Mikropların vücutta yayıldığı ‘sıcak noktalar’

Ayakların düzenli olarak temizlenmesinin önemli olduğu vurgulandı. (Reuters)
Ayakların düzenli olarak temizlenmesinin önemli olduğu vurgulandı. (Reuters)
TT

Mikropların vücutta yayıldığı ‘sıcak noktalar’

Ayakların düzenli olarak temizlenmesinin önemli olduğu vurgulandı. (Reuters)
Ayakların düzenli olarak temizlenmesinin önemli olduğu vurgulandı. (Reuters)

Yakın zamanda yapılan bir çalışma, vücutta mikroplar ve bakterilerin yayıldığı, ‘sıcak noktalar’ olarak belirtilen belirli bölgeleri ortaya koydu.

ABD merkezli New York Post gazetesine göre George Washington Üniversitesi’nden araştırmacılar, büyüklerin çocuklarına ve torunlarına vücudun bazı bölgelerini, özellikle de kulak arkası ve ayak parmak aralarını düzenli olarak temizlemek gerekliliği konusunda yaptığı uyarılara atıfta bulunarak ‘büyükanne teorisi’ olarak adlandırdıkları bir çalışma yürüttü.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre çalışmada, 129 üniversite ve yüksek lisans öğrencisi üzerinde, baldırlar ve kollar gibi kuru bölgelerin yanı sıra kulak arkası, ayak parmakları ve göbek deliği de dahil olmak üzere vücutlarının belirli yağlı ve nemli bölgelerinde cilt taraması yapıldı.

Ekip, kişinin sık sık temizlenen kol ve bacaklarının, ciltte yaşayan faydalı mikroplar topluluğu olan cilt mikrobiyomunun daha fazla çeşitliliğini içerirken, kulak arkası, ayak parmakları arası ve göbek deliğinde ise sorunlara neden olan mikropların yayıldığını tespit etti.

George Washington Üniversitesi Biyoloji Enstitüsü Müdürü olan ve çalışmayı yöneten biyoistatistik ve biyoenformatik profesörü Keith Crandall “Büyükannem ailemizdeki çocuklara her zaman bu sıcak noktaları ovalayarak temizlemelerini söylerdi. Yeni sonuçlar teorisinin geçerliliğini kanıtladı” dedi.

Crandall açıklamasının devamında “Vücudun bu bölgeleri genellikle kollar ve bacaklar gibi vücudun diğer bölgelerine göre daha az yıkanıyor ve temizleniyor. Dolayısıyla da farklı bakteri türlerini barındırabilir” ifadelerini kullandı.

Crandall ayrıca bakteri ve mikropların vücudun söz konusu bölgelere yayılmasının, başta egzama ve sivilce olmak üzere birçok cilt hastalığına neden olabileceğini vurguladı.



Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, Android akıllı telefonları gerçek zamanlı deprem dedektörlerine dönüştüren yeni bir sistem geliştirerek büyük bir sarsıntıdan önce halkı daha hızlı uyarma potansiyeline sahip bir yol buldu.

Google, ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (US Geological Survey/USGS) ve diğer araştırmacıların geliştirdiği sistem, milyonlarca telefondan alınan verileri kullanarak bir depremden kaynaklanan en erken sarsıntı sinyallerini tespit ediyor.

Bir cihaz kümesi aynı yer hareketini kaydettiğinde, sistem bunu işaretleyerek yakın bölgelerdeki diğer cihazlara uyarı gönderiyor.

Science'ta yayımlanan çalışma, ağın ayda 300'den fazla deprem tespit ettiğini ortaya koydu. Uyarıların gönderildiği bölgelerde, daha sonra depremi hissettiğini bildiren kişilerin yüzde 85'i uyarıyı aldığını söyledi. Yüzde 36'sı sarsıntı başlamadan önce, yüzde 28'i sarsıntı sırasında ve yüzde 23'ü de sarsıntıdan sonra uyarı almış.

Çalışmada sistemin, geleneksel sismik sensörlerin yerini almasa da yoğun bilimsel ağlara sahip olmayan bölgelerde ölçeklenebilir, düşük maliyetli bir erken uyarı aracı sunabileceği belirtiliyor. Yazarlar bunun özellikle akıllı telefonların yaygın ancak sismometrelerin nadir bulunduğu, gelişmekte olan ülkeler için umut vaat ettiğini söylüyor.

Google yaptığı açıklamada, sistemin insanlara "uyarı vererek sarsıntı başlamadan önce birkaç değerli saniye" kazandırabileceğini ifade ediyor.

Bu saniyeler bir merdivenden inmek, tehlikeli nesnelerden uzaklaşmak ve korunmak için yeterli zamanı sağlayabilir.

Uyarılar, deprem sırasında daha yıkıcı olan S dalgalarından önce gelen ve hızlı hareket eden P dalgalarının saptanmasına dayanıyor. Yeterli sayıda telefon P-dalgalarını tespit ederse sistem, sarsıntıyı hissetmesine belki de birkaç saniye kalan kullanıcılara uyarılar gönderiyor. Bu saniyeler korunmak, bir ameliyatı durdurmak ya da kritik altyapıyı duraklatmak için yeterli olabilir.

2020'de çıkmaya başlayan Android Deprem Uyarı Sistemi halihazırda Birleşik Devletler, Japonya, Yunanistan, Türkiye ve Endonezya gibi çeşitli ülkelerde kullanılıyor. Doğrudan Android işletim sistemine yerleştirilen teknoloji, kullanıcıların ayrı bir uygulama indirmesini gerektirmiyor.

cdfgthy
Harita, Android'in deprem uyarı sisteminin aktif olduğu ülkeleri (açık yeşil) gösteriyor. Kırmızı ve sarı sırasıyla güçlü (MMI 5+) ve hafif (MMI 3-4) sarsıntıların yaşandığı alanlar. Gri noktalar uyarı verilmeyen algılamaları gösteriyor. Kaliforniya, Oregon ve Washington'daki uyarılar (koyu yeşil) ShakeAlert'ten geliyor (Google)

Araştırmacılar doğruluk oranı bilimsel sensörler kadar yüksek olmasa da akıllı telefonlardan gelen uyarıların en çok işe yaradığı yerlerin, telefon yoğunluğu ve güvenilir veri bağlantıları yüksek seviyedeki kentsel alanlar olduğunu tespit etti. 

Çalışma, MyShake uygulaması gibi daha önceki kitle kaynaklı deprem uygulamalarının üzerine inşa edilse de milyonlarca cihaza gömülü olması sisteme fayda sağlıyor.

Yazarlar, "Kitle kaynaklı sistemlerin giderek daha önemli hale geleceğine inanıyoruz" ifadelerini kullanıyor. 

Geleneksel sensörleri kişisel cihazlardan gelen verilerle birleştirerek daha dayanıklı, kapsayıcı erken uyarı sistemleri oluşturmak mümkün.

Independent Türkçe