İsrail, Kassam Tugayları liderlerini ve Heniyye'nin yakınlarını hedef aldı

İkinci aşama öncesi yaşanan tüm savaşlardan daha fazla yıkım: 3 bin ölü, 13 bin yaralı

İsrail’in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'a düzenlediği hava saldırısının ardından çöken bir binanın enkazı altında hayatta kalanları arayan Filistinliler, 17 Ekim 2023 (AFP)
İsrail’in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'a düzenlediği hava saldırısının ardından çöken bir binanın enkazı altında hayatta kalanları arayan Filistinliler, 17 Ekim 2023 (AFP)
TT

İsrail, Kassam Tugayları liderlerini ve Heniyye'nin yakınlarını hedef aldı

İsrail’in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'a düzenlediği hava saldırısının ardından çöken bir binanın enkazı altında hayatta kalanları arayan Filistinliler, 17 Ekim 2023 (AFP)
İsrail’in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'a düzenlediği hava saldırısının ardından çöken bir binanın enkazı altında hayatta kalanları arayan Filistinliler, 17 Ekim 2023 (AFP)

İsrail, Hamas Hareketi’nin askeri kolu İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın liderlerinden birini ve Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’nin akrabalarını öldürdü. Gazze Şeridi'ndeki savaşın 11’inci gününe gelinirken geride 3 binden fazla ölü, 12 bin 500'den fazla yaralı bıraktı, bir milyondan fazla kişinin yerinden edildi. Öte yandan İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Hamas üyelerinin ya bulundukları yerde ölme ya da teslim olma şeklinde sadece iki seçenekleri olduğunu söyledi.

Gallant, dün yaptığı açıklama, “Hamas üyelerinin iki seçeneği var; ya bulundukları yerde ölecekler ya da kayıtsız şartsız teslim olacaklar. Üçüncü bir seçenek yok. Hamas'ı yok edeceğiz ve tüm yeteneklerini ortadan kaldıracağız” ifadelerini kullandı. İsrail'in güneyindeki Nevatim Hava Üssü'ne yaptığı ziyaret sırasında açıklamalarda bulunan Gallant, “Uçaklarımız her yere ulaşacak. Her füzenin bir adresi var. Biz de her Hamas üyesine ulaşacağız” dedi.

Gallant’ın açıklamasıyla İsrail tarafından Hamas’a ilk kez teslim olma seçeneği sunuldu. Hamas Hareketi, 7 Ekim’de Gazze Şeridi yakınlarındaki İsrail askeri üslerine ve yerleşim birimlerine ‘Aksa Tufanı’ adlı bir saldırı düzenlemiş, saldırıda bin 400 İsraillinin öldüğü açıklanmıştı. Bunun üzerine İsrail, Gazze Şeridi’ne yoğun hava saldırıları düzenleyeme başladı. Özellikle Hamas Hareketi yetkililerinin evlerinin hedef alındığı hava saldırıları geniş bir alanı hedef aldı.

İsrail uçakları Gazze Şeridi'nin çoğu bölgesine yoğun ve şiddetli saldırılar düzenledi. İsrail, Gazzelilerin gitmelerini istediği Gazze Şeridi’nin güney bölgelerini de hedef alarak bir gün içinde çok sayıda sivili öldürdü, daha fazla sivilin yaralanmasına neden oldu.

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamaya göre Gazze’nin kuzeyindeki ez-Zeytun, Refah, Cebeliye, Han Yunus ve Deyr el-Belah mahallelerinde askeri unsurların komuta merkezleri ve Hamas üyelerinin saklandığı binalar olduğu öne sürülen hedeflere onlarca hava saldırısı düzenlendi.

İsrail, Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı Heniyye'nin kardeşinin Gazze'nin Şeyh Rıdvan Mahallesi’ndeki evini de hedef aldı.

İsrail Yayın Kurumu'na bağlı Arapça yayın yapan Mekan Radyosu'na göre saldırıda aralarında İsmail Heniyye'nin oğlu Hazım Heniyye'nin de bulunduğu 14 kişi öldürüldü. Ancak haber Hamas tarafından teyit edilmedi.

FVG
Gazze Şeridi Sınır Kapıları Kurumu Başkanı Tümgeneral Fuad Ali Butihan (Sosyal medya platformları)

İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin orta kesimlerinde yer alan Bureij Mülteci Kampı’nı hedef alan saldırısında Hamas’ın askeri kanadı izzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden, Genel Askeri Konsey üyesi ve Kassam Tugayları Merkez Tugayı Komutanı Eyman Nofal (Ebu Ahmed) ve Gazze Şeridi Sınır Kapıları Kurumu Başkanı Tümgeneral Fuad Ali Butihan öldürüldü.

Yine Gazze Şeridi'nin orta kesimlerinde yer alan Nuseyrat Mülteci Kampı’na düzenlenen saldırıda evi isabet alan Hamas Hareketi Yargı Başkanı Dr. Tayser İbrahim öldürüldü. Tüm bu isimler Hamas Hareketi’nin önde gelenleri arasında yer alıyordu.

FG
Hamas Hareketi Yargı Başkanı Dr. Tayser İbrahim (Sosyal medya platformları)

Hamas liderleri, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik bombardımanlarının ilk gününden bu yana hedef alınıyor. Ancak bombardımanlarda aynı zamanda çoğunluğunu kadınların ve çocukların oluşturduğu üç binden fazla sivil katledildi.

Filistin Sağlık Bakanlığı, dün akşam itibarıyla İsrail'in Gazze'de 3 bine yakın Filistinliyi öldürdüğünü, yaralı sayısının ise 12 bin 500’e ulaştığını açıkladı. Çok sayıda kişinin yıkılan binaların enkazı altında olduğundan ve İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarını sürdürmesinden dolayı bu sayının her dakika artması bekleniyor.

Aileler tüm fertleriyle birlikte hedef alınıyor

Gazze Şeridi'ndeki Hamas'a bağlı hükümetin Basın Ofisi, İsrail'in aileleri tüm üyeleriyle birlikte katlettiğini ve son 11 gün içinde 47'den fazla ailenin nüfus kayıtlarından silindiğini açıkladı.

Basın Ofisi Başkanı Selame Maruf, dün düzenlediği basın toplantısında, İsrail’in son 11 günde Gazze'ye gerçekleştirdiği saldırılarda, 2008, 2009, 2012, 2014 ve 2021 yıllarında neredeyse yüz gün süren tüm savaşlardaki can kaybının üzerinde can kaybı ve yıkım yaşandığını söyledi. Bu tablonun ‘işgalci İsrail’in Gazze Şeridi'ndeki sivilleri hedef alan saldırılarının başlangıcından bu yana gerçekleştirdiği insani katliamın boyutunu yansıttığını’ vurgulayan Maruf, “Önceki savaşlarda dahi eşi ve benzeri görülmemiş insani gerçekliğin yanı sıra tüm temel ihtiyaçları ve gerekli tıbbi malzemelerin Gazze Şeridi’ne girişi de engelleniyor” dedi.

BFG
İsrail'in dün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus Mahallesi’ne düzenlediği hava saldırısının ardından, bir binanın enkazı altında kalan kurbanları kurtarmaya çalışanlar ve olanlar karşısında feryat eden Filistinli bir kadın (AFP)

Gazze’deki Filistinliler elektriksiz, susuz, ilaçsız ve yakıtsız hayatta kalmaya çalışırken hastane gibi kritik tesislerdeki yakıt rezervleri tükenmeye başlaması büyük bir felakete kapıyı aralıyor. Bu trajik durum yerinden edilen herkesi etkiliyor.

Şu ana kadar bir milyondan fazla Filistinli Gazze Şeridi'nde yerlerinden edildi. Yerinden edilenlerin bir kısmı Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA) okullarına, bir kısmı da İsrail’in tehditleri sonrasında Gazze'nin güneyine yerleştirildi. İsrail, görünüşe göre Şeridi karadan işgal etme hazırlığı içinde, kuzey ve orta Gazze Şeridi'nden çıkarmak istediği yarım milyondan fazla insanı hedef alıyor.

Yer değiştirme planlarına itiraz

İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Tzachi Hanegbi, Filistinlilerin Gazze Şeridi'nin kuzeyini boşaltması gerektiğini, yardımlarla Gazze Şeridi’nin güneyinde kendilerine korunaklı bir bölge belirleneceğini söyledi.

Filistin Yönetimi, Hamas Hareketi, BM ve Arap ülkeleri, Filistinlilerin yerlerinden edilmesini reddederken bunun İsrail'in Filistinlileri daha sonra Gazze Şeridi'nden Mısır'ın Sina Çölü'ne sürme planının bir parçası olduğunu vurguluyorlar.

Mısır'ın tıpkı diğer Arap ülkeleri gibi her türlü yerinden edilmeye karşı katı duruşuna rağmen, İsrailli yetkililer bu fikri bir kez daha gündeme getirdi.

Evimiz İsrail (Yisrael Beiteinu) Partisi lideri Avigdor Lieberman, yaptığı bir açıklamada şunları söyledi:

İsrail Devleti, Sina Çölü’nde bir mülteci şehri kurarak, gerekirse tek insani çözümün Gazze Şeridi sınırlarının dışında olduğunu uluslararası topluma açıkça anlatmalı.  Hem uluslararası toplum hem de bizim tarafımızdan Mısır'a baskı yapmanın tam zamanı.

Lieberman’ın açıklamaları öncesinde Ürdün Kralı 2. Abdullah, Gazze Şeridi'nden mülteci dalgasına izin vermeyeceklerini, bunun Amman ve Kahire için kırmızı çizgisi olduğunu vurgulamıştı.

Buna karşın İsrail, Filistinlileri güneye kaydırmaya kararlı görünürken Gazze Şeridi'nde yeni bir gerçeklikten bahsediyor. İsrail ordu sözcüsü Tuğamiral Daniel Hagari, savaş bittikten sonra Gazze'nin statüsünün ‘uluslararası tartışmaya açık küresel bir konu’ olacağını söyledi.

Öte yandan İsrail ordusu dün, çeşitli saldırılara hazırlık amacıyla yüz binlerce mühimmat ve teçhizat takviyesinin tamamlandığını duyurdu. Ancak İsrail basını, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun kara saldırısını erteleme kararı aldığını aktardı.

Diğer taraftan İzzeddin el-Kassam Tugayları, Tel Aviv'i ve İsrail'in diğer şehirlerini bombalamaya devam etti. Teslim Askeri Üssü’ndeki ve Bad Mordechai'deki askeri takviyelerin hedef alındığını açıklayan Kassam Tugayları, İsrail’in sivilleri hedef almaya devam etmesine misilleme olarak başkent Tel Aviv, Aşkelon kenti, el-Ayn es-Salise bölgesi, Re'im Askeri Üssü ve Netivot kentini hedef aldığını defalarca kez duyurdu.



Suriye'de “ertesi gün” için 4 senaryo

Halep'in muhaliflerin eline geçmesinin ardından Beşşar Esed'in resmini yırtan bir muhalif unsur (AFP)
Halep'in muhaliflerin eline geçmesinin ardından Beşşar Esed'in resmini yırtan bir muhalif unsur (AFP)
TT

Suriye'de “ertesi gün” için 4 senaryo

Halep'in muhaliflerin eline geçmesinin ardından Beşşar Esed'in resmini yırtan bir muhalif unsur (AFP)
Halep'in muhaliflerin eline geçmesinin ardından Beşşar Esed'in resmini yırtan bir muhalif unsur (AFP)

İsmail Derviş

Suriye’de Halep şehrinin tamamını, İdlib’in geri kalanını ve Hama'nın kuzey kırsalını ele geçiren Heyetu Tahriru'ş Şam’ın (HTŞ) başını çektiği silahlı muhalif grupların ani ve hızlı ilerleyişinin ardından, Suriye'nin kuzey ve orta kesimlerindeki çatışmalar beş gündür dünya basınında gündemin üst sıralarında yer alıyor.

Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu (SMO) da eş zamanlı olarak Halep'in kuzey kırsalında rejim güçlerine ve Ankara tarafından PKK'nın uzantısı olarak kabul edilen Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) karşı yeni bir operasyon başlattı. Rus savaş uçakları İdlib ve Halep'te birkaç hava saldırısı düzenlerken İran sahada değil ve diplomasiye yönelmiş durumda. Tüm bunlar çerçevesinde Suriye'de ‘ertesi gün’ nasıl olacak?

Olası senaryolar arasında cumartesi gününden itibaren yoğunlaşan diplomatik çabaların başarıya ulaşması ve yeni gerçeklik çerçevesinde bir ateşkes sağlanması, haritaları yeniden rejim lehine değiştirecek bir karşı saldırının başlaması, siyasi bir çözümün dayatılması için çatışmaların devam etmesi ve Şam rejiminin düşmesi şeklinde dört senaryo yer alıyor.

Diplomatik hamleler

Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan resmi açıklamada İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin yarın Türkiye'yi ziyaret edeceği ve bu ziyaret sırasında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile bir araya gelerek Suriye'deki durumu ele alacağı bildirildi.

Arakçi, ABD ve İsrail'i Suriye'deki çatışmalarda büyük ilerlemeler kaydeden Suriyeli muhalif grupları desteklemekle suçladıktan sonra Şam'dan Ankara'ya geçmesi bekleniyor. Konuyla ilgili bilgi sahibi bir Türk kaynak, bir güvenlik heyetinin cumartesi günü Şam'dan Türkiye'nin güneyindeki Antalya’ya geldiğini söyledi. Heyetin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) yetkilileriyle bir araya gelerek muhalif grupların ilerleyişini durdurmak için bir anlaşmaya varmaya çalışması bekleniyor. Şarku’l Avsat’ın  Independent Arabia’dan aktardığı habere göre kaynak, Şam heyetinin bu görevinde başarılı olma ihtimalini zayıf görürken bir başka Türk kaynak da böyle bir heyetin Antalya’ya gelişinin gerçeği yansıtmadığını söyledi.

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, Suriye topraklarının terörizme karşı korunması ve birliğinin sağlanması için desteklerini ifade eden bazı Arap ülkelerinden yetkililerle birkaç telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

 Mevcut gerginlik sırasında İran tarafından yürütülen diplomatik çabalara gelince, daha önceki deneyimleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye dosyasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile anlaşmayı tercih etmesi nedeniyle Türkiye ile bir anlaşmaya varmakta başarısız olduklarını kanıtladı. Putin ile Erdoğan arasında geçtiğimiz yıllarda yapılan görüşmeler, sahaya yansıyan ve Suriye'de dört yıl süren ateşkese katkıda bulunan çeşitli anlaşmalar ve sonuçlar elde etmeyi başardı. Dolayısıyla Rusya'nın diplomatik müdahalede bulunmaması ve Türkiye ile görüşmeler yapmaması halinde diplomatik kanalların Suriye'deki çatışmaları durdurma konusunda başarılı olması pek mümkün görünmüyor.

Karşı saldırı

Cumartesi gecesi ve pazar günü Hama kentindeki çatışmalar nispeten durma noktasına gelirken, Rus savaş uçakları İdlib ve Hama illerinin çeşitli bölgelerine hava saldırıları düzenledi. Suriye düzenli ordusu son birkaç gün içinde kaybettiği geniş alanları geri almak için karşı saldırı başlatmaya hazırlandığını duyurduysa da rejimin böyle bir karşı saldırısı ancak Rusya'nın yoğun hava desteğiyle birlikte başarılı olabilir.

Eski diplomat ve Rusya işleri uzmanı Rami eş-Şair, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:

“Rus savaş uçakları Suriye halkına karşı operasyon düzenlemeyecek. Rusya'daki yetkililer Suriye'de yaşananların, Şam hükümetinin siyasi çözüm konusunda somut ilerleme kaydetmeyi ve tüm etnik ve mezhepsel bileşenleriyle Suriye halkının isteklerini karşılayacak yeni bir anayasa üzerinde anlaşmayı ertelemesinden kaynaklandığının farkında."

Independent Arabia'ya konuşan Şair, Astana Süreci'nin garantör ülkeleri olan Türkiye, Rusya ve İran'ın geçtiğimiz yıllarda ateşkesin uygulanmasına katkıda bulunduğunu ve bunun amacının da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2254 sayılı kararı uyarınca gerçek bir siyasi sürecin başlatılması için Suriye'nin iç faktörlerini hazırlamak olduğunu, ancak Rusya'nın Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in ve hükümetin bu çözüme doğru ilerlemeleri için herhangi bir katkıda bulunmadığını söyledi. Rusya Hava Kuvvetlerinin etkin bir müdahalede bulunmayacağını ve Suriye halkına karşı saldırı düzenlemeyeceğini düşünen Şair, “Bugün tek çözümün 2254 sayılı BMGK kararı uyarınca siyasi çözüme derhal geçilmesi olduğuna inanıyorum” diye ekledi.

Çatışmalar devam ediyor ve çözüm dayatılıyor

Bu senaryo, bugün sahadaki gerçekliğe en yakın olanı olsa da önümüzdeki günlerde ve saatlerde sürprizler devam edecek. Bu senaryoda muhalif gruplar Suriye'nin orta kesimlerinde, özellikle de Humus ve Hama vilayetlerinde yeni hedeflere yönelmeyi sürdürecek. Bu da rejimi siyasi bir çözüme zorlamalarını sağlayacak.

Independent Arabia'ya konuşan Türk akademisyen Umut Berhan Şen, Rusya ve İran için en önemli olanın Şam'ın düşmemesi olduğunu söyledi. Şen’e göre çatışmayı Şam'ın dışında tutmak muhalifler için bir güç ifade etse de rejimin düşmesine sebep olmuyor. Ancak muhalifler kontrolü ele geçirmeye devam eder ve Humus ve Hama'ya ulaşırsa bir çözümün dayatılmasına yol açabilir. Bu büyük ve ani ilerlemeden sonra Şam'ın artık oyalanacak zamanı kalmadı. Esed’in şimdi silah zoruyla Suriye muhalefetiyle ortak bir hükümet kurulmasını sağlayacak ve milyonlarca mülteciyi vatanlarına döndürecek siyasi bir çözüm için yeni adımlar atması gerekiyor.

Şen, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Halep'ten gelen videoları izledim. Herkes Halep halkının artık şehirlerine dönebildikleri için ne kadar mutlu olduklarını gördü. Peki Suriye hükümeti Halep’i kontrol ederken onlar hakkında soruşturma başlatmadan ya da onları tutuklamadan geri dönmelerine izin veremez miydi? Özetle artık Suriye'de çözüm zamanı geldi.”

Şam’ın düşmesi

Şam'ın düşmesi hiç kuşkusuz Suriye'de rejimin düşmesi anlamına geliyor. Bu senaryo henüz çok uzak ve hakkında konuşmak için çok erken olsa da olaylar okunup analiz edilebileceklerinden çok daha hızlı gelişiyor.

Bu senaryonun mümkün olduğunu, ABD ya da Uluslararası Koalisyona ait savaş uçaklarının bombardımanlar düzenleyerek Suriyeli muhaliflerin Şam'a girmesini sağlamasının ihtimal dışı olmadığını söyleyen Şen, “Şam’ı almak kolay değil, çünkü o başkent, rejimin kalesi. Muhaliflerin buraya girmesi rejimin sonu demek. Rejimin Suriye'nin kuzeyinden ve orta kesimlerinden çekilmesinden sonra Şam'ı daha da güçlendirmeye çalıştığına inanıyorum. Dolayısıyla muhalefetin eline geçmesi zor olsa da bu ancak ABD’nin ya da Uluslararası Koalisyonun desteğiyle mümkün” diye konuştu.

Türkiye, Suriye'deki çatışmanın patlak vermesinden bu yana Rusya ile müzakere halindeydi. Şimdi diplomatik olarak hareket eden taraf İran. Türkiye'nin İran ile anlaşması pek mümkün görünmüyor. Çünkü Türkiye ve İran ‘sınırlı bir dostluğa’ sahip olmalarına rağmen Suriye'de düşmanlar. Ancak nihayetinde eldeki göstergeler ister diplomasi yoluyla ister uluslararası ve askeri dayatmalarla olsun, Suriye'de siyasi bir çözümün yakın olduğuna işaret ediyor.