Fas, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu küresel iş birliğini geliştirmek için dört ilkeyi içeren bir bildiri yayınladı

Marakeş’te konuşan uzmanlar ve diplomatlar ekonomiyi güçlendirmek için cinsiyet eşitliğinin önemini vurguladı.

Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu'nun Marakeş'te düzenlenen yıllık toplantılarından (EPA)
Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu'nun Marakeş'te düzenlenen yıllık toplantılarından (EPA)
TT

Fas, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu küresel iş birliğini geliştirmek için dört ilkeyi içeren bir bildiri yayınladı

Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu'nun Marakeş'te düzenlenen yıllık toplantılarından (EPA)
Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu'nun Marakeş'te düzenlenen yıllık toplantılarından (EPA)

Fas, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF), yıllık toplantıları vesilesiyle dayanıklılığı pekiştirmek ve daha iyi bir gelecek için daha fazla fırsat yaratmak amacıyla ortak zorluklarla mücadelede küresel iş birliği çabalarını arttırmaya yönelik dört ilkeyi içeren bir bildiri yayınladı.

Söz konusu ilkeler, ‘Küresel İş Birliği için Marakeş İlkeleri’ başlıklı bir bildiride ifade edildi. Bu bildiride Dünya Bankası Başkanı Ajay Banga, IMF Başkanı Kristalina Georgieva, Fas Ekonomi ve Maliye Bakanı Nadia Fettah ve Fas Merkez Bankası Başkanı Abdullatif el-Cevahiri, “çok taraflılığın gücünden topluma hizmet edecek şekilde yararlanmaya yardımcı olacak genel bir çerçeve” kaleme aldılar.

Buradaki temel husus, “Sürdürülebilir, kapsayıcı büyümenin yeniden canlandırılması, dayanıklılığın güçlendirilmesi, dönüştürücü reformların desteklenmesi ve küresel iş birliği sisteminin modernleştirilmesi” ile ilgilidir.

Dört imzacı, küresel toplumun Marakeş'te bir araya gelirken, gelecekteki refahı koruma ve aşırı yoksulluğu ortadan kaldırma hedefinde birleşmenin gerekliliğini vurguladı. Küresel büyüme beklentilerinin orta vadede son on yılların en düşük seviyelerine ulaştığına dikkat çeken dört imzacı, ayrıca art arda yaşanan krizlerin ekonomiler üzerinde derin etkileri olduğuna işaret etti.

Dört imzacı, “Bu etkiler, pek çok ülkenin yüksek enflasyon ve borç seviyelerinin üstesinden gelmeye çalıştığı bir dönemde daha belirgin hale geldi. Aynı şekilde bu etkiler, temel hizmetleri sağlamak, altyapıyı güçlendirmek, iklim eylemini desteklemek, yoksulluk, eşitsizlik ve kırılganlıktaki artışı kontrol altına almak için gerekli finansman miktarındaki devasa açığı kapatmak üzere mücadele edilen bir dönemde kendini daha bariz bir şekilde hissettirmiştir” ifadelerini kullandı.

Fas, Dünya Bankası ve IMF, dünyanın şoklara karşı daha kırılgan hale geldiğini, büyüme, kalkınma, istihdam ve yaşam standartlarına yönelik risklerin arttığını belirtti. Aynı zamanda bu şokların ülkeler arasında ve ülkelerin kendi içinde eşitsizlik uçurumlarının genişlemesine yol açtığını dile getirdiler.

Dört imzacı, yükselen piyasaların ve gelişmekte olan ekonomilerin bu durumdan en çok etkilenenler olduğunu açıkladı. Ayrıca gelişmiş ekonomilerdeki gelir düzeyleri arasındaki farkın derinleştiğini, buna karşılık dünyanın 2030 yılına kadar aşırı yoksulluğu ortadan kaldırma yolundan çok uzakta olduğunu beyan ettiler. Dört imzacı, “İklim değişikliğinden kaynaklanan varoluşsal tehditler, gelir düzeyindeki dengesizlikler, fırsat düzeylerinde artan eşitsizlikler ve jeopolitik gerilimler şiddetlenirken, küresel ekonomideki en önemli risklerin ve yıkıcı güçlerin daha fazla farkına vardık” ifadelerini kullandılar. Ayrıca, hızlı dijital dönüşümün ve diğer teknolojik değişimlerin, fırsatların yanı sıra yeni zorluklar da yarattığına dikkat çekerek tüm ülkelerin bu trendi yakalaması gerektiğini vurguladılar.

Bildiride şu sonuca varıldı: “Marakeş’te düzenlenen 2023 IMF-Dünya Bankası yıllık toplantıları, daha iyi bir gelecek adına dayanıklılık inşa ederek fırsatları arttırabilmemiz için ortak zorluklarla yüzleşmede küresel iş birliği çabalarını güçlendirme çağrısını temsil ediyor.”

Öte yandan uzmanlar ve diplomatlar, “Kadınların liderliğe dahil edilmesi, inovasyon, finans ve ekip çalışması” konusunun tartışıldığı oturumda, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması hususunun, sürdürülebilir büyümenin teşvik edilmesi ve genel ekonominin güçlendirilmesi için temel bir dayanak olduğunu söyledi.

Söz konusu oturum, IMF ve Dünya Bankası'nın yıllık toplantıları çerçevesinde Çarşamba akşamı Marakeş'te düzenlendi. Oturuma katılanlar, kadınların güçlendirilmesine yönelik politikaların, “kalkınmanın desteklenmesi, yoksulluğun ortadan kaldırılması ve ortak refahın teşvik edilmesi noktasında kalıcı ilerleme sağlanması için önemli bir araç olduğunu” vurguladı.

(FOTO ALTI) IMF Başkanı Kristalina Georgieva, toplantılara katılımı sırasında ekranlara böyle yansıdı. (Reuters)
IMF Başkanı Kristalina Georgieva, toplantılara katılımı sırasında ekranlara böyle yansıdı. (Reuters)

Dünya Bankası Operasyonlar Genel Müdürü Anna Bjerde, kadınların halen erkeklerin sahip olduğu yasal hakların sadece dörtte üçüne sahip olduğunu belirterek, çalışma çağındaki yaklaşık iki milyar kadının erkeklerle aynı haklara sahip olmadığının altını çizdi. Bjerde, mevcut çalışmalar ve veriler ışığında, cinsiyet eşitliğinin sadece kadınların ekonomik olarak güçlendirilmesi için değil, aynı zamanda makroekonomik kalkınma için de önemli olduğunu ifade etti. Bjerde, fırsat eşitliğini güçlendirmek ve cinsiyet eşitliğini sağlamak için çalışmaya devam edilmesi gerektiğini vurguladı.

(FOTO ALTI) Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, Dünya Bankası ve IMF’nin Marakeş'teki yıllık toplantılarına katılımı sırasında görüntülendi. (AFP)
 Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, Dünya Bankası ve IMF’nin Marakeş'teki yıllık toplantılarına katılımı sırasında görüntülendi. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Yardımcısı Emine Muhammed ise, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için yürütülen çeşitli program ve stratejilere dikkat çekerek belirlenen hedeflere ulaşılması için daha kat edilmesi gereken uzun bir yol olduğunu ifade etti. Emine Muhammed, Kovid-19 krizinin ve Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın mevcut toplumsal cinsiyet uçurumunun derinleşmesine katkıda bulunduğuna işaret etti.

Çarşamba akşamı gerçekleşen oturum, sektörler arasındaki ortak çabaların önemini ve toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini azaltmanın bir aracı olarak inovasyonu kullanmanın gerekliliğini vurgulayan özel sektör ve sivil toplum temsilcilerinin katılımıyla öne çıktı.



Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.


Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.