‘Yakılmış topraklar’: İsrail’in kara operasyonuna hazırlık stratejisi

Bu hafta Gazze Şeridi’ne yönelik hava bombardımanıyla geçti

AFP
AFP
TT

‘Yakılmış topraklar’: İsrail’in kara operasyonuna hazırlık stratejisi

AFP
AFP

Salim Al-Rayes

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun geçtiğimiz cumartesi günü Gazze Şeridi’ndeki Filistinli gruplara, özellikle de Hamas hareketinin askerî kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’na savaş ilan ettiğinden beri İsrail ordusunun saldırıları durmadı. Aksine evlerinde güvende olan siviller hedef alınmaya devam etti ve aralarındaki çocuklar, kadınlar ve yaşlılar katledildi. Gazzeli yüzlerce kişi de yerinden edilerek, yerleşim bölgeleri tümüyle yok edilmeden önce göçe zorlandı.

İsrail’in Gazze’ye yönelik operasyonu Gazze Şeridi sınırları dışından bir hava, kara ve deniz bombardımanıyla sınırlıydı. Eşzamanlı olarak sınırın diğer tarafında Filistinli grupların savaşçıları ile İsrail ordusu askerleri arasında çatışmalar da yaşandı. İsrail ordusu, 7 Ekim sabahı İsrailliler arasında bin 200’den fazla kişinin ölmesine, 3 bin 190’dan fazla kişinin yaralanmasına, büyük bir kısmının ve muhtemelen 150 kadar kişinin esir edilmesine sebep olan saldırının üzerine ‘temizlik’ operasyonu yaptığını iddia etti.

Netanyahu’nun savaş hali ilan etmesinden bu yana, “Sahada savaş görmedik. Yani Netanyahu’nun tarif ettiği gibi bir dehşet ve hız görmedik” diyen İsrail işleri uzmanı Ehab Jabareen’e göre “olan bitenler, İsrail’in 2008’den bu yana tekrar eden saldırılarında yaşananların bir tekrarı. Yani işgalci ordu ile direniş güçleri arasında ve silahsız sivillere karşı eşitsiz bir savaştan ibaret. Hatta bu bir savaş bile değil; ordu tarafından sivillere yönelik saldırı. Dolayısıyla iki saikin olduğu çok açık.” Al Majalla’ya konuşan Jabareen, halkı ve dünya karşısındaki imajı sarsılan İsrail’in bu aşamada Gazze’den intikam almaya ve kurbanların sayısında bir denge oluşturmaya odaklandığını belirtti. Buna göre İsrail tarafındaki bin 300 can kaybının Filistinliler arasındaki iki kat değil, birkaç kat fazla can kaybıyla denkleşmesi gerekiyor.

Jabareen’e göre Netanyahu’nun üzerinde düşündüğü ikinci aşama ya da denklem ise ‘İsrail’in esirlerini kurtarması’ ki bunu da sivillere karşı eşi benzeri görülmemiş saldırılar yoluyla bir tablo çizip askerî gücünü abartılı sergileyerek yapıyor. Amacı Hamas’ı, özellikle içeriden bir halk baskısı hissederse, müzakere sürecine olabildiğince az şartla boyun eğdirmek.

“İsrail’in Gazze’ye yönelik operasyonu Gazze Şeridi sınırları dışından bir hava, kara ve deniz bombardımanıyla sınırlıydı. Eşzamanlı olarak sınırın öbür tarafında Filistinli grupların savaşçıları ile İsrail ordusu askerleri arasında çatışmalar da yaşandı”

Cumartesi sabahı İsrail saldırılarının başlamasından bu yana Gazze Şeridi’ndeki ölülerin sayısı bin 55’e yükselirken yaralıların sayısı da 5 bin 180’in üzerine çıktı. İsrail ordusu ise Gazze’ye komşu yerleşimlerde çıkan çatışmalar arasında İsrail askerleri tarafından öldürülen ve Hamas savaşçılarına ait binden fazla cesedin varlığını bildirdi.

Bu bağlamda çarşamba akşamı İsrail Kamu Yayın Kuruluşu (Makan), geçici bir İsrail olağanüstü hâl hükümeti kurulduğunu duyurdu. Açıklamaya göre Netanyahu, Beni Gantz ve Yoav Galant’tan oluşan hükümet, Gazze’de Hamas hareketine yönelik savaşı yönetmeye odaklanıyor. Başbakan bu hükümeti kurarak, başarısızlığın ve Filistin direnişinin planlama ve zamanlamaya dair bir ön istihbarat bilgisi olmaksızın geçtiğimiz cumartesi günü düzenlediği işgal altındaki toprakları bombalama ve ayrım duvarına saldırma operasyonunun sorumluluğundan kaçmayı hedefliyor.

Foto: 12 Ekim 2023’te İsrail’in güneyindeki Gazze sınırı yakınlarında bir İsrail topçusu top mermileri atıyor (AFP)
12 Ekim 2023’te İsrail’in güneyindeki Gazze sınırı yakınlarında bir İsrail topçusu top mermileri atıyor (AFP)

Jabareen, Netanyahu’nun geçici hükümeti oluşturarak elde etmeye çalıştığı iki temel faktöre işaret ediyor. Bunlardan birincisi, son dokuz aydır yüzleştiği sorun. Netanyahu, hükümetinin zayıflığı ve sağcı bakanların uyguladığı baskı nedeniyle girdiği sarmaldan acilen çıkmak istiyor. Söz konusu bakanların başında gelen Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ile İç Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, İsrail’in bir liderlik krizi yaşamasına neden oldu. Olağanüstü hâl hükümeti ise Netanyahu’ya ‘ağaçtan inme’ imkânı verecek.

Gantz, şu an İsrail sokaklarında partiler arası ‘birliğe’ duyulan acil ihtiyaca bakarak, mevcut olağanüstü hâl hükümetine katılmanın bir liderlik konumu ifade ettiğini düşünüyor. İsrail işleri uzmanının da belirttiği üzere Gantz, halk karşısında bu liderlik konumundan faydalandı.

Sorumluluk dağıtımı

İkinci ve en önemli faktör ise sorumluluğu paylaştırmaktır. “Yani savaştan sonraki ilk gün İsrail halkı, suçlama parmağını yöneltmeye başlayacak. Netanyahu bu parmakların sadece 7 Ekim için değil, sonrası için de yöneltilmesini istiyor ve sorumluluk ve hesap verme konusunda ortaklar arıyor.”

Tüm bunlara ek olarak savaşın yönetilmesi için askerî deneyime sahip profesyonellere ihtiyaç olduğunu ve bu konuda Ben-Gvir ile Smotrich’in popülaritesinin bir faydası olmayacağını söyleyen uzman, bu durumu şöyle açıklıyor: “Bu ana kadar mini hükümet masasında (kabine) Netanyahu ile oturanlar birçok yeterlikten yoksun kimseler. Dolayısıyla Netanyahu’nun bu hükümet içinde savaşı yönetecek profesyonel kişilere ihtiyacı var.”

Jabareen’e göre kuzey cephesi, Hizbullah’a karşı herhangi bir intikam operasyonuna ev sahipliği yapmadığı için İsrail’in önceliği değil. Evet, işgal güçlerine karşı güçlü ve derin mesajlar vermek amacıyla, Gazze’ye herhangi bir kara saldırısı olması halinde Hizbullah’ın savaşa müdahil olacağına dair mesajlar veriliyor.

“Bölge tümüyle ‘şeytanın elinde’. Yani yanlışlıkla da olsa çıkan tek bir kıvılcım, meseleyi büyük bir askerî vücut gösterisinin yapıldığı savaştan, kelimenin tam anlamıyla bölgesel bir savaşa dönüştürebilir. Çünkü sahada olup bitenlere dair uzlaşmacı çözümler söz konusu değil”

Ancak İsrail’in kuzey cephesine yönelik tutumları ve niyetleri konusunda daha önce açıklananlara rağmen Jabareen’in ifadesiyle “Bölge tümüyle ‘şeytanın elinde’. Yani yanlışlıkla da olsa çıkan tek bir kıvılcım, meseleyi büyük bir askerî vücut gösterisinin yapıldığı savaştan, kelimenin tam anlamıyla bölgesel bir savaşa dönüştürebilir. Çünkü sahada olup bitenlere dair uzlaşmacı çözümler söz konusu değil.”

İsrail’in Gazze’de ‘insanları ve taşları’ yıkan saldırıları devam ederken İsrailli liderler Gazze Şeridi’nde Hamas’a karşı bir kara savaşı hazırlığı yapıldığına dair tehditler savuruyor ki İsrailli bazı isimler bu savaşı, ‘bir ölüm tuzağı’ olarak niteledi.

Foto: 12 Ekim 2023’te İsrail-Gazze Şeridi sınırı yakınlarında bir tankın üzerinde oturan İsrailli bir asker (Reuters)
12 Ekim 2023’te İsrail-Gazze Şeridi sınırı yakınlarında bir tankın üzerinde oturan İsrailli bir asker (Reuters)

Siyasi analist şöyle diyor:

“İsrail’in Gazze konusunda herhangi bir stratejisi yok. Bu yüzden bence havadan stratejik saldırıların en önemli hedeflerinden biri, bir şehir olarak Gazze’nin özelliklerini, dolayısıyla her iki taraf için de kolay ve olabildiğince az hasarlı olabilecek bir toprak parçasıyla uğraşıldığını gizlemeye çalışmaktır.”

Şarku'l Avsat'ın çevirdiği Majalla kaynaklı habere göre Jabareen, kara askerî operasyonunun ya da saldırısının en az 150 hedefi olduğunu belirterek, İsrail'in bu hedeflerden emin değilse, bu hedeflere ulaşma ve esirlerini kurtarma konusunda açık göstergeler olmadan kendisini bu tuzağa düşürmeyeceğini belirtti.

Beş gün önce Gazze ayrım duvarının diğer tarafına yönelik saldırı esnasında 150 İsraillinin Filistinliler tarafından esir alındığı tahmin ediliyor. Bu esirler büyük ihtimalle tek bir mekânda tutulmayacaklar, ki bunu İsrail de teyit etti. “İsrail’in bu esirlerin tutulduğu yerlere nasıl ulaşılabileceği gibi bir sorunu var” diyen Jabareen, değerlendirmesini şu sözlerle bitiriyor:

“Bence İsrail’in, hedeflerine ulaşma çabasına gelene kadar bir çıkmazın içinde olduğu açık. Bundan dolayı şu aşamada, bir sonraki aşamanın uygulanmasına stratejik olarak hizmet edecek yakılmış topraklar politikasına daha fazla dayanmaya çalışıyor.”

* Şarku’l Avsat tarafından Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.



Trump'ın “son” uyarısı, Gazze’de ateşkes müzakerelerindeki çıkmazı sona erdirecek mi?

İsrail'in Gazze'nin er-Rimal Mahallesi’nde Filistinli mültecilerin kaldığı çadırların yakınlarındaki bir binaya düzenlediği saldırı sırasında yükselen duman (AFP)
İsrail'in Gazze'nin er-Rimal Mahallesi’nde Filistinli mültecilerin kaldığı çadırların yakınlarındaki bir binaya düzenlediği saldırı sırasında yükselen duman (AFP)
TT

Trump'ın “son” uyarısı, Gazze’de ateşkes müzakerelerindeki çıkmazı sona erdirecek mi?

İsrail'in Gazze'nin er-Rimal Mahallesi’nde Filistinli mültecilerin kaldığı çadırların yakınlarındaki bir binaya düzenlediği saldırı sırasında yükselen duman (AFP)
İsrail'in Gazze'nin er-Rimal Mahallesi’nde Filistinli mültecilerin kaldığı çadırların yakınlarındaki bir binaya düzenlediği saldırı sırasında yükselen duman (AFP)

Gazze Şeridi’nde ateşkes sağlanması yönündeki çabalarda ABD’nin ivmesi artıyor. Son olarak ABD Başkanı Donald Trump, Hamas'tan İsrail'in kabul ettiğini doğruladığı kapsamlı bir öneriyi kabul etmesini istedi. Trump, bu öneriyi Hamas’a yönelik ‘son uyarı’ olarak değerlendirdi.

Hamas ise bu öneriye yanıt vermedi. Hamas, bu öneriden aylar önce, ABD'nin savaşı sona erdirme sözünü yerine getirmeden, geçtiğimiz nisan ayında ABD vatandaşı İsrailli rehine Edan Alexander'ın serbest bırakılması için Washington ile bir anlaşma imzalamıştı.

Bu senaryonun geleceği hakkında Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, Washington'ın ciddiyetini ve ‘yakında’ kısmi veya kapsamlı bir ateşkesin sağlanabileceğini düşünenler ile yakın zamanda bir anlaşma olasılığı olmadığını düşünenler olarak ikiye bölünmüş durumda. Onlar bunu Hamas için en önemli pazarlık kozunu elinden alacak ve savaşın devam etmesini engellemeyecek bir tuzak olarak görüyorlar.

Trump, sosyal medya platformu Truth Social'da pazar günü yaptığı bir paylaşımda şunları söyledi:

“Herkes rehinelerin eve dönmesini ve bu savaşın sona ermesini istiyor. İsrailliler benim şartlarımı kabul etti, şimdi Hamas'ın da bunları kabul etme zamanı geldi.”

Trump, Hamas’ı “Bu son uyarım. Bundan sonra başka uyarı olmayacak” diye uyardı.

Bu açıklama, 18 Ağustos'ta Hamas’ın kabul ettiği, ancak ABD'nin yorum yapmadığı ve İsrail'in onaylamadığı Mısır-Katar önerisine yanıt vermemesinin yanı sıra Hamas'ın önerdiği bazı maddeleri de reddetmesinin ardından Washington'ın geçtiğimiz temmuz ayı sonlarında İsrail ile birlikte Doha'daki ileri düzey müzakerelerden çekildiğini açıklamasından bu yana beş gün içinde attığı bazı adımlardan sadece biriydi.

sdfdd
İsrail’in düzenlediği hava saldırısı sonrası Gazze şehrinin er-Rimal Mahallesi’ndeki bir binanın enkazını inceleyen Filistinliler (AFP)

İsrail Yayın Kurumu (IBA) pazar günü, ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un müzakereleri sürdürmek amacıyla bir aracı aracılığıyla Hamas'a ön genel ilkeleri ilettiğini bildirdi. Bu ilkeler arasında kapsamlı bir anlaşma önerisi de yer alıyor.  Netanyahu'nun yakın arkadaşı olan İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer'in bu hafta bazı görüşmeler için Washington'a gitmesi bekleniyor.

ABD’nin bu yeni adımı Trump'ın cuma gecesi ABD'nin Hamas ile ‘çok yoğun müzakereler’ yürüttüğünü ve Hamas'ın tüm rehineleri serbest bırakması gerektiğini söylemesinin ardından attı.

Trump’ın açıklamalarından bir gün önce ABD'nin Hamas ile ilişkilerinden sorumlu koordinatörü Bashar Bahbah televizyon ekranlarında bir açıklama yaptı. Bahbah, ABD'nin savaşı sona erdirmek ve Gazze'de tutulan tüm rehineleri serbest bırakmak için kapsamlı bir anlaşma hazırladığını doğruladı. Şarku’l Avsat’ın The Times of Israel’den aktardığına göre Witkoff perşembe günü Paris'te Katarlı yetkililerle ateşkes konusunu görüştü.

Öneri uyarınca, Gazze şehrinde devam eden askeri operasyonun durdurulması karşılığında, 48 rehine ve yaralı ile birlikte binlerce Filistinli mahkum anlaşmanın ilk gününde serbest bırakılacak. İsrail televizyon kanalları Kan 12 ve Kanal 13 pazar günü, Trump’ın önderliğinde savaşı sona erdirmek için acil müzakerelerin başlayacağını duyurdu.

Mısır Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktörü Dr. Halid Ukkaşe, Mısır'ın Witkoff ile yaptığı son görüşmelerin ardından ABD'nin müzakere masasına geri dönmesiyle Trump'ın bu kez ciddi olduğunu düşünüyor. Washington'ın üçlü arabuluculukta kilit bir rol oynadığını belirten Dr. Ukkaşe, savaşı sona erdirmek için uluslararası baskıların artması ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul toplantılarının birkaç hafta sonra başlayacak olması ve bu toplantılarda Filistin devletinin tanınması olasılığı göz önüne alındığında, Washington'ın bir anlaşma yoluyla savaşı sona erdirmekle daha fazla ilgilenebileceğini belirtti.

Öte yandan Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, Trump'ın ilk kez bu tür açıklamalarda ve tehditlerde bulunmadığını ve Hamas'ın, özellikle Washington'ın savaşı sona erdirme sözünü tutamadığı ve geçtiğimiz mart ayında İsrail'in ocak ayında varılan ateşkesi ihlal etmesine sessiz kaldığı Edan Alexander anlaşmasıyla ilgili krizin ardından, Trump'ın sözlerine güvenmediğini düşünüyor. Nazzal, anlaşmanın hayata geçmeyeceğini, özellikle de Netanyahu'nun rehineleri geri alıp İsrail'i tekrar savaşa sokmak için bir tuzak kuruyor gibi göründüğünü ifade etti.

Çatışmanın taraflarına gelince, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi, Hamas'ın uzlaşmaz tutumunu sürdüreceğini öngörürken, Trump'ın önerisini ciddi olarak değerlendireceğini açıkladı. Ancak Kanal 13, Hamas'ın öneriye ilişkin olumlu mesajlar gönderdiğini ve öneriyi kategorik olarak reddetmediğini vurguladı.

Bu arada İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, sosyal medya platformu X hesabından dün yaptığı bir paylaşımda, Hamas'ın teslim olmaması halinde yok edileceği tehdidinde bulunarak, bunun Hamas'a yönelik ‘son uyarı’ olduğunu belirten Trump'ın açıklamasını yineledi.

ık
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Kahire'de ABD Merkez Komutanlığı Komutanı General Brad Cooper ile bir araya geldi (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısırlı ve Katarlı arabulucular ise Trump'ın açıklamalarına henüz yanıt vermediler. Ancak Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Kahire'de ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı General Brad Cooper ile yaptığı görüşmede, ‘acil ateşkes sağlanması amacıyla Mısır, ABD ve Katar tarafından yürütülen arabuluculuk çabalarının önemini’ vurguladı.

Dün Brezilya'da düzenlenen BRICS zirvesine telekonferans aracılığıyla katılan Sisi, Mısır'ın Gazze Şeridi’nde acil ateşkesin sağlanması, insani yardımın ulaştırılması ve rehinelerin ve tutukluların serbest bırakılması için yoğun çabalar sarf ettiğini ve Gazze Şeridi’nin yönetimi ve yeniden inşası için hazırlıkların başlaması konusunda çalışmalar yaptığını doğruladı.

Dr. Ukkaşe, Hamas'ın özellikle arabuluculardan Mısır’a yeni bir senaryoya kapıyı aralaması için baskı yaptığından, Hamas'ın yakın zamanda bir anlaşmayı kabul edebileceğine dair işaretler olduğunu düşünüyor. Dr. Ukkaşe’y göre Hamas, talep ettiği garantiler konusunda tavizler verdi ve bu gelişmeler çerçevesinde kısmi veya kapsamlı bir anlaşmanın yakında sağlanması bekleniyor.

Öte yandan Nazzal, Hamas'ın Trump'ın şartlarına yumuşak tavizlerle değil, özel çekincelerle yanıt vereceğini, çünkü tavizlerin son aşamasına geldiğini ve yeni bir tuzağa düşmek ya da en önemli ve güçlü kozlarını kaybetmek istemediğini düşünüyor. İsrail’in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaşı sürdüreceğine inanan Nazzal’a göre Hamas'ın Trump'ın önerisini reddetmesi beklendiğinden bu sadece bir örtbas ve gerilimi meşrulaştırma girişiminden ibaret kalıyor.

Yaklaşan bir sonraki aşamada kısmi veya kapsamlı bir anlaşma yapılmayacağını öngören Nazzal, Gazze'deki durumun ve orada yaşanan gelişmelerin bir sonraki aşamayı belirleyeceğini ve müzakere masasına giden yolu değil, bir anlaşmaya giden yolu açacağını vurguladı.


Tunus, Gazze'ye giden yardım filosuna ait bir teknenin İHA saldırısına uğradığı haberini yalanladı

Sidi Bou Said Limanı açıklarında Küresel Sumud Filosu gemilerinden biri (Reuters)
Sidi Bou Said Limanı açıklarında Küresel Sumud Filosu gemilerinden biri (Reuters)
TT

Tunus, Gazze'ye giden yardım filosuna ait bir teknenin İHA saldırısına uğradığı haberini yalanladı

Sidi Bou Said Limanı açıklarında Küresel Sumud Filosu gemilerinden biri (Reuters)
Sidi Bou Said Limanı açıklarında Küresel Sumud Filosu gemilerinden biri (Reuters)

Tunus, bu sabaha karşı İspanya'dan Gazze'ye yola çıkan Küresel Sumud Filosu’nun başkent Tunus yakınlarında demirlemişken gemilerinden birinde bir insansız hava aracı (İHA) ile vurulduktan sonra yangın çıktığı iddiasının ‘gerçeği yansıtmadığını’ ve ‘düşmanca bir eylem veya dış saldırı olmadığını’ vurguladı.

Tunus Ulusal Muhafız Genel Müdürlüğü tarafından yapılan ve Fransız Haber Ajansı AFP tarafından yayınlanan bir açıklamada, bazı sosyal medya sayfalarında bu geminin bir İHA tarafından hedef alındığına dair dolaşan haberlerin tamamen asılsız olduğu belirtildi.

Açıklamada ön soruşturmalara göre yangının nedeninin gemide bulunan can yeleklerinden birini tutuşturan çakmak veya sigara izmaritinden çıkan kıvılcım olduğu kaydedildi.

Açıklamada, ‘düşmanca bir eylem veya dışardan bir saldırı olmadığı’ vurgulandı.

Gazze'ye yardım ve aktivistleri taşıyan Küresel Sumud Filosu’nun, pazartesi gecesi ile salı sabahı gemilerinden birinin İHA saldırısına uğradığını ve gemide yangın çıktığını duyuruldu, ancak Tunus, bunu yalanladı.

İsrail’in Filistin topraklarına uyguladığı ablukayı kırmak amacıyla İspanya'nın Barselona kentinden yola çıkan filo, gemilerinden birinin Sidi Bou Said Limanı yakınlarında İHA ile vurulduğu ve bunun sonucunda gemide yangın çıktığınu duyurdu.

AFP muhabiri, geminin etrafını saran birkaç tekne gördüğünü, ancak yangının söndürüldüğünü bildirdi.

Filo, yangın çıktığında teknede altı kişinin bulunduğunu, hepsinin de güvende ve sağlık durumlarının iyi olduğunu açıkladı.

Filo, teknenin maddi hasar gördüğünü de ekleyerek, Gazze'de ‘insani yardım koridoru açmak ve Filistin halkının devam eden katliamına son vermek için yürüttüğü görevi engellemeye yönelik saldırı eylemlerini’ kınadı.

Reuters muhabiri, olayın ardından Sidi Bou Said Limanı önünde onlarca kişinin toplandığını, Filistin bayrakları salladığını ve ‘Özgür Filistin’ sloganları attığını bildirdi.

hvh
Sidi Bou Said Limanı dışında Filistin bayrakları taşıyan protestocular (EPA)

Filoda insani yardım malzemeleri ve Filistin yanlısı aktivistler bulunuyor.

Filonun eylül ayı ortalarında Gazze'ye varması bekleniyor. İsrail, geçtiğimiz haziran ve temmuz aylarında bu girişime katılan aktivistlerin Filistin topraklarına deniz yoluyla yardım ulaştırma girişimlerini iki kez engellemişti.

Küresel Sumud Filosu, kendi internet sitesinde kendisini ‘hiçbir hükümet veya siyasi partiye bağlı olmayan bağımsız’ bir kuruluş olarak tanımlıyor.


Bin 800 sinemacıdan Gazze nedeniyle İsrail film kurumlarını boykot etme kararı

Film yıldızı Olivia Colman da bu isimler arasında yer alıyor (Reuters)
Film yıldızı Olivia Colman da bu isimler arasında yer alıyor (Reuters)
TT

Bin 800 sinemacıdan Gazze nedeniyle İsrail film kurumlarını boykot etme kararı

Film yıldızı Olivia Colman da bu isimler arasında yer alıyor (Reuters)
Film yıldızı Olivia Colman da bu isimler arasında yer alıyor (Reuters)

Aralarında Hollywood yıldızlarının da olduğu bin 800'den fazla sinema sanatçısı ve yapımcı dün, İsrail'in Filistinlilere karşı ihlallerinde suç ortağı olduklarına inandıkları İsrailli film şirketleriyle çalışmayacaklarına dair bir ortak bildiri yayınladı.

İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne yönelik askeri saldırısı ve çocuklar da dahil olmak üzere açlık çeken Filistinlilerin görüntüleri küresel öfkeye yol açarken, Gazze'deki insani krizin kötüleşmesi üzerine bazı şirketler İsrail hükümetiyle olan bağları nedeniyle boykot ve protesto çağrılarıyla karşı karşıya kaldı.

Söz konusu ortak bildiride şu ifadeler yer aldı:

“Apartheid rejimi sürerken filmlerini Güney Afrika'da göstermeyi reddeden United Filmmakers Against Apartheid (Apartheid'a Karşı Birleşik Film Yapımcıları) örgütünden esinlenerek, Filistin halkına karşı soykırım ve apartheid suçuna ortak olan İsrail film kurumları (festivaller, sinemalar, yayıncılar ve yapım şirketleri dahil) ile çalışmayacağımızı, bu kurumların filmlerini göstermeyeceğimizi taahhüt ediyoruz.”

Ortak bildiride kimsenin İsraillilerle çalışmayı bırakmaya zorlanmadığını, aksine film endüstrisi çalışanlarını İsrail'in insan hakları ihlallerine ortak olan İsrail kurumlarıyla çalışmayı reddetmeye çağırdığını belirtildi.

İsrail film kurumlarının Filistinlilerin maruz kaldığı ihlalleri ‘gizlemeye veya haklı göstermeye’ katkıda bulunduğu belirtildi.

Reuters’ın aktardığına göre ortak bildiride İsrail'in Filistin topraklarını işgalinin yasadışı olduğuna dair Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) geçtiğimiz yıl verdiği kararı ve İsrail ordusunun Gazze'ye yönelik saldırısının soykırıma eşdeğer olduğuna dair birçok insan hakları uzmanının ve araştırmacının değerlendirmelerine atıfta bulunuldu.

Ortak bildiride taahhütte bulunan aktörler arasında Olivia Colman, Emma Stone, Mark Ruffalo, Tilda Swinton, Riz Ahmed, Javier Bardem ve Cynthia Nixon da yer alıyor.

xcdfrgth
Mark Ruffalo (Ruetes)

İsrail hükümeti daha önce İsrail kurumlarını boykot etme çağrılarını ‘ayrımcılık’ olarak nitelendirerek reddetmişti.  İsrail, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas üyelerinin düzenlediği ve İsrail’in açıkladığı rakamlara göre bin 200 kişinin ölümüne ve 250'den fazla kişinin rehin alınmasına neden olan saldırının ardından Gazze'deki eylemlerinin ‘meşru müdafaa’ olduğunu söylüyor.

İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırı on binlerce kişinin ölümüne, Gazze'nin tüm nüfusunun yerinden edilmesine ve kıtlığa neden oldu.

Geçtiğimiz hafta, geçen yıl Gazze'de İsrail güçleri tarafından öldürülen beş yaşındaki Filistinli küçük bir kızı anlatan ‘The Voice of Hind Rajab’ (Hİnd Receb’in sesi) filmi, Venedik Film Festivali'nde büyük beğeni topladı. Filmin yapımcıları arasında Brad Pitt ve Joaquin Phoenix yer alıyor.