

Süveyde vilayetindeki protestolar üst üste otuz sekiz gündür devam ederken, Şeyh’ül Akl’in uyuşturucu üretimi ve ticaretinin Suriye toplumu ve komşu ülkeler açısından tehlikesine ilişkin uyarıları arttı. Şeyh el-Akl Hikmet el-Hicri, Avrupa Parlamentosu üyesi ve Dışişleri Komitesi Başkanı Catherine Langzeben ile telefon görüşmesi sonrasında yaptığı basın açıklamasında, “Yabancı terörist milislerin bölgelerimizde ürettiği uyuşturucuların yayılmasıyla Suriye toplumunda büyük bir tehlike gizleniyor” dedi.

XZS
Ürdün Silahlı Kuvvetleri’nin internet sitesinde yayınlanan bir fotoğrafta, 26 Eylül’de Suriye’den Ürdün toprakları üzerinden uçan uyuşturucu taşıyan iki İHA’dan biri gösterildi.

Şeyh Hikmet, bu tehlikenin gerçek ve sınır ötesi olduğunu belirterek, Güney Suriye halkının uyuşturucu üreten ve kaçakçılığını yapan çetelerin eylemleriyle ilgisi olmadığını ve eylemlerin bölgesel ve uluslararası güvenlik ve barışı hedef aldığını vurguladı.

Şeyh Hikmet’in yanı sıra Süveyde’deki halk hareketini destekleyen Şeyh Hamud el-Hinnavi de “Uyuşturucu bir millet inşa etmez. Allah onlardan, üretenlerden, ticaretini yapanlardan, istismar edenlerden razı olmaz” dedi.



UNRWA: Gazze Şeridi'ndeki 50 çalışanımız İsrail hapishanelerinde kötü muameleye maruz kaldı

Gazze şehrinin batısındaki eş-Şati Mülteci Kampı’nda UNRWA tarafından işletilen bir klinikteki çalışan ilaç dağıtıyor. (AFP)
Gazze şehrinin batısındaki eş-Şati Mülteci Kampı’nda UNRWA tarafından işletilen bir klinikteki çalışan ilaç dağıtıyor. (AFP)
TT

UNRWA: Gazze Şeridi'ndeki 50 çalışanımız İsrail hapishanelerinde kötü muameleye maruz kaldı

Gazze şehrinin batısındaki eş-Şati Mülteci Kampı’nda UNRWA tarafından işletilen bir klinikteki çalışan ilaç dağıtıyor. (AFP)
Gazze şehrinin batısındaki eş-Şati Mülteci Kampı’nda UNRWA tarafından işletilen bir klinikteki çalışan ilaç dağıtıyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) bugün, 50'den fazla çalışanının Gazze Şeridi'nde İsrail ordusu tarafından alıkonuldukları sırada kötü muameleye maruz kaldıklarını ve canlı kalkan olarak kullanıldıklarını açıkladı.

UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini X hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Ekim 2023'te savaşın başlamasından bu yana, aralarında öğretmen, doktor ve işçilerin de bulunduğu 50'den fazla UNRWA personeli gözaltına alındı ve kötü muameleye maruz kaldı. En korkutucu ve insanlık dışı şekillerde muamele gördüler. Dövüldüklerini ve canlı kalkan olarak kullanıldıklarını bildirdiler” ifadelerini kullandı.

Lazzarini, paylaşımında, İsrail ordusu tarafından gözaltına alınan ve daha sonra serbest bırakılan bir personelin şu ifadesine yer verdi: “Yaşadığım kâbusun sona ermesi için ölmeyi diledim.”

Gözaltına alınanların ‘uykusuz bırakıldığını, aşağılandığını, ailelerine zarar vermekle tehdit edildiğini ve üzerlerine köpek salındığını’ belirten Lazzarini, “Birçoğu itirafta bulunmaya zorlandı ki bu her türlü standarda göre dehşet verici ve utanç verici bir durum” dedi.

İsrail ordusundan suçlamalara henüz bir yanıt gelmedi.

UNRWA, Filistinlilere insani yardım hizmeti sağlayan başlıca Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşu. Ancak İsrail Knesset'i, İsrail kurumlarının UNRWA ile iş yapmasını yasaklayan bir yasa çıkardı.

Bu yasa, kurumun en çok ihtiyaç duyduğu dönemde faaliyetlerini aksatıyor.

Knesset, UNRWA'nın Gazze Şeridi'ndeki Hamas mensuplarını koruduğu suçlamaları nedeniyle ajansın çalışmalarına karşı bu yasayı kabul etti. BM ve bazı bağışçı devletler, bir soruşturma komisyonunun asılsız olduğu sonucuna vardığı bu suçlamaları reddediyor.

Lazzarini'nin yorumları, Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) dün İsrail'in savaştan harap olmuş Gazze Şeridi'ne insani yardım girişine tam bir abluka uygulamasından 50 günden fazla bir süre sonra Filistinlilere karşı insani yükümlülüklerine ilişkin bir haftalık oturumlara başlamasıyla geldi.

İsrail oturumlara katılmamasına rağmen, bunları meşruiyetini elinden almayı ve itibarını zedelemeyi amaçlayan ‘sistematik bir zulmün parçası’ olarak değerlendirdi.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar dün yaptığı açıklamada, “Mahkemede olması gereken İsrail değil, BM ve UNRWA'dır” dedi.