ABD stratejisi içe kapanma ve yayılma arasında gidip geliyor

Washington'daki Kongre Binası (AP)
Washington'daki Kongre Binası (AP)
TT

ABD stratejisi içe kapanma ve yayılma arasında gidip geliyor

Washington'daki Kongre Binası (AP)
Washington'daki Kongre Binası (AP)

Winston Churchill, Pearl Harbor'a Japon saldırısından haberdar olduğunda, yardımcılarından Güneş Ülkesi'ne savaş ilan etmek için hazırlıklara başlamalarını istedi. O zamanlar Churchill, Japonya'nın ABD’ye saldırmasının, doğru zamanda ve doğru yerde gelen bir nimet olduğunu düşünüyordu. Hitler Avrupa'yı yutmuştu ve İngiltere yalnız ve tehdit altındaydı.

Churchill, Amerika'yı soğuk bir ateş ocağı (Cooking Pot) üzerinde bulunan bir tencereye benzetmişti. Bu ocağı ateşe verecek küçük bir kıvılcım yeterliydi ve ABD, evrende eşi benzeri görülmemiş muazzam güçlerle dolu olacaktı. Bu kıvılcım, güneşin doğup gününün başladığı Nippon ülkesi Japonya’dan geldi.

ABD savaşa, Avrupa ve Uzak Doğu olmak üzere iki cephede askeri müdahaleye dayanan büyük bir stratejiyle girdi. Öncelik, Churchill'in ısrarı üzerine Avrupa cephesiydi. Yani, Hitler'i yenmek ve ardından Japon İmparatoru'na odaklanmaktı.

ABD, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından dünya çapında askeri varlığını sağlamlaştırdı, özellikle de Sovyetler Birliği'ni çevreleme stratejisini benimsemişti. Bu aşamada ABD, her şeye karışmaya ve dünyadaki her şeye müdahale etmeye başladı. Bu durumda, ABD'nin izolasyonist olarak tanımlanması nasıl açıklanabilir? Bugün "Önce Amerika" veya "Yeniden Büyük Amerika" sloganları nasıl atılabilir? ABD'nin 80'den fazla ülkede bulunan yaklaşık 750 askeri üssü var. ABD Başkanı George Washington, "Amerika, deniz gücü olmadan hiçbir şey yapamaz. Ama deniz gücüyle, her şeye onurlu ve görkemli bir şekilde ulaşabilir." demedi mi? Washington, Amerika kıyılarını koruyan (Yeşil Su Donanması/Green Water Navy) deniz gücü mü, yoksa okyanusları aşarak egemenliğini ve nüfuzunu tesis eden (Mavi Su Donanması/ Blue Water Navy) deniz gücü mü düşünüyordu? Bu nedenle, Başkan Theodore Roosevelt, Büyük Beyaz Filo projesini başlatmadı mı? Bu filonun gemileri dünyanın her köşesine neden yelken açtı, sadece dünyanın önemli güçlerine Amerika'nın 'kozmik bir güç' olduğunu ve dikkate alınması gerektiğini söylemek için mi?

Peki, ABD neden izolasyoncu (Isolationist) olmakla suçlanıyor? Yoksa izolasyon göreceli ve dereceli mi? Yoksa tecrit, genellikle acı dolu bir askeri deneyimin ardından zaman zaman geçen aşamalardan biri midir? Ancak önemli soru şu: ABD kendisini dünyadan izole edebilir mi?

İki okyanusu olan bir ülke

ABD, Atlantik ve Pasifik olmak üzere iki okyanus tarafından korunan bir ülke olarak nitelendirilir. Kendisi için herhangi bir varoluşsal tehdit oluşturmayan ülkelerle çevrilidir. 1812 ve 2001 yılları hariç, toprakları herhangi bir dış saldırıya maruz kalmamıştır (Pearl Harbor, ABD topraklarının dışındadır). Başkan Washington'un tavsiyeleri doğrultusunda, en azından kalite açısından şu ana kadar dünyanın en güçlü deniz silahına (10-11 uçak gemisi) sahiptir. Bu verilerden dolayı ABD'nin diğer birçok aksiyomun yanı sıra aşağıdakilere dayanan temel bir jeopolitik aksiyoma sahip olduğu görülüyor:

- Doğu Asya'da, tek bir baskın gücün oluşmasını önlemek. Gerekirse askeri müdahalede bulunmak. İkinci Dünya Savaşı'nda Japonya'ya karşı müdahale etti ve tarihte ilk kez nükleer silah kullandı. Japonya'nın yenilgisinden sonra Doğu Asya'daki stratejik düzeni, Sovyetler Birliği'ni çevreleme amacıyla kurdu.

-Avrupa'da Eski Kıta'nın kaderini kontrol edebilecek herhangi bir hegemonik gücün ortaya çıkmasının önlenmesi. Almanya'ya karşı Birinci Dünya Savaşı'na müdahale etti ve Milletler Cemiyeti sistemini önerdi. ABD Kongresi bu kuruma katılmayı kabul etmeyerek, Başkan Wilson'ı hayal kırıklığına uğrattı. Ancak tecrit fikri Amerika'nın ikinci savaşta Hitler'le savaşmak ve onu yenmek için geri dönmesini engellemedi, böylece Sovyetler Birliği'nin etrafındaki çemberi tamamlayacak stratejik güvenlik sistemi olan NATO'yu yarattı.

Amerikan davranış modeli

ABD, dünyaya müdahale ettiğinde bu dünya değişir. İlk savaşta müdahale etti ve dünya değişti. İkinci savaşta müdahale ederek dünyayı değiştirdi ve uluslararası kurumlar yarattı. 11 Eylül'den sonra Ortadoğu'ya müdahale etti ve Amerika gibi dünya da değişti. Ukrayna savaşıyla birlikte ABD, Avrupa'daki güvenlik sistemini değiştirerek (NATO genişlemesi) zorla Avrupa'ya döndü. Buna bağlı olarak ister büyük ister bölgesel olsun ittifakların oluştuğunu görmeye başladık. Hatta birileri Rusya'nın son ittifaklarını, Amerika'nın onayladığı eksenin ittifakları (Sanctioned) olarak adlandırdı. Peki, ABD neden hesaba katılıyor? Cevap: Çünkü yetenekli. Rakip güçlerin sıralamasında ve sınıflandırılmasında kendisine ileri bir konum veren güç unsurlarına sahip. Güç unsurları dört boyutta özetlenebilir: Siyaset, ekonomi, askeri güç ve son olarak modern teknolojik yetenek. Bu boyutlara, ABD'nin hiç durmadan savaştığı, özellikle düşük yoğunluklu savaşlar (LIC) veya devlet dışı aktörlere (Non State Actors) karşı savaşlar olan ABD askerinin deneyim faktörü eklenir.

Bu, geçmişle ilgiliydi, ancak mevcut ve hatta gelecekteki gerçekler, özellikle Çin ve ABD arasında büyük güçler arasında bir çatışma olasılığına işaret ediyor. Peki, çatışma nasıl olacak? Özellikle de Çin, ABD'nin sahip olduğu gelişmiş teknolojiye, modern orduya, özellikle de deniz gücüne (en azından sayı olarak) sahipken...

Financial Times dergisinde yayınlanan bir makalede, Edward Luce, Kongre'nin Ukrayna'yı desteklemek için gerekli fonları son zamanlarda tahsis etmemesi nedeniyle, ABD'nin izolasyona geri döndüğünü yazdı. Peki, haklı mı? Yoksa Ukrayna Savaşı, özünde, stratejisinde ve sahadaki sonuçlarında, ABD'nin bu savaştan elde ettiği temel hedefleri, en önemlisi Rusya'yı zayıflatmak olarak başarmış mıdır? ABD'nin artık Avrupa'nın aşırıya kaçışını frenlemesi ve Çin ejderhasına dönmesi gerekiyor. Yarının ne getireceği yakında görülecek.



Roma döneminde barbarların uyarıcı madde kullandığı ortaya çıktı

Uyarıcı alan Cermen savaşçı (Praehistorische Zeitschrift için Stanislav Kontny)
Uyarıcı alan Cermen savaşçı (Praehistorische Zeitschrift için Stanislav Kontny)
TT

Roma döneminde barbarların uyarıcı madde kullandığı ortaya çıktı

Uyarıcı alan Cermen savaşçı (Praehistorische Zeitschrift için Stanislav Kontny)
Uyarıcı alan Cermen savaşçı (Praehistorische Zeitschrift için Stanislav Kontny)

Cermenlerin savaştaki davranışlarına dair daha fazla bilgi sunan yeni bir araştırma, Roma dönemindeki barbar savaşçıların büyük ihtimalle burundan uyarıcı madde çektiğini ortaya koydu.

Araştırmacılar, İskandinavya, Almanya ve Polonya'daki Roma dönemi kazı alanlarında farklı yıllardan kalma yüzlerce küçük, kaşık şeklinde nesne buldu.

Arkeologlar, Kuzey Avrupa'daki savaşçıların bu nesneleri kemerlerinin ucuna taktığını ve savaş sırasında uyarıcı taşımak ve hazırlamak için kullandığını tahmin ediyor.

Antik Yunan'da ve Roma'da afyon gibi uyuşturucuların kullanıldığına dair çokça kanıt var ama Roma İmparatorluğu'nun dışında yaşayan barbarların genellikle alkol dışında uyarıcı maddeler kullanmadığı varsayılıyordu.

Praehistorische Zeitschrift adlı akademik dergide yayımlanan son çalışmada, araştırmacılar Roma döneminden kalma 116 bataklık ve mezar alanında keşfedilen kaşık şeklindeki 241 nesneyi kategorilere ayırdı. Çoğunlukla 40 ila 70 milimetre uzunluğundaki nesnelerin bir ucunda içbükey bir kase veya genişliği 10 ila 20 milimetre olan düz bir disk bulunuyordu.

Nesnelerin çoğu savaş eşyalarının yanında keşfedildi ve bunların erkeklerin kemerine takıldığı tahmin ediliyor. Araştırmacılar "Hepsinin savaş teçhizatıyla birlikte keşfedildiği ortaya çıktı" dedi.

Artık arkeologlar, bu kaşıkların muhtemelen savaşta istenen etkileri yaratmak ve aşırı doz riskini azaltmak için doğru uyarıcı dozunu hızlı bir şekilde ölçmek üzere kullanıldığına inanıyor.

Araştırmacılar "Bu dozların aşılması kullanıcı için trajik sonuçlara yol açabilirdi" diye belirtti.

Tarihi kayıtlar, çeşitli uyarıcıların askerleri motive etmek, stres ve savaş korkularını azaltmak amacıyla tarih boyunca kullanıldığını gösteriyor.

Araştırmacılar, Roma dönemindeki Cermen topluluklarının uyarıcı özelliklere sahip yerel bitkileri kullandığından veya bildikleri bitkileri kuru veya toz halinde Avrupa'daki antik savaş alanlarına taşıdığından şüpheleniyor.

Bu maddeler haşhaş, güzelavrat otu, kenevir, banotu veya bazı mantar türlerinden elde edilmiş ve alkolde çözünmüş sıvı formda veya toz halinde tüketilmiş olabilir.

Araştırmacılar "Kuzey Avrupa'daki Cermen halkları arasında, Roma dönemindeki askeri çatışmalar sırasında bu tür uyarıcıların kullanımı büyük ihtimalle yaygındı" dedi.

Kışkırtan uyarıcıların kullanımı tahmin edilenden çok daha yaygın olabilir. Vücudun etkinliğini artıran maddeleri kullanıma hazırlama araçlarının sayısı bile uyarıcıların yaygınlığını kanıtlayabilir.

Independent Türkçe